confessions

lynettebhelliom

➤ - Moderatör

  1. toplam giri 175
  2. takipçi 3
  3. puan 900

gintama

lynettebhelliom
evren saati geyiği ile artık geleneksellemiş olan gintama boşlarıyla başladı tabii ki. böylece hem tüm özlediğimiz gintama karakterlerini tekrar görme hem de yeni bir dünyayı kurtarma klasiğiyle shounenliğin dibine vurma fırsatı bulunmuş oldu. pokari arc kuroko göndermeleri geri dönüşlü dramatik hikaye çok çok iyiydi. her ne kadar altyapısı olmasa da kendi açığını kendinin bulup bunu açık açık gösterip bunu bile ti ye alıp bununla bile dalga geçmesi de yine gintamanın en sevdiğim yönlerinden olmuştur her zaman. sonrasında gelen genderbend arc şu ana kadar izlediğim en eğlenceli gintama arclarından olabilir. hem kyuubei'in bu cinsel kararsızlık durumunun üzerinde bu kadar mainstream bir anime olarak bu denli açık seçik ve vurucu bir şekilde durulması hem de bunu tüm gintama evrenine uyarlayıp bundan da rencide edici olmadan durum komedisi çıkarması mükemmel bir trüktü kesinlikle. hele de parodi yönü olarak da çok başarılıydı. karakter genderbendleri doujinler açısından özellikle yaygın ve popüler bir konu olmuştur her zaman için ama bunu malzeme olarak kullanmak bundan bile bir şeyler çıkarmak yalnızca gintamanın yapabileceği birşeydi muhtemelen ki yaratıcılığına bir kez daha hayran olmamı sağladı kesinlikle. sonrasında toushi ve gintokinin piyango geyiğindeki ironileri durumu kuruşu efsaneydi. sonrasında shinigami arc geldi ki asaemon ne hoş tasarlanmış bir karakterdir öyle? bleach göndermeleri de yine çok hoştu. sougoyu bu sezon daha çok görüyoruz ki kendisi izlediğim tüm animeler içerisindeki en favori karakterim olabilir bu ayrı bir hoşuma giden tarafı. saint seiyalı madaolu boşları bile çok tatlıydı, ben seviyorum bu animeyi yahu. haftaya da "shougun ka yo?" bölümü geliyormuş trailerdan anladığımız kadarıyla ki beni en çok güldüren bölümler olmuştur her zaman için, heyecanla bekliyoruz.

ayrıca bu kadar güzel gidiyor, üstüne sözlükçe en sevilen anime falan herhalde gintama, öyle ki bu amaçla kurulmuş bir loncamız bile var, öyleyse niye hiçbiriniz gintama konuşmuyor ey ahali?

psycho pass

lynettebhelliom
keşke ikinci sezonu da ilk sezonu kadar iyi olabilseydi. urobuchi gen'in senaryo ekibinde yer almamasından belliydi zaten böyle olacağı. yaratmışın bari gerisini getir be adam. tamam aldnoah zoro, gunslinger stratos ve tabii ki nitroplus yani birkaç yeni visual novel daha ile uğraşmak seni bir hayli oyalıyor ama psycho pass'e yazık oldu bu arada... gönlüm hep seni arıyor, neredesin gen.

lucid dreaming

lynettebhelliom
bunu yıllardır yapabiliyorum ben. hele kafa boşken sorumluluğunuz ertesi gün veya günler için planınız programınız yoksa sadece uykunun kendinden ayrı haz aldığınız bir zaman dilimindeyseniz öyle tatlı oluyor ki.. ama astral seyahat vs. seviyesine çıkamadım hiç anca rüyanın gidişatını senaryosunu kuruyorum yarıda kesip devam ettiriyorum değiştiriyorum falan

angel beats

lynettebhelliom
niyeyse hiç hatırlamıyorum ben bu animenin hikayesini ya. karakterleri müzikleri falan aklımda ve sanırım 1 günde falan bitirmiş ve sonlara doğru ağlamıştım dolayısıyla akıcı ve duygusallı olduğunu biliyorum ama hikaye bende asla yok. halbuki hafızasıyla övünen biriyimdir ve ondan çok daha önce izlediğim animeleri bile çok net hatırlıyorum ama bunda niye böyle oldu bilemiyorum.

