sao ve btooom ile kapistirilan anime
babasının işi nedeniyle yeni bir şehre taşınmak zorunda kalan 10 yaşındaki chihiro bu duruma çok üzülmektedir. fakat bu yolculuk hiç ummadığı kadar ilginçliklerle dolu olacaktır. ilk olarak chihiro'nun anne ve babası mola verdikleri yerdeki yemekleri yiyince domuza dönüşürler. chihiro, anne ve babasına yardım etmek isterken ortalık hayaletlerle dolar. hayatta kalmak için, kendisini hayaletlerin kaldığı bu otele kabul ettirmek zorundadır. burada hayaletlerin gizemini çözerken aynı zamanda esrarengiz haku ile de aşkın büyüsünü de keşfedecektir.(buralar hep copy-paste işte)
miyazaki sensei'in en iyi filmlerinden biridir. izlemeyen kaldı mı bilmiyorum ama derhal izlemesinde ısrarcıyımdır. filmin konusunu yazarken spoiler vermemek için yukarıda olduğu üzere alıntı yaptım. filmi izlerken chihiroyu eminim çok seveceksiniz, 2 saat civarı sürüyor film ama sıkılmayacağınıza kefil olabilirim. filmdeki karakterlerin hepsi, bütün miyazaki filmlerinde olduğu gibi çok sıcak, samimi, aslında hep tanıyormuşuz gibi gelecek size. bu arada film oscarlıdır 2001 yılında en iyi animasyon oscarını almıştır. ben izlediğim zaman imdb'de 23. sıradaydı ama güncele de bakmak lazım. velhasılı kelam lafı uzatmayayım çünkü okumuyorsunuz izlemediyseniz gidin izleyin, bu kadar yazı yazdık buraya.
not: o kömür taşıyan kara yaratıklardan olsa besleyeceğim, la ne sevimli şeylerdi onlar.
miyazaki sensei'in en iyi filmlerinden biridir. izlemeyen kaldı mı bilmiyorum ama derhal izlemesinde ısrarcıyımdır. filmin konusunu yazarken spoiler vermemek için yukarıda olduğu üzere alıntı yaptım. filmi izlerken chihiroyu eminim çok seveceksiniz, 2 saat civarı sürüyor film ama sıkılmayacağınıza kefil olabilirim. filmdeki karakterlerin hepsi, bütün miyazaki filmlerinde olduğu gibi çok sıcak, samimi, aslında hep tanıyormuşuz gibi gelecek size. bu arada film oscarlıdır 2001 yılında en iyi animasyon oscarını almıştır. ben izlediğim zaman imdb'de 23. sıradaydı ama güncele de bakmak lazım. velhasılı kelam lafı uzatmayayım çünkü okumuyorsunuz izlemediyseniz gidin izleyin, bu kadar yazı yazdık buraya.
not: o kömür taşıyan kara yaratıklardan olsa besleyeceğim, la ne sevimli şeylerdi onlar.
bir bölümde ciddi ciddi öldürmüşlerdi ya da biz öyle sanmıştık, üzülmüştüm lan. sıradan mıradan ama demek ki sevmişiz keretayı. her zaman arka fonda badminton raketini sallaması en büyük özelliğidir.
katsuranın yaptığı direnişe katılma sınavı ve jackie chan göndermeli bölümün ana kahramanıdır ki o bölüm en iyi gintama bölümlerindendir.
katsuranın yaptığı direnişe katılma sınavı ve jackie chan göndermeli bölümün ana kahramanıdır ki o bölüm en iyi gintama bölümlerindendir.
naruto evrenindeki klanlardan biridir. anlamı girdaptır ve simgesi de isminden anlaşılacağı üzere girdap şeklidir. bu klanın shinobileri devasa miktarda çakra barındırırlar ve bedenleri çok dayanıklıdır. bu yüzden jinchuriki olmaya zorlanmışlardır. saçları kırmızıdır. yok edilmiş bir klan olup sadece bir kaç üyesi yaşamaktadır.
