titaniagnell

filminin izleyip sinir krizi geçirdiğim animemsi şey

sözlü müzik dinlerken kafamın karıştığı olay.istemeden kendimi şarkıya kaptırıyorum.sonuç olarak kitaba adapte olamıyorum,bi şeyleri kaçırıyorum,tekrar tekrar okumak zorunda kalıyorum.sıkıntı yani.ama oyun müziği olsun film jeneriği olsun dinlerim.hatta okuduğum her seriye ayırdığım ayrı bir müzik vardır,o serinin yeni kitabını onu dinleyerek yaparım.seri bitse bile o müziği dinlerken tekrar hatırlar yeniden okumuş gibi olurum.örnek verecek olursam
percy jackson için:melody of pandora-god of war
harry potter için:in noctem
gece evi için:sonata arctica - shy (remix)
yüzüklerin efendisi-hobbit için:the dragonborns comes-skyrim
.
.
.
.

roma mitolojisindeki yarı keçi yarı insan vücutlu yaratığa denir yunan mitolojisinde karşılığı satirdir.

küçükken bunu izlemek için alarm kurduğumu hatırlıyorum.. aklımda sadece bunun bir dedesinin olduğu birde clara isimli bir kızla arkadaşlık kurup mutlu mesut yaşadığı kalmış

sıkıcı bulduğum oyunlardan biri
tabi oynayabilseydim daha hoş olucaktı ama..
video izlemekle olmuyormuş bu işler.

uygulamasını indiripte canım sıkıldığında oynadığım sayılı oyunlardan

hiç sevemedim, sevemeyeceğim.
çünkü sinir bozucu derecede yapmacıklar. ne yapacaklarına on saat karar veremeyip izleyicileri dertten derde sokarlar (ben sinir krizine giriyorum. hatta bu olay beni shoujolardan uzak tutmaya yetiyor) tsunderelikleri can sıkıcıdır. benle birlikte aşk çokgenlerindeki herkesi hendekten atlatırlar. soğuk görünürler lakin bi halt olduğunda kediye dönerler. animenin sonunda aşkından eriyecek leylaya dönecek bununla birlikte başlardaki tüm "kuulluğu" sönecektir. diğerleride ya sinir bozucu olacak şekilde masum bi tiplemedir ya da müthiş güzel olup farkedilemeyen biseydir (ki ben çok güzel kızların asosyal olacaklarına inanmıyorum) her ne olursa olsun seri boyunca birilerine ihtiyaç duyar gıcık alınacak hallere girer ve sonunda sevilesi çocuğu kaparlar. hiç adil değil... biraz daha yazarsam kin kusacağım. başta dediğim gibi sevemiyorum abi. yaşamayı bile haketmiyorlar. keşke hepsi ölse.

*yazar bunu hoş olmayan bi sondan sonra gaza gelerek yazmıştır*

tadı yerinde bi anime olarak bok u dake ga inai machi bol bol karın ağrılı salyalı ve sümüklü geçiyor. yani harika. animelerde zaman çizgisi, zaman yolculuğu gibi konular benim aşırı hoşuma gidiyor o yüzden ilk andan itibaren ağzım açık izlemistim bölümlerini bu güzel animenin. hikâye açıklanamaz bir şekilde (açıklansaydi tadından yenmezdi. bilim kurguya kayardi ama en azından kafadaki soru işaretleri durulurdu. nerden geldiği belirsiz bir güç var ortada adam zırt pırt zamanla oynayıp duruyor bu yetenek nerden geliyor diye dusunup durmazdik en azindan, yada ben bu konuda biraz takıntılıyım) zamanda küçük yolculuklar yapabiliyordur ve nasil oluyorsa bu yolculuklarin hepsi iyi amaclara hizmet için gerçekleşir kahramanımız günü kurtarır ve her şey yolunda devam eder. lakin bir gün part time heromuz bir kac saniyelik sıçramalar yerine yıllar yıllar geriye gider. her sıçramasıni biri yada birilerine yardım etmek için geçiren kahramanımız araştırmaya ve olayı çözmeye yumulur. animeyi bitirdikten sonraki bir kaç dakika o gülümseme kalıyor suratta. daha sonra her eldiven gördüğünde içerlendiriyor. ben olması gerekenden bir tık daha sulu göz bir izleyici olduğumdan her şeyden fazla fazla etkilenip bir kaç gün etkisinden ayrılamıyorum boku dake ga inai machi olay örgüsü olsun konuyu işleyişi olsun çizimleri olsun finali olsun her sey yerli yerinde ve güzeldi.

