confessions

suzuki san

➤ - birinci nesil otta

  1. toplam giri 227
  2. takipçi 0
  3. puan 1336

happy tree friends

suzuki san
üniversitede iken bol bol izlediğim şarkısına hasta olduğum çizgifilm. bir ara telefon melodisi olarak kullanmıştım. karakterlerin sevimliliğini görüp ilk izlediğinizde biraz şok etkisi yaratır. komik ve absürtdür. yalnız içerisinde kan, şiddet,dehşet ve vahşet olmasından dolayı mideniz kaldırmayabilir

kötü kedi şerafettin

suzuki san
büstün* ün ünlü karakterlerinden olan şerafettinin bir gün animasyonu çıkacak deseler inanmazdım ama siyasetçilerimizin bolca dediği gibi "hayaldi gerçek oldu."
animasyonu izlemiş biri olarak diyebilirim ki türkiye standartları düşünüldüğünde çok kaliteli bir görsel sunuyorlar bize. büstünden de bunu beklerdim. o derece takıntılı bir adamın tırt bir animasyona sırf maddiyat sebebi ile onay vermesi bende büyük hayal kırıklığı yaratırdı." helal sana büstün" dedirtti.

yine de konu olarak biraz yavan kalmış gibi gelmedi değil ya da şöyle diyeyim belki de ben karikatürünü okuduğum için zihnimdeki ile tam uyuşmadı. benim hayal ettiğim daha ekşınlı bir şey oluyor genelde. bir de şero nun sesini ben böyle hayal etmemiştim. dinlerken boğuk geldi. tacettini tam tutturmuşlar bence, en beğendiğim tacettin oldu.

filmin eksileri belki de içinde bulundurduğu reklamladır ki artık mangalarda bile "nike" falan gibi reklamlar görürken çok yadırgamadım doğrusu.

bence izlenmeli. en azından ülkede yapılmış kaliteli bir animasyon

yoneda kou

suzuki san
eserlerini sevsem de çoğu zaman drama dönük olması her daim benim için can sıkıcı olmuştur. yine de bu adı gördüğünüzde okumadan geçmeyin derim. dram sevmeyen bana kendisini okutmayı başarmıştır. ayrıca şaşırtan bir mangaka dır. bir eseri çok naif iken diğer eseri haşin olabiliyor.

honey x honey drops

suzuki san
minami kanan ın shoujo mangasıdır. smut etiketi olduğunu söylemeden geçmeyelim. mangaka alanında oldukça ünlü biridir.

yuzuru fakir bir kız öğrencidir. gittiği okulun ücretini ödeyebilmek için tatillerde bol bol çalışır. çalıştığı günlerden birinde zengin çocukların sataşması sonucu kai ile tanışır. kai yuzuru ile aynı okula gittiğini öğrenince onun kulağına bir küpe takar ve "okulda görüşürüz" der. çok sonradan küpeyi fark eden yuzuru küpeyi çıkarmaya uğraşır ama başarılı olamaz. tek çare kalmıştır kai yi bulup küpeyi çıkarttırmak. olaylar kai ile yuzurun ikinci kez bir araya gelmesiyle başlar. aslında okul içinde bir "master x honey" sistemi olduğu ortaya çıkar.

ben bu mangayı beğendim mi? hayır. kesinlikle beğendim diyemem. 5 üzerinden 3 yıldız verdim o da kai nin hatrına. açıkçası içerisinde kör gibi birbirine aşık olan çiftlerin bulunduğu mangayı sevmiyorum. az biraz sürtüşsünler, birbirlerini terslesinler, günlük sıkıntılar yaşasınlar falan istiyorum ben. aşk çiçeği, böceği olayı bana göre değil. ama ayrıca belirtmek isterim ki yorumlarını okuduğumda "my best shoujo manga" yazılarını bol bol gördüm. elalem beğenmiş bana çok bi laf düşmez bu yüzden. hatta kötüleyen bir tane yorum bile görmedim.

