hybrid child

suzuki san
çok şaşırtıcı bir şekilde nakamura shingiku sensei nin moral bozan eseridir. bu mangaka genelde komedi ağırlıklı çalıştığı için ilk okuduğumda sayfalarını hızlıca geçmiştim. çooook moral bozan bir seri, neyse ki kısa.

animesine gelirsek "izlerken nakamura yine yapmış diyeceksin." cümlesini kurmamı sağlamıştır. anime şirketini de ayrı kutluyorum bu arada. devamı olsaydı sevinir miydim? diye düşündüm lakin olmaması benim adıma daha iyi. dramları iki gözüm iki çeşme, bunalımlara düşmüş bir halde izliyorum. yoksa anime yarım kalmış bir dolu soru ile bitti.

ha çizimlere gelirsek bildiğin nakamura işte. ortaya karışık akihiko-masamune, onodea-misaki-yoshino karışımı gibi erkeklerimiz var. tabi ki hepsi kawaiii, birer şirinlik abidesiler yine.

animesi shounen-ai iken mangası yaoi dir.
asudee
dört bölümcük, hafif bl olan, değişik konusuna rağmen insani duyguları bu kadar az bölümle çok iyi anlatır ve 3 farklı hikayeyi içerir

konusu: hibrid çocuk, sahibinden yeteri kadar sevgi ve ilgi gördüğünde gelişebilen bir robottur. tamamen bir insan ya da makine olmayan hibrid çocuk modelleri sahipleri ile duygusal bağlar kurarlar.
hybrid child aşk, fedekarlık ve dram içeren kısa hikayelerden oluşuyor. sekaichi hatsukoi ve junjou romantica da olduğu gibi üç hikaye bulunuyor. genç kotaro, hibrid çocuğunun ömrü tükendiği zaman sorumluluğun önemini anlıyor. hüzünlü kılıç ustası seya, hibrid çocuğu yuzu'nun yardımıyla tekrar sevmeyi öğreniyor. son olarak da hibrid çocukların tasarımını yapan kurada'nın hikayesi ve kaybettiği aşkından nasıl ilham aldığı anlatılıyor. (alıntı)
rasenya
nakamura senseinin eserlerini ağzım kulaklarımda okumaya alışmışken olmadı bu.duygularımı alt üst etti, keşke okumasaydım da üzülmeseydim dedirtti.

ilk iki hikaye tozpembe olmasa da mutlu sayılabilecek bir sonla bitti, yüreğime su serpildi. peki sensei, neden 3. hikayede tsukishimayı öldürmek zorundaydın ki?onu da tatlı bir şekilde bağlasan olmuyor muydu? buruk da olsa bir tebessüm belirirdi dudaklarımda ilk ikisinin sonundaki gibi ama sensei sen salya sümük ağlattın rasenyayı, ahımı aldın sensei, kalbimi kırdın.


aslında neden bu kadar tepki verdiğimi de anlamıyorum(kendim adına, resmen abartıyorum durumu), çok daha acıklı şeyler izleyip okumuş olduğum halde çoğunda bir damla gözyaşı dökmeden başka bir seriye geçtim.. sanırım olay komedi beklerken dramla karşılaşmakta(dram olduğunu bilsem hazırlı olurdum galiba), herhalde gardımı indirmiştim, bilemiyorum.