bugün size anime şovenizminden bahsetmek istiyorum ki bu anime-manga dünyasının kanayan yarasıdır. öncelikle "şovenizm" nedir? şovenizm, milliyetçilik türlerinin en ilkeli olup işi kafatası milliyetçiliğine kadar götürür. bu tarz milliyetçilik yapan insanlar sadece kendileri gibi olanları kabul eder ve geri kalan bütünü görmezden gelir, karalar, düşmanlık güder. en bariz örneği "nazizm"dir
gelgelelim "anime şovenizmi"ne; anime şovenizmi animeyi sadece ben izlerim, en iyi ben izlerim, ben her animeyi izlerim, benden başka kimse animelerde anlatılanları anlamaz, benim iyi dediğim anime iyi-kötü dediğim kötüdür gibi yorumlar yapan kısaca işi "ore wa kami-sama" seviyelerine çıkaran insancıkların yaptığı eylemlere verdiğim naçizane olmakla beraber en geçerli isimdir.
bu şoven arkadaşları nasıl belirleriz:
1-bu arkadaşlar her ortamda ön plana çıkmayı istemekle birlikte her zaman "kardeş sen otakusun" "kardeş en çok sen, anime izlemişsin", "kardeş keşke senin gibi olsam" yorumları beklemektedirler. bu yorumlardan birini ortama attığınızda kabul eden varsa o kişi şovendir.
2-ikinci bir belirleme yolu ise ortada fol yok yumurta yok iken birilerine anime önermeye çalışmalarıdır. örnek vermek gerekirse "bu aralar bleach manga çok iyi gidiyor sen takip ediyor musun? cevap:kardeş sao'yu izle çok iyi abi" işte mevzu kısaca budur.
3- kendi izledikleri animeyi her zaman mükemmeldir, izlemedikleri ise kötüdür. dini deyimle "hotd" alay-ı illiye'de ise "op,bleach,db,gintama" esvel-i safilin'dedir(uzun seri izleyemez bunlar).
4-bazı tabuları vardır onlar asla yıkılmaz, örnekliyorum;
a)anime çizgi film değil derler. öncelikle kabul etmek gerekir ki anime=çizgi film. bunu her yaştan anime izleyen arkadaş kabullensin artık. anime çizgi film değilse nedir? biri açıklama yapsın. bu güne kadar yapılan bütün tanımlar animasyon yada çizgi film tarzı kelimelerle ifade edilmiştir. anime çizgi filmin daha iyi, daha farklı, içeriği ve konusu daha geniş versiyonudur ama bu onu çizgi film olmaktan kurtarmaz.
b)sakura kötüdür, nefret edilesidir. sakura sevenler de kötüdür, onlar animeden anlamaz. sakurayı ve onu sevenlerin hepsini gaz odalarında sabun yapmak gerekir(umarım tanıdık gelmiştir).
c)izlediği seriyi illa başkasına önerme, tavsiye etmek. arkadaşımız 13 bölümlük bir seri bitirmiştir. beğenmiştir de bunu illa başkalarının da izlemesini ister. buraya kadar sıkıntı yok fakat bundan sonrası vahimdir. seri hakkında kötü yorum duyduğunda ya da izlemek istemeyen kişiyi anında kötüleyerek, animeden anlamadığı söylemeye başlayarak çarmıha gerer. çünkü onun beğendiği iyidir, beğenmediği ise kötü. buna gelişim psikolojisinde çocuk benmerkezciliği diyoruz. çocukta en fazla 6 yaşına kadar sürer sonrasında benmerkezciliğin geçmesi beklenir(sanırım ne demek istediğim gayet açık).
d)bir anime serisi asla yarım bırakılmaz. neden bırakılmasın arkadaş? belki beğenmedi seriyi, adam izleyip kendisine niye işkence etsin. hem bizim asıl mevzumuz anime izlemekten keyif almak değil mi, bunu niye memur mantığıyla "gözlerimi kaparım vazifemi yaparım"a dönüştürüyorsunuz anlamakta güçlük çekiyorum. seriye başlarken adamlar "lütfen yarım bırakmayınız" tarzı bir kural mı koymuş ya da anime izlemenin gizli bir kitabı mı var? her neyse belki illuminati bu alana da girmiştir.
not: anime şovenizmi yapan bir sürü insan var, hani bildiğin şovenlik yapıyor adam, her şey kendisinden ve bildiklerinden ibaretmiş gibi. bu yazıyı yazmamın sebebi şoven arkadaşlar, olur da az göz ucuyla şu yazdıklarımı okur da yaptıklarını buna göre kendini değerlendirir.
