shouyo ya da shoyo da olabilir emin olamadım:(
haikyuunun ana karakteridir. ortaokul zamanında tesadüfen karasuno lisesinin ulusal bir maçına denk gelmiş ve "küçük dev"lakaplı oyuncu onu çk etkilediğinden voleybol oynamaya başlamıştır. ortaokulda ilk ve son kez çıktığı bir maçta sahanın kralı olarak bilinen kageyama tobio tarafından yenilgiye uğratılmış ve ezeli rakipler olmuşlardır. karasunodaykense kaderin cilvesi işte ezeli rakipler takım arkadaşı olmak zorunda kalmıştır. kısa boylu olmasına rağmen çok yükseğe zıplayarak havada diğerleriyle mücadele edebilir.son derece hayat dolu, azimli,üstün refleks, hız ve dayanıklılığı olan bir karakterdir
haikyuunun esas karakterlerindendir. mevkisi pasördür ve bu konuda bir dahi olarak nitelendirilir. ortaokulda bencil ve baskıcı tavrından ötürü takım arkadaşları tarafından kendisine (diktatör) kral lakabı takılmıştır,bu yüzden bu lakaptan nefret eder. başlangıçta ortaokulda bir maçta karşılaşıp yendiği hinata shouyouyla hiç anlaşamaz, ikisi de beraber olmayı reddeder ama yavaş yavaş maçlarda ve özel hayatlarında birbirlerine güvenmeyi ve beraber hareket etmeyi öğrenirler.
nokta atışlarıyla oyuncuların ihtiyaç duyduğu pasları gönderir ancak hala takımındaki tüm oyuncuların maksimum potansiyellerini ortaya çıkaracak yeterlilikte değildir,
1.80 boyuyla karasunonun en uzun oyuncularındandır.
nokta atışlarıyla oyuncuların ihtiyaç duyduğu pasları gönderir ancak hala takımındaki tüm oyuncuların maksimum potansiyellerini ortaya çıkaracak yeterlilikte değildir,
1.80 boyuyla karasunonun en uzun oyuncularındandır.
namaikizakarinin de mangakası olan miyuki mitsubachi senseinin shoujo türündeki 12 bölümlük mangası ve bemce oldukça güzel bir iş çıkartmış.
bir gün alba krallığın kraliyet sarayına three beasts imzalı ve "son kralın değerli kızına bıraktığı hazineyi alacağız." sözlerini içeren bir mektup bırakılır. prenses violetın bu hırsız grubunun bir üyesi olan crowla tanışmasıyla hayatı değişecektir.
çizimler çok güzeldi ve manga haremime 3 karakteri daha kazandırdı. kavgacı yılanımız kuchinawa, çapkın tilkimiz renard ve hangi kelimeyle nitelesem bilemediğim yakışıklı kargamız karas, 3üne de bayıldım. ayrıca violet de son derece tatlı bir ana karakter, iyi kalpli, güçlü,yardımsever, ülkesini düşünen iyi bir prenses. diğer karakterleri de sevdim, hatta yaptıklarına rağmen jackten bile nefret edemedim.
hikayenin aşk çokgenleriyle dolu bir patikaya girmemiş olması beni çok mutlu etti, doğrusu başlamadan önce kapakta bir kız ve 3 yakışıklı oğlan görünce acaba reverse harem alarmımı diye düşündüm ve korktum ama neyseki korktuğum başıma gelmedi.
finali de hikayenin geri kalanı kadar sevdim, mutlu sonlara bayılıyorum ama keşke crow ve violeti son sahnelerde daha fazla görseydik^^
çizimlerle ilgili bana komik gelen bir şeyi de söyleyeyim, mangakanın bıyık çizimleri beni oldukça güldürdü. krallara yüzlerinde çok eğreti durduğunu düşündüğüm hulusi kentmeninkine benzettiğim bıyıklar çizmiş, belki sadece bana tuhaf geldi ama ilk kez gördüğümde şşakınlığıma kahkaham eşlik etti.
shoujoseverlere tavsiyemdir efenim, okuyun.:)
bir gün alba krallığın kraliyet sarayına three beasts imzalı ve "son kralın değerli kızına bıraktığı hazineyi alacağız." sözlerini içeren bir mektup bırakılır. prenses violetın bu hırsız grubunun bir üyesi olan crowla tanışmasıyla hayatı değişecektir.
