confessions

ryukon

➤ - Admin

  1. toplam giri 2117
  2. takipçi 22
  3. puan 21255

valheim

ryukon
bu aralar gerek ülkemizde gerekse de dünyada popüler olan hayatta kalma oyunu. ayrıca 32 liralık fiyatı, 500mb boyutu ve düşük sistem gereksinimi istemesine rağmen yüksek görüntü kalitesi sunmasıyla da oyuncuların kalbini daha da fazla kazanan oyundur. geçtiğimiz günlerde henüz 1 aylık dahi olmamasına rağmen anlık 500 bin oyuncu barajını geçerek, steam üzerinde anlık olarak en çok kişi tarafından oynanan 2. oyun olmuştur. açıkçası oyunun çıkışı, yükselişi ve bir anda tüm dünyada popüler olması bana fortnite'ın ilk çıktığı zamanları hatırlattı. fortnite'da böyle bir anda patlamıştı fakat şimdilerde adı sanı pek duyulmuyor. umarım bu oyunun da sonu ona benzemez

edit: oyunu 100 saat civarı oynamış ve hala da oynayan birisi olarak yazıyorum. oyun güzel ve eğlenceli. gemi ile seyahat, farklı biomlardaki farklı hava koşullarında hepsi birbirinden güçlü birçok yaratıkla savaşmak falan gerçekten zevkli oluyor. ayrıca mmorpg'lerdeki gibi statlarının olması, birçok farklı silah ve gelişme imkanı vermesi, her boss için ayrı ayrı hazırlık yapmak vs güzel şeyler. hele ki arkadaşlarla falan acayip sarıyor, oyunun başından kalkmak istemiyorsunuz. Ancak oyunun tek bir sıkıntısı var o da oyunun belirli bir yerden sonra sürekli tekrara düşmesi. oyunun başlarında ilk boss'u yeniyorsun karşına trol çıkıyor. trol'de öyle böyle değil ilk boss'dan daha güçlü bir yaratık. kara orman'ın birçok yerinde spawn oluyor ve yeri geliyor aynı anda 3 tane trol ile savaşıyorsun falan heyecan dorukta yani ama belirli bir süre sonra ona da alışıyorsun. sonra maden olayı başlıyor. ilk boss'dan sonraki her boss için ayrı bir madenden yapılmış ekipmana ve ayrı bir savaş taktiğine ihtiyaç duyuyorsun ve sırasıyla tunç, demir, gümüş, kara demir diye madenlere ihtiyacın oluyor. işte burada oyun sıçıyor. tamam farklı farklı biomlarda farklı seviyede yaratıklar kesmek ve mücadele etmek güzel ama belirli bir süre sonra sürekli maden kazmaktan bıkıyorsun. bir ara o kadar çok madene ihtiyacımız vardı ki, ekipteki herkesin üzerinde her şeyden 1 tane ama kazmadan 4 tane bulunuyordu. öyle maden kazmak gerekiyordu yani. oyunun her şeyi iyi ama işte burada sıçıyor. bazı madenleri kazarak değil de yaratık keserek düşürebiliyor olsaydık çok daha iyi olurdu diye düşünüyorum. yine de her şeye rağmen oyun güzel oynayın.

yayıncıların donanım sponsorlarının olmasını kıskanmak

ryukon
yaptıkları işi, parayı, pulu vs değil de şu olayı çok pis kıskanıyorum. düşünsenize siz evdeki ekran kartınızla acı çekerek, en düşük ayarlarda oyun oynamaya çalışıyorsunuz ama adamlara rx 3090'ı sponsor yolluyor veya siz hala ps3 ile oynuyorsunuz ya da ps4'e, ps5 çıktıktan sonra ancak sahip olabilmişsiniz ama adamlara ps5 çıkar çıkmaz sponsor tarafından yollanıyor. çok iyi değil mi ya? mesela benim kulaklığın derisi soyuldu, rengi soldu, süngerleri parçalanıyor falan yani şaftı kaydı ama ben boşuna masraf etmeyeyim diye değiştiremiyorum fakat adamlarda kablolu, kablosuz, ışıklı, ışıksız, farklı renk seçenekli vs. vs. kulaklık var. mikrofonları, kameraları, gamepadleri, ekranları, klavyeleri, mouseları vs saymıyorum. çok iyi değil mi?