senji kyomasa

lynettebhelliom
özellikle son zamanlarda ne zaman sol framedeki bir başlık dikkatimi çekse ve yazmak üzere kafamda bir şeyler belirse, başlığa göz gezdirdiğimde aklımdakileri çoktan çok da güzel bir üslup ile dile dökülmüş olduğunu görüp, "ben ne zaman yazmışım bunu yahu" diye düşünmemi sağlayan ve tabii ki gerçekle yüzleşince içimde derin bir saygı uyandıran o entrylerin sahibi otta. umarım bundan sonra da güzel fikirlerini bizimle bolca paylaşmaya devam eder. takipteyim

suzuki san

lynettebhelliom
sözlükte entrylerini okumaktan en keyif aldığım, düşünce tarzına, üslubuna, görüşlerine ve bunu ifade ediş şekline çok saygı duyduğum, kaleminin son derece güçlü olduğuna ve bir çok açıdan son derece dolu olduğuna inandığım kıymetli ottamız. girdiğim neredeyse her başlıkta suzuki san bu konuda nasıl bir fikir beyan etmiş acaba diye düşünüyorum ve gözüm ister istemez kendisinin ismini arıyor. ve beni hiçbir zaman hayal kırıklığına uğratmayan güzellikte entryleri ile karşılaştığımda da çocuklar gibi şenleniyorum. daha nice enrylerini sözlüğümüz semalarında görmek umuduyla efendim

monster

lynettebhelliom
"ve denizin kumları üzerinde durdum, ve denizden yükselen canavarı gördüm,
yedi kafalı ve on boynuzlu, boynuzlarının üzerinde on taç,
ve kafalarının üstünde adı olan küfür (... )
ve onlar canavara güç veren ejderhaya taptılar:
ve onlar canavara taptılar, dediler ki,
canavar gibisi var mı?
onunla kim savaşabilir?"

2004 yapımı, 74 bölümlük, yapımı madhouse, viz media, vap ortaklı olan, gizem, dram, korku, polisiye, psikolojik, gerilim, seinen türlerini içeren harika anime. urasawa naoki tarafından çizilmiş, aynı adlı 94 yapımı 18 ciltlik efsane mangadan birebir uyarlanmıştır. anime 86 almanyasında başlayıp günümüze kadar uzanan bir takım gizemli olayı konu alır. olaylar ilk başta basit birer cinayet gibi gözükmekle birlikte bölümler ilerledikçe altında yatan mevzunun gittikçe derinleştiğini ve dehşet boyutunun arttığı görülür. hikaye bol miktarda politik eleştiri ve sosyal mesajla birlikte kendine has bir felsefe içerir.
hümanistliğin en ucu sayılabilecek dr. tenma gibi bir karakteri de, şeytanın sözlük anlamı olarak tanımlanan bir karakteri de içinde bulundurup olaylar ilerledikçe onların bile iyi ya da kötü olarak damgalanamayacağını anlatmaya çalışan, "aslında kimse siyah ya da beyaz değil, birbirimizden çok da farklı da değiliz" gibi bir mesajı da içerebilecek kadar çok yönlü ve şekilcilik karşıtı olan ve bu özelliğiyle kalitesini kanıtlamış bir animedir.

en başından en sonuna kadar gösterilen yüzlerce karakter ve onlarca olayın bir şekilde mükemmel bir şekilde birbirlerine bağlandığı, hiçbir detayın atlanmadığı, izledikçe urasawa naoki'nin zekasına hayran kalmanızı sağlayan mükemmel bir kurgu ve olay örgüsüne sahiptir. alman, çek, vietnamlı, türk gibi birbirleriyle alakasız milletlerden karakterleri oldukça objektif ve fazlasıyla realistik bir şekilde işlemiş olması oldukça köklü bir araştırma ve bilgi birikimi sonucu oluşturulduğunun en büyük kanıtlarındandır.

