confessions

suzuki san

➤ - birinci nesil otta

  1. toplam giri 227
  2. takipçi 0
  3. puan 1336

jigoku shoujo

suzuki san
türkçesi ile cehennem kızı. ağır dram içeren bir anime, psikoloji bozar. shoujou diye geçmekte ama bence seinen tarzına daha yakın.
3 sezondan oluşur. her sezon 26 bölümdür. enma ai adında bir cehennem kızı vardır. bu kız internet vasıtası ile insanların nefret ettikleri kişilerin isimlerini alır. o kişileri iyi-kötü olup olmadıklarına bakmaksızın ekibi ile birlikte cehenneme yollar.

1. sezon oldukça can sıkıcıdır. sürekli olarak cehenneme gönderme anlaşması yapar enma ai ve sürekli olarak aynı bilgiyi verir, aynı cehenneme gönderme tekniğini kullanır animenin yarısı hep böyledir, inanılmaz sıkılırsınız. gördüğüm kadarı ile başlayan çoğu kişi izlemeyi bırakmış. anime ilk sezon boyunca sürekli aynı görüntüleri aynı cümleleri kullanır insanı bayar. bi hikaye akışı yoktur, ilginizi çeken ben bunu izleyeyim diyeceğiniz bir olay yoktur. ilk sezon sona doğru ufak bir hikaye eklediyse de izleme hevesi uyandırmamıştır. bu sezonun çizimleri kötürdür.

2.sezonla birlikte animede biraz değişiklikler olur. misal her bölüm farklı bir hikaye anlatılma bırakılmış bazısı seri haline getirilmiştir. bu sefer hikaye tadındadır çünkü enma ai nin ekibinin geçmiş hayatı anlatılır. aynı sahne aynı replik bayması azalmıştır ama konu itibari ile o tekrarlar asla bitmeyecektir.

3.sezon en iyi sezondur. artık olaylarda bir akış hikayeleştirme olmuştur. aynı replik aynı sahne dahada azalmış gösterilen kısımlarda güzelleştirilmiştir. bu sezonda yine cehennem anlaşmaları yapılır ama aynı zamanda içerisinde bir de hikaye vardır. sizi izlemeniz için az da olsa çeker.

anime çok sıkıcıdır ama ilk sezondan başlayarak diğer sezonlara doğru az buçuk vasatlığı azalır. bu sebepten izleyin de diyemem izlemeyin de diyemem. zira animeyi çok sıkıcı bulan ben gibiler olduğu gibi hastası olmuş insanlarda var.
animenin şarkıları güzeldir ancak şarkılar da anime gibi ağır dramdır.

ha animenin çok karizmatik yanları da vardır. örneğin enma ai insanları cehenneme gönderirken bir dörtlük okur ki çok karizmaktikdir. tüyleri diken diken eder. enma ai karakteri bana göre çok mükemmel çizilmiş ve seslendirilmiştir, donuk, soğuk insanı rahatsız edecek derecede ruhsuzlaşmış bir enma ai vardır. anime içerisinde karakterlere söyletilen şarkılar dram da olsa mükemmel bir etki bırakır, yine çok güzellerdir.

animede en sevdiğim karakter ichimoku ren oldu. özellikle hikayesi çok güzeldi.

enma ai nin insanların cehenneme gönderirken söylediği sözü de yazayım.

"ey karaklıklar içinde kaybolmuş zavallı gölge
insanların canını yakar yukarıdan bakarsın
günahlar içinda boğulmuş bir karmanın ruhu
bir kez de ölmeyi dener misin?"

shingeki no kyojin

suzuki san
konu ilk okuduğunuzda çok dandik gelebilir. ilk bölümü kesinlikle izlenmeli bu fikrinizin boş olduğunu görmeniz için. boş bir tane fon bulamazsınız. arka fonları 2 ot çiçek çizip bırakmamıştır bu adamlar. oraya ağaç koymuştur, ağacın çiçeği açmıştır, üstünde kuş yuvası vardır falan filan. çizim detayı dolu ki animasyon ekibini tembellik yapmadığı için tebrik ediyorum. çok nadiren böyle dolu arka fonlar görüyoruz. renk kullanımları da oldukça iyidir göz yormaz, aksine izleme hissi uyandırır.

ilk 12 bölüm boyunca dinlediğimiz (bkz:guren no yumiya) (bkz:bleach)te ichigo nun ruh enerjisi patlaması yaşarken bize dinlettikleri (bkz:number one) kadar gaz verici bir şarkdır. hatta daha güzeldir zira animenin konusuna uygun bir şekilde yazılmıştır. şarkının sözlerini okuypta beğenmedim diyen insan görmedim henüz.

