jack frost bana inanılmaz derecede peter panı andırdı, ama daha sorumluluk sahibi halini diyeyim.
gerçekten çok güzel bir yapımdı bu arada.
...
arkadaşlarla izliyoruz, film boyunca kötü adam bana tanıdık geliyor, ama kime benzettiğimi bir türlü çıkaramıyorum. ta ki filmin sonuna kadar, sonra anlıyorum ki kötü adam farmakoloji hocamızı andırıyor.
arkadaşlarım onaylamıştı benzerliği bu arada :d düşünün adam bize nasıl bir travma yaşatmış :)
sözlüğün borderline bir ottası. bazen entrylerini okurken böyle akanohi elfen lied ile owencem arası bir tat alıyorum. bazen gayet normal.
çözümlemekte zorlanıyorum kendisini. sıradışı biri.
çözümlemekte zorlanıyorum kendisini. sıradışı biri.
orjinal masaldaki sonla disney versiyonunun sonu birbirinden farklıdır.
zombi terimi ilk çıktığında (vikipediye göre 1819 oluyor) bilim kurguyla bir alakası yokmuş, büyüyle (spesifik olmak gerekirse, vudu büyüsüyle) diriltilen ölüler anlamına geliyormuş. yani virüs hastalık falan filan sonradan ekleme konseptler. gerçekte zombi kavramı daha ziyade nekromansi ile ilişkili imiş
felsefeyi sevmeme rağmen ne yazık ki felsefem pek de iyi değildi. bu soruyu ilk okuduğumda hiçbir şey anlamamıştım :) paragrafı beş kere falan okuduğumu hatırlıyorum :)
nostalji yaşadım gece gece :')
nostalji yaşadım gece gece :')
romantik/okul/slice of life türlerinde --şimdilik-- 13 bölümlük bir anime.
güzelce konuyu özetleyeyim: anime hayata tutunmayı becerememiş kaizaki arata isimli kişiyi konu alıyor. kaizaki-kun 27 yaşında, işsiz, parasız, dışarıdan bakılınca başarısız bir birey olduğu söylenebilir...
neyse, kaizaki'ye bir projeye denek olarak katılması teklif ediliyor. deneyde kaizaki'yi lise öğrencisine dönüştürüp davranışlarını gözlemleyecekler.
animenin çizimleri hoş. konusu bence gayet orjinal (27 yaşındaki birinin lisede debelenmesini izlemek çok eğlenceliydi kesinlikle :d ), ilerleyişi de akıcı, insanı sıkmıyor. olaylar ardı ardına sıralanırken bir tür sürükleyicilik oluşuyor denebilir, özellikle sonlara doğru bölümleri arka arkaya heyecanla izledim. karakterler bana pek orjinal gelmedi ama derinliksiz/sığ da değiller, 13 bölümde pek içselleştiremedim karakterlerini ben ama daha uzun olsa belki bağlanırdım.
animenin müzikleri özellikle dikkat çekici değil, daha iyi olabilirdi.
finalini belli bir sona bağlamamışlar, yeni sezonu hakkında da bir bilgim yok. bu bir eksi olabilir belki başlamak isteyenler için. ama yine de konuyu sakız gibi sündürmemişler, 13 bölüm gayet dolu dolu geçti.
kısacası, eğlenceli ve izlenebilir bir anime.
güzelce konuyu özetleyeyim: anime hayata tutunmayı becerememiş kaizaki arata isimli kişiyi konu alıyor. kaizaki-kun 27 yaşında, işsiz, parasız, dışarıdan bakılınca başarısız bir birey olduğu söylenebilir...
neyse, kaizaki'ye bir projeye denek olarak katılması teklif ediliyor. deneyde kaizaki'yi lise öğrencisine dönüştürüp davranışlarını gözlemleyecekler.
animenin çizimleri hoş. konusu bence gayet orjinal (27 yaşındaki birinin lisede debelenmesini izlemek çok eğlenceliydi kesinlikle :d ), ilerleyişi de akıcı, insanı sıkmıyor. olaylar ardı ardına sıralanırken bir tür sürükleyicilik oluşuyor denebilir, özellikle sonlara doğru bölümleri arka arkaya heyecanla izledim. karakterler bana pek orjinal gelmedi ama derinliksiz/sığ da değiller, 13 bölümde pek içselleştiremedim karakterlerini ben ama daha uzun olsa belki bağlanırdım.
animenin müzikleri özellikle dikkat çekici değil, daha iyi olabilirdi.
finalini belli bir sona bağlamamışlar, yeni sezonu hakkında da bir bilgim yok. bu bir eksi olabilir belki başlamak isteyenler için. ama yine de konuyu sakız gibi sündürmemişler, 13 bölüm gayet dolu dolu geçti.
kısacası, eğlenceli ve izlenebilir bir anime.
bilmemkim x reader olanları favorimdir. çok yaratıcı senaryoları olabiliyor. bir süredir knb fanfic'lerine merak salmış durumdayım da, cidden o kadar absürd senaryolar var ki :) assassin aomine mi ararsın, erkek momoi satsuki mi ararsın... hatta insan nigou x reader bile vardı.
