axsyv

gangan online'ın sahibi ortağı filan bir şey sanırım. birçok animenin girişinde görmemizin sebebi bu olabilir

kedi seyrettiğimiz bir oyun. android'de oynuyorum ama ios'ta da vardır kesin. tanıtıma başlayalım.

bir bahçemiz var. bahçemize yiyecek ve kedilerin oynayabileceği şeyler koyuyor ve kedilerin bahçemize gelmesini bekliyoruz. kediler yemek yiyip oyuncakla, torbayla, topla filan oynarken biz de bakıyoruz. sevmek çağırmak kovmak gibi şeyler yapamadan öyle seyrediyoruz. sonra kediler giderken hediye olarak para yerine geçen "fish" bırakıyorlar. çeşit çeşit kediler var her biri farklı oyuncak seviyor, değişik oyuncaklarla farklı kedileri bekliyoruz. aktif olarak yapabildiğimiz şeyse fotoğraf çekmek. böyle bir şey. baya pasif bir oyun yani ilk başlayınca sıkılıyorsunuz, içinde mini game de yok üstelik. kediler geliyor gidiyor geliyor gidiyor. tam bir kediye alışıyorum seviyorum isim koyuyorum bi bakıyorum gitmiş. üzülüyorum. işte tam bu yüzden cat person değil dog person'ım sanırım. evet.

animeciler arasında popüler nedense. japon yapımı bir oyun olduğu içindir belki. eşyalarda kotatsu filan var. ingilizce ve japonca seçenekleri var. böyle.

gangan comics'e ait bir online dergidir adından anlaşılabileceği gibi. barakamon, gekkan shoujo nozaki kun, horimiya, danshi koukousei no nichijou, watamote gibi sevilen mangaların yayınlandığı dergidir, japoncanız varsa kendi sitesinden online okuyabilirsiniz. saydığım mangalardan ilk üçü benim çok aşırı sevdiğim seriler ve aynı dergiden çıktıklarını öğrendiğimde çok şaşırmıştım. hepsini gönül rahatlığıyla tavsiye ederim. son ikisi eğlencelidir ama ilk üçü sevimlidir.

square enix'e ait bir manga şirketi. farklı profillere hitap eden farklı dergileri vardır. bu farklı dergiler nelerdir?
monthly shōnen gangan
monthly gfantasy
young gangan
gangan online
gangan joker

peki bu şirketi hangi seriler aracılığıyla tanıyoruz diyecek olursak

full metal alchemist
soul eater
inu x boku ss
arakawa under the bridge
working
mangaka san to assistant san to the animation
barakamon
horimiya
gekkan shoujo nozaki kun
watamote
akame ga kill falan filan

bazı mangaların lisansını alan gerekli şeyler yayınevi ile aralarında geçen gerginlikle adını öğrendiğim site. online manga okuma sitesidir, baya da yaygındır çünkü çeşitli mangaların okunma sayılarına bakıyorum, az bilinen bir shoujo manganın bile 2000-3000 kez okunduğunu gösteriyor. ya ben shoujo manga okuyucularını azımsıyorum ya da bu site shoujo okuyucuları arasında yaygın bir site.

tokyo ghoul ve tokyo ghoul re mangalarının yazarı-çizeri. fanları acılardan acılara sürüklemesiyle meşhurdur, twitterda yaptığı ilginçlikler bolca konuşulur. mesela bi kere kendini çizdi sonra kendi kendine mention atıp kendine teşekkür etti. hayranlarına cevap yazar ara sıra. değişik bi adam.

tanıtım tumitut scanlation'dan alıntı:
"ginga, lisede ilk yılında dediğim dedik babasından kaçmak için tek başına eve çıkar ve ilginç yeni komşularıyla tanışır."

çizimleri çok hoşuma gidiyor böyle çok değişik, çok hoş çizimler. renklendirilmiş halleri de çok güzel hafif tonlarla boyanmış. hikayede de çocuğun komşusuyla tanışmasını ve ilişkisini anlatıyor. komşusu bir yaşıtı sayılabilecek bir kız ve onun yanındaki küçük kız. çok ayrıntıya girmeyeyim spoiler olmasın ama zaten kısa bir shoujo, toplam 12 bölüm

kalbimin yarası andou-kun'u içeren manga serisi. okuyalı çok uzun zaman oldu, mangadan hatırladığım şeyler ninako'nun kısacık ren'in uzun bi çocuk olduğu, andou-kun'un çocuk parkındaki sahnesi, bi tane güçlü kız modeli vardı onun saçının savuruşu filan böyle parça parça şeyler ama andou-kun varken ren'e bakmak da zevksizlik bence. ren'in gelgitleri filan hoş değil. andou-kun'u harcadılar. yazık oldu.

haruhi güzel bir giriş yapmış bana yazacak pek şey kalmasa da biraz karakterlerden söz edeyim.