ichi wa zen, zen wa ichi.
kavgalı dövüşlü, vurdulu kırdılı kore manhwası. efsane serilerden biridir. kore manhwalarının kanayan yarası olan "seriyi aniden bitirme kararı" kervanına katılmıştır. oysaki ne de güzel gidiyordu. okumayan varsa tavsiye ederim ki mnaki tarafından çevrilmiştir. bu da ayrı bir güzellik katar
patrick rothfuss tarafından yazılan halihazırda yayınlanmış 2 kitabı bulunan efsane olmaya aday kitap serisidir. serinin ana kahramanı kvothe'nin kendi ağzıyla anlattığı hikayesi, okuyan herkesi kendine hayran bırakmaktadır. seride her kitap kvothe'nin tarihçiye anlattığı 1 günlük hikayeyi içermektedir ve tarihçiye hikayesinin anlatımının 3gün süreceğini söylemiştir. seri 3 kitap olarak düşünülse de hikayenin hızına ve olay örgüsüne bakacak olursak daha uzun da sürebilir(ki bence sürsün de reyiz iki rüzgar çağırsın). (bkz: rüzgarın adı), (bkz: bilge adamın korkusu)
okumayan arkadaşlar hemen alıp okusunlar. yarın birgün kitap fame olunca o zaman okumak zorunda kalırsınız ve çok iyi bir kitabın popüler olunca pek zevk vermediğini iyi bilirim.
bu da yazarın sitesi: http://www.patrickrothfuss.com
okumayan arkadaşlar hemen alıp okusunlar. yarın birgün kitap fame olunca o zaman okumak zorunda kalırsınız ve çok iyi bir kitabın popüler olunca pek zevk vermediğini iyi bilirim.
bu da yazarın sitesi: http://www.patrickrothfuss.com
-şaban.
-neeee.
"çay yok, b*k için"
-neeee.
"çay yok, b*k için"
op, bleach ve naruto'da vsleri yada arcları tekrardan açıp izlerim de baştan hiçbir seriyi izlemem. sayısız kez hiç izlemem. bunun bir de bir kitabı övmek için olanı vardır (bkz:bu kitabı 5 kez okudum)
cowboy bebop animesinin karizma abisi. kaygısız bakışları, umursamaz halleri, takmaz davranışlarıyla gönüllere taht kurmuştur
trt-1 yayınlanan über ötesi televizyon dizisi. şu ana kadar izlediğim en komik ve esaslı dizidir. önceleri popi olma gibi bir durumları yokken iyilerdi daha sonra dizi tutunca az da olsa bozulma yaşamış fakat hala efsaneliğinden bir şey eksilmemiştir. karakterler olsun, replikler olsun, absürtlüğün dibine vuruş olsun türkiyede de dizi yapılabilirmiş demek ki dedirtir. güncel olaylara yapılan göndermeler, net fenomenlerini kullanışları ve çok büyük bir genel kültür birikiminden oluşan senaryosu göz doldurur.
karakterlerinden ismail abi adamın dibi, iskender hem abi hem baba, erdal ise baggalımızdır. dizi erdal için bile izlenir. kendisini bozmayan hatta üstüne koyarak efsane olmuştur erdal bakkal. ama o efsane olmak istemez çünkü o bakkaldır. neyse dizi önerilir mutlaka izleyin.
not: diziyi en başından beri takip ederim. önceleri o saçma şeyi nasıl izliyorsunuz, gülünecek bir tarafları mı var bunların diyenlerin hepsi l&m'ci oldu ya ona üzülüyorum.
all hail "leyla ile mecnun", all hail "erdal baggal"...
karakterlerinden ismail abi adamın dibi, iskender hem abi hem baba, erdal ise baggalımızdır. dizi erdal için bile izlenir. kendisini bozmayan hatta üstüne koyarak efsane olmuştur erdal bakkal. ama o efsane olmak istemez çünkü o bakkaldır. neyse dizi önerilir mutlaka izleyin.
not: diziyi en başından beri takip ederim. önceleri o saçma şeyi nasıl izliyorsunuz, gülünecek bir tarafları mı var bunların diyenlerin hepsi l&m'ci oldu ya ona üzülüyorum.
all hail "leyla ile mecnun", all hail "erdal baggal"...
