ne kadar çok eğlendirse de az hüzünlendirmedi reyiz. shinsengumi'yi ciddiye alan tek adamdır
2004 yılında çıkan müthiş eğlenceli bir seri.romantik komedi tarzında olan anime platonik aşk çerçevesinde dönüyor.toradora izleyene kadar en sevdiğim anime olma özelliğini taşıyordu(kendi türünde tabii ki).en sevdiğim karakterlerden harima kenji tek başına seriyi izletebilecek özelliktedir.komedi bazında çok üst düzeydir diyebilirim.epik olarak bilinen kibasen yarışmasını bir yerden bulup kesinlikle izleyin,harika bi sahnedir :) ayrıca saeko busujima'ya taş çıkartacak olan,aynı tarzdaki itoko osakabe karakteride bu animededir.kesinlikle izleyin ottalar.
izlediğim tüm filmlerden daha çok duygulandıran ve ağlatan anifilmdir. yapılmış olan-izlediğim kadarıyla-tüm savaş filmlerinden daha duygusaldır. seito ve setsuko kardeşlerin 2.dünya savaşı sırasındaki yaşamlarını anlatır. yazarın gerçek hikayesidir.
''ateşböcekleri neden bu kadar erken ölüyor'' repliği efsanedir.
''ateşböcekleri neden bu kadar erken ölüyor'' repliği efsanedir.
lan ne zaman ismini görsem zankyou'yu thank u zannediyorum. heriflerde öyle bi ingilizce telaffuzu var ki kafayı yedirtiyor. neyse ingilizce faslını geçip bu çerezlik animeyi biraz yorumlayayım. aslında isim olarak güzel bir gönderme var mekanik kanunlarına ve kanundan öte titreşimin yaydığı etkiyi barındırdığından seriyi gayet güzel kaplıyor. ancak unutmamak gerekir ki serimiz çerezlik. bu animenin yılın en iyisi olduğunu zannetmiyorum. ancak 2014'ün en iyisi buysa gerisini hiç izlemiyim daha iyi. watanabe'nin elinden geçmesi sonuçta kötülemeyeceğim anlamına gelmiyor. tabii 11 bölümde çok şey anlatmasını bekleyemem ama o az sayıdaki bölümlerin de, yılın en iyisi olması için, dolu dolu olması gerekiyor. misal 9'la lisa arasını bu kadar çarçabuk anlatmak 9'un 12'ye ihanetini basitleştiriyor. ya da işler bittikten sonra eğlenme faslının iki top oynayarak anlatılması... bunlar basite kaçmak oluyor. evet, yazar çizerler konuyu iyi düşünmüş ve bu işi 'üff hadi bitirek de yeni serilere başlayak hacı' dememişler bu belli ama bu kadar da basit düzeyde anlatılmaz durumlar. ananısının ellerinden öpeyim tüm japonya'yı dize getirmişsin, ebelerini bellemişsin, karınca gibi kaçırtmışsın snra gelip top oynuyosun. bi erkan can repliği olarak:'adamın götünden kan alırlar kamil, kan'. hadi onu da geçtim baboli. 12 vurulunca 9 niye hemen ölüyor, bu kadar mı rastlantı? onu da mı geçiyim, hadi geçtim. bu numaralı elemanlar anladık baya beyinlerine yükleme yapılmış, lan biraz geçmişi göster, ne biliyim ne yaşadıklarını göster... iki anı gösteriyor herifler kin güdüp şehirleri bombalıyor, ulan ben gidiyim türkiye'deki okulları komple patlatiyim o zaman. bu basit işte. bi de 5 karakteri de bu kadar mı saçma olur lan!? seriye başlamadan resimlerine bakmıştım da, aha dedim bu gacı baya öttürür karşısındakini dedim fos çıktı. neymiş son bir kere görecekmiş falan fıstık. bu seride duygu bağıntıları ve seyirciye aktarımı çok zayıf aga, oradan kaybediyorlar. seriyi izlerken bi türlü bi duyguya bağlanamadım. öfke yok, sevgi yok, o yok bu yok ne var lan o zaman it derler adama. çiz koy geç yani. neyse...