yılan dilli olayına gönderme olabilir diye düşünüyorum

erene olan hisleri beni bitiren shingeki no kyojin karakteri...
levi ile shiplenmesi gerçekten sinirimi bozuyor

tanrının bile batıramayacağı geminin batmasını konu alan muhteşem eser
izlerken çok peçete harcamıştım vesselam ah o rose varya o rose
güzelim çocuk harcandı kıyamam..ay aklıma geldikçe sinir oluyorum.o salak kız neden yaşıyorda benim jackim ölüyor. neden neden neden neden yok tahta kaldırmazdı yok şu yok bu bencil pislik. benim tatlı sevimli jackim önce canan sonra can diyerek kendini denizlere attı.. geminin içinde bol bol tahta vardı. bi yatağın başını söküverseydi de o da kurtulsaydı ne olurdu ha ne olurdu.her filmde aptal bir kız için kendini feda eden erkekleri görmekten romantik filmlerden uzak duruyorum ben.

narutodaki efsanevi 3 senninden biri. bence orochimaru animedeki en sağlam karakterlerden, çılgın doktor desem yeridir aslında.. orochimarunun adını tükürür gibi söylemeleri baştan beri hiç hoşuma gitmezdi.ilk gördüğüm anda karaktere karşı bir sempati kurmaya başladım da denilebilir. açıkçası sasuke tarafından öldürülmek ona hiç yakışmadı bir senninden daha fazlasını beklerdim oda yetmezmiş gibi kıytırık kabuto tarafından kullanıldı ki bu çok aşağılayıcıydı her ne kadar kishi kabutoya da acıtasyon uygulasada kabuto tarafından kullanılmak..ek olarak orochimaru ile voldemortun birbirine çok benzediğini düşünüyorum çok saçma bir düşünce farkındayım ama bence karakter olarak çok benziyorlar, ölümsüzlük arayışı-hortkuluk, ölüm yiyenler-akatsuki falan filan...

izlerken insanın içini gitar çalma hevesiyle doldurup taşıran, gerek kahkahayla gerekse ağlamaktan şişe şişe izleyebileceğiniz animelerdendir

ayakla çalışan küçük sevimli arabaları vardı
mutfakta dinazorlar falan vardı işlerde yardım eden
iyiydi iyi..

başrol kız oldu mu salak oluyor teorimin iyice derinlemesine yarayan kore dizisi. nerde bi salak kız var etrafı zengin yakışıklı kişilerle dolu.. ben boşuna salağa yatmıyorum

süzme salaktır.
her zaman en kötü olduğunu düşündüğüm tercihi yapar.
cinnet sebebidir.

zamanında esip gürlemiş rock gruplarından
şimdilerdeyse bir çok sevmeyeni var çalıntı söylentileri vs vs
ben duruşa bakarım
doksanlardan beri esip gürlemiş ve aynı kalabilmişler
müziklerine gelecek olursam tanıdık bi tınısı var belki türkçe olmasından belki sözlerinin içeriğinden
jazz olsun progresif olsun blues olsun hemen hemen her tür müzik yapmış adamlar saygı duydum
özgürlük emek ister, aşk çok para yok ,beynim zonkluyor ve daha bissürü güzel parçaları var
tavsiye ederim

one piecedeki zoronun aynı hayali paylaştığı çoçukluk arkadaşı

---bu kısımdan sonrası spoiler içerebilir---
bildiğiniz gibi kuinayla zoro arasında bak ben şimdi senden güçlüyüm fakat sen büyüyüp delikanlı bir bey olduğunda benden daha güçlü olacaksın bende cinsiyetimin getirisi olarak güçten düşeceğime benzeyen duygusal bir konuşma geçmişti ve bu olaydan kısa süre sonra kuina merdivenden düşüp zamansızca öldü zoro da onun kılıcını alıp onun ruhuyla beraber dünyanın en güçlü kılıç ustası olacağına dair yemin ederek dojodan ayrıldı.
bi süre önce gördüğüm bi teori şu sıralar epey kafamı kurcalamaya başladı ve paylaşmak istedim.
teori aynen şöyle
*kuina devamlı erkeklerin daha güçlü olduğunu söylüyordu. dragon zoronun köyünü ziyaret etmişti ve yanında ivankov da vardı. ivankov kuinayı devrim ordusuna katılması şartıyla erkeğe dönüştürmüş daha sonra da sabonunkine benzer bi şekide öldü süsü verdirtmiş olmasın?*

bence epey mantıklı

pellek adıyla youtube kanalında müthiş coverlar paylaşan adam. ending openingden tut rock metal parçalara kadar bissürü güzel şeyle uğraşıyor. baya hoş. bir kaçını dinledikten sonra -özellikle one pieceden we go- aşık olduğumu düşünmeye başlamıştım, baya araştırdım falan. sonra geçti gibi. her neyse.. bi bakın derim

bi insan öyle sempatik bi karakteri nasıl sevmez anlamıyorum
umursamazlığı olsun bizimkilere olan hayranlığı olsun -ki ölüp ölüp dirilme olarak empati bile kurabiliyorum kimi zamanlar- gayet hoş bence