çizimler çok güzeldi ve manga haremime 3 karakteri daha kazandırdı. kavgacı yılanımız kuchinawa, çapkın tilkimiz renard ve hangi kelimeyle nitelesem bilemediğim yakışıklı kargamız karas, 3üne de bayıldım. ayrıca violet de son derece tatlı bir ana karakter, iyi kalpli, güçlü,yardımsever, ülkesini düşünen iyi bir prenses. diğer karakterleri de sevdim, hatta yaptıklarına rağmen jackten bile nefret edemedim.
hikayenin aşk çokgenleriyle dolu bir patikaya girmemiş olması beni çok mutlu etti, doğrusu başlamadan önce kapakta bir kız ve 3 yakışıklı oğlan görünce acaba reverse harem alarmımı diye düşündüm ve korktum ama neyseki korktuğum başıma gelmedi.
finali de hikayenin geri kalanı kadar sevdim, mutlu sonlara bayılıyorum ama keşke crow ve violeti son sahnelerde daha fazla görseydik^^
çizimlerle ilgili bana komik gelen bir şeyi de söyleyeyim, mangakanın bıyık çizimleri beni oldukça güldürdü. krallara yüzlerinde çok eğreti durduğunu düşündüğüm hulusi kentmeninkine benzettiğim bıyıklar çizmiş, belki sadece bana tuhaf geldi ama ilk kez gördüğümde şşakınlığıma kahkaham eşlik etti.
shoujoseverlere tavsiyemdir efenim, okuyun.:)
mono(tek) ve logos (bilgi, söz,akıl vs) kelimelerinin birlesmesiyle oluşan kendi kendine yapılan konuşmayı belirten sozcuktur.
5.sinifta yıl sonu gösterisinde oldukça sevilen bir doktor monologum(çatlak bir doktordum) vardı. sebebi bumudur bilmem ama monologlari oldukça severim.
5.sinifta yıl sonu gösterisinde oldukça sevilen bir doktor monologum(çatlak bir doktordum) vardı. sebebi bumudur bilmem ama monologlari oldukça severim.
daz bones, supa supa no miyi yiyen baroque works rütbeli ajanlarındandır. crocodile ile belli bir samimiyeti(?)/yakınlığı vardır.
küçükken yaşadığı bir olay üzerine insanlara olan güvenini kaybetmiş kendi halinde bir kız. tabii sonrasında yavaş yavaş insanlara duyduğu güven artacaktır.
anlamadığım ya da saçma bulduğum birkaç nokta olsa da genel olarak eğlenerek okuduğum hoş bir shoujo, hala devam ediyor.
esas çiftimizi çok tatlı buldum ben, yalnız onların dışındaki karakterlerin aşk hayatı nasıl olacak merak ediyorum. umarım üzülen, kırılan bir karakter olmaz güzel, mutlu bir sonla biter manga^^
bir de horide mangada bahsedilen hafif sadistliğinin yanında ufak bir mazoşistlik de var sanırım, ne o öyle izumi kuncuğumdan ona kızmasını, bağırmasını istemeler falan?
esas çiftimizi çok tatlı buldum ben, yalnız onların dışındaki karakterlerin aşk hayatı nasıl olacak merak ediyorum. umarım üzülen, kırılan bir karakter olmaz güzel, mutlu bir sonla biter manga^^
bir de horide mangada bahsedilen hafif sadistliğinin yanında ufak bir mazoşistlik de var sanırım, ne o öyle izumi kuncuğumdan ona kızmasını, bağırmasını istemeler falan?
eng. şeker
one pieceteki kurgusal karakter. donquixote ailesinin trebol koluna mensuptur.
one pieceteki kurgusal karakter. donquixote ailesinin trebol koluna mensuptur.
sevsem mi sevmesem mi bir türlü karar veremediğim devam etmekte olan yaoi manga. mangakası ogawa chisedir.
konusu: haset, şehvet, kıskançlık,huzursuzluk ve acımasızlıkla yönetilen okulda... uzun süre kral olan azusa en dibe düşer... peki ya şimdi ne olacak?