olumlu yorum: olm hep gittiğim yerler lan gösterdikleri yerler, içim gitti mk, yeniden japonya'ya gidesim geldi. arada durdurup burası nereydi, hah hatırladım şuradan şuradan gidince buraya çıkıyodun falan dedim. bana çok güzel nostaljik anlar yaşattı. bi de müzikleri çok güzeldi, tüm ostlerini çok beğendim. ostlerinin tamamını beğendiğim nadir animelerden biri oldu.
olumlu yorum: olm hep gittiğim yerler lan gösterdikleri yerler, içim gitti mk, yeniden japonya'ya gidesim geldi. arada durdurup burası nereydi, hah hatırladım şuradan şuradan gidince buraya çıkıyodun falan dedim. bana çok güzel nostaljik anlar yaşattı. bi de müzikleri çok güzeldi, tüm ostlerini çok beğendim. ostlerinin tamamını beğendiğim nadir animelerden biri oldu.
eğlenceli bi seri. yere göğe sığdırılamayan shingeki no kyojin'den bıkan biri olarak 2013'ün bana göre en iyi animesiydi. karakterlerin herbiri müthiş derecede eğlenceli ve sevimli. izlemeyen varsa kesinlikle izlesin. belki de 2.sezon olur diye finali böyle yapmışlardır. eğer gerçekten öyleyse süper olur. bu arada chiho-chan favorim
yoshiaki tabata'nın yazdığı, yuuki yugo'nun çizimini yaptığı harika manga serisi. yine muhteşem bir seinen ile daha karşınızdayım demek isterdim benden önce açılmış başlık. 2002-2006 arası 18 volume, 162 chapter olarak sunulan seri, muadillerinin arasında en kopuk* ve en nevi seinenine münhasır serilerden biri. başkarakterimiz hazasama shou, sistemdeki çarpıklıkları kendi yöntemleri ve adalet sistemiyle halletmeyi düstur edinmiş çılgın bir liselidir. taktığı bir maske ile kendisine akumetsu demektedir. manganın içeriği ve ilk baskından sonra internette biraz araştırma yaparsanız manganın kurgusunun dayanaklarını bulabilirsiniz. benim için en az bir gantz kadar değerli bir seinendir kendileri. weekly shounen champion'da yayınlandı diye seinenliği üzerine laf edildi ki bunun seinen olmadığını iddia edenlerin ta ağzına tüküreyim.
arşive bakarken rastladım bu çok sevdiğim seriye, herkes olmasa da seinen sever bunu mutlaka okumalı. hele benim gibi siyasi ve terör konulu seinenlere ilgi duyanlar için ımmm nutella kimin manga
arşive bakarken rastladım bu çok sevdiğim seriye, herkes olmasa da seinen sever bunu mutlaka okumalı. hele benim gibi siyasi ve terör konulu seinenlere ilgi duyanlar için ımmm nutella kimin manga
tanrılara savaş açan zhou'nun hayatını konu alan bir manga. renkli olması ve hikayenin olağanüstülüğü henüz 4. chapterını okumama rağmen favori mangam olma yolunda emin adımlarla ilerlemesini sağlıyor.
- m.ö. 1600'lü yıllarda çin sınırları içerisinde, tanrıların artık insanlara emirler yağdırmasını istemeyen ve özgürlük ateşiyle tutuşan shang imparatoru, tüm tanrılara ve onun yardakçıları diğer hanedanlara savaş açar. savaş sırasında güçlü ordusuyla beraber zhou, tian'a ve efsanevi yaratıklara karşı mücadele ederken bir yandan da güçlü tanrılarla savaşmak zorundadır.
çizimleri müthiş olan bu seriyi kesinlikle okumanızı öneririm. özellikle imparator zhou olağanüstü bir karizmaya sahiptir.
çevirisinin 'tortuga çeviri'de olduğunu öğrendiğim için başlamıştım ve kesinlikle pişman değilim.
'tanrıları ağlatan adam' imparator zhou tanrıları tek tek katletmektedir. ben bu kadar karizma bu kadar olağanüstü bir manga karakteri görmedim. adam bedenini anka kuşuyla birleştirdi. favorimsin zhou başkan
- m.ö. 1600'lü yıllarda çin sınırları içerisinde, tanrıların artık insanlara emirler yağdırmasını istemeyen ve özgürlük ateşiyle tutuşan shang imparatoru, tüm tanrılara ve onun yardakçıları diğer hanedanlara savaş açar. savaş sırasında güçlü ordusuyla beraber zhou, tian'a ve efsanevi yaratıklara karşı mücadele ederken bir yandan da güçlü tanrılarla savaşmak zorundadır.