assassins creed 2

ryukon
assassins creed serisinin ikinci, ezio üçlemesinin ise ilk oyunudur. 2009 yılının son çeyreğinde piyasaya sürülmüştür. çoğu assassin's creed sevdalısını seriye bağlayan ve oyunun bugünlere gelmesini sağlayan oyundur da diyebiliriz. hikayesi 1470'lerin İtalya'sında geçmektedir. ilk oyunun ardından birçok eksik giderilmiş ve getirilen yeni özellikler ile birlikte biz oyunculara daha kaliteli ve daha eğlenceli bir oyun sunulmuştur.

oyun genel olarak güzel. bir oturuşta 8-10 saat hatta daha uzun süreler sıkılmadan oynayabilirsiniz. çatılara çıkmak, hoplamak, zıplamak, sağda solda düşman öldürmek falan zevkli işler. eğlenceli, görevleri çok zor olmayan ve yan görevlerle birlikte 2-3 günde %100 olarak bitirebileceğiniz bir oyun. sadece ana göreve odaklanırsanız daha kısa sürede de bitirebilirsiniz.

oyunun kötü ve eksik yanları;
-süreye dayalı görevlerin süresinin ucu ucuna yetmesi; bazı görevlerde, özellikle suikatçi mezarı görevlerinde, az kafamda bir plan yapayım, şuradan şuraya atlarımm oradan da oraya atlasam vs. diye düşünürseniz süre bitiyor. yani sürenin bitmemesi için pata küte bölümleri geçmeniz gerekiyor. bir de düşerseniz vay halinize. sırf bu sürenin son anda bitmesi yüzünden 5dk'da yapacağım görevleri yarım saatte yaptığımı bilirim.

-tam atlamamız gereken noktaya atlamamıza rağmen, karakterin yer yer atladığımız noktaya tutunmaması; bug mıdır yoksa başka bir hata mıdır bilemiyorum ama yer yer karakterin atladığım yere tutunmaması problemiyle karşılaştım ve bu yüzden birkaç kez öldüm. yani düşmanlar öldüremedi de çatıdan çatıya atlamak öldürdü. fıstık gibi atlamışım tutunsana işte yoook, illa düşecek. canı sağolsun.

-manuel kayıt yapamama sorunu; belki de oyunun en büyük sorunu bu durumdur. oyunda manuel kayıt özelliği yok. yani kayıt için oyunun insafına kalmışsınız. süreyi zar zor yetiştirmiş ve görevi bitirmek üzeresindir. şu son atlamayı yapmadan da bir kayıt yapayım dersin ama yapamazsın. neden? çünkü manuel kayıt yoktur. yemin ediyorum, normalde ekranda sürekli "kayıt tamamlandı" yazısı yazmasından nefret ederim ama bu oyunda mumla arar oldum.

kısaca bu 3 sorun olmasa oyun çok daha eğlenceli olabilirdi. bu şekilde de eğlenceli ama bazen 5dk'da ve tek seferde yapacağınız görevleri, saçma sapan nedenlerden dolayı birkaç seferde ve 15dk'da bitirimenize neden oluyorlar. bunun dışında oyuna pek de etkileri yok.

the hateful eight

ryukon
Quentin Tarantino'nun yazıp yönettiği ve Samuel L. Jackson, Kurt Russell, Jennifer Jason Leigh gibi efsane oyuncuların başrollerini paylaştığı 2015 yapımı film. türkçe ismiyle nefret sekizlisi...

