Mubi Türkiye'ye geliyormuş! 🎉🎉🎉
https://mubi.com/tr/films/the-legend-of-the-stardust-brothers
otakuturk.net/foto
Günün acı haberi.
Hayır efendim, olmaz ben bunu kabul etmiyorum.
Ama etmek zorundayım. Çünkü son sözlerini söylemişler... 😩
(bkz:epilogue)
Hayır efendim, olmaz ben bunu kabul etmiyorum.
Ama etmek zorundayım. Çünkü son sözlerini söylemişler... 😩
(bkz:epilogue)
Ciddi ciddi duygulandığım başlık.
Buraya geldiğim zaman Otaku Türk Sözlük kurulalı 3-4 yıl falan olmuştu. O zamanlar Sözlükspot'taydık tabii ki.
Aradan 6 yıl geçmiş, şaka gibi. 😅
İyi ki doğmuşsun Otaku Türk ❣️
Buraya geldiğim zaman Otaku Türk Sözlük kurulalı 3-4 yıl falan olmuştu. O zamanlar Sözlükspot'taydık tabii ki.
Aradan 6 yıl geçmiş, şaka gibi. 😅
İyi ki doğmuşsun Otaku Türk ❣️
Dünya çapında hepimizin "Tiktok" olarak bildiği Çinli video paylaşım ağı. Eylül 2016'da kurulan bu ağın nota gibi görünen logosunun aslında douyin'in d'sinden geldiği de bilinir.
otakuturk.net/foto
Uzun bir süredir kullanıcılarının paylaştıkları içeriklerden dolayı sayısız eleştiri alan uygulama, geçtiğimiz aylarda ise akla hayale gelmeyecek kadar çok kullanıcı verisi çaldığı ortaya çıkmasıyla gündeme gelmişti. Ardından ABD ve Hindistan gibi pek çok ülkede yasaklanmış, Türkiye'de ise denetime alma kararı çıkmıştı.
otakuturk.net/foto
otakuturk.net/foto
otakuturk.net/foto
Uzun bir süredir kullanıcılarının paylaştıkları içeriklerden dolayı sayısız eleştiri alan uygulama, geçtiğimiz aylarda ise akla hayale gelmeyecek kadar çok kullanıcı verisi çaldığı ortaya çıkmasıyla gündeme gelmişti. Ardından ABD ve Hindistan gibi pek çok ülkede yasaklanmış, Türkiye'de ise denetime alma kararı çıkmıştı.
otakuturk.net/foto
otakuturk.net/foto
Kayama Licca (香山リカ)
Nam-ı diğer “Licca-chan” (リカちゃん)
Dünyanın hatırı sayılır oyuncak şirketlerinden Takara'nın 1967 yılında “Artık kız çocukları için de bir şeyler yapmalıyız.” diyerek “şak!” diye ürettiği ve Barbie'ye meydan okuyabilecek kadar şirin oyuncak bebeği. Eski bir shoujo mangakası ve aynı zamanda Leiji Matsumoto'nun karısı olan Miyako Maki tarafından tasarlandığı bilinir. Günümüzde sadece Japonya'da değil tüm dünyada ünlü olan Licca bebekleri Türkiye'de çok az kişi tarafından bilinmektedir.
otakuturk.net/foto
Licca bebekleri zamanla görünüş değiştirmiş, günümüze kadar süren bu değişimler 4 nesil olarak gruplara ayrılmıştır.
otakuturk.net/foto
Hikayesi:
Licca Kayama 11 yaşında gayet mutlu Japon-Fransız melezi bir kızdır, yemek yapmayı, modayla ilgilenmeyi, spor yapmayı, seyahat etmeyi ve Twitter & Instagram'da takılmayı çok sever. Oldukça geniş bir ailesi vardır. Dünyanın dört bir yanından arkadaşları vardır.
Licca'nın ailesi:
Orie Kayama => Licca'nın annesi. Kendisi bir Japon ve moda tasarımcısı. 33 yaşındadır. Licca'nın moda sevgisi annesinden gelmektedir.
Pierre Kayama => Licca'nın babası. Kendisi bir Fransız ve müzisyen. 36 yaşındadır.
Miki ve Maki => Licca'nın ikiz kız kardeşleri. 4 yaşındalar.