uzumaki naruto
uzumaki mito
uzumaki kushina
uzumaki nagato
uzumaki karin
uzumaki naruto
uzumaki mito
uzumaki kushina
uzumaki nagato
uzumaki karin
japonca "yalan" demektir. bir de animelerde, böyle inanılmaz bir olay olduğunda yada god mod bir karakter ortaya çıkınca "iye, uso, usoo" tarzı haykırışlar duyulmaktadır. bunun da türkçesi "nayır, nolamazzz siz kardeşsiniz" gibi bir şeydir
origami, geleneksel japon kâğıt katlama sanatıdır. "origami" sözcüğü, katlamak anlamındaki "oru" fiili ve kâğıt anlamındaki "kami" sözcüklerinden oluşmaktadır. origami sanatında, tek bir parça kâğıdı çeşitli şekillerde katlamak yoluyla kâğıda farklı biçimler
vermek amaçlanır. biçimler oluştururken kâğıt kesilmez, parçalanmaz veya tutkalla yapıştırılmaz. her yaştan kimsenin rahatlıkla yapabileceği bir sanat olması dolayısıyla, japonya'da en yaygın ve sevilen el sanatlarının başında gelmektedir.
vermek amaçlanır. biçimler oluştururken kâğıt kesilmez, parçalanmaz veya tutkalla yapıştırılmaz. her yaştan kimsenin rahatlıkla yapabileceği bir sanat olması dolayısıyla, japonya'da en yaygın ve sevilen el sanatlarının başında gelmektedir.
sen "subarashi" de biz dinleyelim abi dedirten şahsiyet. abi dediğime bakmayın, seiyuusu gintamadaki otase-sanı da seslendirmektedir
patrick rothfuss tarafından yazılan halihazırda yayınlanmış 2 kitabı bulunan efsane olmaya aday kitap serisidir. serinin ana kahramanı kvothe'nin kendi ağzıyla anlattığı hikayesi, okuyan herkesi kendine hayran bırakmaktadır. seride her kitap kvothe'nin tarihçiye anlattığı 1 günlük hikayeyi içermektedir ve tarihçiye hikayesinin anlatımının 3gün süreceğini söylemiştir. seri 3 kitap olarak düşünülse de hikayenin hızına ve olay örgüsüne bakacak olursak daha uzun da sürebilir(ki bence sürsün de reyiz iki rüzgar çağırsın). (bkz: rüzgarın adı), (bkz: bilge adamın korkusu)
okumayan arkadaşlar hemen alıp okusunlar. yarın birgün kitap fame olunca o zaman okumak zorunda kalırsınız ve çok iyi bir kitabın popüler olunca pek zevk vermediğini iyi bilirim.
bu da yazarın sitesi: http://www.patrickrothfuss.com
okumayan arkadaşlar hemen alıp okusunlar. yarın birgün kitap fame olunca o zaman okumak zorunda kalırsınız ve çok iyi bir kitabın popüler olunca pek zevk vermediğini iyi bilirim.
bu da yazarın sitesi: http://www.patrickrothfuss.com
iyi bir seri izleyeyim dedim ama umduğumu bulamadım. 6 tane normal bilinen power verilmiş karakterin kapıştırılmaya çalışılması üzerine kurulmuş vasat seri. niçin vasat?
1- code: breakerların bu gücü nerden geliyor yani orijin nedir, açıklanmıyor. bu da serinin kaynak bakımından yetersiz olduğunu gösterir.
2- villain karakter hitomi'nin kötü olması kadar saçma bir olay görmedim. adam bir anda kötü oluyor ama öylesine yani hiç bir sebebi yok kötü olmak için. bir de sonunda adam kelime-i şehadet getirip öldü ya ona üzülüyorum.
3- nadir tür, nadir tür dediniz bir açıklama yapmadınız. hayırdır, nedir bu nadir tür? hikayede çok çok eksikler var.
4- karakterlerin iticiliği: bir tane sempati duyduğum karakter olmadı. la olum bir sürü 13 bölümlük seri var, onlarda en azından bir iki tane karizma karakter var, sen de o da yok.