"seni küçük düşüren bu domuzları yoksay
iradeli olmak için cesetlerin üzerine bas ve yürümeye devam et
haşaret olarak kayıtsızlığımız bu sahte gerçekliği kuvvetlendiriyor
açlıktan ölecek kurtlar kadar özgürüz"

şarkının şu kısımları oldukça etkileyicidir. bir yerlere yedekleyip çoluğa çocuğa bırakılacak şarkıdır.
başa sarmaktan yorulanlara özel video bile hazırlamışlar severek dinliyorum.

uzun süredir izlemek istediğim shounen kızı mikasa ya sahiptir. çoğu olaya tepkisiz sadece sevdiği insana tepki gösteren shounen kızı. biraz (bkz:yuno gasai) i anımsatmıyor değil. ama verdiği tepkiler ile yanından geçmez.
ayrıca eren türk ismidir ve eren türktür. yani ırklar karışmış bunu nedense japonca falan sanan olmuş. genel olarak bakın tüm isim ve soyadlar tüm ırkların kullandığı dillerden karışık bir şekildedir.
animenin en tırt adamı gözümde armin dir lakin sonradan topladı.
anime çok etkileyicidir ama içi mantık hataları ile doludur. gerçi bu mantık hataları bile animeyi aşağıya çekmiyor. izleyin derim.

greenmustang

suzuki san
çok feci kavga ederek tanıştığım yazar. genelde yazarlara yorum yazmam, bu gün içimden geldi.
biraz huylarımızın benzerliği sebebi ile birbirimizin dikine gittiğimiz halde aynı sakinliği ve anlayışı da sağlayabildiğimiz için bir anda muhabbete başladığım insan. bana benzeyen insanları nadiren bulurum ve genelde çok severim, insan kendisini zaten nasıl sevmez ki :)
benle deli gibi kavga ettikten sonra tıpkı yine ben gibi tutup bana bir anime/manga hakkında "bunu nasıl dersin hacı yea." şeklinde bir mesaj atmış ve gülümsememe sebep olmuştur.
kendisiyle konuşmayı oldukça seviyorum, benim için eğlenceli oluyor, kitap okur gibi. gerçi izmir e gitmesi sebebi ile bir süredir konuşmak nasip olmadı. hoş verdiği sözleri de henüz tutmuş değil, hala osmanlıca notları gönderecek kerata bana.* * derslere de girdiğinden şüpheliyim, izmire kesin okumaya değil kız tavlamaya gitti :) nick yanı bile belli adamın

heterophobia fansub

suzuki san
saygı duyduğum bir fansub. genellikle shounen-ai animeler türkçeye nadiren çevrilir. bu sebepten bu çevrilir diye beklemem ingilizcesini izlerim. lakin izlediğim bazı animeleri çok sevdiğim için tekrar izlemek istediğimde türkçeye çevrilmiş mi acaba diye bakarım ve bu fansub çevirmiş olur. hayran oluşumun sebebi izlediğim kimi animeyi türkçeye çevirmiş oldukları için değil mükemmele yakın bir çeviri yapmaladır. hani bu zamana kadar bir sürü anime izledim, bir dolu fansub biliyorum ama hiç biri bu grup kadar iyi bir çeviri yapamıyor. aynı şey manga çevileri için de geçerli. totally captivated adında bir manhwa okudum 1 hafta önce, baktım türkçesini yine bunlar çevirmişler. yine çok iyi bir çeviri idi. tek hataları küfürleri kimi zaman yazmıyor olmaları ya da oldukça yumuşatarak sunmaları. ayrıca sadece shounen-ai ve yaoi çevirisi yapmazlar. aynı zamanda yuri ve shoujo-ai çevirileri de mevcuttur.

yamato nadeshiko shichihenge

suzuki san
gülmekten yerlere yatıran 2006 yapımı shoujo dur. diğer tanınmış adı ile perfect girl evolution. konusu sunako nakahara adlı hanım kızımızın güzelleştirilmeye çalışılması ile başlar ama genel olarak durum komedisi mevcuttur. 4 adet bishounen erkekle bir arada yaşamak zorundadır ve erkeklerin kendinden güzel oluşu ayrı bir komedidir. ayrıca sunako karakteri biraz sadakoyu anımsatan zevklere ve tipe sahiptir bu durumunda ti ye alınışı oldukça güldürüyor. korkutucu, garip huylu, garip tipli kızları seviyorsanız animede aradığınızı bulacaksınız. zaten shoujo olduğuna bakmayın ağırlıklı komedidir. şarkılarıda çok güzeldir.

