ülkemizde kitap okuma oranının düşük olması

ryukon
Güzel ülkemizin bir çok şehrini, ilçe ilçe, köy köy gezmiş biri olarak yazıyorum. Maalesef kitap okumuyoruz. Kitap okumayı bir tarafa bırakın, kamu kurum ve kuruluşlarında evrak imzalarken, evrakları bile okumuyoruz. Şuraya, şuraya ve şuraya imza atıyoruz bitiyor. Resmen yazılı belge görmeye dayanamıyoruz. Bir ortamda konu kitaplara gelince masadaki kişilerin en az yarısı susuyor veya konu değiştiriliyor. Tabi ki herkes kitap okumak zorunda değil fakat çevreme bakıyorum ailem dışında kitap okuyan ancak 3-5 tanıdığım var. Öyle bir hale gelmiş ki ülke "kitaba para veren insan salaktır" diyenler var. Sosyal medya da olmasa, kitap okuyan insanlar bir bir yok oluyor diye düşünecek duruma geldim.

Bu konu hakkında twitter hesabımızdan yaptığım anket benzeri çalışmada da maalesef beklediğim sonucu alamadım. Anime, manga ve çizgi roman deyince akan sular dururken, herkes fikrini düşüncesini ortaya koyarken, kitap deyince önce derin bir sessizlik oluştu daha sonraysa tepki veren yalnızca ufak bir azınlık oldu.

Kitap okuyan insan sayısı zaten azınlıktayken kitap okumanın önüne bir engelde maalesef kütüphanelerimizin işgali. Kütüphaneler günümüzde kitap okumaktan ve araştırma yapmaktan ziyade ders çalışmak için kullanılan alanlara dönüşmüş durumdalar, hatta bazı illerimizde kütüphaneler bildiğin dershaneye dönüşmüş. İlk kapanlar tarafından sandalyeler ve masalar parsellenmiş, her masa ile sandalyenin sahibi belli ve o masa ile sandalyenin o kişiye ait olduğu herkes tarafından kabullenilmiş. Masalara birçok farklı konularda çeşitli kitaplar yığılmış. İçeride parfüm, ter ve o**ruk kokusu birbirine karışmış ve en önemlisi içeridekilerin yarıdan çoğu ya sohbet ediyor ya da telefonla oynuyorlar. Yani birçok kişinin hakkını gasp ediyorlar ve çoğunun gözünde kitapların zerre değeri yok ayrıca kütüphanelere verilmesi gereken değeri vermiyorlar (Gerçekten ders çalışanlara ve gerekli özeni gösterenlere Allah sabır ve zihin açıklığı versin).

Kütüphanelerdeki kitaplar resmen okunmaktan ziyade değnekçilik için kullanılıyor. Raflar bomboş, kitaplar masaların üzerinde ama hiçbiri okunmuyor. Kitapların tek görevi "Burası dolu" demek. Kütüphane görevlileri bile artık pes etmişler. Ben bu kitabı bulamadım deyince "başka bir kitap bak ya da bütlerden sonra gel diyorlar." Bu cevap öğrenciler henüz vizelerdeyse yandınız demek oluyor. Aradığınız kitabın orada bir yerlerde olduğunu biliyorsunuz ama ulaşamıyorsunuz. Yani kitap okuma isteğinizin içine ediyorlar.

Gelelim sonuca ülkede kitap okuyanların ve/veya okumak isteyenlerin önünde birçok engel var. Basım ve yayım maliyetleri, vergiler, ulaştırma, yasaklamalar, engellemeler vs. konularına hiç girmiyorum. Herkes kitap okumak zorunda değil elbet ama kitap okumayı sevdirecek uygulamaları, teşvik ve desteklemeleri de pek görmüyorum. Ancak ülkemizde gençlere örnek olması gereken bir çok kişiyi ve lise, üniversite çağındaki gençlerimizin çoğunun durumunu görüyorum da sonumuz Fahrenheit 451 kitabındaki gibi olmasın diyorum.
bu başlıktaki tüm girileri gör