confessions

missgibilawliettsj

➤ - birinci nesil otta

  1. toplam giri 23
  2. takipçi 0
  3. puan 92

samurai champloo

missgibilawliettsj
hayatımın animelerinden ikincisi. ayrıca izlediğim ilk animelerden biri olduğu için sanırım, anime zevkimi belirleyenlerin başında gelen anime. şöyle ki nerede japon tarihi, samuraylık müessesesi, aşırı yetenekli kılıç ustası, şık -ve yer çekimine meydan okuyan- birtakım hareketler, bir adet hayvani serseri ile bir adet ciddi megane'nin dostluğu ve aklı bir karış havada olsa dahi çok da damsel in distress olmayan hatun kişi varsa o benim en sevdiğim animeler arasına bodoslama dalmıştır, hiç sekmemiştir bugüne dek. gintama haricinde bundan daha çok sevdiğim ve beni bir izleyici olarak her açıdan doyuran başka bir anime bulamadım. üstelik bu animeyi ilk izlediğimde ingilizce dublaj+tr alt yazılı izlemiştim (ki fma ile birlikte ingilizce izlemeye katlanabildiğim yegane animedir kendisi) buna rağmen izlerken animeye -bir karaktere değil toptan bütün animeye- dut gibi aşık olmuştum. hey gidi... 12 yıl olmuş.

başyapıt bir animedir. her arşivde, her mal listesinde mutlaka bulunasıdır.

shouwa genroku rakugo shinjuu

missgibilawliettsj
benim gözümde sezondaşı boku dake ga inai machi'yi sollayan harika anime. 2016'nın zirve noktası (gintama dönünceye kadar tabii)

bromance var, takıntılı kızıl saçlı aşık manyak kadın var, kırılgan megane ve hayat dolu kankası var, animenin asıl hikayesi bir flashback içinde anlatıldığı için sonu belli, buna rağmen acaba nasıl o sona ulaşıldı diye müthiş bir merak duygusu var, aşk ve kıskançlık var, gerilim var, harika seiyuu'lar var, çok hoş çizimleri ve görüntü kalitesi var, en güzeli de tarihi bir atmosfer var. var oğlu var. ayrıca rakugo hikayeleri çok eğlenceli, ritüeller çok ilginç ve açılış şarkısı son birkaç yıldır anime endüstrisinde duyduğum en özgün ve güzel şarkı. tek kaybı, josei türünün fazla ilgi görmemesi. buna rağmen çok tanındı ve sevildi, bu da beni çok mutlu etti.

gugure kokkuri san

missgibilawliettsj
geçenlerde ikinci kez izlediğim ve ilk defa izliyormuş gibi aynı şevkle kahkaha attığım süper komedi animesi. kendisini insan değil de robot/oyuncak sayan, yalnız küçük bir kız ve onunla aynı evi paylaşan üç doğaüstü varlığın (bir tilki-hayalet, bir yavru köpek hayaleti ve bir tanuki-adam) hikayesi. bunlardan kokkuri-san, aşırı derecede titiz, korumacı, anaç bir kişilik gösteriyor, inugami kohina'ya deliler gibi aşık, yer yer sapık ve hastalık derecesinde kıskanç biri, tanuki ise hem ayyaş, hem kumarbaz, hem de dağınık. kokkuri bir yandan kohina'yı "normalleştirmeye" çalışırken diğer yandan inugami ve tanuki'yle birlikte evi de çekip çevirmeye uğraşıyor. gel zaman git zaman bu birbiriyle hiç anlaşamayan dörtlü, birbirinden kopamayan garip bir aileye dönüşüyorlar.

yukarıda sonunun bağlanmayacağını söyleyen suser'leri doğrulayacak şekilde sonu bağlanmadı. dram var ama asla yeterince olmadı ve bir şekilde yine komediye bağlandı. dört karakterin de birbirinden arıza olması en basit sahneleri/olayları bile muhteşem bir komedi haline getirdi. kısacası gintama ve arakawa under the brigde'ten başka animeye gülmeyen şahsımı güldürmeyi başaran üçüncü anime oldu. hele bir genderbend bölümü vardır ki en alakası olmayan insanı en sert bir shipper'a çevirir, hala arada açıp açıp o bölümü yad ederim, beni öyle etkiledi... hiç umudum yok ama umarım bir gün devamı ya da en azından bir ovası vs çekilir.