biraz eski bir anime olmasından dolayı çizimleri çok iyi değildir. özellikle benim sevmediğim tarz bir çizimdi animedeki. bishouen erkek severim ama bu animedeki hiç bir erkek bana göre bishounen değildi. tamamen kadın tipinde çizildimi iğreniyorum. zaten gözümde gelmiş geçmiş en iyi bishounen karakter onodera ritsu dur. bishounen dediğinin erkeksi bir güzelliği olmalı diye düşünüyorum.

animeye yapısal olarak baktığımızda kimi ni todoke , watamote , quran koko host club akla geliyor. bu üçünün karışımı gibi.

ayrıca takenaga oda yı seslendiren kişi tomokazu sugita dır. kendisini ilk kez bishounen bir karakter seslendirirken gördüm ve çok şaşırdım. zannımca bu adamın seslendirdiği bi 10-15 anime izlemişimdir ilk kez rastlamışta olsam yine bende gintoki ye bağladı.

yanlış hatırlamıyorsam da koreliler tarafından dizisi yapılmış, öyle seviliyor.

aishiteruze baby

suzuki san
öyle herkesin seveceği bir seri değil. ben izlerken beğenmiştim ama daha sonra düşündüğümde "ne dandik bir seri idi" dedim. izlerken kendine çeken bir yapısı var animenin. insanın içini ısıtıyor, umut veriyor. içerisindeki anaokulu veletleri çok tatlıdır. izlerken ben bunları yerim ki dersiniz. yine de rahatsız edici bir yanı var bu animenin. misal okul öncesi dönemdeki kız çocuğunu ergenlik dönemindeki erkek çocuğunun eline bıraktılar. bıraktılar derken bir anne çocuğuyla nasıl ilgilenirse aynı şeyleri bekledir. kızı yıkamaktan tuttun da üstünü başını giydirmeye kadar. bunlar anormal şeyler. ergenlik dönemindeki bir erkek, değil anne rol modeli baba rol modeli gibi bile davranamaz. izledikten sonra saçma bulma sebeplerimden biri budur. zira bizim kippei nerdeyse yılın en iyi annesi ödülünü alacak düzeydedir. kippei nin yuzuyu ya anormal bir düşkünlüğü vardır, bu da oldukça rahatsız edicidir. ben bu animeyi izleyeli yıllar geçtiği için kabaca hatırladığım bunlar.

tavsiyem, ben çok değişik bir shoujo izlemek istiyorum diyenler kaçırmasın. lakin biraz çocuksu olduğunu da belirtmekte fayda var.

erwin smith

suzuki san
kendisinin levi ile bol bol yaoi mangası vardır. nadiren eren ile çizilir. çizen mangakaların elleri kırılsın diyecem de ekmeklerine mani olmak istemiyorum. shounen den çıkan yaoi karakterleri arasına girmiştir maalesef. shounen erkeğinden yaoi erkeği olmaz fikrimi tekrar onaylatmıştır bana.

animede çok karizmatik bir adamdır. levi ile ilginç bir bağları vardır.

namaikizakari

suzuki san
yeni okuduğum shoujo manga. aslında bitmemiş serileri nadiren okurum ama şu sıra içine düştüğüm shoujo manga okuma sevdam ile okuyup henüz tek beğendiğim seri.

tıpkı kaichou wa maid samagibi biraz. bu tür serileri çoook seviyorum. özellikle bu mangayı okumaya başladığımda inanılmaz hoşuma giden ve beni şaşırtan bir durum oldu. ana karakterlerden yuki nin karakteri tıpkı benim gibi. düşünme şekli, davranışları. bana bu kadar benzeyen anime karakterlerine nadiren rastlıyorum. bu kızın aşık olma şekli bile benle aynı nasıl beğenmeyeyim ya :)

naruseeeee! inan sana üzülüyorum ama tsundere sevdicek böyle bir şey işte. ben hep derim kendim ağır tsundere olabilirim ama bana böyle davransalar 5 dk durmam o kişinin yanında diye. ama sen tam bir sabır küpü çıktın. inan usui* senden 10 kat daha şanslıymış. yine de gerçekte bu kadar sabılı bir liseli olacağına inanmıyorum.* * * ya mangakada bu naruse yi feci karizmatik ve yakışıklı çiziliyor. hani uzun süredir gördüğüm en yakışıklı shoujo erkeği. top 10 da yer alan çoğu erkeği ezikler.