Miku, Kako ve Gen => Licca'nın en küçük ve üçüz kardeşleri. Miku ve Kako kızdır. Gen ise erkektir, aynı zamanda ailenin tek erkek çocuğudur. Üçü de 1 yaşındadır.
Yoko Kayama => Licca'nın anneannesi.
Hiroshi Kayama => Licca'nın anne tarafından dedesi.
Albert => Licca'nın baba tarafından dedesi. Hangi ülkeden olduğu bilinmiyor, muhtemelen Fransız.
Milene Miramond => Licca'nın babaannesi ve kendisi bir Fransız.
otakuturk.net/foto
Licca'nın arkadaşları:
Maria => Kendisi bir Fransız ve saç tasarımı konusunda çok başarılıdır. Büyüdüğünde bir saç tasarımcısı olmayı istiyor.
Alice => Kendisi bir İngiliz ve oldukça dinamik, pozitif bir kişiliğe sahiptir. Büyüdüğünde bir top model olmayı hedefliyor.
Sakura => Kendisi bir Japon ve Licca ile aynı yaştadır. Modayla ve saç tasarımı ile ilgilenir. Büyüdüğünde bir makyaj sanatçısı olmayı istiyor.
Emily => Kendisi bir İngiliz ve bir çocuk model olarak çalışıyor. Bazen insanlara kırıcı şeyler söyleyebilir ama gerçekte oldukça nazik bir kişiliğe sahiptir. Büyüdüğünde tasarımcı olmayı istiyor.
Hina => Kendisi bir Japon ve kendine özgü tatlılarını yapmayı çok seviyor. Aynı zamanda büyüdüğünde bir pop idolü olmayı istiyor.
Haruto Sakurai => Licca'nın erkek arkadaşı ve gelecekteki eşi. Futbolla ilgilenmeyi çok seviyor. Bu arada kendisi bir Japon.
Tsubasa Aoi => Licca'nın iki idol arkadaşından biri.
Misaki Oshima => Licca'nın diğer idol arkadaşı.
Karen => Licca'nın diğer yetenekli bir arkadaşı.
otakuturk.net/foto
80'li yıllarda “Super Doll Licca-chan” isminde animesi yapılmıştır.
otakuturk.net/foto
Fukushima'da Licca ile alakalı her şeyi bulabileceğiniz ve kendi özel Licca bebeklerinizi de tasarlayabileceğiniz リカちゃんキャッスル (Licca Castle) adında bir yer bulunmaktadır.
otakuturk.net/foto
Sıradaki bilgi Ariana Grande hayranlarına gelsin:
Yakın bir zamanda Licca ve Grande arasında bir işbirliği oldu. Tasarlanan özel bebeklerin yanı sıra "Focus" şarkısı için özel bir klip çekildi.
otakuturk.net/foto
Peki Licca ülkemizde nasıl tanındı?
2001 yılında Licca'nın yetişkin ve hamile bir versiyonu üretildi. 16 Kasım 2001 tarihli Hürriyet Gazetesi'nde ise "Japon Barbie'ler Hamile" başlıklı habere konu oldu.
otakuturk.net/foto
https://www.hurriyet.com.tr/kelebek/japon-barbieler-hamile-37414
otakuturk.net/foto
Bu arada, benim de bir Licca bebeğim var. Hatta kendisine bir Instagram hesabı açmıştım.
https://www.instagram.com/turkeyadventuresoflicca/
otakuturk.net/foto
Nam-ı diğer “Licca-chan” (リカちゃん)
Dünyanın hatırı sayılır oyuncak şirketlerinden Takara'nın 1967 yılında “Artık kız çocukları için de bir şeyler yapmalıyız.” diyerek “şak!” diye ürettiği ve Barbie'ye meydan okuyabilecek kadar şirin oyuncak bebeği. Eski bir shoujo mangakası ve aynı zamanda Leiji Matsumoto'nun karısı olan Miyako Maki tarafından tasarlandığı bilinir. Günümüzde sadece Japonya'da değil tüm dünyada ünlü olan Licca bebekleri Türkiye'de çok az kişi tarafından bilinmektedir.
otakuturk.net/foto
Licca bebekleri zamanla görünüş değiştirmiş, günümüze kadar süren bu değişimler 4 nesil olarak gruplara ayrılmıştır.
otakuturk.net/foto
Hikayesi:
Licca Kayama 11 yaşında gayet mutlu Japon-Fransız melezi bir kızdır, yemek yapmayı, modayla ilgilenmeyi, spor yapmayı, seyahat etmeyi ve Twitter & Instagram'da takılmayı çok sever. Oldukça geniş bir ailesi vardır. Dünyanın dört bir yanından arkadaşları vardır.
