nisekoi

suzuki san
romantic comedy, shounen ve harem olarak geçmektedir ki şahsen bu üç unsuru tam tadından işlediğini düşündüğüm bir anime. raku animede ikili, üçlü, dörtlü aşk deryalarının arasında kalmaktadır. lakin meyli bir tanesinedir. işte bu shounen olmasının sonucudur. etrafındaki ne kadar çok kız ondan hoşlanırsa hoşlansın o sadece bir tanesini seviyor. shounen in kuralı budur. görmek istediğim harem türü bu işte. ki ben harem sevmem.

dengesiz bulduğum bir anime. bazen çok sıkıcı bir hale gelirken bazen sizi sürükleyip götürüyor. sabit bir ivmesi yok. ben 20 günde bitirdim ki benim için uzun bir süre.

görüntüler güzeldir, müzikleri güzeldir. etiketlerine baktığımızda başarılı bir örnektir ancak erkek izleyicilerin daha çok seveceğini düşünüyorum. ben gibi shounen seven kadın seyirciler çok umutlanmasınlar.

not: bu yorum sadece ilk sezona yöneliktir
angela sama
bir kilit ve bolca anahtardan oluşan anime... :p
hangisi çocukluk aşkıydı diye düşünmekten beynim yandı, bide bu kızlar ne buluyolar o çocukta anlamadım gitti.
heiwa
izlerken çok çok çok fazla güldüğüm eğlenceli ve aşk üçgenlerini dörtgenlerini hatta beşgenlerini seven biri olarak oldukça da keyif aldığım tatlış anime
boyblue
üni bitirmeye yakın tekrar izlerken daha çok iki yönüne takıldım bunun:

1. aşırı değişik ama kendini çok tekrar eden animasyon tarzı
2. şahane ama kendini çok tekrar eden soundtrack'i.

ilk olarak bu anime, bakemonogatari kadar olmasın, çok ama çok değişik bir animasyon anlayışına sahip. daha önce de belirttiğim gibi, "tatlış" ve "şekerli" bir anime olan nisekoi, karakterlerinin aşk çokgeninde yaşadıkları en önemli anlarını ekranı kaplayan yüz ifadelerinin ardından arkaplanı yok ederek öne çıkarıyor. bembeyaz, parıl parıl parıldayan bir ekrana bakıyorsunuz çoğunlukla ve halihazırda yavaş ve akıcılıktan uzak olan animasyon durma noktasına geliyor. daha çok konuya ve seiyuuların performansına kendini kaptıran ben için bu bir sorun değil ama 2019 yılında veya daha sonra bu seriye başlayabilecek bedbahtları bekleyen sıkıcı durumun ta kendisi bu. bu animasyon tarzı, komedi sahnelerine güzel bir hava getirse de bir süre sonra komedi sahneleri ve önemli sahneler arasında görsellik açısından bir ayrım kalmayıveriyor.

soundtrack ise mızıka ve akustik gitar gibi enstrümanların romantizm temasını ne kadar da güzel bir şekilde işlediğini gösterir nitelikte. öyle güzel kompozisyonlar geliyor ki kulağa... yufka yüreğiniz yoksa bile o bölüm bitene kadar nur topu gibi bir yufka yüreğiniz oluyor. ichijou raku ile kirisaki chitoge ekrana geliyor "ne tatlılaar" diye tepki verirken buluyorsunuz kendinizi. kosaki onodera'nın utangaç bir anı komedi unsuru oluyor, gülmeden ve tatlı bulmadan edemiyorsunuz falan ve sonra aynı şeyler tekrar oluyor, aynı nağmeler yine duyuluyor. sonra yine aynı melodi. sahnenin türünü şak diye giren melodiden anlıyorsunuz. o güzelim summer winds, sezonun sonunda sitcom jingle'ına dönüyor. sonra senaryo da aynı tekrarlardan nasibini alıyor ve serinin şeker seviyesi insanı bayıverebiliyor bir yerde. iflah olmaz bir romantizm türü izleyicisi olarak söylüyorum, öyle dikkate alın*

eğer izleyecekseniz bunu, bir iki haftaya sığdırmayın tüm sezonu. birkaç bölüm gidebilirsiniz en fazla o süre zarfında diye düşünüyorum. bunu beğenenlerdenseniz gotoubun no hanayome de ilginizi çekebilir bir de.