çooook beğendiğim gerek çizimleri gerek konusu. kesinlikle okunmalı!


bu yuri nin sürekli olarak ikilemde kalması, tam karar vermişken fikir değiştirmesi falan beni bitiriyor. yok bu benle dalga geçiyor falan diye düşünüp ara ara yetişkin moduna bağması ayrı film. inanılmaz komik bir durum, diyorum ya tıpkı ben :)

naruse nin şap şup öpüp "i won" diyişi ayrı bir koparıyor. ayrıca yuri ye verdiği yura kupası beni gülmekten kırdı geçirdi. bir işi de tam yap be adam :d azıcık hassas ol, dikkatli ol. sadece sevme ile olmuyor bu işler :)

yuri nin maç ortasında naruse ye "i will spank you" demesi de hiç şüphesiz shoujo efsane replikleri arasına katılacaktır :)

ahh yazacak çok şey var bu manga ile ilgili. ama ben manga okumak istiyorum :)

tomokazu sugita

suzuki san
bu adama çok büyük saygım vardır. her ne kadar sesinin tonunu değiştirmeden seslendirme yapsa da o tonlamalar karakteri eğlenceli hale getirir. en büyük sıkıntı 265 bölüm gintama izledikten sonra seslendirdiği diğer karakterleri izlerken beyinde "gintoki bu" imajı uyanmasıdır. bendeki asla geçmiyor.
bu gece seslendirdiği bir bl animesi gördüm, duydum. hala şaşkınım, çılgınsın, absürdsün anlıyorum ama bence hiç mi hiç yakışmamış. şu sıra gözümde karizması çizilmiş ünlü seiyuu.

danna ga nani wo itteiru ka wakaranai ken

suzuki san
3 dakikalık 13 bölümlük büyük eğlence. bir kadın izleyici olarak neden seinen seviyorum sorumun cevabı hep bunlar işte.
gerçek hayata dönük oluşu animeyi çok eğlenceli kılıyor. izlerken kendinizi görüyorsunuz ve bol bol gülüyorsunuz. bittiğinde ağzım kulaklarımda "kawaiii" derken buldum kendimi.
3 dk içinde diğer animelere/mangalara göndermeler bile sığdırmışlardır. görüntüleri standart, müziği güzeldir.

2 sezonu ilkine nazaran daha komiktir. 3dk lık serileri sevme sebebim kendisi. sanırım izlediğim en komiklerinden birisi. 2. sezonu da yine 13 bölümden ibaret ve söylemeliyim ki müziği inanılmaz güzeldi. bir otaku evlendiğinde neler olur bu sezon daha bir açılarak sizi gülme garantisi veriyor.
2.sezonunu kısacası kaçırmayın.

noragami

suzuki san
yeni sezon animeleri içinde güzel bir anime idi. her ne kadar hiyoriyi bakuman dan azuki ye benzetmiş olsam da alışık olmadığımız şey değil. sanırım bir kız tipi tutunca ister istemez bir kopyalama oluyor.
shounen diye geçmekte ama bence shoujo ya daha yakın.
konusu güzel ama öyle övüldüğü kadar mükemmel diye düşünmüyorum. animenin başında tanrı yato dan falan bahsedilir bi ve kız öğrencilerden birisi kalkıp "yato diye tanrı mı varmış? hiç duymadım" gibilerinden bir şey söyler. o an bende "var ki yato* tanrısı" diye bir düşünce geçti. çokta eminim bir animede yato tanrısına dua eden birileri vardı ama hatırlayamıyorum.
çizimleri fena değil, müzikleri de güzeldir. ayakashi olayı bu animede benim için ilgi çekici oldu çünkü natsume yuujinchoudan sonra izledim ve ayakashi lerden bahseden iki anime çok farklı açılardan bakmışlardı olaya.
animede en komik kişi yato dur. yato bir felaket tanrısıdır ve modern dünyada artık kendisine ihtiyaç duyulmadığı için kulları tarafından dua edilen bir tanrı değildir. yok olmamak için kendisine göre bir çözüm bulmuştur. 5 yen e her işi yapmaktadır. bir telefon kadar uzaktadır. şehrin her yerine telefonunu yazarak hayatta kalmaya çalışır. en pis işi bile 5 yen e yapmaktadır. hali içler acısıdır. en büyük hayali kendine ait bir tapınağının olmasıdır ve bu sebeple bir içki şişesinde 5 yen lerini biriktirir. zannımca paraları sakladığı yer bile pek hayırlı olmadığı için o tapınağı hiç göremeyecek. etrafında hayal ettiği kızlardan bahsetmek bile istemiyorum. sonra da kalkıp millete "bana yato-sama" diyeceksiniz der :d
anime her ne kadar komedi gibi başlasa da sonradan hüzünlendirir. zira yato yu animenin başında kutsal silahı terk eder ve yukine adında yeni bir ergen kutsal silah bulur. yukine ciddi manada sorunları olan bir çocuktur. hoş bunların olması benim için bir anlam ifade etmedi. o yukine yi çok pis dövesim geldi. ben ömrü hayatımda böyle pis ergen görmedim hiç bir animede. öldükten sonra bile canlı ergeni arattın yukine. ben olaydım arındırma ile kalmazdım yani. gerçi silah formu çok karizmatiktir. katana olayına oldum olası hastayım zaten.
hiyori ye gelirsek animenin en sakin karakteridir zannımca ve oldukça sevdiğim bir karakter oldu.bu tarz kızları seviyorum.
absürdlüğü abartı değildir hatta türleri ile kıyasladığımızda inanılmaz inandırıcıdır. yani izlediklerimin hiç biri saçma gelmedi diyebilirim. bir tanrı ile bir liseli kız arasında duygusal ilişki/aşk çok hoş işlenmişti.
yurt dışında inanılmaz sevilmiş. herhangi bir noragami topluluğuna üye olursanız ne demek istediğimi anlarsınız. her gün en az 5-10 resim yayınlarlar. altı üstü 12 bölümden bahsediyoruz. çığır açtılar diye düşünmekteyim.