bir de çöpü dışarı çıkarma sahnesi vardır ki evlere şenlik

bokura wa minna kawaisou

missgibilawliettsj
yayınlandığı sezon izlediğim en eğlenceli animelerden birisi

hafiften bir arakawa under the bridge havası aldığım bu anime, aynı bölüm içine sığdırılmış küçük bölümcükler halinde giderken arka planda devam eden bir mücadele var: usa-kun'un kendisini ritsu-çan'a gösterme, beğendirme ve onun ilgisini birazcık olsun kitaplardan çekme çabası! bu sırada evde de müthiş bir mücadele var: sayaka-mayumi kapışması ki bir pain-nardo kapışması tadındadır. sayaka son zamanlarda gördüğüm açık ara en gıcık anime dişisi. mayumi ise ona göre kesinlikle daha samimi hatta gerçekçi bir karakter olmuş. ikisi bir araya gelince atom çarpışması oluyor mübarek!

şirosaki ise o kadar bleach'ten urahara kisuke havası taşıyor ki kesin seiyuu'ları aynıdır dedim ilk görüşte ama yanıldım.

açılış şarkısı da açılışı da aynı derecede güzeldir. ancak açılışta kitaplara yapılan göndermelerin animede hemen hemen hiç yer almaması hafiften bir hayal kırıklığı...

anime ile ilgili tek şikayetim ritsu-çan'ın hayatına son bölümlerde giren ve kızcağızı allak bullak eden tıynetsiz kız arkadaş. ne karaktersiz hatunmuş ki kızcağıza önce yüz verdi, arkadaş olmayı vaat etti, kızcağızı sıktı sıktı sıktı sonunda da yüz üstü bırakıp çekti gitti. ben olsam yolmuştum o vitaminsizi. ya da koy mayumi ile sayaka'nın yanına, seyreyle cümbüşü.

aklıma kazınan sahne ise şüphesiz şirosaki ve mayumi'nin venüs'ün doğuşu tablosunu canlandırdıkları sahne. bir şeyler içiyor olsaydım burnumdan püskürtürdüm kesin.

ayrıca ışık ve renklerin kullanımı über ötesidir. ritsu-çan'ın çibi halleri de göz doldurur.

güzel anime, izlenir, izlettirilir.

rassvet

missgibilawliettsj
gintama sevgisini göz hapsine aldığım ottadır, hoşgelmiştir.
ayrıca hoşgeldin amaçlı adının başlığına girip de bir şeyler yazdığım ilk ottadır kendileri.
[(şu sözlük formatına uyun artık da! oi! forumdaymış gibi davranmayı kesin!) diye bağırırdı eminim gintoki.]
bir de favori karakterini merak ettiğim ottadır. gintama söz konusu olunca favori karakterleri hep çok merak etmişimdir. bana favori karakterini söyle sana kim olduğunu söyleyeyim hesabı.

üstteki atar cidden gintoki'ye ait bu arada

boku dake ga inai machi

missgibilawliettsj
türkçeye "yokluğumdaki kasaba/benim olmadığım kasaba" şeklinde çevrilecek güzel anime. shouwa'dan sonra 2015-2016 kışının en iyi animesi. bence steins;gate'ten sonraki en iyi zamanda yolculuk animesi. açılışı ve animasyonları harika, plot twist'leri harika, karakterleri harika. kısacası kesinlikle her anime listesinde olması gereken en birinci animelerden biri.


kasabada kimin olmadığını, kimin yokluğundan bahsedildiğini bir süre hiçbirimiz anlamamışız. pek çok kişi animenin sonunu beğenmese de ben açıkçası sondan 2. bölümdeki o müthiş plot twist'i beğendim. her şeyin yoluna girmesi için bir bedel ödenmesi gerekiyordu ve ödendi.


o değil de araba kullanırken direksiyona işaret parmağımla hafifçe vurarak tempo tuttuğumda mutlu oluyor ve şebek gibi kendi kendime kıkırdıyorsam hep bu anime yüzündendir. bir de torpido gözünü lolipopla doldurduk muydu tamamdır ehe.

danshi koukousei no nichijou

missgibilawliettsj
intama'dan sonra bana iyi gelen anime. ama kesinlikle yerini tutamaz. asla.