şahsıma 74 bölümü 3 günde tükettirip bunca zaman nerdeymişim dedirten, favori listeme hızlı bir giriş yapmış animedir aynı zamanda. izleyin, izletin demek istesem de diyemem çünkü herkesin kolayca kaldırabileceği bir anime değil monster. ağır işler. 74 bölüm boyunca çözülmek bilmeyen gizem insanı verem eder. karanlık atmosferi iç karartır. fanservis gibi ticari kaygı içeren en ufak bir öğe barındırmaz. sorgular, sorgulatır. yine de tapılasıdır.

birkaç ay önce hbo tarafından diziye uyarlanacağı duyrulmuştur. guillermo del toro yapımcı ve yönetmenliği, steven thomson da senaristliğini üstlenmiş ve uyarlama urasawa naoki'nin kontrolünde gerçekleşecekmiş. haberi ilk duyduğumda bir acaba desem dahi isimleri ve hbo dizisi olacağını görünce şüphelerim yerini büyük bir heyecana bıraktı diyebilirim. şayet beklentileri karşılayacak nitelikte olursa yakın zamanda harika bir dizi izleyeceğiz gibi görünüyor.

"... günlerden bir gün çocuk, batıya seyahat eden diğer canavarla karşılaşmış.
“artık bir ismim var. çok da güzel bir isim.”
batıya giden canavar şöyle cevaplamış,
“benim isme ihtiyacım yok. böyle de çok mutluyum.
çünkü kabullenmeliyiz, bizler adı olmayan canavarlarız”.
çocuk batıya giden canavarı tek lokmada yutmuş.

ve canavarın sonunda bir ismi varmış,
fakat onu bu isimle çağıracak kimse kalmamış.
johan, ne güzel bir isimmiş."

into the wild

lynettebhelliom
iç karartır. insanın içindeki maceracıyı öldüren gıcık film. bi de 127 hours var bunun ekürisi. ikisi de teknik açıdan çok başarılı filmler de olsalar temaları hayat felseme çok zıt oldukları ve "işte gerçek hayat bu, sizi lanet olası hipsterlar!!!" mottosuyla bütün yaşama sevincimi yok ettikleri için nefret ettiğim filmler listesinin en başında yer alıyorlar, evet.

umineko no naku koro ni

lynettebhelliom
şurada biraz bahsetmiştim kendisi hakkında bir zamanlar.

https://otakuturk.net/higurashi-no-naku-koro-ni__6195

şimdi başlığını görmek çok tatlı oldu :)

zekasına taptığım şahıs ryukishinin şaheserlerinden biri. vn'i gerek atmosfer gerek karakterler gerek hikaye olarak higurashinin aksine ryukishinin 'ustalık' eseri olduğunu birçok açıdan kanıtlasa da animeye aktarılış biçimindeki klasik studio deen mantığı özensizlik nedeniyle çok da hoş olmayan bir anime uyarlaması vardır.
her bir karakterini ayrı sevsem de -niyeyse kimsenin sevmediği- ange'nin yeri bende ayrıdır.

higurashi no naku koro ni

lynettebhelliom
sapığı olduğum anime/visual novel serisidir. hatta game of thrones evrenine özel bir söz öbeği olan "ötekiler götürsün" misali "oyashiro-sama kaybetsin seni" gibi de bir söz öbeğini litereratürüme yerleştirmiş animedir kendisi :d

bilmeyenler için oyashiro-sama, higurashi'nin tırsınç kami-sama'sı oluyor. her yıl festivallerde birilerini deşer, başka birilerini kaybeder falan, öyle cani , psikopat bir kami-sama'dır

sonracığıma çok sevilesi karakterlerimiz vardır. rika-chama mesela benim bu güne kadar gördüğüm , görebileceğim en kawai anime karakterlerinden biridir :d pek severiz *** ryuugu rena, sonozaki ikizleri, satoko ve diğerleri.