5- seri sonundaki gereksiz duygusallık. ne gerek var diyorum, yeminle türk dizisi izliyormuş gibi sıkıldım o sahnelerde.
kısaca ben beğenmedim bu code: breaker'ı ya da kanun tanımazları. seriden aklıma takılan iki şey oldu biri "kodo bıreka" telafuzu, diğeri ise "göze göz, dişe diş, kötülüğü kötülük" repliği.
1- code: breakerların bu gücü nerden geliyor yani orijin nedir, açıklanmıyor. bu da serinin kaynak bakımından yetersiz olduğunu gösterir.
2- villain karakter hitomi'nin kötü olması kadar saçma bir olay görmedim. adam bir anda kötü oluyor ama öylesine yani hiç bir sebebi yok kötü olmak için. bir de sonunda adam kelime-i şehadet getirip öldü ya ona üzülüyorum.
3- nadir tür, nadir tür dediniz bir açıklama yapmadınız. hayırdır, nedir bu nadir tür? hikayede çok çok eksikler var.
4- karakterlerin iticiliği: bir tane sempati duyduğum karakter olmadı. la olum bir sürü 13 bölümlük seri var, onlarda en azından bir iki tane karizma karakter var, sen de o da yok.
5- seri sonundaki gereksiz duygusallık. ne gerek var diyorum, yeminle türk dizisi izliyormuş gibi sıkıldım o sahnelerde.
kısaca ben beğenmedim bu code: breaker'ı ya da kanun tanımazları. seriden aklıma takılan iki şey oldu biri "kodo bıreka" telafuzu, diğeri ise "göze göz, dişe diş, kötülüğü kötülük" repliği.
one piece'in karizması fizana kadar ulaşmış karakteridir. 3 kılıç kullanır efenim, her vsde ayrı yeni bir teknik kullanması güçlenmesinin sınırının olmadığının göstergesidir. one piece klişelerine göre kılıç ustası olması gereken 2. kaptandır ayrıca kendisi(bu böyle bana göre (bkz: rayleigh). 3d2y'den sonra tayfaya tek gözü kapalı gelmiştir ve önemli bir karşılaşmada kakashi'nin sharinganı misali açıp milleti doğrayacağını düşünüyorum(en büyük power-up'ı da bu olacak, tabi bilmediğim bir açıklama yapılmadıysa).
en beğendiğim 3 tekniğine gelince; (bkz:shishi sonson), (bkz:oni giri) ve (bkz:asura)
en beğendiğim 3 tekniğine gelince; (bkz:shishi sonson), (bkz:oni giri) ve (bkz:asura)
yemin olsun bu güne kadar duyduğum en saçma, en sevimsiz, en kulak tırmalayan dildir. arkadaş millet almancaya falan kaba diyor da neden çünkü koreceyi duymamışlar. la olum bir dilin seksepalitesi bu kadar mı düşük olur. git bir film kore filmi izle, abla taş gibi hani derler ya "paspasın olayım üzerime bas, çiğne beni gurban olduğum" derecede güzel ama bir konuşuyor sanırsın ki dedem kıçıyla konuşuyor. yok abi harbi o kızların bu dili konuşması yasaklanmalı, ziyan oluyorlar. bak sinirlendim yine, hep o filmdeki güzel kızlar geliyor aklıma, noooooooo...
not-1: korece kıyaslamamı bir çok dili birebir duyduğumdan ya da en kötü nasıl konuşulduğunu bildiğimden yapıyorum. yok abi korece olmamış.
not-1: korece kıyaslamamı bir çok dili birebir duyduğumdan ya da en kötü nasıl konuşulduğunu bildiğimden yapıyorum. yok abi korece olmamış.
