anahatları snk'yı anımsatan (insanlığın tehdit altında kalıp, devasa ve üstün düşmandan kendini korumak için bir çeşit yüksek duvarın arkasında yaşaması, gastrea'ya karşı oluşturulan sivil güvenlik birimleri vs..) ama kurgu ve detayları sürükleyici olan animedir. yoğun dram içerir, ağlatır.
o gaz maskeli hastaların olduğu korkunç bölümden sonra ara verip, tekrar izlemeye karar verdiğimde taş melekli bir diğer korkunç bölümüne denk gelip asla devam edemediğim dizi.
normalde korku filmi izlerken falan korkan biri değilimdir ama bu iki bölüm tuhaf bir şekilde korkuttu beni. (-_-)"
normalde korku filmi izlerken falan korkan biri değilimdir ama bu iki bölüm tuhaf bir şekilde korkuttu beni. (-_-)"
finalinde ağlamıştım ben yaa. internette izlediğim ilk animeydi, hey gidi.. çok nostaljik oldu bu başlık benim için
suyla, yüzmeyle olan ilişkisi ve tabii ki muhteşem karakter çizimlerinden dolayı görür görmez vurulduğum anime.
finaliyle sövdüren amimedir, baş karakteri standart «aptal aşık» modunda olduğundan esas oğlan olması gereken zero yu harcar. (-_-)
güldürmesini beklemediğim, ama güldüren film. kesinlikle çok kaliteli ve orijinal bir yapımdı, ama..
127 saat cidden fenaydı, beni mahvetmişti. adamın kurtulmak için bocalaması, yapmak zorunda kaldığı şeyler... brr! gerilmekten bir hal oldum film boyu, öyle tuhaf bir psikolojiyle kalktım ki başından.. ikisini aynı kefeye koyuyorsanız izlenmemesi gerekenler listeme alacağım bu filmi
araba yarışını bile kalbi kaldırmayan bir zavallı olarak, oynandığı mekandan dahi uzak durduğum oyundur. (o.o)
neden kimse greil'den bahsetmemiş ya? sebastian ve ciel insanda hayranlık uyandırıyor hatta ortalığa moe saçtırıyor ama greil o animenin tuzu biberi bence. acayip eğlenceli, acayip komik bir karakter, sıkıldıkça izlenebilecek cinsten
ryukon'a hajime no ippo, grayetekmeatankedi'ye mirai nikki, greenmustang'e toradora neyse, hyouka da bana odur işte. :d houtarou'ya, düşünürken saçını çekiştirmesine, tembelliğine, karşısındaki olayı hayal gücüyle harmanlayarak görmesine, huysuzluğuna bayılırım! chitanda'nın sinir bozucu merakı ve bitmek bilmeyen saflığı da eklenince tadından yenmez olmuş bence. hyouka'yla aramda tuhaf bir bağ var kısacası... işte öyleee. (^_^)
nam-ı diğer aşk. çok severim darker than black serisini. (^-^)
japoncada "öpücük" manasına gelir.
aynı zamanda shiki'nin açılış şarkısıdır, buck-tick tarafından bizlere sunulmuş bir nimettir.
aynı zamanda shiki'nin açılış şarkısıdır, buck-tick tarafından bizlere sunulmuş bir nimettir.
animenin en sevimsiz adamı hijikata, en harika adamı da saitou'ydu bence. bunlar bir yana, animenin anlattığı dönemin acısı, dramı beni benden alıyor. bu dönemi ele alan başka anime izlemedim ama hakuouki'yi kendi sınırları dahilinde başarılı buluyorum sanırım. birçok sahnede çaresizlikleri ve pes edemeyişleri oldukça iyi yansıtılmıştı. kısacası sıradan bir reverse-harem olarak göremiyorum bu animeyi. gerçi ovalar biraz can sıkıcıydı diyebilirim, bana bayağı gelmişti.
2014 sezonunun bir diğer orijinal animesi. konulaya biraz sert, biraz da hızlı bir giriş yaptık ilk bölümle ama beklentilerimi yükselten bir anime. ayrıca soundtrackleri farklı ve zevkli bir tarza sahip.
openingine bayılırım bu animenin, ama sonu beni hayal kırıklığına uğratmıştı. ne kadar saçmalayabiliriz diye uğraşmışlar sanki. (-__-)
müzik konulu animeler içinde, sakamichi no apollon ile birlikte başı çeker benim için. buna rağmen, chiaki'nin ***burada bir sürü hakaret var*** olduğunu düşünüyorum. bu kadar sevdiğim bir animede, bu kadar tiksindiğim bir karakterin olması garip. (°-°)
gerçekten zevk alarak izlediğim ilk spor animesi. böbrek üstü bezlerimin çalıştığını hissediyorum sayesinde. (°-°)
şöyle entrylere göz gezdirince gördüğüm kadarıyla sözlüğün pek sevilen bir senpaisi. sık sık uzaylı geçmiş ya hani, uzaylıotta da diyebiliriz.
'dondake' 'doredake'nin biraz argoya kaçan günlük kullanımıdır. 'ne kadar' manasına gelir; uzaklık, sıklık ya da miktar sormak için kullanılabilir.
edit: şimdi öğrendim ki, homoseksüel japon erkekleri tarafından kullanılmaya başlanılmış, aslında manasız olan, lakin hayranlık anlarında söylenen bir kelimeymiş. bir komedyen tarafından eğlenceli olduğu düşünülerek medyaya yansıtılmış vee artık sizi şaşırtan, havalı ya da etkileyici bulduğunuz bir şey karşısında kullanılan bir sözcükmüş. biraz 'what the... ' gibi bir aanlam söz konusu.
peki bu iki tanımın birbiriyle ilişkisi ne ve hangisinin doğruluk payı daha fazla? an itibariyle bu konuda hiçbir fikrim yok.
edit2: bu girdiden sonra izlediğim her animeye dikkat ettim de, ilk kullanım gençler arasında çok yaygınmış gibi yansıtılmış. dolayısıyla benim için birinci kullanım eftaldir, doğru kullanımdır artık
edit: şimdi öğrendim ki, homoseksüel japon erkekleri tarafından kullanılmaya başlanılmış, aslında manasız olan, lakin hayranlık anlarında söylenen bir kelimeymiş. bir komedyen tarafından eğlenceli olduğu düşünülerek medyaya yansıtılmış vee artık sizi şaşırtan, havalı ya da etkileyici bulduğunuz bir şey karşısında kullanılan bir sözcükmüş. biraz 'what the... ' gibi bir aanlam söz konusu.
peki bu iki tanımın birbiriyle ilişkisi ne ve hangisinin doğruluk payı daha fazla? an itibariyle bu konuda hiçbir fikrim yok.
edit2: bu girdiden sonra izlediğim her animeye dikkat ettim de, ilk kullanım gençler arasında çok yaygınmış gibi yansıtılmış. dolayısıyla benim için birinci kullanım eftaldir, doğru kullanımdır artık
karakterlerden birinin, artık sadece et yığınından ibaret olan hoşlandığı zavallının fotoğrafını çekmesiyle zihnimde yer edinen gore anime. adını duyar duymaz çekilen fotoğraf gelir aklıma, sonra kızın sesinin çocuğun zihninde yankılanması. (°-°)