rassvet

çok uzun zaman önce sadece bir kez televizyonda rastlayıp, 10-15 dakikasını izlemiştim bunun. sonra iki üç sene geçti ve bunun filmi çıktı. arkadaşlarla toplaşıp gittik, aramızdan sadece bir kişi seriyi izlemişti. çok iyi hatırlıyorum, o arkadaş, film boyunca mırıl mırıl küfredip durmuştu. bizler ise buna bi anlam verememiştik, çünkü bize göre film gayet iyiydi...

sonra aradan bir yıl daha geçti ve ben, üniversitemin ilk senesinde can sıkıntısı sonucu bu diziye başladım ve üç-dört gün içinde tamamını izledim. sonuç: fizik vizem berbat geçti :d pişman mıyım: hayır :d

sonraki birkaç hafta içinde ise, "dur bunun bir de filmi vardı, güzeldi sanki" deyip filmi tekrar izledim. sonuç: arkadaşımın neden bir yığın küfür saydığını anlamış oldum. umarım ikinci bir filmi falan çıkmaz -_-

haa, seriye gelince, yukarıda dediğim gibi, 3-4 gün başından kalkamadığım, muhteşem bir seriydi. hala da benim için özel bir yeri vardır. muhtemelen anime izlemeye başlamamdaki ana sebeplerden biridir, çünkü avatar öncesinde anime falan hiç izlememiştim ve izlemek gibi bir düşüncem de yoktu sanırım. kısacası, çizgi film deyip geçmemek lazım...

gintama'da meydana çıktıkları an bi heyecan dalgasını da beraberinde getiren ırktır. hayvan gibi güçlüdürler, hayvan gibi de yemek yerler. ten renkleri açıktır. hem koruma amaçlı, hem de silah olarak şemsiye taşırlar. güneş ışınlarına karşı zayıftırlar o yüzden gündüz şemsiyeleri açık gezerler. bir diğer hayvani özellikleri de savaşma arzularıdır ki bu sebepten dolayı klanları birbirini öldüre öldüre soyları azalmıştır.

hatta soundtrack albümünden bir parçanın adı da "güneşli günlerde şemsiyeyle gezen kişilere dikkat edin"dir

şimdilik bilinen üyeleri: kagura, umibouzu, kamui, housen, abuto, mutsu

stephen king'in kara kule serisini müzik eşliğinde okumuştum. metal müzik eşliğinde güzel gidiyordu doğrusu :p

bu da madao şarkısıdır. dinleyin, dinletin.



(bleach bilenler için, evet, şarkıyı seslendiren kişi zaraki kenpachi'nin seiyuusudur. o adamın şarkı söylediğini düşünmek çok acayip kaçıyor... )

ichigo vs. aizen savaşının sonunda aslında çoğu şeyi kaç adım öncesinden planladığını da göstermiştir. ichigonun gelişiminde kesinlikle en büyük paya sahip, hatta annesine kadar uzar bu bağlantı.

aizenden daha zekidir, kurotsuchiden daha iyi bir bilim adamıdır. ama yine de elinde yelpazesiyle sağa sola gülücük atan tipini her zaman sevicez anlaşılan...

unutmadan; seiyuusu miki shinichirodur.

rakibi kadınsa daha dövüş başlamadan yenilmiş demektir :d aşçılık yeteneği de aslında görünenden çok daha büyüktür, nedeni ise luffy gibi birini başarıyla günde 5 öğün besleyebilmesindendir. üstüne bir de nami-swaaan ve robin-chaaan için atıştırmalıklar falan da hazırlayabiliyor :)

en çok güldüğüm konu ise luffy gidip kadınlar adasına düşerken(hancock'un ona aşık olmasını saymıyorum bile), sanji de kendini okama adasında bulmuştur :d o adada kaçtığı siluetlerin gerçek yüzünü gördüğümde nerdeyse sandalyeden düşüyordum :)

ayrıca thriller bark arcta alev alev yanışını görmek de epey komikti :)

gintama, naruto, bleach ve fma fanatikliğimi burada dindirmeye geldim (: ama evet, gintama hakkında ne kadar yazsam da, az gelir sanırım. içimdeki gintama aşkı uzun bir müddet sönmeyecek!

ek: rassvet'in anlamı rusçada gündoğumudur. peki ben rusça biliyor muyum? tabii ki hayır :) bu kelimeye cengiz dağcı'nın "onlar da insandı" adlı kitabında rastlamıştım. kitap beni çok etkilemişti, herkesin okumasını tavsiye ederim.

sıradan shounen kadın baş kahramanlarının yapmadığı her türlü pisliği yapmış olmasıyla da aynı zamanda bir ilktir. sanırım shounen serilerinde kusan ilk kadın baş karakter falandı. zaten kadın kahraman anlamındaki "heroine" kelimesi yerine "geroine" derler ki, burdaki "gero" kusmuk anlamına falan geliyordu sanırım.

ama gelin görün ki, animelerdeki favori kadın karakterler listemde başı çeker bu velet. sougo'yla olan kavgaları izlenesidir. gintoki'yi babası-abisi arasında biri olarak görür, aynı zamanda kendine rol model olarak da belirlemiştir(ki bu durumun ne kadar iyi olduğu tartışılır :d). shounen serileriyle çelişen bir diğer özelliği de, diğer gintama kadınları gibi güçlü olmasıdır. hem de hayvani güçlüdür...