yuna diye bir kızımız var, duygusal ve çekingen bir kız, hep shoujo manga okur, beyaz atlı prensini bekler. fikrince, yakışıklı ve kibar bir prens birden karşısına çıkacak ve sonsuza dek mutlu olacaklardır. daha çooook bekler bence de neyse bozmayalım şimdi kızın hayallerini.

akari var, o biraz daha ayakları yere basan bir kız. daha mantıklı, daha akıllı ama bu özellikleri bir shoujo mangada aşk üçgeninin parçası olmaktan kurtaramaz onu. hatta dörtgen filan belki.

rio beyimiz sarışın, playboy bir bey. gördüğünüz an strobe edge'ten andou veya ao haru ride'den kikuchi'ye benzeteceksiniz. sonuçta aynı çizerden çıkma seriler. şu an benim için andou'yu geçemez ama kikuchi'den çok daha karizmatik.

kazuomi bey var, yuna'nın çocukluk arkadaşı, efendi bi çocuk. neşeli, rahat, olgun. tam evlenmeliköhöhöhö öhöm neyse o da iyi biri yani.

sarışınların kaybettiği iki serinin ardından bu sefer sarışın beyin kazanmasını istiyorum. özellikle andou içime yara olmuştu. haydi bastır rioooo. şimdilik rio ile kazuomi arasında rekabet yok ama yine de sarışın kazansın. lütfen.

kutsuna satoru 30una yaklaşmış, huysuz bir şapkacıdır. dükkanı dante'de iki çalışanıyla birlikte yaşarken- ay bi dakika nefesleneyim. mükemmel ya mükemmel bi seri yani shounen ai olması dışında mü kem mel <3<3<3 düşünmek bile heyecanlandırdı. tamam devam edelim. satoru bebeğim yağmurlu bir akşam evine dönerken sokak arasında ölmek üzere olan bir genç adam bulur. evine götürür yedirir içirir, bu adam kashiba ryou'dur, japonya'ya ölmeye gelmiş yapayalnız ve yaşamaya hevessiz biridir. dükkanda çalışmaya başlar ama geçmişi peşini bırakmaz. koca seride tek sevmediğim kısım ryou, onun dışında her şeyi çok seviyorum: a-ko'yu b-o'yu, dükkanı, şapkaları, satoru'yu, her şeyi… sırf çizimleri için bile okunabilir bir seri.

ayrıca, latincede bir cins adı. canis lupus=kurt, canis lupus familiaris=köpek vb.

yanlış hatırlamıyorsam, "anladım" gibi bi anlamı vardı bu lafın. "sokka sokka" diyorlar biri bir şey anlatınca

otakunun günlüğü gibi bişey. ilk bölümleri sıkıcıdır birazcık, ilerledikçe zaten kısa kısa olan bölümleri çerez gibi tüketilir. genel anlamda hikaye şöyle:
konata izumi adında bir otaku kız vardır, bunun babası da fena halde otakudur, zaten babasının otaku oyunlarını oynaya oynaya bu hale gelmiştir. harçlığı mangaya yatırır, animeler tvde gece verildiğinden geceleri geç yatar, okulda uyur, ciddi anlamda otaku yani. hayat tarzı filan öyle. bi de bunun arkadaşları var, hiiragi ikizleri (tsukasa ve kagami), miyuki takara filan. bütün isimleri vermeye gerek yok zaten unutuluyor.

mangayı okuyacaklara tavsiyeler:
*mangatraders'da bulabilirsiniz, online sitelerde çok bölüm yok.
*bazı otaku terimlerini bilmeniz gerekiyor, ünlü animelere göndermede filan bulunabiliyor. mesela moe çok sık geçen bir kavram.
*okumaya ciddi niyetlendiyseniz karakterlerin isimlerini bi kenara not edin. zaten hepsi birbirine benziyor, okurken karışacak. mangaka da bizi düşünüp her bölümün sonunda bir karakteri tanıtmış, tanıttıklarını tekrar tanıtabiliyor filan.
*yon koma veya four-panel şeklinde bir manga. dört kutucukta bir diyalog anlatıyor.

geek, bir konuya aşırı ilgili olma halidir, yani hobinin bir süre sonra hobilikten çıkıp adeta yaşam biçimi olmasıdır. mesela yüzüklerin efendisinin bütün kitaplarını defalarca okuyup orta dünyayı en ince ayrıntısına kadar bilen, orta dünya oyunları oynayan ve konuşmalarının büyük bir kısmı bu konuyla ilgili olan arkadaşınız geek'tir. bu konuda bu kadar takık olmak normal insanlara garip gelebilir. bu da geek olmanın hobiden ayrıldığı çizgidir.