öncelikle üç büyük, dört büyük ya da kaç büyükse işte one piece hiç birinden kötü değil. bunu nasıl anlarsanız anlayın(en iyisi ya da başka bir şey). diğer animelerle karşılaştırmak istemiyorum çünkü her animenin kendine has eksikleri, fazlaları var ama toplamda bakacak olursak one piece shounenler içinde en iyisi gibi duruyor(ortamdaki shounen serilerin tamamına yakınını izlemiş biri olarak tamamen objektifim). ha benim favorim "bleach"tir, her zamanda o kalacak ama şimdi yiğidi öldür hakkını yeme, one piece iyi anime.
işin kurgu, karakter, power, işleyiş, çizim, müzik vs. yorumlamak gerekirse;
1- kurguda genel bazı kaideleri(hayallerin peşinden gitmek gibi) olmakla birlikte çok derin işlenen bir esas hikaye var. esas hikayeyi de artık çocuklarım mı görür, torunlarım mı bilemedim. çünkü hikayede olduğu bilinen fakat amaçlarının ne olduğu bilinmeyen bir çok karakter var(vagepunk, dragon, shanks vs).
2- karakterler oldukça orijinal, diğer animelerden farklı olduğu gibi başka serilere de ilham kaynağı olmuş (bkz: fairy tail).
3- power yani güç üzerinde konuşursak epey farklı power kullanılmış ve bence serinin en güçlü yanlarından biri. şeytan meyvesi gibi über power sağlayıcılar varken masum insanları ezdirmeyecek şekilde normal insanlara da haki bahşedilmiş. yani şeytan meyvesini yedim ortamda god mod dolaşırım yok. ayrıca şeytan meyvelerindeki faklı türler(zoan, paramecia, logia) de seriyi güzelleştiren ögelerden. yine haki türleri de power dengelerinde adaleti sağlamış durumda.
4- hikayenin işlenişi çok yavaş. normalde ana mevzu one piece'si bulmak iken seriyi izlerken one piece aklınıza gelmiyor. yani bu demek oluyor ki seride ana hikayeden bahsedilmese bile izlenebilir derecede iyi bir seri. dediğim gibi seri bu hızla kaç yılda ya da yüzyılda biter bilemiyorum ama işin aslını sorarsanız bitsin de istemiyorum.
5- one piece çizimleri belki de seride en çok eleştiri alan durum. bunu seriyi izlemeden de biliyordum. şimdi seriyi izledkten sonraki yorumum şu ki ben eksik ya da kötü bir durum görmedim çizimlerde. bilhassa orijinal çizimler var. yani önüme yüz farklı seriden çizim koysanız oda sensei'in çizimini ayırt edebilirim. bu da ne kadar önemli birşey umarım anlamışsınızdır.
6- one piece'deki diğer eleştiri konusu. serinin eksiklerinden belki de tek eksiği müzik eksikliği. bakın müzikler kötü demiyorum müzik eksikliği diyorum. naruto ya da bleach ya da en kötü ft'de bile hemen hemen her karaktere ya da sahneye bir fon yapılırken, one piece'e sadece belli başlı şarkıların çalması bence eksikliktir. op ve end için ise belli bir yorumum yok.
işin kurgu, karakter, power, işleyiş, çizim, müzik vs. yorumlamak gerekirse;
1- kurguda genel bazı kaideleri(hayallerin peşinden gitmek gibi) olmakla birlikte çok derin işlenen bir esas hikaye var. esas hikayeyi de artık çocuklarım mı görür, torunlarım mı bilemedim. çünkü hikayede olduğu bilinen fakat amaçlarının ne olduğu bilinmeyen bir çok karakter var(vagepunk, dragon, shanks vs).
2- karakterler oldukça orijinal, diğer animelerden farklı olduğu gibi başka serilere de ilham kaynağı olmuş (bkz: fairy tail).
3- power yani güç üzerinde konuşursak epey farklı power kullanılmış ve bence serinin en güçlü yanlarından biri. şeytan meyvesi gibi über power sağlayıcılar varken masum insanları ezdirmeyecek şekilde normal insanlara da haki bahşedilmiş. yani şeytan meyvesini yedim ortamda god mod dolaşırım yok. ayrıca şeytan meyvelerindeki faklı türler(zoan, paramecia, logia) de seriyi güzelleştiren ögelerden. yine haki türleri de power dengelerinde adaleti sağlamış durumda.
