muse

ezaki
muse, 1994 yılında, ingiltere'nin güneybatısında yer alan devon'daki teignmouth kasabasında kurulan ingiliz rock grubu. matthew bellamy (baş vokalist, baş gitarist, piyano, klavye, keytar), chris wolstenholme (bas, vokal, klavye) ve dominic howard (bateri, perküsyon, synthesizer) olmak üzere üç kişiden oluşur. 2006 yılından beri turneler sırasında gruba morgan nicholls (klavye, perküsyon) da eşlik etmektedir.

ilk stüdyo albümü showbiz'i 1999 yılında yayımlayan grup, 2001'de origin of symmetry, 2003'te absolution, 2006'da black holes and revelations, 2009'da the resistance ve son olarak 2012'de the 2nd law olmak üzere toplamda altı stüdyo albümü yayınladı. stüdyo albümlerine ek olarak grup; 2002'deki hullabaloo soundtrack, 2005'teki absolution tour, 2008'deki haarp ve 2013'teki live at rome olympic stadium olmak üzere dört konser albümü piyasaya sürdü.
boyblue
ah evet, ben bu grup hakkında nasıl entry girmiş olamam diye düşünüyordum ki bir tane girmişim. onun da sonu acıklı bitmiş ya, ona da değineyim bari.

ingiliz rock gruplarına olan ilgim zaten ortada ancak bu gruba olan özel sevgimin kökeninde üç üyesinin de birer müzik dahisi olması yatıyor. falsetto'ları ile insanı büyüleyen matthew bellamy, her hareketli ve ağır parçada kalp ritminize kadar hükmeden dominic howard ve bana bas gitarı her enstrümandan çok sevdiren chris wolstenholme her sahne şovunda "bu adamlar stüdyo performanslarını nasıl her konsere bu kadar güzel yansıtabiliyor?" sorusunu sorduruyor. ne yazık ki istanbul'da bunu canlı olarak deneyimleyemedik. o yaz istanbul'da gerçekleşen alçak bir terör saldırısı ve belirsiz politik durumların ardından muse, istanbul konserini iptal etti ve benim gibi birçok muse hayranının da hayali bir başka bahara kaldı.

sözlükte bu kadar çok ilgi görmüş olan bir grup olması harika, gerçekten. 2014'te rastladığım absolution albümünde hysteria ve time is running out parçalarına gömüldüğüm günlerde daha yeni yeni tanıyordum kendilerini, o sırada bu sözlükte hak ettikleri ilgiyi görüyorlarmış :')

ayrıca ilk entryde bahsedilen albümlerin yanında 2015 yılında drones ve 2018 yılında simulation theory albümlerini de piyasaya sürmüşlerdir, bahsetmeden geçmeyeyim. "heavy muse is the best muse" fikrini savunan ben için en iyi iş çıkardıkları albümleri origin of symmetry olarak kalmaya devam edecek ama en çok sevdiğim albümleri yine de black holes and revelations'tır. globalizm mesajlarını iliklerinize kadar hissettiğiniz bu albümde nezdimde neredeyse her parça birer şaheserdir. dinleyin, dinlettirin.