12 angry man ve Reservoir Dogs tadında ve yaklaşık 3 saat süren film. çıkan kar fırtınası sonucu bir mekanına sığınan ve kar fırtınası bitene kadar birlikte kalmak zorunda kalan 8 kişinin arasında geçen olayları ve mekana gelene kadar ki süreçte başlarından geçen olayları anlatıyor. yani klasik tarantino filmlerinden diyebiliriz.

filmin ilk bir saatinde bu adamlar kim ve neden buradalar bunları öğreniyoruz, ikinci bir saatlik dilimdeyse filmin sonunun az çok nasıl biteceğini ve işin nereye varacağını anlamış oluyorsunuz fakat büyük bir heyecanla finali bekliyorsunuz. son bir saat ise işte o beklediğiniz finalden ibaret.

açıkcası filmi beğendim. ancak 3 saatlik sürenin bu tarz bir film için çok uzun olduğunu düşünüyorum. filmin başları merak uyandırıcıydı ve final kısımları da heyecanlıydı ama başlangıç ile final arasındaki çoğu sahne gereksiz uzatılmıştı diyebilirim. film 2 saatte hatta belki de daha kısa sürede de bitirebilirlerdi. eğer 2 saat gibi bir sürede bitse hiç sıkmayan daha akıcı ve daha fazla merak uyandırıcı bir film izlerdik diye düşünüyorum. yine de güzel filmdi.

moneyball

ryukon
başrollerini brad pitt ve jonah hill'in paylaştığı ve yazar michael lewis'in 2003 yılında yazdığı kitaptan uyarlanan 2011 yapımı film.

türkçe'ye çevrilen ismi ise kazanma sanatı. gerçi moneyball'u kazanma sanatı olarak nasıl çevirmişler hala anlayabilmiş değilim ama neyse...

film gerçek bir hayat hikayesinden uyarlanmış ve beğendiğim filmlerden birisidir. beyzbol hakkında hiçbir bilgisi ya da beyzbol'a hiçbir ilgisi olmayanların bile severek izleyeceklerini düşündüğüm bir filmdir. filmde fazla beyzbol sahnesi yok ve size takımla ilgili fazla bir bilgi de verilmiyor ama bir şekilde filmin ritmine kapılıyorsunuz ve takım kazansın istiyorsunuz. yani filmi izlerken kendimi oakland atletics taraftarı gibi hissetmedim desem yalan olur. filmin imdb'deki puanına baktığımda 7.6 ortalamayı yakalamış ama bence en az 8'i hak eden bir film olduğu kanaatindeyim. bence film, izlememiş olanlar için güzel bir geceden fazlasını vaadediyor. bu yüzden izlememiş olanlar ya da izlemeyi düşünenler varsa tavsiye ederim

nanatsu no taizai serisinin çizimlerinin çöp edilmesi

ryukon
ilk 2 sezonunu severek izlediğimiz ve çizimleri ile dövüş sahneleri bizleri tatmin eden serinin, ne hikmetse 3. sezondan itibaren çizimlerinin içine ettiler ve neredeyse paintvari çizilmiş bir seri izler hale geldik. 3 sezonun ardından, bu sezonun içine ettiler ama büyük ihtimalle 4. sezonda çizimler düzelir diye bekledim ama 4. sezon, 3. sezondan daha kötü çizimlerle karşımıza çıktı ve açıkcası bu çizimler yüzünden seri ile ilgili tüm beklentilerim yok oldu. 3. sezondaki escanor vs meliodas dövüşünü b*k edildikten sonra herhalde bundan daha kötü bir dövüş sahnesi çizemezler diye düşündüm ama 4. sezondaki escanor vs zeldris dövüşünü gördükten sonra fikirlerim tamamen değişti. artık her dövüşü bir öncekinden daha kötü çizilmiş şekilde izleyeceğimiz sonuca ulaştım. yani serinin içine edildi. birçok beklenti ve birçok dövüş sahnesi çöp oldu.

Yalnız çizimlerle ilgili bir şey çok dikkatimi çekti. yapımcı şirket bir şekilde herkesi kötü çizmeyi başarıyor ama ban hep aynı. herkes bir şekilde ecüş bücüş olurken ban neden hep aynı? bu durumda iki ihtimal var. ya serinin tüm bütçesi ban çizmek için harcanıyor ya da yapımcıların ban fetişi var. başka açıklaması yok.