4- hikayenin işlenişi çok yavaş. normalde ana mevzu one piece'si bulmak iken seriyi izlerken one piece aklınıza gelmiyor. yani bu demek oluyor ki seride ana hikayeden bahsedilmese bile izlenebilir derecede iyi bir seri. dediğim gibi seri bu hızla kaç yılda ya da yüzyılda biter bilemiyorum ama işin aslını sorarsanız bitsin de istemiyorum.
5- one piece çizimleri belki de seride en çok eleştiri alan durum. bunu seriyi izlemeden de biliyordum. şimdi seriyi izledkten sonraki yorumum şu ki ben eksik ya da kötü bir durum görmedim çizimlerde. bilhassa orijinal çizimler var. yani önüme yüz farklı seriden çizim koysanız oda sensei'in çizimini ayırt edebilirim. bu da ne kadar önemli birşey umarım anlamışsınızdır.
6- one piece'deki diğer eleştiri konusu. serinin eksiklerinden belki de tek eksiği müzik eksikliği. bakın müzikler kötü demiyorum müzik eksikliği diyorum. naruto ya da bleach ya da en kötü ft'de bile hemen hemen her karaktere ya da sahneye bir fon yapılırken, one piece'e sadece belli başlı şarkıların çalması bence eksikliktir. op ve end için ise belli bir yorumum yok.
film olanından değil kitabınından bahsedeyim biraz. öncelikle filmi izleyip de acaba sonra ne oluyor diye merak edip alıp okudum kitabı ve artık ne olacağını ve hatta diğer iki filmin ne kadar mükemmel olacağını biliyorum. öncelikle kitap 425 sayfa ve ilk film sadece 160 sayfalık bölümden çekilmiş yani bir kitaptan üç film çıkar mı diyenlere cevabım "evet". onun dışında filmlerde çok büyük savaşlar ve eğlenceli sahneler göreceğiz. neyse hep film üzerinden gitmek olmaz içeriğe de bakalım biraz.
hobbit, tolkien reyizin ilk kitaplarından, dolayısıyla lotr öncesi hikayesi olarak görebiliriz hobbiti ki zaten öyledir de. kitap cücelerin smaug adlı ejderha tarafından işgal edilen anavatanları geri almak için yaptıkları serüveni anlatır. cücelere bu macerada gandalf ve hobbit bilbo eşlik eder. kitapta elfler, varglar, büyücüler, goblinler gibi bir çok fantastik öge bulunmaktadır.
kitap akıcı ve sade bir dille yazılmış daha doğrusu çevrilmiş diyelim(ufak bir açıklama yaparsam; tolkien kitap çevirileri en kaliteli çevirilerdir). okurken eğleneceğinize eminim ve yine en ufak sıkıntı yaşamayacağınıza. fantastik kitaplara ilgisi olup da hala okumamış olanlara tavsiye ederim.
not-1: ben 1 günde okudum, o derece akıcı yani.
not-2: madem konu tanıtımlardan açılmışken hobbit'i de aradan çıkaralım.
hobbit, tolkien reyizin ilk kitaplarından, dolayısıyla lotr öncesi hikayesi olarak görebiliriz hobbiti ki zaten öyledir de. kitap cücelerin smaug adlı ejderha tarafından işgal edilen anavatanları geri almak için yaptıkları serüveni anlatır. cücelere bu macerada gandalf ve hobbit bilbo eşlik eder. kitapta elfler, varglar, büyücüler, goblinler gibi bir çok fantastik öge bulunmaktadır.
kitap akıcı ve sade bir dille yazılmış daha doğrusu çevrilmiş diyelim(ufak bir açıklama yaparsam; tolkien kitap çevirileri en kaliteli çevirilerdir). okurken eğleneceğinize eminim ve yine en ufak sıkıntı yaşamayacağınıza. fantastik kitaplara ilgisi olup da hala okumamış olanlara tavsiye ederim.
not-1: ben 1 günde okudum, o derece akıcı yani.
not-2: madem konu tanıtımlardan açılmışken hobbit'i de aradan çıkaralım.
hentai dergilerine ve bilumum sapıklık ögesine düşkünlüğü olan, ne de olsa eski kaptanı kyoraku olan eski teğmen. arsız bir yapısı vardır. he bir de çok daştır
aklıma direkt karikatür geldi.
+ isme ne yazayım?
- shafdsjgggggkhiy.
+ çan çin çon yazayım mı?
- yaz mk.
+ isme ne yazayım?
- shafdsjgggggkhiy.
+ çan çin çon yazayım mı?
