haruki murakami

comatosl
blind willow, sleeping woman kitabı sayesinde kendisiyle tanıştığım, "şu adamın kitaplarını çeviri zayiatı olmadan okusaydım iyiydi ya" diyerek kenarda duran japonca kitaplarıma gözümü dikip bakmamı (ama yalnızca bakmamı) sağlamış yazar.

gönlümdeki devasa tahtına kurulması için renksiz tsukuru tazaki'nin hac yılları'nı okumam yeterli olmuştur. etkilendiğim cümleleri alıntı defterime yazarken bir de baktım ki kitabı neredeyse kopyalamışım deftere, öyle bir deneyimdi renksiz tsukuru. hemen her eserinde bir müzikal temayı hakim kılan murakami, renksiz tsukuru'da franz liszt'in “annees de pelerinage” parçasının “le mal du pays” bölümü seçimiyle beni adeta büyülemişti. bir parça bir kitaba bu kadar yakışır. (bkz: https://youtu.be/xzlo_mnycl8)

sahilde kafka ve 1q84 en bilinen eserleri sanırım çevremden aldığım izlenimlere göre (zaten kitapçılarda vakit geçiren birinin o cüssesiyle 1q84'u görmemesi imkansız). bu da beni biraz üzüyor, 1q84 bir kült tamam ama kafka'nın önüne koyabileceğim eserleri var murakami'nin.

abd'de vintage books'tan çıkan kitapları ülkemde doğan kitap tarafından basılıyor. çeviri kalitesi tartışılır (ve benim tartışacak kadar japoncam yok) ama doğan'ın özgün kapak tasarımları olduğu kesin. nedense en sevdiğim kapak kadınsız erkekler'inki. yumuşak renkler harmoni oluşturacak şekilde kullanılmış, bir şekilde huzurlu hissettiriyor kitabın aksine.

son olarak after the quake kitabından beni epeyce sarsmış ve dahi yaralamış şu alıntıyı buraya yazmayı borç bilirim: "if you devote all your future energy to living, you will not be able to die well. living and dying are, in a sense of equal value."
bu başlıktaki tüm girileri gör