şikago yedilisinin yargılanması

ryukon
orjinal ismi the trial of the chicago 7 olup ve 2020 yılında vizyona girmiş olan filmdir. filmin oyuncu kadrosunda, sacha baron cohen, eddie redmayne, joseph gordon levitt gibi meşhur ve başarılı isimler yer alıyor.

filmin konusu gerçek bir hikaye ve 1968 yılında abd'de yaşanan olaylara dayanıyor. vietnam savaşının sürdüğü bu dönemde, savaş karşıtı gruplar, demokratik parti'nin kongresi sırasında eş zamanlı olarak protesto gerçekleştiriyorlar fakat bu protestolar sırasında insanlar, polisin sert müdahalesi ile karşılaşıyor ve chicago adeta savaş alanına dönüyor. yaşanan olayların ardından hükümet, bu olayların sebebi olarak 8 kişiyi gösteriyor ve bu kişilere karşı dava açıyor. film, bu 8 sanığın 1969 yılında yapılan duruşmalarını anlatıyor.

filmin konusunun geçmişteki ve günümüzdeki birçok olayla benzerlik göstermesi nedeniyle bendeki etkisinin bir hayli fazla olduğunu belirtmek isterim. açıkçası filmi izlerken birçok kez sinirlendim ve filmi durdurup, devam etmek için sinirimin geçmesini bekledim. yapılanlar ve yaşananlar bana o kadar çok tanıdık geldi ki, karakterlerin ne düşündüklerini ve nasıl hissettiklerini çok iyi anladığımı söyleyebilirim. bence gayet güzel, başarılı, insanı düşünmeye ve sorgulamaya iten bir film olmuş. açıkçası ben çok beğendim ve herkese tavsiye ederim.

fantastik canavarlar

ryukon
2016 ve 2018 yıllarında 2 filmi yayınlanan ve 2022 yılında da 3. filmi yayınlanacak olan film serisidir.

ilk filmin giriş ve gelişme kısımları çok iyi olmuş fakat final kısmını pek beğendiğimi söyleyemeyeceğim. filmin başlarında ana karakterimiz ve seri boyunca ona eşlik edeceğini düşündüğümüz karakterler yavaş yavaş ortaya çıkıyor, birkaç tane fantastik canavar gösterilerek tanıtılıyor ve ortada bir tane de ne olduğu bilinmeyen fakat herkesin yakalamaya uğraştığı bir gizemli yaratık var. herhalde bizim ana karakter yanındakilerle beraber bunun peşine düşüp yakalayacak diyoruz. öyle de oluyor ama bu aşamadan sonraki çoğu şey maalessef hayal kırıklığından ibaret. savaş sahneleri olmamış, bizim karakter talk no jutsu'dan başka bir halt yapamıyor, yanındaki herkes ezik gibi duruyor falan filan derken, beklentilerimiz bir anda dibe vuruyor ve "ulan meşhur canavar avcısı denilen adam bu mu?" diyoruz. e haliyle büyük bir hayal kırıklığı ile finali bekliyoruz. finali bir şekilde bağlıyorlar ama o da hayal kırıklığından ibaret. haa son sahne güzeldi. hafif bir duygusallaşma oldu. Ancak filmin son yarım saati genel olarak vasattı. bu yüzden de ilk filmin puanı 7.3, eğer finali daha farklı yapsalardı, puan olarak en az 8.5'lardan bahsediyor olurduk. peki ilk film kötü mü? hayır kötü değil, izlenir. Ancak çok fazla beklenti içinde olmamanızı söyleyebilirim.

ikinci filme gelecek olursak, ikinci film benim için genel olarak tam bir hayal kırıklığından ibaret... filmin ismi fantastik canavarlar, filmin ana karakteri fantastik canavarları yakalayan meşhur bir büyücü, ana karakter dünyayı dolaşıp fantastik canavaları keşfetme arzusuyla yanıp tutuşuyor fakat ikinci filmde neredeyse hiç fantastik canavar yok. seriyi fantastik canavar yakalamadan, büyücüler vs büyücülere hatta bir intikam savaşına çevirdiler. hatta ana karakter o kadar ezildi ki serinin hikayesi dumbledore vs grindelwald gibi bir hale geldi. yani filmin ismi ve ana karakteriyle hikayesi pek uyuşmamış. ikinci film kötü mü? değil. Ancak iyi de değil. ortalarda bir yerlerde fakat ilk filmle kıyaslayacak olursak ondan kötü olduğunu söyleyebilirim.