biraz animeden bahsedecek olursak ilk sezon 26, ikinci sezon 24 bölüm. diğer iki sezon olayla bağlantısız ovalar zaten onları ciddiye almıyorum. sezonlar, bölüm sayısı 3 ile 5 arasında değişen chapterlara ayrılmış durumda. her yeni chapterda akıldaki soruların bir kısmı cevaplanıyor ama o soruların yerlerine yeni ve daha büyük sorular geliyor. adam -ryukishi07- izleyiciyle oyun oynamayı çok seven biri. ilk sezonda izleyiciye sürekli sorular sorarak , birbiriyle hiç alakası yokmuş gibi gözüken olaylar göstererek, izleyicinin buradan bir sonuca varmasını, birşeyler anlamasını bekliyor. ama olaylar o kadar karışık ve içinden çıkılmaz gözüküyor ki hiçbir şekilde bir çözümü olamayacağını düşünüyorsunuz. hatta bazen öyle anlar oluyor ki tamamen deli saçması bir şey izlediğini düşündürtüyor sana ama bu hisler, sabredip 2. sezonu geçmeyi başarabilenlerde yerini dev bir hayranlık duygusuna bırakıyor. tabi bu karmaşa izleyiciye çok boğucu gelebiliyor. bu noktada da anime camiasında benzerine çok nadir rastlanan müthiş psikopat sahneler , karakterlerin şirinlikleri , arkadaşlık teması , serideki gerilimi mükemmel yansıtan çok hoş ortam çizimleri , kullanılan müzikler , animeye adını veren ve sık sık duyduğumuz ateşböceklerinin sesleri ,çok iyi bir kurgu, yer yer komedi ve bir takım psikolojik öğeler gibi seriyi sevdirici unsurlar devreye giriyor.
ilk sezonun karakter çizimleri çok iyi değil. bu da serinin visual novel uyarlaması olmasından ,visual novel'in doujin olmasından ve ryukishi'nin çizim yeteneğinin oldukça zayıf olmasından kaynaklı bir durum :d ama 2. ve 3. sezonlarda anime uyarlamasını üstlenen studio deen çizim konusundaki eksiği büyük ölçüden kapatıyor. hatta ilk sezonda göze batan karakter çizimleri 2. sezondan itibaren çok hoş bir hal alıyor diyebilirim :d bir de karmaşadan kaynaklı bir boğuculuk var ama bu da onun müthiş kurgusunun bir sonucu olduğu için, onun için yapılabilecek bir şey yok ne yazık ki. higurashiyi tam bir yapboz olarak düşünebiliriz. eğer sabrınız varsa, bu tarz oyunları izlemek hoşunuza gidiyorsa ve gerilim türünü seviyorsanız mutlaka izlenmesi gereken bir seri.