Licca'nın ailesi:
Orie Kayama => Licca'nın annesi. Kendisi bir Japon ve moda tasarımcısı. 33 yaşındadır. Licca'nın moda sevgisi annesinden gelmektedir.
Pierre Kayama => Licca'nın babası. Kendisi bir Fransız ve müzisyen. 36 yaşındadır.
Miki ve Maki => Licca'nın ikiz kız kardeşleri. 4 yaşındalar.
Miku, Kako ve Gen => Licca'nın en küçük ve üçüz kardeşleri. Miku ve Kako kızdır. Gen ise erkektir, aynı zamanda ailenin tek erkek çocuğudur. Üçü de 1 yaşındadır.
Yoko Kayama => Licca'nın anneannesi.
Hiroshi Kayama => Licca'nın anne tarafından dedesi.
Albert => Licca'nın baba tarafından dedesi. Hangi ülkeden olduğu bilinmiyor, muhtemelen Fransız.
Milene Miramond => Licca'nın babaannesi ve kendisi bir Fransız.
otakuturk.net/foto
Licca'nın arkadaşları:
Maria => Kendisi bir Fransız ve saç tasarımı konusunda çok başarılıdır. Büyüdüğünde bir saç tasarımcısı olmayı istiyor.
Alice => Kendisi bir İngiliz ve oldukça dinamik, pozitif bir kişiliğe sahiptir. Büyüdüğünde bir top model olmayı hedefliyor.
Sakura => Kendisi bir Japon ve Licca ile aynı yaştadır. Modayla ve saç tasarımı ile ilgilenir. Büyüdüğünde bir makyaj sanatçısı olmayı istiyor.
Emily => Kendisi bir İngiliz ve bir çocuk model olarak çalışıyor. Bazen insanlara kırıcı şeyler söyleyebilir ama gerçekte oldukça nazik bir kişiliğe sahiptir. Büyüdüğünde tasarımcı olmayı istiyor.
Hina => Kendisi bir Japon ve kendine özgü tatlılarını yapmayı çok seviyor. Aynı zamanda büyüdüğünde bir pop idolü olmayı istiyor.
Haruto Sakurai => Licca'nın erkek arkadaşı ve gelecekteki eşi. Futbolla ilgilenmeyi çok seviyor. Bu arada kendisi bir Japon.
Tsubasa Aoi => Licca'nın iki idol arkadaşından biri.
Misaki Oshima => Licca'nın diğer idol arkadaşı.
Karen => Licca'nın diğer yetenekli bir arkadaşı.
otakuturk.net/foto
80'li yıllarda “Super Doll Licca-chan” isminde animesi yapılmıştır.
otakuturk.net/foto
Fukushima'da Licca ile alakalı her şeyi bulabileceğiniz ve kendi özel Licca bebeklerinizi de tasarlayabileceğiniz リカちゃんキャッスル (Licca Castle) adında bir yer bulunmaktadır.
otakuturk.net/foto
Sıradaki bilgi Ariana Grande hayranlarına gelsin:
Yakın bir zamanda Licca ve Grande arasında bir işbirliği oldu. Tasarlanan özel bebeklerin yanı sıra "Focus" şarkısı için özel bir klip çekildi.
otakuturk.net/foto
Peki Licca ülkemizde nasıl tanındı?
2001 yılında Licca'nın yetişkin ve hamile bir versiyonu üretildi. 16 Kasım 2001 tarihli Hürriyet Gazetesi'nde ise "Japon Barbie'ler Hamile" başlıklı habere konu oldu.
otakuturk.net/foto
https://www.hurriyet.com.tr/kelebek/japon-barbieler-hamile-37414
otakuturk.net/foto
Bu arada, benim de bir Licca bebeğim var. Hatta kendisine bir Instagram hesabı açmıştım.
https://www.instagram.com/turkeyadventuresoflicca/
otakuturk.net/foto
Zamanında Figurex sitesinde karalamalar yaparken ortaya çıkmış, bayrak astıran küçük makalem. Astro Boy'dan tutun nadir bilinenlere kadar 3-4 tane bir şeyler bulmuştum.