nerd biraz daha farklı. nerdler yüksek zeka seviyeleri yüzünden karmaşık şeyleri sever, matematik ve fizik gibi şeylerle büyük bir zevkle ilgilenir, dünyası bunlardan oluşur. geek'ten farkı asosyal oluşudur. bi nerd arkadaşım vardı mesela, öyle çalışkan ahmet tipinde değil yalnız, tam anlamıyla nerd. bilgisayarını açar, son yaptığı makineyi yirmi dakika boyunca anlatırdı. makinenin lambaları filan varmış, bi de frekans dedi bir ara, başka hiçbir şey anlamadım, hiçbir şey. adamın kafada çarklar vızır vızır dönüyor, çok zeki ama böyle şeylerle uğraşmaktan sosyalleşemiyor. o geek değil mesela. geekin muhabbeti güzel oluyor.

ayrıca big bang theory'deki adamlar da nerd'tür, evet ama aynı zamanda star wars geek'idirler.

otakular daha ayrı bir mesele. otakular mantıken geek kategorisinde olmalı ama asosyal ve çekingen olmalarıyla nerd'e de benziyorlar ama nerd olacak kadar zeki de değiller falan filan.

tek bölümlük mangalara verilen ad. bütün hikaye tek bölümde yaşanır biter. bu entry'nin bitmesi gibi hıphızlı

kujou'nun annesinin yanagi'yi uzun zamandır damat olarak görmesi, yanagi'nin ara sıra umutsuzluğa kapılsa da sevmekten vazgeçmemesi, bir şekilde hiç ayrılmadan senelerce yakın kalmaları gibi faktörlerle ve en önemlisi, karakterlerin masumiyetleriyle kendini sevdiren seri. souma'yı hiç sevmedim, ikinci bey olma kriterlerini karşılamadığını düşünüyorum: 1. yanagi'den daha iyi kalpli, daha nazik vb değil 2. kujou'yu yanagi'den daha çok seviyor değil 3. yanagi kendi duygularından gayet haberdar, kıskançlık duygusunu tetikleyip duygularını kabul ettirecek bir rakibe ihtiyacı yok. varlığı gereksiz, belki kujou'ya duygularının fark ettirmesi için hikayeye sokulmuş olabilir ama mantıksız bir gerekçe bu, kujou başka şekillerde de duyguları konusunda uyarılabilirdi. neyse, fazla spoiler'a girmeden entry'yi bitirelim: yüksek puanlı ve bu puanın hakkını veren bir shoujo, eğer ikisinin birbirlerini böyle sevip de bir türlü açılamamaları ve sürüncemede kalmaları sizi rahatsız etmiyorsa. beni rahatsız etmiyor hatta aşık bir erkeğin böyle sürünmesi hoş bence *

asla kendi başıma hatırlayamadığım karakter isimleri konusunda rasenya'ya teşekkürler, onun entry'sinden bakarak yazdım.

reverse harem bir manga ama otome game'lerden uyarlama animelerin aksine "hepsi kıza aşıktır, kız bir türlü tercih yapamaz" olayı yok. muhabbet sohbet ilerliyor, küçük bir aşk üçgeni var sadece. sıcak bir anlatımı var, okunabilir güzel bir shoujo

josei aslında "yetişkin kadınlara romantik dizi"den ziyade gerçek hayata daha yakın, shoujo hoppalığından uzak, seinen kadar ağır/psikoloji/polisiye vb. olmayan, shounenle zaten alakası olmayan bir tür. nodame cantabile bir josei'dir, felsefik filan değildir, nodame ne kadar kıpır kıpır olsa da salak değildir, savaş mavaş zaten yok. nodame'yi erkekler izleyemez mi? bence gayet güzel izleyebilir ama adı josei olunca insanlar ön yargıyla yaklaşıyor.

"dramatik" "ağlatır" gibi yorumlar duyup ön yargıyla başlamıştım ama beklediğim kadar acıklı değildi. slice of life animelerden beklediğim "ev" hissini vermiyor, natsume'nin yalnızlığı bu hisse engel oluyor, aslında bu açıdan düşününce cidden üzücü. aslında yalnızlık olgusunu sürekli işliyorlar ama animenin renkleri, olayların akışı vb. bu yalnızlık temasının karanlığını, ağırlığını kaldırıyor. boğmuyor yani. güzel vakit geçirten bir anime. başlayınca bırakmak zor oluyor benim için.

öncelikle <3 <3
hana yori dango'da esas beydir. mangakanın bu karakteri tasarlarken aşk ve gurur'daki mr darcy'den esinlendiği söylenir, gerçekten de benzerler ikisi. dürüst, azıcık saf*, gururlu, sevdiği zamansa elinden gelen her şeyi yapan, sorumluluk sahibi biridir. kıvır kıvır saçları çok şekerdir. zengin shoujo beyi akımının ileri gelenlerindendir.

daha ilk bölümden içimi ısıtan anime. yurdu olan bir lisede okuduğum için yurtta kalmamış olsam da yurt maceralarını bildiğimden animedeki okul çok tanıdık hissettirdi