bir de umineko var tabi yine ryukishi07'nin. higurashiyle doğrudan bağlantılı olmasa da birkaç karakter aracılığı ile aralardında bir bağ mevcut. konu olsun , geçtiği dönem olsun , çizimleri , karakterleri olsun higurashiden daha ilgi çekici gözüken bir anime kendisi. onda da kami-sama yerine majolarımız var. umineko, higurashi kadar karmaşık değil. en azından izlerken bunun hissettirmiyo. tabii ki akılda soru işaretleri kalıyor ama higurashiden farklı olarak, izleyici gördüklerinin, aslında göründüğü gibi mi olduğunu sorgulatıyor. higurashide hiçbirşey görmüyoruz. elimizde sadece bir sonuç var. biz bu sonuçtan ve bir takım ipuçlarından yararlanarak olayı çözmeye çalışıyoruz. ama uminekoda, izleyicie bir şeyler gösteriliyor ve elimizde, bu görülenlerden dolayı olduğu iddia edilen bir sonuç var. ama "neden" olarak gördüklerimizin, mantıken var olması imkansız. bu nedenle bunların, gerçekte nasıl olduğunu ve neden bize bu şekilde gösterildiğini falan sorguluyoruz. yani temelde, umineko higurashiden daha basit gözükmekle birlikte, aslında daha karmaşık. umineko hakkında çok üzücü bir gerçek var ki kendisi yarım bırakılmış bir anime. çünkü sadece ilk sezonu, yani soru arc'ı yayınlandı henüz. ikinci sezon olan ve cevapları alacağımızı umut ettiğim umineko chiru'nun ise animesi ufukta gözükmüyor. ilk sezon yayınlanırken visual novel'ın chiru bölümü henüz tamamlanmamıştı falat geçtiğimiz yıllarda visual novel da tamamlandı. ama studio deen'den yeni sezona dair hiçbir işaret alamadık ne yazık ki.

tabii ki görsel roman yani visual novallar da oldukça güzeldir. hatta animeden çok daha iyidir. özellikle uminekonun visual novel'ı ülkemizde çok bilinmemesine rağmen dünya çapında çoğu otakunun başucu eserleri arasında yer alır. olumsuzluk olarak görülebilecek yanları çok uzun olması, ryukishinin çizimlerinin göz tırmalaması ve tabii ki türkçesinin bulunmaması. ama bu konuda da şöyle bir iyi haberim var ki geçtiğimiz aylarda higurashinin de uminekonun da grafiklerinin yenilenip anime seiyuuları tarafından seslendirilmiş versiyonları düştü internete. henüz hepsini okumaya zaman bulamamış da olsam bizzat indirdim, inceledim. gayet güzel olmuş. herkese tavsiye ederim.

öyle :3

anime filmleri ülkemiz sinemalarında yayınlansa

lynettebhelliom
bırak uzak doğuyu çok özendiğimiz çok beğendiğimiz komşu avrupada yapılan filmlerin bile çok azının gösterime girdiği, kendi ülkesinin, başarısı tüm dünya tarafından kanıtlanmış ve hatta en prestijli en saygın ödüllerle ödüllendirilmiş kaliteli yönetmenlerinin yaptığı filmlerin doğru dürüst gişe yapamadığı bir ülkede ne ütopik bir hayal o öyle..

anime izlerken japon hayranı olursun anlarım

lynettebhelliom
ben şahsen koreli idoller sırf rengarenk saçları lensleri ufak sevimli suratları ve kişilikleriyle anime karakterlerine benzedikleri için kore hayranı oldum desem yalan olmaz. tabi büyük bir çoğunluğunun anime hayranı olduğunu biliyor olmam, variety showlarında katıldıkları programlarda animelerden bahsettiklerine cosplay yaptıklarına çokça şahit olmam da onları sevme sebeplerimden ve tabii ki bazılarının anime opening ending müzikleri yaptığı da bilinen bir gerçek ki en bilinen örneği de hepinizin one piece 11. opening olarak bildiği tvxq-share the world'dür. bunun dışında kara, mblaq,ftisland,2pm,boa, secret gibi birçok önemli kpop sanatçısı naruto,one piece, ao no exorcist, beelzebub, inuyasha, detective conan gibi hepimizin bildiği animelere opening ending yapmış gruplardandır. zaten kore insanı içine çeken bi bataklık gibidir.. hayranı olmanız için biraz merak edip azcık ucundan bakmanız bile yeterli oluyo emin olun. o rengarenk dünyaya bi kere girdiniz mi çıkamıyosunuz kolay kolay.