-alıntıdır-
genel olarak akıcı ve bir noktada merak uyandıran bir kurgusu olduğundan pek çok türdeşinin önündedir, kral olduğu dönemde herkese böcek gibi davranan azusanın ihanete uğrayıp dibe batmasını ve bunun üzerine diğerlerinin değişen tavırları pek çok şeye ışık tutar .kast sisteminin acımasızlığını gözler önüne serer. ancak ne yazık ki saezuru tori wa habatakanaide olduğu gibi -en azından beni- rahatsız eden bir smutu vardır, keşke olmasaydı ama nedense bu tip kasvetin hakim olduğu yaoilerde smuttan söz etmemek hayali sularda yüzmek anlamına geliyor.
konusu: haset, şehvet, kıskançlık,huzursuzluk ve acımasızlıkla yönetilen okulda... uzun süre kral olan azusa en dibe düşer... peki ya şimdi ne olacak?
-alıntıdır-
genel olarak akıcı ve bir noktada merak uyandıran bir kurgusu olduğundan pek çok türdeşinin önündedir, kral olduğu dönemde herkese böcek gibi davranan azusanın ihanete uğrayıp dibe batmasını ve bunun üzerine diğerlerinin değişen tavırları pek çok şeye ışık tutar .kast sisteminin acımasızlığını gözler önüne serer. ancak ne yazık ki saezuru tori wa habatakanaide olduğu gibi -en azından beni- rahatsız eden bir smutu vardır, keşke olmasaydı ama nedense bu tip kasvetin hakim olduğu yaoilerde smuttan söz etmemek hayali sularda yüzmek anlamına geliyor.
shoujo manga serisi.
sonokawa tsubasa, tren istasyonunda anemiden bayılınca onunla ilgilenen senpaisine bu kader olmalı diyerek aşık olan 15 yaşında liseli bir genç kızdır. yalnız senpaisini hergün ziyaret etmeye başladığında, duygularının ağır ve yaptıklarının sıkıcı olduğu söylenerek reddedilir. bunun ardından da okul basketbol takımının menajerliğini yapan yakın arkafaşı yuri chanın yaralanması üzerine menajerlik faaliyetlerinde ona yardım etmeye başlar böylece yeni arkadaşlık ve aşklara yelken açar.
şimdilik sakin bir seyirde ilerleyen okunası eğlenceli ve hoş bir manga. spor mangası olarak da geçiyor ama ön planda olan o değil.
tsubasa oldukça sevimli bir karakter, yalnız biraz aşırıya kaçan iyi niyeti, yardım edeyim derken bütün işi yapması falan o kadar suiistimale açık ki sinirimi bozuyor,bir de bu konuda bir zamanlarkş bana benzediğinden onun adına da üzülüyorum. neyse ki çevresinde yaptıklarının kıymetini bilenler var ama bu huyundan ne kadar çabuk kurtulsa o kadar iyi olur bence.
aki namı diğer akkey kun cidden oldukça nazik, obur ,romantizmden uzak,iyi kalpli bir esas oğlan. kötü popüler çocuk havalarından oldukça uzak, gayet sevimli bir iyi oğlan.bu yönden esasdan ziyade 2. oğlanmış gibi geliyor ama giderek üçgene dönmeye meyilli bu durumdan galip ayrılacağını umuyorum.
toba kunsa esas oğlanlığa daha çok uyuyor aslında, yakışıklılığı, popülerliği,geçimliliği falan akiden biraz daha farklı ama o da kötü çocuk değil gayet tatlı bir 2. oğlan.son derece iyi bir gözlemci ve çoğu zaman tsubasayı "bu çocuk düşüncelerimi okuyabiliyor" yanılgısına düşürüyor. çok tatlı olsa da gönlüm akiden yana.
shoujoseverlere tavsiyemdir, okuyun** minna^^
sonokawa tsubasa, tren istasyonunda anemiden bayılınca onunla ilgilenen senpaisine bu kader olmalı diyerek aşık olan 15 yaşında liseli bir genç kızdır. yalnız senpaisini hergün ziyaret etmeye başladığında, duygularının ağır ve yaptıklarının sıkıcı olduğu söylenerek reddedilir. bunun ardından da okul basketbol takımının menajerliğini yapan yakın arkafaşı yuri chanın yaralanması üzerine menajerlik faaliyetlerinde ona yardım etmeye başlar böylece yeni arkadaşlık ve aşklara yelken açar.