(bkz:bu gözler neler gördü)
sınırsız hayalgücüyle birleştiği zaman okuru çok eğlendiren türdür kısacası. yazarken bana kalırsa en önemli olay karakterin orjinalini koruyabilmek. orjinal konuşmaları ve tavırlarıyla örtüştüğü zaman o karakterin fanfic'ini okumak daha çok hoşuma gidiyor. öbür türlü, yazar batırmış gibi geliyor bana.
yalnız sanırım tsundere karakterleri korumak pek kolay olmuyormuş.
(bkz:bu gözler neler gördü)
sınırsız hayalgücüyle birleştiği zaman okuru çok eğlendiren türdür kısacası. yazarken bana kalırsa en önemli olay karakterin orjinalini koruyabilmek. orjinal konuşmaları ve tavırlarıyla örtüştüğü zaman o karakterin fanfic'ini okumak daha çok hoşuma gidiyor. öbür türlü, yazar batırmış gibi geliyor bana.
yalnız sanırım tsundere karakterleri korumak pek kolay olmuyormuş.
aynı sahnede ayı körisi hem güldürüp hem de ağlatmayı başararak insanı şekilden şekile sokan bildiğim iki animeden biridir. diğeri için (bkz:ano hana)
her ikisi de kesinlikle izlenmelidir
her ikisi de kesinlikle izlenmelidir
bazen animeyi sırf hatırlamakla da yüzümde bu gülümseme oluşabiliyor. insanlar soruyor "ne var neye gülüyorsun," diye, açıklamak uzun süreceği için "hiiiç, öylesine," diyorum.
sol frame'de coldplay'i görünce versus olarak aklıma gelen grup. iron and wine seven ottaları görmek, favori şarkılarını öğrenmek isteriz *
daha önce dinlememiş ottalarım için de:
"jezebel" ve "passing afternoon" hararetle tavsiye edilir.
daha önce dinlememiş ottalarım için de:
"jezebel" ve "passing afternoon" hararetle tavsiye edilir.
aynı tarz bile olmamasına rağmen ne hikmetse habire command and conquer ile karıştırıp çoluk çocuğa alay konusu olduğum oyundur.
ben "herhalde birkaç yüzyıl çaylak olarak kalır, takılırım sessiz sessiz" diye düşünürken bir baktım yazar olmuşum, hatta ottasenseiler sayfayı doldurmuşlar hoşgeldin dilekleriyle (': ağlasam mı napsam, bilemedim (':
birinci nesil olmaktan da gurur duydum ne yalan söyleyeyim. umarım beraber çok güzel vakit geçiririz
birinci nesil olmaktan da gurur duydum ne yalan söyleyeyim. umarım beraber çok güzel vakit geçiririz
ortaokuldaki rahat, sürekli gülümseyen hali çok sempatiktir.
soyadları, saçlarının renginden türetilmiştir (fark ettiğimde baya güldüm :)
kise→ ki: sarı
midorima→ midori: yeşil
murosakibara→ murosakino: mor
akashi→ aka: kırmızı
aomine→ ao: mavi
sadece kuroko uymuyor. "kuro", japoncada siyah demekmiş. belki de o gölge olduğu içindir.
kise→ ki: sarı
midorima→ midori: yeşil
murosakibara→ murosakino: mor
akashi→ aka: kırmızı
aomine→ ao: mavi
sadece kuroko uymuyor. "kuro", japoncada siyah demekmiş. belki de o gölge olduğu içindir.
bir umutla hala ikinci sezonunu beklediğim farklı ve ilham veren anime.
ottalar, senpailer, sözlüktaşlarım! ikinci sezonun çıkıp çıkmayacağıyla ilgili bilgisi olan var mı acep??
ottalar, senpailer, sözlüktaşlarım! ikinci sezonun çıkıp çıkmayacağıyla ilgili bilgisi olan var mı acep??
kızıl saçlıdır.
beni gerçekten çok etkileyen bir karakterdir. hisleri o kadar gerçekçi ki "hakikaten böyle biri var aslında," deseniz; belli zaten, derim.
oldukça kısıtlı anime repertuarımla derhal genelleme yapayım:
nedense nakamura'lar hep kız oluyorlar, kızıl saçlı oluyorlar, çok güçlü oluyorlar ve beni kendilerine hayran bırakıyorlar. (aklımdaki diğer nakamura, nakamura sawa)
ha, bir de güzel oluyorlar.
... düzeltiyorum, rotoskopsuz halleri güzel oluyor.
beni gerçekten çok etkileyen bir karakterdir. hisleri o kadar gerçekçi ki "hakikaten böyle biri var aslında," deseniz; belli zaten, derim.
oldukça kısıtlı anime repertuarımla derhal genelleme yapayım:
nedense nakamura'lar hep kız oluyorlar, kızıl saçlı oluyorlar, çok güçlü oluyorlar ve beni kendilerine hayran bırakıyorlar. (aklımdaki diğer nakamura, nakamura sawa)
ha, bir de güzel oluyorlar.
... düzeltiyorum, rotoskopsuz halleri güzel oluyor.