itazura na kiss

angela sama
saf ve aptal bir kızla, aşık olduğu zeki ve ukala çocuğun hikayesini anlatan anime... benim sevmediğim serilerden biridir... ana karakterlerden ikisi de çok iticidir bence.ilk sezonu başladığım şeyi bitireyim mantığıyla tamamladım, ikinci sezonu da evlilikle biten bir serinin devamı nasıl olur diye merak ettiğim için izledim... bana göre ne romantikti ne de komik... kız her konuştuğunda geliyolardı bana, hele o kendini bişey sanan budala sevgilisi yok muydu!!!
suzuki san
sevmediğim tarz shoujo. bir kere erkek karakterine öyle gıcık olmuşum ki yıllar geçti izleyeli hala daha irie adlı anime karakteri görünce bi tiksiniyorum. ömrü hayatımda izlediğim en soğuk anime erkeği, bundan shounenlerde bile yok. soğuk, donuk, duvar, lanet, nefret, karşısındakini sürekli küçümseyen bir erkek. böyle kendisini kaf dağında zümrüdü anka kuşu zanneden insanlara zaten gıcığım hele ki erkek modeli hiç mi hiç çekilmiyor.

kızımız kotoko ya gelirsek sevmediğim diğer bir kız modeli. arkadaş adam sana bakmıyorsa bakmıyordur. fıldır fıldır irie nin peşinde. rezil oluyor, aşağılanıyor, küçük düşürülüyor, defalarca reddediliyor. sanarsın dünyada tek erkek irie kaldı. bunca olaydan sonra dünyada sadece irie kalsa gerekli görürsem kıta değiştirmeye kadar giderdim ben olsam. böyle salak aşık kızları da sevmiyorum.

komedi diye izlemeye başladım ancak karakterlerin bu yapılarını sevmediğim için gülemedim. hatta izlediğime pişman olduğum nadir animelerden biridir zira 25 bölümden oluşuyor. lakin benim beğenmemiş olmam gerçekleri değiştirmez. kült olmuş bir animedir. öyledir ki koreliler ayrı, japonlar ayrı dizisini çekip izlenme rekorları kırmış.
karalamadefteri
başrol karakterlerininin karakter özelliklerini sevediğim animedir.
kız zaten suratına tükürsen, yarabbi şükür diyecek :)
erkek de bir soğuk nevale :)
neyse işte öyle...
alovesinceforgotten
iliğimi sömüren, ciğerimi solduran anime.


ilk 12 bölümü resmen kotoko'ya söverek geçirdim. hele bir sahne vardı... irie ve chris, kotoko ile kin-chan'a rastlıyordu randevuları sırasında. akşam eve geldiklerinde de tam odalarına girecekken irie kotoko'ya "birbirinize yakışmışsınız" demişti (yüreğime hançeri sapladın kuso yaro, o öyle söylenir mi?). kotoko bir an ne diyeceğini bilemedi, sonra "evet, o malum birileri gibi bana soğuk cümleler kurmuyor çok nazik," dedi.
irie ne dese beğenirsin?
"yokatta "
soğuk herif!
resmen içim yandı. (bkz:bana ne oluyorsa)
dedim işte gurursuzluğun sınırı bu, kotoko. her halta tamam ama bu sefer çok koydu be...
neyse en azından 13. bölümde yuuki sağ olsun az da olsa mutlu olduk... ben ağacın altında kotoko'yu öpen yuuki sanmıştım ^^' ne bileyim, çocuğu öyle pancar gibi görünce... hehehe ^^"

bölüm 14 bitti az önce. çok kötü olmuş be. naoki bildiğin ooc olmuş... ne deseler "wakatte" diyor. omaiwa wakatte nothing naoki snow -,-

bölüm 18 illet gibiydi. arkadaş ne bitmez çileniz varmış. evlendiniz işte yeter artık mutlu olun ulan. eternal düzeyde sap bir birey olmamdan mıdır, nedir, çok garip geliyor bana bu romantik animelerdeki kavuşma sonrası engeller. zaten kavuştunuz işte. daha ne?


---animeyi bitirdikten sonra gelen edit---


genel olarak değerlendirince hoştu ama 12-13 bölümde anlatılabilecek bir senaryonun bu kadar sündürülmesi insanı sıkıyor.
bir de animenin sinir bozucu tarafları vardı, platonik olan herkesin sonunda birini bulup mutlu olması gibi. farklı ortamlarda ille de birinin gidip gidip kotoko'ya aşık olması gibi (naoki harika tamam da kotoko niye bu kadar gözde?)
bir de yirmili yaşlarının ortalarında olan evli bir kadının saçını iki yandan kurdeleyle bağlayıp örmesi gözlerimi kanattı. galiba kör oldum. evet.
yine de kotomi tatlıydı, sevdim veledi. anasına çekmemiştir inşallah...


ashthemagnificent
hani narutonun efsane konuşması var ya kollarımı koparsan şöyle yaparım, kafamı koparsan gözlerimi dikerim fln diye... işte o azimle bitirdim ben bu animeyi. her şey bağlandı anime hala devam ediyo diyorum noluyo daha ne olabilir? çocuk ottalar! çocuk oluyomuş bi de! allahım ne uyuz karakter yapılandırılmaları, ne sinir bozucu replikler, ne gıcık erkek ne salak kız...
neyse sakinim pöf
kore dizisini izlemedim çünkü konuyu sevmiyorum, animesini izleme sebebim de bir nevi kült oluşuydu. kült olma sebebi de belli, japonlarda kızın erkeğin peşinde koşması normal hatta belki eğlenceli(?) karşılanıyor. yani illa erkek koşacak demiyorum ama bi gururdur bi mantıktır herhangi bir özsaygıdır olmalı insanda. özellikle küçük kızlar için yapılan bir animedeyse bu kadar düşük özsaygısı olan ana karakter bir kızı sevemem kusura bakmasın yazanları. izlediğimiz her şey hayatımızda ve karakterimizde izler bırakır ve ben şahsen kızımın bunu izleyip de gelecekte kendisine böyle davranan saçmasapan bir oğlanın peşinden koşmasını istemem.
içimi döktüm iyi geldi sabah sabah