üç liseli arkadaşın kısa kısa, adeta birer skeç tadında, saçma sapan maceraları. bir erkek lisesi, herkes sap, biraz da mal, etraflarındaki kızlar (özellikle de kız kardeşleri) acayip atarlı, bir de kendi gençliğime benzettiğim bir edebiyatçı kız var ki evlere şenlik. ne kendince küçük çaplı kahramanlıklara soyunmuş sket dance-vari bir lise animesi bu, ne de yapış yapış romantizmin, üniversitede bile yaşanmayacak cinsten karmaşık ilişkiler ağının ortasında kalmış liselerin animesi. dümdüz, kendi lise yıllarımız gibi, -ama kendi lise yıllarımızın absürt, durum komedisi hallerini düşünün- çoğüzel bir anime. aferin yapanlara.

yine de gintama gibi komedi animesi yok. ona en yakını da ancak ve ancak -o da biraz zorlamayla- arakawa under the bridge olabilir.

yagyuu kyubei

missgibilawliettsj
seiyuu'sundan dolayı çok sevdiğim gintama karakteridir.

tae şimura'ya içten içe yanık olan bu erkek fatma kızımızın oraya buraya dışkı fırlatmayı seven acayip uzun isimli bir maymunu vardır.

ailecek kısadırlar, hatta babasıyla dedesi pamuk prenses'in yedi cücesinden ikisidir desek yeridir. kendisi ailedeki en uzunlardan biridir.

biricik yancısı, ağır sapık tojo ayumu onu devamlı lolita kyafetleri içine sokmak ister, karşılığında kyuubei zavallıyı acıdan şekilden şekile sokar.

tojo ayumu'nun seiyuu'su bleach'ten içimaru gin'in seiyuu'sudur, işbu kyuubei hatun kişisinin seiyuu'su da kuçiki rukia'nın seiyuu'su olduğundan ikisi arasındaki bu ilginç ilişki şahsımı hep eğlendirmiştir. (rukia ile gin arasında geçen meşhur konuşmayı bilen bilir bleach'in ilk sezonlarından)

kendisi kondo'ya tahammül edemese de çok iyi bir ikilidirler. ayrıca zaman zaman kyuubei'nin şinpaçi şimura ile yakıştırıldığı da olmuştur. (bkz:shipping)

karizmanın zirve yaptığı gintama hatunlarından biridir. zaten gintama hatunu olup da karizması zirve yapmayan var mıdır?

goodfellas

missgibilawliettsj
çok iyi filmdir. kesintisiz bir koridorda yürüme sahnesi vardır ki dakikalar sürer ve sinema tarihinde kendi kulvarında bir ilkmiş. çok da güzel bir sahnedir. huysuz kısa boylu italyanların en sevimlisi joe pesci 'nin canlandırdığı karakter göz doldurur. bir nevi kardeşi sayılabilecek aynı yönetmeni ve aynı iki başrol oyuncusunu paylaştığı casino filminden bence daha güzeldir. ama duygu açısından (bkz: scarface) kadar güzel değildir. bu üç filmi aynı entaride anma sebebim de üçünü arka arkaya izlemiş olmamdandır.

aizen sousuke

missgibilawliettsj
karizmanın tozunu attırmışken dibini bulmanın en güzide örneği. dahası yok. sen seireitei'nin canına oku, kendini tanrı ilan et; sonra git kendi isteğinle kelebeğe dönüş. hey yavrum hey. kendi kendini böyle rezil eden başka bir kötü adam yok literatürümde.
o değil de ilk bakışta aşık olduğum anime karakterlerinin başında gelir. ama işte, son formuyla aşkımızı yedi bitirdi. yazık oldu bize.
mangada da hala umutla dört gözle beklenendir.

k project

missgibilawliettsj
vasat üstü anime. çizimleri, animasyonları çok güzel. seiyuu'lar on numara. ama hikaye vasat. krallığın kökenini anlattı ama kralların kökeni havada kaldı. mikoto gibi bir serseri nasıl kral oldu, öğrenemedik. ayrıca shiro'nun çizimleri de çok iticiydi. son birkaç bölümde ortaya çıkardı karizmasını, yoksa vasat altı bir başkarakterdi. ayrıca homra'nın da specter 4'ün de amacı, kuruluşu, geçmişi anlatılsaydı taşlar yerine daha bi' otururdu.