animenin sonunu özellikle çok sevdim. "ve sonsuza kadar mutlu yaşadılar" olayını seviyorum. mutlu sonları seviyorum. sonunda yato hiyori nin her zaman birlikte olma dileğine karşı o 5 yen i aldı.
animenin tek saçma yanının hiyori nin hafızasının geri geliş şekli idi bence. bir tek onu mantıksız buldum, eğrelti gördüm.

soredemo sekai wa utsukushii

suzuki san
içinde comedy, supernatural, slice of life unsurlarının ağır bastığı 12 bölümlük shoujo.

shoujo izlemezsem ölücem hastalığına tutuldum diyorsanız izleyim derim. zira anime öyle ilgi çekici değil. ben shounen zehirlenmesinden kurtulmak için izlemiş olsam da çok beğendim diyemem.

animede konunun işlenişi oldukça yavan gelmiştir bana. biraz kopuk gibidir, sanki bir baştan bir sondan bölüm işler gibi. ana olaydan sık sık kopar. "hani bunlar evlenecekti?" dedim 12 bölüm boyunca. komedisi fena değildir.

animenin müzikleri gerçekten çok güzeldir. akılda bile kalıyor. bu gün yağmur şarkısını mırıldarken yakaladım kendimi. çizimleri de gayet iyi idi.

bu animede sıkıntı gördüğüm tek şey livius ile nike arasındaki aşkımsı durumdur. nike annesi midir eş adayı mıdır? bak bu çok bariz bir şekilde ayrılabilecekken japon kısmı tutmuş yine ensest tadında sunmuş bize. bu durumu animenin sonunda bile çözebilirdi. livius u büyüt de nike yanında annesi gibi kalmasın. yok ama onu da yapmamış, gözümde 80 lik dede ile 15 lik kız çocuğu durumunu yarattılar. belki benim aşırı tepkimdir, sonuçta subjektif bir bakış açısı ile izledim.

okane ga nai

suzuki san
ingilizce adı ile "no money". adını oldukça seviyorum. olay yakuza olan kanou nun ayase yi başka bir mafyanın elinden milyon yen e aldıktan sonra başlar. ayase parayı ödemek ister ancak parası yoktur. kanou çok güzel bir çözüm bulur ve "bedeninle ödeyeceksin" der. her birlikte olduklarında ayase ye belli bir miktar para verir ve kurtulmak istiyorsa parayı biriktirmesini söyler.
sevmediğim shounen-ai anime/ yaoi manga. ben her ne kadar bunu demiş olsam da mangasını her çıktığında deli gibi okuyorum zira sadece animeyi izleyip bıraksa idim böyle bir sorunum olmayacaktı. kısaca animesi bittikten sonra mangasını okumayın derim. en belirgin kız tipli uke ye sahip shounen-ai anime/yaoi mangalardan biridir. bunu hiç mi hiç sevmiyorum. tipi kız gibi giyinişi kız gibi tavırları kız gibi. bu beni deli ediyor. ayase karakter olarak çok çok iyi düşünülmüş bir uke olsa da ayase burada uke gibi bile değildir bildiğin kanou tarafından tecavüze uğrar. ukesi hem velet gibi hem kız gibi çizilmişken seme sinin yakuza olması ve kaba vucut hatları ayrı bir göze çirkin gelir. kanou piskopat adamın tekidir. bunun yakuza olması ile alakası olduğu kadar hafızasını kaybetmiş ayase ile eskiden yaşadığı şeylerin olmasından da kaynaklıdır. ayase geçmişi hatırlayamadıkça kanou sinirlenir ve ayase ye daha kötü davranır. lakin yakuza olan çoğu seme den farklı olarak ayase yi kimse ile paylaşmaz. ayase ye dokunacak kişiyi öldürme güdüsü ile yaşar. ayase hiç bir şey hatırlamadığı için sürekli olarak kanou ya " ama sen bana neden böyle yapıyorsun, bende erkeğim" falan der. hatta kanou manganın bir bölümünde "sen erkek değilsin ki" falan bile demiştir garibime. ayrıca gay olduğunu kabul etmeyen seme lerdendir.
yaoi olan mangasında cinsellik içeren sahneler çok ağır değildir. softtur genel olarak. zaten kanou nun kabalığı yeterli haşinliği sağlar. çizimler öyle güzel değildir. hatta ayase nin kıyafetleri çok kötü bir şekilde çizilir. görüp görebileceğiniz en haşin semelerden birine sahiptir. öyledir ki ai to yokubou wa gakuen de de abnormal departmanındaki gii ile karşılaştırılacak cinstendir.