şimdilik sakin bir seyirde ilerleyen okunası eğlenceli ve hoş bir manga. spor mangası olarak da geçiyor ama ön planda olan o değil.
tsubasa oldukça sevimli bir karakter, yalnız biraz aşırıya kaçan iyi niyeti, yardım edeyim derken bütün işi yapması falan o kadar suiistimale açık ki sinirimi bozuyor,bir de bu konuda bir zamanlarkş bana benzediğinden onun adına da üzülüyorum. neyse ki çevresinde yaptıklarının kıymetini bilenler var ama bu huyundan ne kadar çabuk kurtulsa o kadar iyi olur bence.
aki namı diğer akkey kun cidden oldukça nazik, obur ,romantizmden uzak,iyi kalpli bir esas oğlan. kötü popüler çocuk havalarından oldukça uzak, gayet sevimli bir iyi oğlan.bu yönden esasdan ziyade 2. oğlanmış gibi geliyor ama giderek üçgene dönmeye meyilli bu durumdan galip ayrılacağını umuyorum.
toba kunsa esas oğlanlığa daha çok uyuyor aslında, yakışıklılığı, popülerliği,geçimliliği falan akiden biraz daha farklı ama o da kötü çocuk değil gayet tatlı bir 2. oğlan.son derece iyi bir gözlemci ve çoğu zaman tsubasayı "bu çocuk düşüncelerimi okuyabiliyor" yanılgısına düşürüyor. çok tatlı olsa da gönlüm akiden yana.
shoujoseverlere tavsiyemdir, okuyun** minna^^
yaklaşık yarım saat önce güncele geldiğim bir manga, ne yazık ki şuan sadece 3 bölümü var ve geri kalanını sabırsızlıkla bekliyorum zira pek bir seveceğime inandığım bir semeyle karşılaştığımı düşünüyorum, seme seme dedim ancak benceuke de hikaye de oldukça tatlı^^semexuke muhabbetimden de anlaşılacağı üzere mangamız shounen ai/yaoi türünde, mangakamız da takasaki bosco sensei.
yangın yüzünden evsiz kalan üniversite öğrencisi saharanın yardım teklifi üzerine arkadaşının evinde kalmaya gitmesini,bu sırada da arkadaşının abisi masakiyle ufak bir yanlış anlama durumu yaşamasını-masaki, saharanın bir sapık olabileceğinden şüpheleniyor- ve beraber yaşamaya başladıkları sürede olacakları-masakinin saharaya 2 tane iş teklif etmesi vs- konu alıyor.
spoilera girmeden ancak bu kadar özetleyebildim^^'
fazla vaktim olmadığı için ne yazık ki ayrıntıya giremeyeceğim,o yüzden seriyi türün severlerine tavsiye ettiğimi söyleyip kaçıyorum^^
yangın yüzünden evsiz kalan üniversite öğrencisi saharanın yardım teklifi üzerine arkadaşının evinde kalmaya gitmesini,bu sırada da arkadaşının abisi masakiyle ufak bir yanlış anlama durumu yaşamasını-masaki, saharanın bir sapık olabileceğinden şüpheleniyor- ve beraber yaşamaya başladıkları sürede olacakları-masakinin saharaya 2 tane iş teklif etmesi vs- konu alıyor.
spoilera girmeden ancak bu kadar özetleyebildim^^'
fazla vaktim olmadığı için ne yazık ki ayrıntıya giremeyeceğim,o yüzden seriyi türün severlerine tavsiye ettiğimi söyleyip kaçıyorum^^
ilk adı hayao, soyadı miyazakidir yani japonca kullanımı miyazaki hayao şeklindedir.
anime/manga kültürünün amerika ve avrupa ülkeleri başta olmak üzere diğer pek çok uzak ülke(japonyaya uzak) tarafından benimsenmesinde büyük rol oynayan sanatçıdır.
izlediğim ilk eseri olduğundanmıdır bilmem ama en sevdiğim yapıtı howl s moving castledır.
imzasını taşıyan her şeyde huzuru bulabileceğimize inanıyorum, en azından benim tüm stresimi alıp bana dingin, ferah, son derece huzurlu, mutlu,..bir dünyanın kapısını açıyor yaptıklarıyla.
ayrıca spirited away berlin film festivalinde ödül alan ilk animasyon film ve oscar sahibi ilk animedir.
anime/manga kültürünün amerika ve avrupa ülkeleri başta olmak üzere diğer pek çok uzak ülke(japonyaya uzak) tarafından benimsenmesinde büyük rol oynayan sanatçıdır.
izlediğim ilk eseri olduğundanmıdır bilmem ama en sevdiğim yapıtı howl s moving castledır.