(bkz:Osamu Tezuka)
(bkz:Türkiye)
https://figurex.net/osamu-tezuka-ve-turkiye-turkler-iliskisi/
(bkz:Osamu Tezuka)
(bkz:Türkiye)
https://figurex.net/osamu-tezuka-ve-turkiye-turkler-iliskisi/
şu sıralar yaptığım eylem.
sebebinin ne olduğu fark etmeksizin çok kötü şeyler yaşadığım şu zamanlarda böyle bir inanç kafamı kurcalıyor. düşünsenize, öyle biri gelecek ki bütün dünyayı tek eylemiyle değiştirecek ve bunu yaparken de hiç kimsenin can ve mal güvenliği tehlikede olmayacak. "keşke" dediğinizi duyar gibiyim, kaldı ki ben de öyle diyorum. ama teknik olarak böyle bir şey neredeyse imkansız, çünkü mutlaka "barışı getirmek" adı altında savaşlar çıkacak, yüzlerce, hatta binlerce ya da milyonlarca canlı yaşamını yitirecek. ama benim sorunum bunların olmasını engellemekte. yani sırf barışı yaymak için bile olsa kimsenin acı çekmesini istemiyorum, bu benim bünyemin, vicdanımın kaldırabileceği, dayanabileceğim bir şey değil ne yazık ki.
(bkz:keşke)
sebebinin ne olduğu fark etmeksizin çok kötü şeyler yaşadığım şu zamanlarda böyle bir inanç kafamı kurcalıyor. düşünsenize, öyle biri gelecek ki bütün dünyayı tek eylemiyle değiştirecek ve bunu yaparken de hiç kimsenin can ve mal güvenliği tehlikede olmayacak. "keşke" dediğinizi duyar gibiyim, kaldı ki ben de öyle diyorum. ama teknik olarak böyle bir şey neredeyse imkansız, çünkü mutlaka "barışı getirmek" adı altında savaşlar çıkacak, yüzlerce, hatta binlerce ya da milyonlarca canlı yaşamını yitirecek. ama benim sorunum bunların olmasını engellemekte. yani sırf barışı yaymak için bile olsa kimsenin acı çekmesini istemiyorum, bu benim bünyemin, vicdanımın kaldırabileceği, dayanabileceğim bir şey değil ne yazık ki.
(bkz:keşke)
türkçe sosyal medya jargonunda anlamdaşı "at fav'a bekle" olan kısaltma.
doğrusu "tasukete" olan cümle. hızlı telaffuz ettiğimizde "taskete" diye çıkıyor ağzımızdan.
Yabancı insanlardan korkmak veya nefret etmek anlamına gelen psikolojik/psikiyatrik hastalık. "Irkçılık psikolojik bir hastalıktır." deyince bize dünyanın lafını sayıyorlar ama bal gibi de ruh hastalığı işte.
Türkiye'de yaşayıp da Japonya'ya merak salan, üstüne bir de Japonya'yı gezip tozan, oraya taşınan, hatta oranın havasına alışan insanların kafasını bir hayli kurcalayan bir gerçek. Bunun asla kültürel farklılıklarla alakası yok, "dost ülkeyiz" falan filan diye geçiştirilemeyecek kadar ciddi, bu tamamen farklı bir durum. Faydalı olduğu için Japonya'da yapılan, normal-doğal ne varsa Türkiye'de saçma sapan sebeplerden dolayı zararlı olarak görülüyor.
Onlardaki bilgi, farkındalık yok bizde. Mesela bir şeyi parmakla göstermenin dikkat dağınıklığı riskini azalttığı bilimsel olarak kanıtlanmış, adamlar bunu Japonya'da özellikle de tehlikeli işlerde (inşaat vb.) kullanıyor ki kaza olma ihtimali oldukça düşüyor ama biz bunu Türkiye'de yapmaya kalkışsak ya "ayıp" derler ya da akıl hastanesine/hapse kadar yolumuz olur.
Japonya'da olan azim de bizde yok mesela. Onlar depremlere karşı önlem almak için her şeyi yapar, üstüne "yetmez" diyerek en iyisini yapmaya çalışıyorlar ama biz "nasılsa öleceğiz ya boşver" diyerek tembellik ediyoruz.
