hız ve bir şey öğrenmek ya da ifade etme isteğinin eskiye oranla ciddi anlamda düşmesi kaynaklı olabileceğini düşündüğüm durum. Eskiden ilgimizi çeken bir konuda bilgi sahibi olan kişilerin yorumları bizler için bir şeyler ifade ediyordu. Televizyon kültüründe yetişen insanlar, televizyonun insanlara gösterdiği dünyanın dışıyla ilgili büyük bir merak içerisindeydi.. forumlar ve sözlükler bu etkileşimi veriyordu insanlara, bu yüzden de yüksek oranda talep görüyordu. bunun ciddi bir açık olduğu ortadaydı ve şirketler de bunu değerlendirdiler ve insanların bu isteğini farklı formlara da dönüştürmeye ve daha efektif şekillere kanalize etmeye başladılar ve bunlar üzerinden de ciddi sektörler oluştu. sırasıyla önce bloglar, sonrasında twitch yayınları, youtube kanalları, twitter, instagram postları, "merak" ile gelen kitlenin ulaşmak istediklerini daha nokta atışı, kolay ve tatmin edici şekilde erişilebilir kıldı. E insanları bu kadar kolaya alıştırınca; düşünceye, zaman harcamaya bir şeyler okumaya pek yer kalmamaya başladı. Ki zamanla da insanlar merak ve bilgi konusunda da doyuma ulaştılar çünkü her şeyin gayet rahat ulaşılabilir durumda oluşu sentetik bir güvende ve "bir şeyi bilmek için çaba sarf etmeme gerek yok çünkü erişmek istediğimde yanımda olacağını biliyorum" hissi de veriyor. Eskiden oturup zaman harcadığımız şeyleri öğrenmek için pek o kadar çaba sarf etmeye gerek duymuyoruz.
bunun sonucu olarak da her şey üzerinde düşünülmeksizin hızlıca tüketiliyor ki zaten eskiye nazaran daha hızlı ve çok miktarda da üretiliyor.. Artık bir şeylerin üzerinde konuşmanın eskisi kadar ehemmiyeti yokmuş gibi. ki üretilenler de artık buna göre üretiliyor. bir dizi, film, anime ya da herhangi bir içerik için izleyicinin derinlik, iyi hikaye, hayatın anlamı, harika detaylar, yeni ufuklar falan beklentisi yok artık. kendine yakın tanıdık karakterler kişiler bulabilmek, iyi vakit geçirebilmek, o anlık işe yaraması.. değerlendirmeye gelince de basitçe beğenmek ya da beğenmemek.. bütün mesele büyük ölçüde buymuş gibi. üretimin değeri düşünce kimsenin ince üretesi de gelmiyor.. tüketicinin de uzun uzun paragraf, yorumlar okuyası ya da detaylı derin şeyler izleyesi de yok zaten.. böyle böyle ölüyor yavaş yavaş işte kültürler de...
aslında düşününce atıyorum bi 15-20 yıl önce de pek o kadar yoktu. Geçiş dönemleri de sanırım bize bu "eski güzel günler" illüzyonunu veriyor olabilir. İnternetin ilk yaygınlaştığı dönemlerde internette olan ve bu forumlarda sözlüklerde bulunan kişiler zaten "önüne geleni hızlıca tüketip geçmek isteyecek" kişilerden ayrılan, merak dolu, anlam, detay peşinde koşan kişilerdi... Bu yüzden de bu kişilerin kültürü internetin normuydu. Çünkü nüfusu da ana kontenti de oluşturanlar da bu kişilerdi. O zamanın influencerları böyle insanlardı. Sonrasında diğer normal çoğunluk da internette yerini aldıkça sistemler de onlara göre şekil almış oldu. Çünkü böyle çalışır zaten ister istemez... midnight in paris filmi bunun edebiyat versiyonunu çok hoş bir şekilde ele alıyor. her çağda böyle dalgalanmalar oluyor işte.. kendi çapımızda elimizden geleni yapmak dışında yapılabilecek çok bir şey yok. çoğunluğun vasatlığı her zaman emek zaman harcanılarak elde edilecek şeyleri yutulmaya ya da şekil değiştirmeye zorluyor..
ama ben şu durumda önceki birkaç yıla nazaran biraz daha optimist bakıyorum açıkçası. 1 yıllık evde oturma zorunluluğu ve youtube vs. düzenlemeleri beklediğim ayarda olmasa da bir fark oluşturdu internetin genel talep ve yönelim durumunda. Sözlük kültürünü canlandırmaya yeter mi bilemiyorum ama okuma/yazma kültürüne bir az da olsa geri dönüş bekliyorum şahsen en azından bu önümüzdeki süreçte.