caroline ve gizli dünya

suzuki san
izlerken korktuğum animasyon. bir yetişkin rahatlıkla korkabilirken bir çocuğun korkacağına inanmıyorum yine de. korku algılarımız farklı sonuçta. yine de çocuklara izletilmesi taraftarı değilim.

korku severlere tavsiye ederim.

soul eater

suzuki san
pek severek izlemediğim shounen anime. konusu genel olarak anlatılmış aslında. ilk 20 bölümü yavaş ve biraz sıkıcı bir tempoda geçer. daha sonradan bi heyecan başlar ama inişli çıkışlıdır. dövüş sahneleri öyle aman aman değildir. son 5 bölümde heyecan artar ve ilginçleşir. sanırım bir haftada bitirdim. 51 bölümü 1 haftada bitirecek insan değilim ama çok sıkıldım. gördüğüm kadarı ile liseli grubu çok beğenmiş ki onların yaşında olsam bende beğenirdim. savaşlarla gelişim gösteren liseliler anlatılmakta. lakin beğenen yetişkinler de var.
anime biraz konu işlenişi oturmamış hissi yaşatmakta. başka biri şu fikri düşünse sanki çok süper bir anime çıkarmış hissi yaşadım izlerken zira epey sağlam bir konusu var. animenin çok çok saçma kısımları vardı ki mantıksızlıkları bir dereceye kadar görmezden gelebilirken bunda biraz katlanılmaz buldum.

misal animenin üç karakteri olan maka, black star ve death the kid derslere girer, ders eğitimlerinde başarısız olur ama bunlar bir mifuneyi bir kishin i yener. yani mangaka bizi adeta salak yerine koyuyor. bu kadar büyük bir güç farkı isteyen durumla başa çıkabilmeleri saçmalık dışında bir şey değil gözümde. misal aynı şekilde shinigami death scythes ile kishin i öldüremedi de maka bi yumrukla falan öldürdü. çok tırt ve saçma geldi benim gözüme.


bir de anime soul un death scythes olma yolunda ilerlemesi ile başladı çok kel alaka bitti.
animenin en ekmeği yenecek adamı, asimetri takıntısı olan death the kid fazla sönük bırakılmıştı. animeden herkesi çıkar sadece şu adamla konu yürütürsün ama mangaka bu yarattığı karakteri de nasıl kullanacağını bilememiş. shinigami-sama nın oğlu ama çok tırt kalan yetenekleri vardı şu karakterin. anca son bölümde bi "ah bu iyiydi" diyebildim.
çizimlerini aman aman çok beğenmedim. özellikle renk kullanımları hoşuma gitmedi.

kısaca konusu çok güzel ama iyi işlenememiş bir anime.