şimdi gelelim üçüncü filme... üçüncü film 2022'de çıkacak ama ikinci film yüzünden benim içimde seriyle ilgili hiçbir heyecan kalmadı diyebilirim. beklentilerim en dipte. filmin sonunu da az çok tahmin edebiliyorum. umarım beni yanıltırlar ve güzel bir film izleriz diyorum ama dediğim gibi bu saatten sonra seriden fazla bir şey beklemiyorum.

se7en

ryukon
başrollerini brad pitt ve morgan freeman'ın paylaştığı 1995 yapımı polisiye - gerilim türü filmdir. akıcıdır. sıkılmadan ve merakla bir çırpıda izleyeceğiniz ve sizleri bazı şeyleri düşünmeye yönlendirecek olan bir filmdir. hele finali çok çok iyidir. finalin ardından şaşkın ve anlamsız bakışlarla ekrana bakarken, aklınızda, şu sorur belirir; acaba ben olsaydım ne yapardım?

ekran kartı fiyatlarının uçması ve piyasada ekran kartı kalmaması

ryukon
tüm dünyada insanların kripto para madenciliğine yönelmesiyle birlikte, piyasada ekran kartı bulmak neredeyse imkansız hale geldi. 3-4 ay evvele kadar sıfırı 1500-2000tl civarında fiyatlara satılan ekran kartlarına bugünlerde insanlar 4000-5000tl vermeye hazır hale geldiler fakat bu ekran kartları piyasada yok! hatta ikinci elleri bile yok.

kendi bilgisayarımın ekran kartından bahsedecek olursam. geçen sene 1500tl'ye aldım. 3 ay evvel 2800-3000tl bandında satıldığını gördüm. En son 6000-7000tl aralığında fiyatlarda satılmış ve şu an piyasada yok! bugün ekran kartımın başına bir şey gelse ve yeni ekran kartı almaya kalksam, piyasada satılan en uygun fiyatlı ekran kartı 20000tl civarı fiyatlarda satılıyor.

bu fiyatlar karşısında bir arkadaşımla beraber dünya piyasasını araştırdık ve dünya piyasasının da aynı durumda olduğunu gördük. amerika'da normalde 600 dolara satılan ekran kartları kara borsaya düşmüş ve 800-1000 dolar bandında satılmaya başlanmış. gerçi bizim ülke piyasasına bakınca adamların kara borsası bile insaflı ya neyse... amerika'da ekran kartları kara borsaya düşünce amerika haklı güney amerika ülkeleri ve çin'e dadanmışlar. e haliyle kısa sürede oraları da tüketmişler. amerika'daki bir arkadaşla iletişime geçtik. "şu an ben bile 1660ti kullanıyorum. piyasada ekran kartı bulmak adeta mucize" dedi.

sözün özü, ekran kartı piyasası bitik durumda. siz siz olun ekran kartınıza iyi bakın.

sonumuz hayır olsun....

gamepad mi klavye mouse mu

ryukon
pes mi, fifa mı?
street fighter mı, tekken mi?
L mi, kira mı?
anne mi, baba mı?
çay mı, kahve mi?

soruları gibi yıllardır insanların birbirlerine sordukları fakat insanların asla net bir cevap veremedikleri sorudur. bana soracak olursanız, bence net bir cevabı da yoktur. ikisinin de kendisine göre avantajları ve dezavantajları vardır. pes, fifa, street fighter gibi oyunlarda gamepad candır, kandır fakat fps oyunlarında da klavye + mouse ikilisinin eline kimse su dökemez. ikisini de denedim taraf seçemiyorum efenim :/
27 /