mikoto'nun ölümüne fazla üzülmedim zira kendisinden hoşlanmamıştım. munakata ile geçmişi biraz daha açılsaydı belki daha çok etkilerdi. beni asıl üzen renksiz kralı yok edicem diyerek kendi kendini arada kaynatan shiro oldu. tam da kuroh ve neko ile olan ilişkisi sağlam bir temele oturmuştu ki çocukceğiz b.k yoluna gitti. ağlattı şerefsiz.


bir de dinlediğim en sağlam kapanış şarkıları ilk beşime bodoslama dalan bir kapanış şarkısına sahiptir. vay anasını sayın seyirciler, o ne şarkı yhaaa.

sherlock holmes

missgibilawliettsj
kitaplarını henüz okuyamadığım için utanç duyduğum hayali şahıs

aslında edebiyat çevrelerinde zaten popüler idi ancak polisiye türüne pek itibar etmeyen ben, birkaç ahmet ümit okumuş olmama rağmen türün ağa babası olan bu sir arthur canon doyle karakterini uzun süre göz artı etmiştim. benedict cumberbatch'li versiyonun tumblr'da ne kadar meşhur olduğunu, zerochan'da ve bilumum anime ortamlarında nasıl bir hayran kitlesine sahip olduğunu görünce oturdum izledim. hayatımın hatasını da böylelikle gerçekleştirmiş oldum. ilk iki sezonu birkaç günde tüketip 3. sezon için 1,5 yıl bekleyince, ondan sonra özel bölüm için bir yıl, üstüne yeni sezon için tekrar bir yıl bekleyince bende devreler yandı. artık varsa yoksa fanfictionlar, fanart'lar, yutupta unutulmaz sahneler, hayran yapımı klipler :(

fakat benedict'le yetinmedik elbet, zaten bekleme süresi o kadar uzundu ki arayı başka şeylerle doldurmak elzemdi, o zaman ben de araştırdım. tabii ki karşıma ilk çıkan rdj ve jude law'lı film versiyonuydu ki izler izlemez bum! hayatımın ikinci hatası! rdj'yi hep uzaktan takip etmiş, jude law'ı ise 90'larda kalıp tarihin tozlu sayfalarını gömüldü zannetmiştim. ikisi de filmde yardırmış. ve açıkçası diziyi daha çok sevmeme rağmen film benim zevkime daha uygun: daha karanlık, tarihi bir atmosferi var ve guy ritchie'nin anlatımını seviyorum. onu izleyince yolum başka versiyonlara da düştü: iki tane rus yapımı sherlock izledim, biri yakın zamanda, biri yetmişlerden bir yapım; bir tane kitaplara bire bir uygun çekilmiş dizi versiyonu izledim, üç tane daha film izledim, bütün sherlock'çuların taklitçi diyerek nefret kustuğu elementary'yi bile izledim hatta epey beğendim.

kitaplarını da aldım ama raflarımda beklemedeler, türü sevmediğim için bir türlü elim gitmiyor. yine de bu yaz için kendime söz verdim, elimdekileri bitirip bende olmayanları da derhal satın alacağım. gerçek bir sherlock sevgisi bunu gerektirir.

peki sonuç nedir? evet, hala en iyisi benedict&martin versiyonu. elementary daha amerikan izleyicisine hitap edecek türde bir dizi. rdjude'lu versiyonu sevmeyenler benimle ilişkiyi kessin. biri rus, diğeri ingiliz yapımı olan iki klasik dizi daha emekli anne&babaların harcı olmakla birlikte boş vakitlerde zevkle izlenebilirler. daha yakın tarihli rus dizisi, rdjude'lu film versiyonundan etkilenmiş, o yüzden daha izlenesi. diğer filmler de fena değil (wihtout a clue, the private life of sherlock holmes ve murder by decree) hatta bence benim diyen sherlock holmes hayranlarının mutlaka izlemeleri gereken filmler.

bence sherlock fandom'ının tek eksiği şöyle kallavi bir anime. artık benedict'li versiyonun mu bir uyarlaması olur yoksa daha rdjude'lu verisyona mı yaklaşır yoksa uçmalı kaçmalı bir şey mi olur (zira sherlock hound ve meintei holmes gibi versiyonları var, izlemesem de varlıklarından haberdarım) ama şöyle sağlam bir anime olursa kitleleri peşinden sürükleyeceğinden eminim ki zaten izleyici kitlesi hazır. dahası da arkadan gelir.