çizimleri müthiş olan bu seriyi kesinlikle okumanızı öneririm. özellikle imparator zhou olağanüstü bir karizmaya sahiptir.
çevirisinin 'tortuga çeviri'de olduğunu öğrendiğim için başlamıştım ve kesinlikle pişman değilim.
'tanrıları ağlatan adam' imparator zhou tanrıları tek tek katletmektedir. ben bu kadar karizma bu kadar olağanüstü bir manga karakteri görmedim. adam bedenini anka kuşuyla birleştirdi. favorimsin zhou başkan
zamanla değişebilir. orta okul ve lisedeyken sürekli müzik dinlerken kitap okurdum hatta test çözerken bile dinlediğim olurdu. zamanla değişti tabii, okumanında ötesine geçtiğinden sürekli müzik dinleyemezdin. hayat şartları işte
gençlik yıllarında komedyenlik yapmış ama daha sonra sinema dünyasına o muhteşem sesiyle girdikten sonra yolunu bulmuş tokyo'lu amcamız. şimdi bende azıcık yerel milliyetçilik var, tokyo milliyetçisiyim ben. tek dil, tek bayrak, tek tokyo benim için. şimdi bu muhteşem insan da tokyolu olunca hemen içim ısındı. hacı hacıyı mekkede tokyolu tokyoluyu akihabarada bulur diye boşuna dememişler. neyse kitano başkana gelirsek, kendisi 68 yaşında ve japon sinema tarihinin en iyi oyuncularından birisidir. yönetmen, komedyen, oyuncu, müzisyen... fazıl say'ın çıktığı ve piyano çaldığı, türklerin sanata bakış açılarını gözler önüne seren o programda kendisi de vardı. görür görmez fazıl say'ı ve piyanoyu unutum kendisine odaklanmıştım. bu adam benim için kesinlikle efsanedir. efsaneler efsanesi zatoichi filmini milyon kez izledim, her seferinde de kendisini çok sevdim. zatoichi'nin tek kusuru kendisinin çok az ve kesik konuşmalarının olmasıydı, oysa o muhteşem sesini battle royaledeki gibi gür gür duymak isterdim. en sevdiği 10 film listesinde kubrick görmek çok güzeldi, ayrıca o muhteşem zekasıyla yönetmenliğin aslında ne demek olduğunu anlatması tüm yönetmen adaylarına da bir ders niteliğindedir.
yoklukta sizi bi süre idare edecek çizgi film
gözde seiyuulardan. severim kendilerini.
hiroyuki nishimori'nin önce shounen sunday'de daha sonra ise shounen jump'ta yayınlanan über komik shounen mangası. benim okuduğum en komik mangadır diyebilirim, ki o zamanlar school rumble'ı da okuyordum düşünün. öyle az buz bir şey değil arkadaş. her neyse bugün bi seinen yazmak yerine bunu yazayım dedi... şaka şaka hokuto no ken başlığına tespit sıçınca bi daha seinen yazmayak dedim. seride mitsuhashi ve itou var ki birbirinden deli, birbirinden saçma ama bir o kadar komik... sizi yerlere yatırabilecek kadar komiklerdir. seri ikisinin de saç modellerini değiştirerek yeni başlayacakları lisede karizma olmaya çalışmalarıyla başlıyor. lisede her gün bi olay tabii... lan baya olmuş bunu okuyalı o kadar güldüm seriye hiçbi şey hatırlamadım şimdi öyle metroda ayakta kalmış tek yolcu gibi kalakaldım :) ya iyi seri işte okuyun :) 38 volume, 365 chapter.
