hiroshimayı unutmadık

lamirox
işte nazım hikmet'in şiiri:

''kapıları çalan benim, kapıları birer birer.
gözünüze görünemem göze görünmez ölüler.
hiroşima'da öleli, oluyor bir on yıl kadar.
yedi yaşında bir kızım, büyümez ölü çocuklar.
saçlarım tutuştu önce, gözlerim yandı kavruldu.
bir avuç kül oluverdim, külüm havaya savruldu.
benim sizden kendim için hiçbir şey istediğim yok.
şeker bile yiyemez ki kağıt gibi yanan çocuk.
çalıyorum kapınızı teyze, amca bir imza ver.
çocuklar öldürülmesin, şeker de yiyebilsinler.''

bir japon sayfasına çok teşekkür ederim ordan almışımdır cidden emekleri ile bize hatırlattılar paylaşımlarının çoğunda, böyle şeylerde yaşandı işte dedim çok kötü ,içler acısı insanlık denilen şey nerde..
greenmustang
her okuduğumda özellikle son kıtasında aklıma ateşböceklerinin mezarı gelir. ayrıca :

işler atom reaktörleri işler
yapma aylar doğar güneş doğarken
ve güneş doğarken çöp kamyonları
ölüleri toplar kaldırımlardan
işsiz ölüleri aç ölüleri

işler atom reaktörleri işler
yapma aylar geçer güneş doğarken
ve güneş doğarken köylü aile
erkek kadın eşek ve karasaban
sabana koşulut eşekle kadın
toprağı sürerler toprak bir avuç

işler atom reaktörleri işler
yapma aylar geçer güneş doğarken
ve güneş doğarken ölür bir çocuk
ölür bir japon çocuğu hiroşima'da
on iki yaşında ve numaralı
ve ne boğmacadan ne menenjitten
ölür bin dokuzyüz elli sekiz de
ölür bir japon çocuğu hiroşima'da
dokuzyüz kırkbeş te doğduğu için

işler atom reaktörleri işler
yapma aylar geçer güneş doğarken
ve güneş doğarken tombul bir adam
yatağından çıkar dalgın giyinir
'bugün kimi kime gammazlamalı,
amirin gözüne nasıl girmeli'

işler atom reaktörleri işler
yapma aylar geçer güneş doğarken
ve güneş doğarken zenci şoförü
ağaca asarlar yol kıyısında
gazyağına bulayarak yakarlar
sonra kimi kahve içmeye gider
kimi saç tıraşı olur berberde
kimi dükkanını açar erkenden
kimi genç kızını öper alnından

işler atom reaktörleri işler
yapma aylar geçer güneş doğarken
ve güneş doğarken mahpus kadını
kolları masaya bağlı sırtüstü
çıplak memeleri al kan içinde
sorguya çekilir bir bodrumda
sorguya çekenler cigara içer
biri yirmisinde altmışlık biri
gömlekleri terli kollar sıvalı
ve kum torbaları elektrodlar

işler atom reaktörleri işler
yapma aylar geçer güneş doğarken
ve güneşdoğarken gülyaprağına
uçak alanından sessiz pilotlar
'h' bombası yükler tepkililere
ve güneş doğarken güneş doğarken
otomatik silahlarla biçilir üniversitelilerle işçiler
akasya ağaçları bulvarın
pencereler balkondaki saksılar
ve güneş doğarken devlet adamı
konağına döner bir ziyafetten
ve güneş doğarken kuşlar ötüşür
ve güneş doğarken güneş doğarken
genç bir ana bebesini emzirir

işler atom reaktörleri işler
yapma aylar geçer güneş doğarken
ve güneş doğarken ben bir geceyi
bir uzun geceyi gene uykusuz
ağrılar içinde geçirmişimdir
düşünmüşümdür hasretliği ölümü
seni memleketi düşünmüşümdür
seni memleketi dünyamızı.

işler atom reaktörleri işler
yapma aylar geçer güneş doğarken
ve güneş doğarken hiç umut yokmu
umut umut umut... umut insanda. -umut

en sevdiğim nazım hikmet şiiridir.
rasenya
kağıttan bin turna kuşu ve sadako diye bir kitap okumuştum, hiroşimaya atılan bombadan sonra çevreye yayılan radyasyon sonucu kansere yakalanan sadako adında bir kızın hikayesini anlatıyor. abd li yazar eleanor coerr tarafından kaleme alınmış gerçek bir öykü. ben çok beğenmiştim herkese tavsiye ederim. atom bombasından sonraki dramı güzel anlattığını düşünüyorum.