sherlock bir derya. bulaşmadıysanız aynen böyle devam edin. bulaşmak tehlikeli.

gintama

missgibilawliettsj
dünyanın en troll animesi olduğundan mart-nisan gibi dönerse şaşırmayacağım animedir. manga yeterince birikti üstelik mangada inanılmaz güzel ve animeye çekilirse büyük reyting yakalayacak arc'lar birbirinin peşi sıra yayımlandı. bunlardan ikisi de sağlam dövüş arc'ı üstelik. biri de güncel bir animenin müthiş bir parodisi. olaylar, olaylar...
mangada ara sıra trolleme amaçlı haberler veriyor sonra çark ediyorlar. ben yine de ciddi ciddi bekliyorum.
gerçi filmin sonunu ilk açılış şarkısı ile yapıp "bizden bu kadar, artık bizi beklemeyin, finito" mesajını da vermediler değil alttan alta ama ben ciddi ciddi ciddi bekliyorum.
umut fakirin ekmeğiymiş, napak...

kurosaki ichigo

missgibilawliettsj
her zamanki gibi abartılan bir başka büyük şonen karakteri.

tite kubo isimli it herif karakter yaratmayı da çizmeyi de çok iyi biliyor. yalnız bu yeteneğini nedense içigo için kullanmayı unutmuş. bazen gözüme çok batıyor çizimleri. ayrıca hödük, duygularını belli etmeyen, içi giderken bile umursamazmış gibi durmak için kasım kasım kasılan hallerine de uyuz oluyorum. üstüne bir de bleach evrenindeki her güçlü saldırıyı illa içigo'ya verme, her büyük düşmanı illa içigo'ya dövdürme hastalığı var ki, ona hiç değinmiyorum. ha, ama tabii bu onu sevdiğim gerçeğini değiştirmiyor. ama seviyorum dediysem bleach'teki "en sevdiğim karakterler ilk 10" listesine biraz zor girer. 9,5'tan 10 filan yani. öyle.

şu baş karakterleri uyuz yaratmayın ya. gintama'yı örnek alın azıcık.

sengoku basara

missgibilawliettsj
efenim, meğersem sengoku basara'da anlatılan dönem, geçen sene izleyip beğendiğim (bkz:brave 10) nam animede anlatılan dönemin bir tık öncesi imiş. yanisi etrafına sonradan brave 10 adını alan on güçlü savaşçıyı toplamış olan sanada yukimura'nın toyluğu ve date masamune ile olan ilişkisinin başlangıcı sengoku basara'da anlatılıyormuş. bilsem sb'yi önceden izlerdim. geçelim.

yukarıda da adı geçen date ve yukimura kişileri, japon tarihinin saygın isimlerinden olup aynı zamanda bu animenin başkişileridir. ayrıca yine japon evlatlarının belli ki hafızasına kazınmış ve benim yine brave 10'den hatırladığım bir sasuke sarutobi kişisi var ki işbu şinobi animede en sevdiğim karakter olup animeyi izleme sebebimdir. ayrıca kendisini kasuga dişisiyle ölümüne ship'lemekteyim, karşı çıkanı çıkışa beklerim.

oldukça gaz bir yapısı bulunan sengoku basara, japonya'nın birleşme sancılarını anlatan bir anime. birbiriyle sürekli rekabet halinde bulunan japon anadolu beyliklerinin nobunaga osmanoğlu tarafından birleştirilmesini ve tek bir sancak altında toplanmasını anlatacakken işler tersine dönmüş, nobunaga bir şeytan olarak gösterilmiş ve beylikler ona karşı birleşip adamceğizin canına okumuşlar. sonra aynı amaçla yola çıkan hideyoşi osmanoğlu'nun da canına okumuşlar. animede anlatılanlar tarihe bu yönüyle biraz ters düşüyor sanki. ayrıca bu japon anadolu beylikleri de bi' iyilikten anlamıyorlar ha, milli birlik ve beraberliği zerre önemsemiyorlar, deyyuslar sizi!