golden time

suzuki san
komedi diye başlayıp sonrasında üzüntü içerisinde izlediğim anime. nedendir bilmem dram kısmını eklemezler bu bilgilendirmelere. bir de seinen diye izlemeye başlayacak olan varsa çok bir şey beklemesin derim. bence shoujo kısmı daha ağır basıyor. yani ben pek seinen bulmadım. belki çok fazla seinen izlediğim için bana çok hafif geldi.
konusu gerçekten yaratıcıdır. ben oldukça sevdim, sanki alaledeymiş gibi gözükür ama konusu oldukça orjinal. lakin böyle dememe de pek aldanmayın zira anime bir kaç bölümden sonra yeşilçam klasiklerinden farklı bir hal almaz. koko adlı hanım kızımız benim gözümde çok karaktersiz bir hatundur mesela. yani spoiler olmasın sebebini yazmayayım. aynı şekilde tada banri de nasıl koko ya aşık olmuştur akıl sır ermez. gerçek hayattaki insan tavırlarına çok uzak bir yapısı var karakterlerin.
animenin ilk opening i o kadar güzeldir ki "bu gün 23 nisan neşe doluyor insan" moduna girersiniz, sonrasında başlayan dram ile ikinci opening gelir sago dan "ben hüsrana komşuyum" a bağlar. ne oluyor lan? diye düşünürsünüz bir an. aşırı bir duygu değişimi olduğunu da söylemeden geçmeyeyim bu sayede.
çok olumlu yorumları yapılan bir anime değil ama orjinal bir konusu olması açısından izlenmesi gerekli diye düşünmekteyim. çizimleri alışıldık anime çizimleri. anime devam edecek gibi bırakıldı ama bilmem devamı olur mu? son baktığımda manga ile anime aynı yerde idi.

animede sevmediğim tek karakter linda senpai dir. en gıcık olduğum kız tipi. orihime den sonra nefret edeceğim derecede bir anime karakteri çıkmaz diyordum ama bu derece sinir bozucu bir karaktere daha rastladım. hiç bir şekilde tada banri ye net bir tavır takınmayıp, çocuğun hafıza kaybından sonra yardım etmeyip, aşık değilmiş gibi davranıp bi havalara girip ama ben seni arkadaş olarak görüyorum sahte tavırların bende seni boğma isteği uyandırdı. türünüz tükenir inşallah.
ayrıca sonunu her ne kadar çok sevmiş olsam da tada banri nin koko yu hatırlama olayını saçma buldum. o çok yapmacık, eğrelti durmuş. sonu geldi haydi böyle bitirek diyip acele mi ettiler bilmiyorum ama öyle bir hatırlama olmaz. işte ban-kai ye inanıyorum da bunlara inanasım gelmiyor :)

vassalord

suzuki san
vampirli shounen-ai anime. vampirli animeleri hasta gibi izleyen ben shounen-ai li bulunca izlediğim seriyi bırakıpta izliyorum şu türü. türkçe ye çevirildiğini gördüğüm için başlığı açmaya karar verdim. zaten 1 adet ova bölümünden oluşur.

konusuna gelirsek shounen-ai yazdığına bakmayın bana göre animede shounen-ai hiç bir özellik yoktu. vatikanda görevli charlie adında cyborg bir vampir vardır. johnny rayflo tarafından vampire dönüştürülmüştür ve büyütülmüştür. charlie vatikanda gizli, kanlı, vahşet içeren görevleri yapar. ancak vampir olduğu için kana da ihtiyacı vardır ve insan kanı içmeyi reddeder. bu sebepten rayflo yu kan torbası olarak kullanır. rayflo ise yüzyıllardır yaşayan tam bir zengin züppesi playboy vampirdir. olaylar bu şekilde başlar ancak animede manganın ilk beş cildi falan anlatılmaktadır devamı yoktur. animenin görüntüleri iyidir. renk kullanımı, seslendirmesi güzeldir. dövüş sahnesi mangada okuduğumda kafamda canlanandan çok çok güzeldi. aynı şekilde türkçeye her kim çevirmiş bilmiyorum ama mükemmele yakın bir çeviri yapılmış. ben ingilizcesini izlemiştim ilk olarak, türkçesini meraktan izlemiştim ve çevirilerin şu kaliteye gelmiş olması beni sevindirdi.

mangasına gelirsek shounen ai görüntü vardır ve biraz karmaşık çizilmiştir. 35 ciltten oluşur ve bitmiştir. kesinlikle çok ilginç bir konusu ve işleyişi vardır. içinde bir erkek erkeğe romantizm falan yoktur. dövüşler savaşlar tam gaz giden shounen modunda bir mangadır. vampirli okuduğum ikinci shounen-ai mangadır. ilki için (bkz:kohitsuji project) iki manganın uzaktan yakından ne konu ne işleniş olarak birbiri ile alakası yoktur. sadece vampirli oluşları benzerdir.

dota

suzuki san
nefret ettiğim oyun. oyunla ilgili değil de etkileri ile ilgili bir yorumda bulunacağım. erkek kişi aranır:

-ne yapıyorsun?
+dota oynuyorum, sonra konuşuruz.

aradan yarım saat geçer.

-bitti mi oyun senle konuşmam gereken bir şey var.
+çok az kaldı ben ararım.

bir saat geçer.