anime izleyen kızlar

lynettebhelliom
yıllardır anime ortamındayım her muhabbet bitti şu muhabbet bitmedi arkadaş. torrent kullanabilen kız, oyun oynayan kız, anime izleyen kız, futboldan anlayan kız, kitap kültürü olan kız... "bulursam evlenicem", "ah bir bulsam", "yok ki hiç burda böylesi", "kız değildir o başka birşeydir" "öyle kız mı olurmuş" gayet de her yerde var bu insanlardan arkadaşlar. ve az bulunan falan da değil yıllardır binlercesiyle tanıştım özellikle çabalamadığım halde, gayet normal insanlar... kültürlü bilgili zevk sahibi falan olmanın cinsiyetle hiçbir alakası yok, şaşırmayın artık

akira kurosawa

lynettebhelliom
üniversitenin sinema salonunda tüm fakülteye hakkında dev bir sunum+film gösterimi yaptığım adam. müthiş biridir. şu anki birçok hollywood yönetmeninin idolüdür. dünya sinema tarihine katkısı muazzamdır. çoğu filmi başyapıt niteliğinde olmakla beraber benim şahsi favorim ikiru filmidir.
şöyle aşağı yukarı en popüler filmlerinden oluşan bir güzel derleme var, kurosawa izlememiş olanlar için genel fikir vermek konusunda oldukça başarılı bir video: https://www.youtube.com/watch?v=OIsbxpkTTDE&feature=youtu.be
kendisinin kurbağa yağı satıcı isimli çok akıcı çok hoş bir otobiyografik romanı bulunmakta seven herkes tarafından okunması tavsiyemdir.

park bom

lynettebhelliom
keşke hep clap your hands ya da it hurts zamanlarındaki gibi kalabilseydi. artık yaş mıdır, yaşın etkisini azaltmak için yüklenilen estetik midir, yoksa bom fedailerinin deli gibi savunduğu gibi lenf sorunu mudur nedir bilmiyorum ama falling in loveda gördüğüm bom, clap your hands dönemlerinde hastası olduğum bomdan çok farklı, onu biliyorum. come back home halini beğendim ama, konsepte uymuş mimiksiz-ifadesiz surat.
neyse ki sesi hala daha ilk günkü kadar etkileyici. canlı performanslarda minzy tarafından sollanmış da olsa sesinin eşsiz bir tınısı var kesinlikle. crush'taki partları kusursuz,gotta be you, if i were you partları çok başarılı.. tabi ben yine de hiçbirini 2ne1 debut'u öncesi çıkardığı kore piyasasının en undderrated şarkısı sayılabilecek olan along my way'ine değişmem o ayrı https://www.youtube.com/watch?v=KBwo3th5tB4&feature=youtu.be


otakuturk.net/foto

sunny

lynettebhelliom
snsd(girls generation) adlı muhtemelen en alakasız olanınızın bile en az bir klibine rast geldiği koreli kız grubunun bir ferdi. renkli kişiliği, ilginç saç modelleri, aegyo adı verilen çocuksu sevimli ses tonu ve yüz ifadeleri, kısa boyu ve sm entertainment'ın kurucusu ve de başkanı olan herkesin nefret ettiği lee soo man'ın akrabası(yeğeni galiba) olmasıyla ünlüdür. grubun vocal line'ında yer alır.


otakuturk.net/foto

dara

lynettebhelliom
2ne1 üyelerinden biri. gerçek adı sandara park'tır ve genelde öyle anılır. mblaq thunder'ın ablasıdır. palmiye model acayip saçları, yaşına rağmen pürüssüz olan cildi, pek bi yeteneğinin olmaması, anoreksik sayılacak zayıflığı ve son zamanlarda karın kaslarıyla ünlüdür. grup üyelerinin yanında yetenek olarak da tip olarak da zayıf kaldığını düşünsem de (ki bu genel bi kanı) sempatikliğiyle ve doğallığıyla işi yürütüyor denilebilir.


otakuturk.net/foto
6 /