-ramazan
+nieee
kemal sunal/şaban
halit akçatepe/ramazan
şabanoğlu şaban
+nieee
kemal sunal/şaban
halit akçatepe/ramazan
şabanoğlu şaban
iyi ya, madem ki hepimiz günün birinde çekip gideceğiz, o halde bunca matem, bunca kahır niçin? haa... sizinkisi matem değil zaten, korku, korku! hayat demek, ölümü beklemek demektir. az çok hepimiz denizi, yıldızları, ağaçları işte falanları
filanları göreceğiz, birçok şeyin tadına bakacağız, sonra da ister istemez 'gidiyorum elveda' şarkısını söyleyeceğiz.
https://alkislarlayasiyorum.com/icerik/63568/sadri-alisik-serseri-olmek
filanları göreceğiz, birçok şeyin tadına bakacağız, sonra da ister istemez 'gidiyorum elveda' şarkısını söyleyeceğiz.
https://alkislarlayasiyorum.com/icerik/63568/sadri-alisik-serseri-olmek
beni hapiste vurdular ölmedim. hastalandım bir ciğerimi orada bıraktım gene ölmedim. çok dövdüler beni,kan kustum ama ölmedim. yaşadım, seni bir kez daha görebilmek için yaşadım. şimdi bana dediler ki, kimse sesini duyamıyormuş. susmuşsun. benimle de konuşmayacak mısın keje? sesini duyamayacak mıyım?
baran/eşkiya.
baran/eşkiya.
sizi duygusal anlamda çok etkileyen, güldüğünüz, ağladınız, hoşunuza giden replikleri yazın ottalar. başlıyorum,
"korkuyorum"
eşkiya. - cumali/eşkiya.
"korkuyorum"
eşkiya. - cumali/eşkiya.
amiral gücünde değildir, amirale atarı vardır. korsan olmanın gereği olan yeter kötülüğe sahip çok sevdiğim bir karakterdir ayrıca. ancak iki eski supernovaya yenilmesi beni kötü etkiledi. bak luffy vs croco boy'da da aynısı oldu. croco bunu haşat etti sonra yenildi. dof da luffyi haşat etti ama sonra haki toplayıp geri geldi luffy boy. neyse asıl mevzuya luffynin başlığında giricem. dof vsyi kazanmıştır. law'ı haklamış, luffy ile savaşında ilk roundu kazanmıştır. cp0 ortaya çıkana kadar dof'u diskalifiye ettiler. adam force kullanıyor, dirilince görün.
dünyada bana hiçbir şey, tabiatta melül bir insanın zorla gülmeye çalışması kadar acı gelmemiştir.
sabahattin ali- kürk mantolu madonna
sabahattin ali- kürk mantolu madonna
g3 prototipi olmuş bu g4, çokta kötü olmuş. thunder hayalleri kurarken culverin topu çıktı ya la g4, age of'taki asker gibi luffy çıktı. hayır dof'da perte dönüyor bu formdaki luffy karşısında. oda'nın büyük sıçışı oldu, tebrikler oda!!
(bkz:cannonball kasabasına hoşgeldiniz)
edit: beğenmediğim, luffy'nin burgess'e evrildiği, hakili olmasına rağmen vücudunu esnetebilme gibi saçma bir güce sahip olduğu vites/power up. düşünsenize; baş karaktersin ve gomu gomu no mi şeytan meyven var, hakili vücudunu şeytan meyvesi gücüyle komple savunma moduna getirebiliyorsun. yemezler aga, o zaman doku doku no mi'de de bu özellik olacak, sube sube, doru doru'ya benzer meyve kullanıcılarında da böyle bir özellik olacak ve oda bunu it gibi gösterecek. göstermezse luffy'nin gözümde gram değeri kalmaz, yıllarca dalga geçtiğim bi ichigo'ya benzer. vücudundan ateş çıkarıyor bu adam, red hawk yapıyor sonra geliyor takipçileri "yhaa zaten fazla bi şey beklemiyordum bunu çok beğendim" hadi ya, al sana o zaman: .s.s lan herifin red hawk'ı var, machine elephant gun'ı var fazla bi şey beklemiyorum zaten de. oldu gülüm luffy g4te iki hareketle doffy'i perte çıkartsın iyice boka sarsın seri. oda burada ne yapsa beğeneceksiniz, olmamış. luffy'nin imajı bozulmuş. oyuncak sanki herif ya, bi gear açıyor kuçuluyor bi gear açıyor buyuyor. ama o lastik bi kerem .s.s di mi? ama baksanıza g4 çok güçlü .s.s ... di mi?
not: hakili halinde bile esnetebilme özelliğinden kastım, dof ona vurduğu zaman söylediği hakili bölgesinin altında meyve gücünü kullanabilmesi.