- yaz mk.
valla ben güzel bir bayan çağırırdım herhalde, eee sonuç olarak nefes de alıyor sıkıntı yok yani...
kelime anlamı "spoiler geçirmez" demektir. bazı insanlar belli konularda o kadar çok şey biliyordur ki o konuda verilen spoilerlar ona etki etmez. daha da açık olmak gerekirse: film, dizi, anime-manga, kitap gibi alanlarda verilen spoilerlar size etki etmiyorsa spoiler proof olmuşsunuz demektir. tabi bu deyime ikinci bir anlamda yükledim o da şudur ki; bazı sado-mazo arkadaşlara spoiler verince sevinirler. hatta onlar spoiler yemek için savaşırlar(var la böylesi atmıyorum) bu yüzden onlara da bu sıfatı izninizle vermiş bulunuyorum.
not: spoiler proof kavramı tamamen benim atmasyan atraksiyonlarımdan oluşmuştur. gerçekte böyle birşey var mıdır? hiçbir fikrim yok . ha bir de açılırsa nick yanımdır!!!
not: spoiler proof kavramı tamamen benim atmasyan atraksiyonlarımdan oluşmuştur. gerçekte böyle birşey var mıdır? hiçbir fikrim yok . ha bir de açılırsa nick yanımdır!!!
ihsan oktay anar'ın ilk ve en bilinen kitabıdır. bilinen dediğimden kasıt herkes duymuştur ama okuyan sayısı o kadar da çok değildir. puslu kitalar atlasını okuyalı 2 yıl oldu ve o günden sonra biri benden kitap tavsiyesi istese verdiğim ilk yanıt hep bu kitabın ismi olmuştur. eserde gerek üslup olsun gerekse konu, insanı sıkmayacak cinstendir ama bu kitabın kolay okunacağının garantisi da değildir. çünkü anlatımda zamanın osmanlısının saraylı ve mahalli ağzı kullanılır ki bu da anlayamadığımız bir sürü kelime olmasına neden olmaktadır ama merak etmeyin kitabın büyüsünden olsa gerek çok fazla takılmıyorsunuz kelimelere.
puslu kıtalar atlası ve ihsan hocanın yazdığı diğer kitapların tarzı bana hep dark fantasy gelmiştir. bunun nedeni ise gerçek ile olağanüstülüklerin iç içe girmiş olmasıdır. fakat bu olağanüstülük okuyucunun gözüne çok fazla sokulmadığı ve yine gerçekçi temellere oturtulduğu için benim gözümde bu kategoridedir. bu türe yabancı edebiyattan örnek ise "a song of ice and fire(buz ve ateşin şarkısı bilinen ismiyle taht oyunları)"dır. ayrıca çağdaş türk edebiyatında bu türde puslu kıtalar atlası kadar iyi bir eser yoktur. hatta yazarın diğer eserlerini görmezden gelirsek türk edebiyatındaki bu türde yazılmış en iyi kitaptır denilebilir(gerisini siz hesaplayın artık).
not: kitabı, kitap okuma alışkanlığı olmayan arkadaşlarımdan tutun da kitap okumada master degree yapanlara kadar birçoklarına tavsiye etmişimdir. daha olumsuz tepki aldığım bir insan evladı olmadı. bunu da şöyle ufaktan iliştireyim.
puslu kıtalar atlası ve ihsan hocanın yazdığı diğer kitapların tarzı bana hep dark fantasy gelmiştir. bunun nedeni ise gerçek ile olağanüstülüklerin iç içe girmiş olmasıdır. fakat bu olağanüstülük okuyucunun gözüne çok fazla sokulmadığı ve yine gerçekçi temellere oturtulduğu için benim gözümde bu kategoridedir. bu türe yabancı edebiyattan örnek ise "a song of ice and fire(buz ve ateşin şarkısı bilinen ismiyle taht oyunları)"dır. ayrıca çağdaş türk edebiyatında bu türde puslu kıtalar atlası kadar iyi bir eser yoktur. hatta yazarın diğer eserlerini görmezden gelirsek türk edebiyatındaki bu türde yazılmış en iyi kitaptır denilebilir(gerisini siz hesaplayın artık).
not: kitabı, kitap okuma alışkanlığı olmayan arkadaşlarımdan tutun da kitap okumada master degree yapanlara kadar birçoklarına tavsiye etmişimdir. daha olumsuz tepki aldığım bir insan evladı olmadı. bunu da şöyle ufaktan iliştireyim.