one piece

suzuki san
sadece animesi hakkında yorum yapacağım. mangasının çizimlerini beğensem de takip etmediğim için bir şey diyemeyeceğim.

hani sabah erkenden kalkıp "lastik çocuk" izleyen nesil var ya işte onlardanım bende. o zamanlar deli divane izlediğim bu shounen i büyüyünce izlemekte epey zorlandım. sık sık başlayıp bırakmışımdır. bu yaz azmedip ağustos başından kasım ortasına kadar hepsini izleyerek bitirdim. meraklısına diyebilirim ki izlemediğin için bir şey kaybetmiyorsun. hatta izlersen en az 50 anime serisi kaybedeceksin, izlememen daha bile iyi. benim açımdan baktığımızda shounen ve seinen sever bir yazar olarak oldukça sıkıcı idi. özellikle ilk bölümler ki yaklaşık 200 bölüm gibi bir sayıyı kapsamakta ortaokul çocuklarına hitap ettiğini düşünüyorum. animede kısır bir döngü var ki bunu whitebeard war saga serisinde kırıp izleyici için çekici bir hale getiriyor. özellikle arabasta arc ı vs benim için adeta sıkıntıdan patlama durumu oluşturdu. kimi zaman öyle sıkıldım ki animeden tuttum bir hafta manga okudum, ara verdim.
şunu da belirtmeden geçmeyeyim başladığı zamandan bu zamana kadar takip etsem belki bunları yazmayacaktım. zira anime/manga adeta takipçileri ile büyüdü gelişti. özellikle bunu belirgin olarak sabaody takım adasında nakama nın ikinci kez buluşmasında görüyoruz. anime shounen den seinen e kaymıştır. robin ve nami nin görmediğimiz yeri kalmadığı gibi gemideki erkeklerin sapıklık derecesi tavan yapmıştır. işte bu eiichiro odanın çakallığından öte bir şey değildir. takipçiler artık büyüdüğü için shounen den seinen e biraz kaymıştır. beğendiğimi söyleyemeyeceğim.
animeyi izlerken bazen sinirlendiğim noktalar oldu. misal oda sensei tutmuş shounen kurallarını yıkmıştır. bu ego dışında bir şey değil gözümde. birinci benim, yıllardır başta olan benim istediğim kuralı yıkarım egosu anlam veremediğim bir şeydir. kuralların yıkılmasına karşı değilim, lakin her şeyin bir sınırı vardır. misal bölümler boyu baş karakter gibi gözüme soktuğu ace i öldürmesi benim gözümde saçmalık dışında bir şey değildir. zaten shounenlerde olan bir şeyde değildir. buna benzer vereceğim aklımda olan bir kaç örnek daha var ama uzatmak istemiyorum.
çizimlerine gelirsek animede standart çizimler mevcuttur pek bir şey beklemeyin derim. ancak kadın çizimlerine gıcık olmuş durumdayım. bir kadının yüzünün yarısı alın değildir. yüzün yarısı alın, geriye kalan kaş, ağız, burun, göz sığdırıyor bu adam. kesinlikle estetik ya da güzel değil. aynı şekilde luffy nin dövüş sahneleri hariç geriye kalanlar "oldu, bitti" halinde gösteriliyor. bana o detayı göster. bana tut brook nasıl kesti göster ama yok brook un kılıç stili böyle. uhh buna çok kızıyorum. işte bu sebepten gintoki nin dövüş sahnelerine bayılıyorum, detay veriyor adamlar.
ha benim bu adamı taktir ettiğim hiç bir nokta yok mu? elbet var. misal bulduğu konu gerçekten hayranlık uyandırıcı. hayali bir dünya yaratması yetmemiş gibi bunu sonsuz konular geliştirebileceği şekilde tasarlamış. ister karada yolculuk yaptırır, ister denizde. ister deniz altında. işin içine hayal gücü girdiğinde önünde sonsuz seçenek yığılıyor. ama bunda bile baydı beni. adamlar denize açılıyor 3-4 bölüm ya denizde ya değil sonra bir adaya demirleyip en az 100 bölüm orda. 50 bölüm yap şunu da bizi bayma be adam. bana sorsanız 50 bölüm bile fazla. animelerin çoğunlukla 10-12-24 bölümden ibaret olduğunu düşünürsek ne demek istediğim daha rahat anlaşılacaktır.
filmlerine gelirsek hepsinin zaman kaybı olduğunu düşünsem de son 3 filmi beğendiğimi söyleyebilirim. bir de filmlerin anime ile bir bağlantısı yok. izlemeniz ya da izlememeniz bir şey değiştirmiyor. ben özellikle 3d2y filminde takılmıştım bu açıdan izledikten sonra bir manası olmadığını anlamadım. seriyi beğenmişseniz animeyi yakaladıktan sonra baştan sona filmeleri izlemeniz biraz nostalji yaratıp sizi mutlu edecektir.
animenin karakterlerine gelirsek gerçekten über ötesi insanlardır. eğlencelidirler, duygusaldırlar, dostturlar, birbirlerine gözleri kapalı güvenirler, o kadar farklıdırlar ki birbirlerinden o saçma karmaşa hoşunuza gider. özellikle sanji hastası olduğumu söylemeden geçemeyeceğim. yolda görsem nosebleed yaşayabilirim :d sürekli takım elbise giymesi, karizmatik bir şekilde içtiği sigarası, bozmadığı beyfendiliği, ahçı olduğu için dövüşlerde elleri yerine ayaklarını kullanması bayıldığım özellikleri. chopper diğer sevdiğim karakter. pamuk şeker sevmesine hastayımdır nedense.

animeyi izlediğime pişman değilim ama biraz zaman kaybı olarak gördüğümü söyleyebilirim. kült animeler içerisinde izlenmese de olur dediklerimden. lakin 600 küsür bölüm izledikten sonra izlemeye devam edeceğim de bir gerçek. müzikleri gerçekten güzeldir ve dinleyen çoğu kişinin beğeneceğine de inanıyorum. ha bir de bu animede spoiler okumanın bir önemi yok diye düşünüyorum. izlerken daha farklı bir duygu yaşıyor insan.
bu başlıktaki tüm girileri gör