1997 yılında, ınterplay entartainment tarafından, rpg oyunlarının babası brian fargo önderliğindeki, şu an bethesda'nın yapımı üslendiği efsane seridir.
war, war never changes.
oyun, 22. yüzyılda geçer. besin ve yiyecek kıtlığından dolayı savaş çıkmıştır ve insan populasyonu git gide azalmaktadır. sadece insanlar değil, bitkiler ve hayvanların çeşitleri de çok fazlasıyla azalmış, dünya kurak bir yer olan wasteland'a dönmüştür.
ancak savaş öncesi, vault-tec adında bir firma, yer altı sığınakları inşa etmeye kadar vermiş ve bu sığınaklara "vault" ismini verip, "vault boy" adındaki bir maskotu kullanarak propagandasını yapıp; olabildiğince insanı nükleer savaşın etkisinden koruyup yaşatmak amacı ile bu sığınaklara hapsetmiştir. her ne kadar hapsetmek diye söylemiş olsam da, bu vaultların belli bir kısmı, wasteland'a açılmıştır. kimisi kaynaksızlıktan, kimisi istenildiği için, kimisi de otel olmak için (vault 21).
bu vaultlarda, belli bir yaşa gelen fertlere pip boy adı verilen birer aygıt verilir. bu aygıt, mr. house'un öncülük etmiş olduğu robco teknolojileri tarafından üretilmiş olup, harita, sonar, ışık ve radyo barındırmaktadır. bazı modelleri tablet gibi iken, bazıları hiç çıkarılmayacak şekilde kola takılır ve ölünceye kadar orada kalır (hayır nasıl kıyafet değiştirdikleri veya oradaki etin nasıl incelmediği hakkında hiç bir fikrim yok).
wasteland, uçsuz bucaksız bir çöldür. her taraf radyoaktif atıklarla mutasyona uğramış canlılar ile doludur. bir kısım insanlar buradaki eski kasabalara ve evlere yerleşip bir düzen tutturmuşlardır. bir kısmı ise çölde yaşam mücadelesi vermektedir. kasabalarda ve şehirlerde, 1940-50 yıllarının esintileri sezilmektedir. radyoda çalan müzikler, saç şekilleri, kıyafetler, yaşam tarzı, reklam pankartları hepsi o dönemlerden esinlenmiştir. böyle bir ortamda plazma silahı ile gezen elemanlar görmek biraz ironik oluyor doğrusu.
bir de bir grup vardır wasteland'da gezen. brotherhood of steel. hiç bir şeyden etkilenmeyen power armor'u ve laser tabancaları ile caka satarlar. mutant ve bandit avlayıp etrafta gezerler. her şey kardeşlik için. savaş öncesi teknolojiye sahip olduklarından, "wasteland bizim, teknoloji bizim siz ne ayaksınız lan?" havası ile gezerler. onların bu kadar artistik görüntüleri nedense new vegas'ta fos diye sönmüştür. küçücük bir vadide sığınaklarda, az bir insan sayısı ile yaşamaya çalışmaktadırlar. "ama teknoloji bizde biz güçlüyüz!?" diye kendilerini avutmaya çalışırlar. boş. nerede o herkesin korktuğu brotherhood of steel?
her neyse. bu serinin en güzel yanı, göndermeleri, iğnelemeleri, diyalogları, level alma sistemi, ortamı, müzikleri, hikayesidir (geriye bir şey kaldı mı?). level alma sistemi olarak oblivion'dan sonra en sevdiğim sistem bu oyundadır (perk alma sistemi).
ancak illallah ettirecek yanları vardır. özellikle bethesda'nın yapımını üstlendiği serilerinde, tamamen gerizekalı bir yapay zeka ile karşı karşıya oluyoruz. adamın üzerine makineli ile gidiyorsun, elinde tabanca ile üzerine yürüyor. bethesda allahını seversen bu nedir insafsız?
bir de buglar. aman yarabbim o buglar. skyrim bir fallout 3 iki. console olmadan oynanmaz emin olun. siz siz olun, konsolda bethesda oyunu oynamayın. rpg'de pc candır canandır. demedi demeyin.
bir de new vegas'ta mojave radioda bir şarkı vardır johnny guitar diye, hatunun maaa caanii diye bağırışı başta hoşunuza gitse de, radyoda 193648 kez duyunca sinirinizi bozmaya başlıyor (dönüp de sayıyı okusanız ölmezsiniz yani).
ve geliyor. evet geliyor. fallout 4 geliyor. bethesda duy sesimi. fazla bir beklentimiz yok, fallout olsa yeter cart curt ama, lütfen bir düzelt şu yapay zekaları.
son bir şey olarak, dogmeat en sadık dostunuzdur. ona iyi bakın.