beyblade

ryukon
çocukken televizyonda izlediğimiz. her bölümünü büyük bir heves ve heyecanla beklediğimiz seri... topaçları ile dünyayı kurtarmaya çalışan çocukların hikayesi...
hermioneg
neyse çocukken kai'ye aşıktım, çizgifilm-anime evrenindeki 3. aşkımdı sanırım :)
konusu da birçok diziye taş çıkartır, bir ara tekrar izlesem mi acaba
rasenya
ah kai ilk aşklarımdan biri olan kai. seni de kırmızı anka kuşunu da ne denli özlediğimi başlığı görünce fark ettim, ah rei yi de unutmamalıyım o da pek karizmatikti<3 :)
küçükken kardeşimin de benim de bir sürü beybladeimiz vardı, kaliteli metal beybladeleri modifiye eder dururduk saha almadan önce leğenin içinde saha alınca da onun içinde turnuva düzenlerdik kuzenlerle. çok eğlenirdik
geçen yıllarda yeni versiyonunu görünce neredeyse seriden soğumuştum.
ashthemagnificent
orta okulda iki ayrı serisini takip ederdim, lisede oturup hepsini tekrar baştan izledim öyle de çok ama aşırı çok severdim ki hala çok severim. gri saçı sevdiren kai, beyaz kaplanı ve örgü saçıyla rei, amerikalı ve sorunlu annesiyle max ve klasik başrol takao ile harikulade maceralar yaşadık. bilgisayar çocuğun adını hatırlamıyorum maalesef bir de bi kız vardı onu kıskanırdım. yeni seriye bakmadım, bakmam da... eskilere saygı pls. ha benim de bir beyblade im vardı, etrafımda çoluk çocuk olmadığı için tek başıma oynardım ama güzel günlerdi.
1
trao
Bana göre 1. sezonu en iyisidir;
Amerika'daki turnuva, Avrupa'ki kutsal canavarları yakalamaya çalışanlar, Baykal Gölü'ndeki maç, hele o açılış müziği...

saprofit89
rei kon'un tam adını ilk sezonda hiç duymamıştım, sonraki sezonlarda şöyle bir baktım sadece sarmadı orada öğrenmiştim, bilgiç'in adını da hiç öğrenemedim çok şeyapmadım.

beyblade çıktığında mahalledeki çocuklar orijinallerini alıp oynuyorlardı, ben ailemden almalarını isteyemedim bile, istesem alırlar mıydı bilmiyorum tabii orasını kurcalamayacağım. neyse ben evde kendi imkanlarımda çakma topaç yapma denemelerine giriştim, fırlatma şeridi için ip kullanıyordum sürekli kopuyordu tabii 16 kat kullanırdım, ağırlık için somun ne bulursam kullanırdım, içini dengelemek için cam macunu kullanırdım, yuvarlak başlı bir çivi takarak hem pürüzsüz tutma sapı(ip sardığım yer) hem zeminde sürtünmesiz dönüş sağlıyordum; sonra mahalleden benim gibi kafadar bir arkadaşım vardı isim vermiyim, onların maddi durumu daha iyiydi ama o da benim gibi kendi topacını yapıyordu, birbirimize fikirler veriyorduk, bana damacana kapağını keserek saldırı çemberi yapmayı göstermişti, bayağı kafa tutabiliyorduk orijinal beyblade'lere...