(bkz:yato)

izlediğim ilk hayao miyazaki filmi. izledikten sonra bilgisayrı çok değişik duygular içerisinde kapattığımı hatırlıyorum. kesinlikle herkesin izlemesi gereken bir eser

edit: okuduğum bir inceleme yazısında aslında alttan alttan genelevlere gönderme yapıldığını öğrendiğim anime başyapıtı. kadınların çalıştığı mekanın girişindeki yazı, chirino'nun peşinde dolanan hayaletin kıza sürekli altın uzatması falan anlaşılan biraz subliminal mesajlar içeriyormuş. anlaşılan dümdüz izlemişim filmi -_-

okumak isteyenler için link: https://9gag.com/gag/aRgKKq7

bu adamların final fantasy oyunlarını neden "son fantezi" olarak adlandırdıklarının hikayesi de şöyleymiş:

bir oyun şirketi olarak pek de iyi işler başaramamışlar ve batmak üzereyken son bir kez daha şanslarını deneyip varlarıyla yoklarıyla bi oyun yapmışlar. adını da bu nedenle "final fantasy" koymuşlar. adamlar son anda bu oyunla birlikte köşeyi dönmüş :)

asıl bombalarından biri de benizakura bölümlerinin hemen ardından hijikata tarafından gintokiyi araştırması için gönderilmesi ve sonrasında başına gelenlerdir

bleach'teki en favori karakterlerimden biridir. her hali güzeldir. konuşma tatrzı da acayip hoşuma gidiyor nedense (:

spirited away, princess mononoke ve howl s moving castle gibi pek çok şahesere imzasını atmış aşmış kişilik. hayal gücüne hayran kaldığım yüce insan.

animeyi tekrar izlerken farkettim de, iğrençliği bir yana, bayılıyorum bu adamın konuşma tarzına

itiraf edeyim, aslında one piece'e başlamamın en önemli iki sebebinden biri zorodur, bir diğeri de zoroyla sanjinin didişmelerine duyduğum merak :) ara sıra giftir, capstir falan gözüme ilişiyordu kavgaları, epey de komik görünüyordu :)

shusui adlı kılıcına da hastayım bu arada.

kendisi, seri boyunca ne zaman görünse, başına talihsizlikler silsilesi gelip durmuştur. bence edo kalesinden dışarıya hiç adım atmamalıdır kendisi. ama bütün bu rezillik ve dramlarına karşın, yine de bi bölüm vardı ki, tüm gintama izleyenlere hönk dedirtmiştir

ikkoku keisei arc'ı sırasında gerçek bir komutan gibi davranmış; kılıcını kuşanıp, atına binip, etkileyici bi konuşmayla tendoushu'yu uzaklaştırmış ve bizimkilerin suçlu olarak itham edilmesini önlemiştir. adamı orda cidden takdir ettim.

ne zaman hasır şapkalardan biri bir şov yapsa, adam kalp krizi geçirmenin eşiğine geliyor :) tipine bayılıyorum yaa, oda çok iyi çiziyor o fanboy anlarını

-robin senpaiiiii!!!
+chicken kun?

:)

ilk iki filmi dışında filmlerinden pek (hatta bazılarından hiç) hoşlanmam, ama kitaplarının apayrı bi yeri vardır.. öyle ki defalarca okumuşumdur. ayrıca çeviri olarak da en başarılı bulduğum kitaplardandır

karalamadefteri'nin arada sırada yaptığım hızlı çevirilerden dolayı bana, benim de her zaman yaptığı hızlı editlerden dolayı karalamadefteri'ne taktığımız lakap :p

şimdi pek hatırlayamasam da, çizgi filmini severek izlerdim. eski çizgi filmler nerdeeee, şimdikiler nerde... yeni nesil çocuklara üzülüyorum doğrusu.

gintama'nın son çıkan karakter kitabı "gintama-kun no ayumi"de sorachi'nin karakterlerle ilgili yaptığı yorumlar bulunmakta olup, bu adamla ilgili yaptığı yorum epey bi dikkat çekici:

"ilk bakışta nazik, iyi kalpli bir adam gibi görünse de, "hocama -cehennemde- selam söyle" lafını söyleyen de yine onun öğrencileri. ne de olsa onların akıl hocasıydı, o yüzden de bu adamla ilgili şüpheli bir şeyler olmalı"

kişisel görüşüm: zaten ikkoku keisei arcından beri, özellikle oboro'nun sözlerinden beri bu adamdan acayip şüpheleniyordum. eğer narakuyla falan bi ilişkisi olduğu ortaya çıkarsa hiç şaşırmam. çünkü eğer oboro gibi biri bu adamı tanıyorsa, bu adam öyle göründüğü kadar masum değil demektir.

du bakalım, sorachi neler yumurtlayacak...