karakterlerin çizimi, birbiriyle ilişkisi, date'nin kırık mı kırık ingilizcesi ve son derece gaz aksiyon sahneleri ile güzel bir anime. filmi için tırt dediler ama henüz izlemediğim için yorum yapamayacağım. ayrıca buradan aynı (bkz:seiyu)'yu paylaştıkları için bir bölümde "let's party!" diyip date masamune'nin parodisini yaparak benim bu animeyi izlememi sağlayan bakufu'nun köpeği çok sevgili hijikata toşiro'ya da sevgilerimi sunarım.

john (bkz:hamiş) watson: yukarıda adı geçen nobunaga ve hideyoşi karaktlerini gintama'nın inanılmaz gırgır bir arc'ından da hatırlıyorum, resmen yerin dibine geçirilmişti milli kahramanlar. tıynetsiz (bkz:gintama)

noragami

missgibilawliettsj
öncelikle kendisini anime aşkım gintama'ya fazlasıyla benzettiğimi ifade edeyim: spoiler'ımsı yorumlar var aşağıda, izlemeyen okumasın. uyarayım da...

gintoki-yato: geçmişi karanlık, serseri görünümlü ama ciddileşince gavurların deyimi ile tam bir badass. korumacı, gırgır, tehlikeli lider. yenir ki bu.
hiyori-şinpaçi: gavurların dediği straight-man. serseri liderinin saçmalıklarına isyan eder ama içten içe ona hayrandır. onun ne kadar tehlikeli bir herif olduğunun farkındadır ama bu tehlikeli olma durumu aynı zamanda bizim straight-man'imizi liderine çeken şeydir. tabii şinpaçi'nin cinsiyeti bu hayranlığın aşka evrilmesine engel ama hiyori için değil.
yukine-kagura: hayvani güçlü ve kendi sorunları olan pre-ergen. geçmişinde bir şeyler yaşadığı belli. azıcık yüz bulsa şımaracak. çoğu kez liderinin ciddiyetsizliklerine o da dayanamıyor ama o da liderine hayran. hatta onu bir aile büyüğü gibi görüyor. straight-man'le de birbirlerini daima destekliyorlar. ayrıca aksiyon söz konusu olduğunda liderinin en birinci yardımcısı.
konu: boş gezenin boş kalfası liderimiz tesadüfler sonucu tanışıp peşine taktığı iki küçümenle para kazanmak için maceradan maceraya atılır. ancak liderin peşinde geçmişinden gelen esrarengiz bir düşman da vardır.
ehe.

golden time

missgibilawliettsj
orda burda toradora 'ya benzetilerek acayip ayıp edilen anime. ama ayıp toradora'ya, buna değil.

bi' kere kız çok itici. ben böylesini görmedim. genel olarak bir ikisi hariç bütün tsundere'leri itici bulurum da bu apayrı bir şey. toradora'da karakter gelişimi çok daha uzun zamana yayılmıştı, derinlemesine işlenmişti de taiga'yı bile sever hale gelmiştik sonunda. bu kızı sevebileceğimi sanmıyorum 6. bölüm itibariyle. zaten daha opening'inden çakmıştım. tek bir karakter üzerine odaklanan opening mi olur? 80'li yılların animesi mi olm bu? opening'i öyle olan animelerden hayır geldiğini hiç görmedim. ama başladık bir kere, bitirmek lazım.

allah'tan yana, çinami ve linda olayı biraz merak uyandırıcı da oradan izletecek. yoksa bu kadar gıcık tsundere + aşırı ezik baş oğlan kombinasyonu çekilir şey değil. ya da artık benden geçmiş böyle seriler. bilemedim

kurosaki yuzu

missgibilawliettsj
kurosaki ailesinin son üyesi, tekne kazıntısı.

bunun bir model üstü var ya bi' de, hani adı karin olan. işte bu ikisi bana göre içigo'nun hayatındaki -hayatta olan- önemli iki kadının evdeki temsilcileri hatta şubeleridir. biri devamlı "oni-çan, oni-çan" diye kafa ütüleyen ve etrafta sevimli sevimli dolaşmaktan başka bir numarası olmayan, "açık renk saç"lı kız, diğeri ise kendi ayakları üstünde duran, erkeksi, sert, tuttuğunu koparan, ciddi mi ciddi "koyu renk saç"lı kız. yani orihime ile rukia. orihime'yi hiç sevmesem de yuzu'yu severim ama. zararsız kız.
1 /