Onlardaki ahlak da bizde yok. Adamlar en küçük hatalarında bile büyük düşünüyor, küçük hataların büyük sorunlar doğuracağını biliyor, hatta çoğu utancından dünyanın acısını çekip intihar etmeye bile kalkışıyor. Ama bizde ne utanma var ne de başka bir şey, hatalarımızın üstüne gide gide onları daha da kötü yapıyoruz.
Ya alt tarafı "özür dilerim" diyeceksin ya, onu bile yapmaktan acizsen sen yaşama, git öl daha iyi.
Buna ek olarak adamlar gelenekleriyle modern yaşantıyı dengede tutmuş, her ne kadar teknoloji devi falan bile olsan geleneklerinden vazgeçemiyorsun ama Türkiye'de biz "ya gelenek ya da modern şeyler olacak, sadece bir tanesi" diye saçma sapan bir şey ortaya atmışız. Neymiş, eğer teknolojide ilerlersek geleneklerimizi unuturmuşuz. Yooo... Bak adamlar unutmuyor, sen de paşa paşa unutmamasını öğreneceksin.
Hadi bir de bonus bilgi vereyim: Japonya'da mülteci bile olsan sıradan Japon vatandaşı ile aynı muameleyi görürsün, orada senin ırkına veya hangi etnik topluluktan geldiğine falan bakmazlar çünkü bunun senin davranışlarına zerre kadar etki etmeyeceğini bilirler ama biz Türkler alayına zenofobik insanlarız.
Cidden konu-gündem fark etmeden ne çekiyorsak cahillerden çekiyoruz.
Onlardaki bilgi, farkındalık yok bizde. Mesela bir şeyi parmakla göstermenin dikkat dağınıklığı riskini azalttığı bilimsel olarak kanıtlanmış, adamlar bunu Japonya'da özellikle de tehlikeli işlerde (inşaat vb.) kullanıyor ki kaza olma ihtimali oldukça düşüyor ama biz bunu Türkiye'de yapmaya kalkışsak ya "ayıp" derler ya da akıl hastanesine/hapse kadar yolumuz olur.
Japonya'da olan azim de bizde yok mesela. Onlar depremlere karşı önlem almak için her şeyi yapar, üstüne "yetmez" diyerek en iyisini yapmaya çalışıyorlar ama biz "nasılsa öleceğiz ya boşver" diyerek tembellik ediyoruz.
Onlardaki ahlak da bizde yok. Adamlar en küçük hatalarında bile büyük düşünüyor, küçük hataların büyük sorunlar doğuracağını biliyor, hatta çoğu utancından dünyanın acısını çekip intihar etmeye bile kalkışıyor. Ama bizde ne utanma var ne de başka bir şey, hatalarımızın üstüne gide gide onları daha da kötü yapıyoruz.
Ya alt tarafı "özür dilerim" diyeceksin ya, onu bile yapmaktan acizsen sen yaşama, git öl daha iyi.
Buna ek olarak adamlar gelenekleriyle modern yaşantıyı dengede tutmuş, her ne kadar teknoloji devi falan bile olsan geleneklerinden vazgeçemiyorsun ama Türkiye'de biz "ya gelenek ya da modern şeyler olacak, sadece bir tanesi" diye saçma sapan bir şey ortaya atmışız. Neymiş, eğer teknolojide ilerlersek geleneklerimizi unuturmuşuz. Yooo... Bak adamlar unutmuyor, sen de paşa paşa unutmamasını öğreneceksin.
Hadi bir de bonus bilgi vereyim: Japonya'da mülteci bile olsan sıradan Japon vatandaşı ile aynı muameleyi görürsün, orada senin ırkına veya hangi etnik topluluktan geldiğine falan bakmazlar çünkü bunun senin davranışlarına zerre kadar etki etmeyeceğini bilirler ama biz Türkler alayına zenofobik insanlarız.
Cidden konu-gündem fark etmeden ne çekiyorsak cahillerden çekiyoruz.
Meşhur bir Hokuto no Ken repliği. Duyulduğu an "Nani?!" diyerek karşılık verilmelidir.
(bkz:omae wa mou shindeiru)
(bkz:haku)
Japonların özellikle de yazılım paylaşmak için kullandıkları bir çeşit topluluk sitesi, MMD modeli arayanlar için DeviantArt'ın aksine tam bir hazine niteliğinde.
https://bowlroll.net/
https://bowlroll.net/