(bkz:cannonball kasabasına hoşgeldiniz)
edit: beğenmediğim, luffy'nin burgess'e evrildiği, hakili olmasına rağmen vücudunu esnetebilme gibi saçma bir güce sahip olduğu vites/power up. düşünsenize; baş karaktersin ve gomu gomu no mi şeytan meyven var, hakili vücudunu şeytan meyvesi gücüyle komple savunma moduna getirebiliyorsun. yemezler aga, o zaman doku doku no mi'de de bu özellik olacak, sube sube, doru doru'ya benzer meyve kullanıcılarında da böyle bir özellik olacak ve oda bunu it gibi gösterecek. göstermezse luffy'nin gözümde gram değeri kalmaz, yıllarca dalga geçtiğim bi ichigo'ya benzer. vücudundan ateş çıkarıyor bu adam, red hawk yapıyor sonra geliyor takipçileri "yhaa zaten fazla bi şey beklemiyordum bunu çok beğendim" hadi ya, al sana o zaman: .s.s lan herifin red hawk'ı var, machine elephant gun'ı var fazla bi şey beklemiyorum zaten de. oldu gülüm luffy g4te iki hareketle doffy'i perte çıkartsın iyice boka sarsın seri. oda burada ne yapsa beğeneceksiniz, olmamış. luffy'nin imajı bozulmuş. oyuncak sanki herif ya, bi gear açıyor kuçuluyor bi gear açıyor buyuyor. ama o lastik bi kerem .s.s di mi? ama baksanıza g4 çok güçlü .s.s ... di mi?
not: hakili halinde bile esnetebilme özelliğinden kastım, dof ona vurduğu zaman söylediği hakili bölgesinin altında meyve gücünü kullanabilmesi.
iyidir. emin olun olsaydı; lisede internet kafelere kaçan ecdadımızın sivilceli torunları masa 4'ü yarım saat uzattıracak parayı bulamazken buralara gitmek için anasını babasını keserdi, cami önlerinde ahlak bekçiliği yapıp kızlara salya akıtarak bakan dükkan sahipleri elde avuçta ne varsa satardı, modern türkiye ramboları apaçi kardeşlerimiz doğanını-piç kasa bmwlerini kelepir fiyata satıp bu kızlara parayı yedirir başka müşterilere gitmelerine izin vermez idi. ki zaten maidin yanında çinçin gecekondu evleri gibi kalan pavyonlar halihazırda mevcut ülkede. bu bile fazla gerçi de, zorlamayalım işte. bilen bilir akihabara'daki maid cafelere binlerce yen dökmüş adamım, masayı eksiksiz bırakmadım hiç. ulan o kadar para döktüm oralara ehh konsepti bilince de eğlendik tabii. ama türkiye'de iş böyle yürümez aga, bizim elemanlar duracağı yeri bilmiyor. sen burada en elit yere tükkan aç, elit herif bile parasıyla değil mi lan der yani. erkeğiz olm biliyoz hemcinsimizi. ayrıca birçok maid cafe'de içki dağıtımı olur. lan türkler içince ne yaptıkları malum, bilmiyormuş gibi konuşmayın şimdi. bi' de fiyat mevzusu var. benim ginzo'da bile yediğim yemek ortalama 50-60 liraya denk geliyordu. geçen bi suşi muşi bi şey söyliyim canım çekti dedim, aradım alsancak'taki bi dükkanı herif bana 100 gramlık şeyi 100 tlden getiririm dedi. oldu paşam servis elemanına söyle mavi donunu da getirsin. maidlerin ücretler malum çok pahalı, lan onu bi de türkiye'ye getir... önünde böyle aç köpek gibi bekleriz artık. kibar feyzo'daki gibi içerden çıkana ne var la içerde diye sorarız.
getirmeyin olm lan, uzaktayken daha iyi. yolda böyle utangaç utangaç beni içeri çağırmaları falan. lan sabah sabah yadıma düşürdünüz kızları. tadı damağımda.
getirmeyin olm lan, uzaktayken daha iyi. yolda böyle utangaç utangaç beni içeri çağırmaları falan. lan sabah sabah yadıma düşürdünüz kızları. tadı damağımda.