+bitti dota ne diyecektin?
- ben şimdi gow oynuyorum, hadesi öldürmek üzereyim seni sonra ararım.

diyerekten ancak intikam alabilirsiniz. yaşanmıştır.

loveless

suzuki san
pek bi severek izlediğim bir shounen-ai olmasa da inanılmaz etkileyici olduğunu söylemeden geçmeyeyim. şu animeyi 3 yıl önce falan izledim ama hala daha "loveless" kelimesinin animedeki anlamı beni etkiler.
anime intikam üstüne kuruludur aslında. annesi ile sorunları olan 12 yaşında ritsuka adında bir çocuk vardır ve seimei adlı abisi the seven moon akademisi tarafından öldürülür. ortaya abisinin bir arkadaşı olan 20 yaşındaki soubi çıkar ve abisinin intikamını almaları gerektiklerine karar verirler. çiftler halinde dövüşüler başlar.

bu dövüşler sırasında ritsuka abisinin soubi ile dövüş partneri olduğunu ve abisinin takma adının "beloved" olduğunu öğrenir. daha sonrasında örgütün kendisine "loveless" takma adına sahip olduğunu söylemesi üzerine soubi ye "neden abimin adı beloved iken benimkisi loveless?" diye sorar. soubi "çünkü abini herkes severdi, sen kimse tarafından sevilmeyeceksin" diye yanıt verir. animede unutmadığım en belirgin sahne bu galiba.12 yaşındaki çocuğa taş gibi söylenmiştir.


anime biraz kopuk kopuktur. soubi sürekli olarak ritsukanın sorularını yanıtsız bırakır ve bu seyirciyi de haliyle etkiler. ağır dramdır. uzunca bir süre üzüntülü hissettiğimi hatırlıyorum. shounen-ai adına neler var dersek soubi ritsuka yı bol bol öper. çocukları işin içine kattıklarında hoşlanmıyorum doğrusu.
animenin çizimleri fena değildir ama en sevmediğim unsur olan insada kedi kulağı kuyruğu olayına sahiptir. kedileri sevsem de animelerde insanlara yamanmış kedi uzuvlarını sevmiyorum.
anime yarım kalmış gibi biter bu da sizi mangaya yönlendirir. yaklaşık yarısına kadar okudum mangayı hala olay nedir? ne olmuştur? seimei ölmüş müdür? yaşıyor mudur? soubi yalancı mıdır? çözemeyince bıraktım. arkadaş zaten dram, zaten içimi bayıyor bir süreden sonra, olay akışın bari düzgün olsun. yani manganın başı ile ortası arasında çok bir fark yok. merak uyandıran çoğu soruya cevap bile vermiyor. bu mangaka süründürmelerini sevmediğim için mangasını okumayı bıraktım. zaten bildiğim kadarı ile de türkçesi yok.

kill la kill

suzuki san
ilginç bir seinen. başları çok tırt gelse de gözüme, sonlara doğru verdiği mesajlar, aksiyon sahneleri ile neden beğenildiğini anlayabiliyorsunuz. seinen sever biri değilseniz sizin için başlarına tahammül etmek biraz zor olabilir ancak o sıkıcı bölümler yerini gerçekten kaliteli bölümlere bırakıyor.

ilk izlemeye başladığımda animenin içindeki kast sistemi gerçekten bana korkunç gelmişti. olmayacak bir şey mi? yok zaten var ama farklı şekillerde bu kadar net çizgilerle belirlenmiş değil. yine de matoi nin tüm gücü elinde tutan satsuki ye kafa tutması animeyi ilginç kılan öğelerden birisi.

ben seinen olduğunu bilmeme rağmen içerisindeki çıplaklığı biraz fazlaca buldum ki liseli kızlardan bahsettiğimiz için böyle bir şey demekteyim. hali hazırda anime karakteri bile utanır ve neden bu kadar çıplağım der. 18 yaş üzerinden bahsetsek böyle bir yorum yapmayacaktım bence hatalı olmuş.

karakterlere gelirsek hepsi birbirinden acayip, garip. hiç birinden mantık yok hatta tek mantıklı düşünen senketsu idi diyebilirim.
nudist beach grubu beni bu animede benden almıştır. bildiğin cıbıl cıbıl erkekleri seinen izliyorum diyen erkeklere de izletmişlerdir ya helal olsun ben mangakayı takdir ettim doğrusu. cesaret işi bir şey yapmış ve gayetten de tutmuş durumda.

ben şarkılarını beğenmedim. görüntüler standart anime görüntüleri. sabırla izlerseniz güzel olacağını söyleyebilirim. sao nun tersi gibi düşünün. başı kötü sonlar güzel.
11 /