edisonun kendisine mal ettiği icatların bir çoğu teslaya aittir. tesla patent alacak parası olmadığı için icatların çoğu edisona yazılır. büyük adamdır velev ki zamanda yolculuk gibi uçuk fakat teorileri sağlam planları vardır. kadri kiymeti bilinmemiştir, yeni yeni bilinir. tesla ile ilgili film izlemek için (bkz:the prestige)
fma'da yedi büyük günahtan oburluğu temsil eder. önüne gelen herşeyi ayırmadan yer, öldürmesi en zor homunculustur ve evet sevmeyiz
adamın dibidir. oda sensei'in kullanmayı sevdiği zıtlıkların birlikteliği felsefesinin vücut bulmuş halidir. bir insan ancak bu kadar korkak fakat yeri geldiğinde de bir o kadar cesur olabilir. alabasta arc'taki vs'si itibariyle gözümde bir "the king in the north" olmuştur
ister bir kedi yavrusunu tekmeleyeyim, kulaklarını koparayım, masum insanları katledeyim...
dünya her zaman beni affedecektir.
nedeni mi soruyorsun?
çünkü ben... çok güzelim.
serinin tartışmasız en güzel karakteridir.
dünya her zaman beni affedecektir.
nedeni mi soruyorsun?
çünkü ben... çok güzelim.
serinin tartışmasız en güzel karakteridir.
öncelikle korsanlığı teachden öğrenecek değiliz. şaka bir yana ben de korsanlık konusunda gerçekten korsanlık yapan birkaç kişiden biri olarak görüyorum teach'i. "d" muhabbetine gelince bence kurohige "d" isminin hakkını en az luffy kadar veriyor. bu "d"ler her istediğini yapan, özgür ruhlu insanlar değiller mi? şuana kadar ki bütün d'lerde bunu gördük ki kurohigede de durum farklı değil.
güç konusuna gelince yami yami'nin gücü daha çok saldırı yada savunma değil de daha başka şeyler yüzünden en güçlü. mesela wb'nin meyvesini çalma özelliği ya da çift meyve özelliği falan hep yami yaminin gücünden kaynaklanıyor. shin sekai'daki en güçlü korsanlardan biri kesinlikle ama bu yami yami den çok wb'nin deprem meyvesini kullanabildiği için. marineford'da tam kullanamıyordu gücü tam olarak ama 2 yıl sonra inlettiriyordur.
güç konusuna gelince yami yami'nin gücü daha çok saldırı yada savunma değil de daha başka şeyler yüzünden en güçlü. mesela wb'nin meyvesini çalma özelliği ya da çift meyve özelliği falan hep yami yaminin gücünden kaynaklanıyor. shin sekai'daki en güçlü korsanlardan biri kesinlikle ama bu yami yami den çok wb'nin deprem meyvesini kullanabildiği için. marineford'da tam kullanamıyordu gücü tam olarak ama 2 yıl sonra inlettiriyordur.
kavgalı dövüşlü, vurdulu kırdılı kore manhwası. efsane serilerden biridir. kore manhwalarının kanayan yarası olan "seriyi aniden bitirme kararı" kervanına katılmıştır. oysaki ne de güzel gidiyordu. okumayan varsa tavsiye ederim ki mnaki tarafından çevrilmiştir. bu da ayrı bir güzellik katar
izlerken lan olum bu seri yaoi mi lan dediğim, sonradan shounen-ai olduğunu öğrendiğim ve gram zevk almadan izlediğim ender serilerden biridir(diğeri için; (bkz:11 eyes). konusu olsun, karakterleri olsun, powerları olsun bir türlü ısınamamıştım seriye. hala da biri seven ghost dese şöyle içimde bir ürperti hissederim.
japonca "alo" demek olan ikileme. animlerde illaki rastlamışsınızdır. "moş moş" ya da "moş moşi" diye de telefuz edilebilirliği vardır. çok güzel kelimedir lakin türkiyede kullanmayın telefonda söven arkadaşlarınız olmasını istemiyorsanız tabi.
bu kelimeyi en çok kullananı merak edenler için söyleyeyim. kendisi fairy tailden sagittarius'tur
bu kelimeyi en çok kullananı merak edenler için söyleyeyim. kendisi fairy tailden sagittarius'tur
anime değil ama eternal sunshine of the spotless mind'ı ekleyebiliriz bu listeye. türkçeye çevrilirken amin denmiş zaten. türkçesi:sil baştan.