hannibal

lynettebhelliom
delicesine sevdiğim tüm öğeleri neredeyse benim için yapıldığına inanacağım kadar yoğun bir şekilde içinde barındıran dizi. mads mikkelsen'a jagten'den beri hastayım. sanatsal gore'u hayvansı bir tutkuyla severim yeterince iyiyse beni nirvanalardan nirvanalara koşturabilir. sapyoseksüel oluşumdan ötürü zeka oyunlarından, ironilerden, bu tarz derin çatışmalardan, psikolojik altyapılardan sözlere dökemeyeceğim kadar çok zevk alıyorum. seri katiller hayattaki en çok ilgimi çeken temalardan olabilir. silence of the lamb bir sinemacı olarak en sevdiğim filmlerden biridir. "folie a deux" metaforik halinin dövmesini yaptıracak ve ömür boyu bedenimde ve zihnimde taşımaktan gurur duyacağım kadar özel bir anlam içeriyor benim için. ama bu diziyi bir türlü izleyemiyorum. belki yüzlerce dizi binlerce film izlemişimdir bunu izleyemiyorum. ne zaman izlicem desem bir işim çıkıyor hep bir doğru zamanı kollama durumu falan izleyemiyorum. belki de bu kadar özel olduğuna inandığımdan dolayı gözümde çok fazla büyütmüş olmaktan ve hayal kırıklığına uğramaktan korktuğum için de izleyemiyor olabilirim. gerçi bir "deli" yüzünden 2 hafta kadar önce kafamda bin bir düşünce travmalardan travmalara koşarken 3. sezonun ortasından sonuna kadar izlemek durumunda bırakıldım ki bir seriye hele de bu denli güzel bir seriye ortasından başlamak kadar iğrenç bir şey olamaz. ama bir gün tam anlamıyla izleyeceğim ve sanıyorum ki o gün hayatımın dizisi olacak.
bu başlıktaki tüm girileri gör