imzasını taşıyan her şeyde huzuru bulabileceğimize inanıyorum, en azından benim tüm stresimi alıp bana dingin, ferah, son derece huzurlu, mutlu,..bir dünyanın kapısını açıyor yaptıklarıyla.
ayrıca spirited away berlin film festivalinde ödül alan ilk animasyon film ve oscar sahibi ilk animedir.
yıllar önce bir almanca ödevimiz için bursayla ilgili sunum hazırlamıştık, şehrin kuruluşunu daha antik dönemlerini ben hazırlamıştım ve bunun hanniballa ilişkili olduğunu öğrenmiştim.
bahsettiğim hannibal kartacanın büyük generali "stratejinin babası" hannibal barcadır. romaya karşı pek çok kez savaşmış, romanın kabusu olmuştur. ayrıca savaşlarda filleri kullanmasıyla da ünlüdür.
mezarının gebze yakınlarında olduğu rivayet edilir.
bahsettiğim hannibal kartacanın büyük generali "stratejinin babası" hannibal barcadır. romaya karşı pek çok kez savaşmış, romanın kabusu olmuştur. ayrıca savaşlarda filleri kullanmasıyla da ünlüdür.
mezarının gebze yakınlarında olduğu rivayet edilir.
anime karakterlerinin insanlar tarafından canlandırıldığı filmlerdir.
free animesinin temmuzda gelecek olan 2. sezonunun adı
narutodaki kuklacı karakter.
abnormal summitin yerli versiyonunun çıkacağını duyduğumda çok sevinmiştim ama ilk bölümü benim için tam bir hayal kırıklığıydı, diğer bölümleri izlemedim ama şimdilik izlemeye niyetim de yok.
öncelikle masadaki herkesin iyi derece türkçe konuşmasını bekliyordum tamam bir spiker kadar iyi olmasın ama ne dediğini anlayalım. mesela danilo oldukça sempatik olsa da türkçesi çok zayıftı bence.
sonracığıma magazin programı sunarcasına verilen bir dolu "az sonra" beni baydı.
ilk bölümde tanışır muhabbet edersin tamam da hani nerede diğer ülkelerin kültürleri? evet bizim kültürümüz hakkında elin oğulları fikirlerini belirtecek ama kendi ülkeleri hakkında bir şeyler duymak isterdim ben.
sunucuların tutumları da pek hoşuma gitmedi doğrusu.
canlı seyirci olayı da keşke olmasaydı dedim, özellikle de herbir şeye alkış tutturduklarında.
bunlar benim gördüğüm birkaç eksik, yanlış tabii benim fikrim ama ileriki bölümlerde bu noktaların iyileştirilmesini umuyorum.
öncelikle masadaki herkesin iyi derece türkçe konuşmasını bekliyordum tamam bir spiker kadar iyi olmasın ama ne dediğini anlayalım. mesela danilo oldukça sempatik olsa da türkçesi çok zayıftı bence.
sonracığıma magazin programı sunarcasına verilen bir dolu "az sonra" beni baydı.
ilk bölümde tanışır muhabbet edersin tamam da hani nerede diğer ülkelerin kültürleri? evet bizim kültürümüz hakkında elin oğulları fikirlerini belirtecek ama kendi ülkeleri hakkında bir şeyler duymak isterdim ben.
sunucuların tutumları da pek hoşuma gitmedi doğrusu.
canlı seyirci olayı da keşke olmasaydı dedim, özellikle de herbir şeye alkış tutturduklarında.
bunlar benim gördüğüm birkaç eksik, yanlış tabii benim fikrim ama ileriki bölümlerde bu noktaların iyileştirilmesini umuyorum.
howl s moving castle ın ana karakteridir.
şapka yapan genç bir kız olan sophie talihsizlik üzerine kötülükler cadısı onu yaşlılıkla ve büyü hakkında konuşamamakla lanetler. ancak ne yaşlılık ne de başka bir şey sophienin gözünü korkutmaz hatta kendisiyle öyle alga geçer ki bayılırım ona, gerçekten çok güçlü bir iradesi var bence, yani ben sabah uyandığımda 90 yaşında olsam ne yapardım kim bilir!
ayrıca bir çocuktan ateş cinine hatta bir korkuluğa kadar herkesle arkadaşlık kurabilmesi de etkileyicidir.
howl ile ilişkilerinden hiç bahsetmiyorum bile^^