manganın bana göre eleştirilecek çok yanı var. mature oluşu güzel hitap ettiği kesimi belirtiyor ancak yine de 18 yaşında da olsa duygusal olarak olgunlaşamamış bir kişiye yanlış mesajlar veriyor. misal yuzuru animede 16 yaşına giriyor bir bölümde. ancak 16 yaşına bile girmemişken cinsel birliktelik yaşamış olması bence yanlış. bu benim fikrim, kişi en azından reşit olmalı böyle bir şey için ama mangada olay gayet normal sunuluyor. sonuçta belli yaş kesiminin örnek alacağı bir manga. bence bu olmamıştı ki bunla da yetinmediler kız daha 17sine girmeden evlendi. öyle bir hava yaratmış ki sensei okuduktan sonra fark ettim "lan bu kız neden üniversiteye falan gitmedi ki" diye. ha keza kai için de geçerli bu durumlar zira kai ile yuzuru aynı yaşta. hele son bölümde bir sahne var ki beni benden aldı. anlatmak istemiyorum okuyanlar beni anlar.

bu arada mangada genjou ve naruta adında iki erkek karakter var ki bibirlerine aşık olarak gösterilmiştir okuyucuya. çoğu okurun dediği gibi "sensei neden bir spin-off la bunların yaoi mangasını yapmadın bre zalım :d " demek istiyorum. bu arada master naruta honey genjou dur. izlenimimden genjounun seme narutanın uke olabileceğini anladım. yine de mangakanın bu ikiliyi çizerek tam olarak neyi amaçladığını anlamadım. yaoi severlerin gözünü ışıl ışıl ettiği kesin ama devamını getirmemesi tam bir hayal kırıklığı. hele ki smut bir shoujo da olacak iş değil!


önemli not: arıyorum! dengeki daisy, ao haru ride, kaichou wa maid sama tarzındaki shoujo mangaları.
önemsiz not: kısıtlı zamanımda bu başlığı neden açtım? öyle beğenmedim ki okuyacak biri iki kere düşünsün istedim.

minami kanan

suzuki san
ensei nin 3 adet serisini okumuş biri olarak şunu diyebilirim ki bir eseri diğerini tutmaz, kalite açısından tabii, yoksa farklı farklı konularla aynı durumları işliyor olması cidden tembelliğini göstermekte bana. ne yazık ki benim yaptığım hataya düşmeyin. bazen bazı shoujo eserlerde smut etiketini görünce daha olgun tavırların olduğu bir eser bekliyorum ama minami sensei nedendir bilmem hep "liseli salak kör aşıklar" çiziyor. yakında eserlerinden tiksinebilirim. aşırı romantiktir ve her durumda "aşk" en biriciktir. böyle bir dünya olmadığı söylenmeli bu mangakaya. 15-17 yaş arasındaki çocukların yaşadıkları yenilir yutulur şeyler değildir bu arada. feleğin çemberinden geçmezler çemberin adeta yerlisi olurlar. okuduklarıma gelirsek:

kyou koi wo hajimemasu: bana göre en orijinal eseri. yani okurken bunalmadım, daralmadım, sıkılmadım. eğlendim, çerezlik.
`
honey x honey drops`: beğenmedim, beni içindeki aşk, romantizm inanılmaz baydı. gereğinden fazla smut olduğunu da düşünüyorum ama etiketi sebebiyle yorum yapmak istemedim.

ren ai shijou shugi : orta düzeyde bir kalitesi var. okurken sıkılmadım, hatta yer yer güzelmiş dedim. diğer eserlerine göre daha az smut var gibi geldi.

19 days

suzuki san
2014 yılından beri yayınlanan old xianın çizdiği komedi içerikli shounen-ai olan manhwa.

lisede okuyan iki yakın arkadaşın günlük yaşamlarını konu alır. jian yi yakın arkadaşı zhan xixi ye aşıktır ama umutsuz bir haldedir. zira zhan xixi bu durumu umursamamakta ya da farkına varamamaktadır. jian yi nin çırpnışlarını okudukça gülmekten kendinizi alamayacaksınız. özellikle renkli oluşu çok hoşuma gidiyor. manhwa sevme sebebi. nerdeyse her hafta ya da iki haftada bir yayınlanıyor. şu an 316. bölümde ama gözünüz korkmasın. en fazla 10 sayfa oluyor ve okuması çok rahat. bir kaç saat içinde tüm seriyi bitirebilirsiniz.

history's strongest disciple kenichi

suzuki san
shounen animedir. shounen animeler içinde her türlü ayarı çok güzel tutturmuştur. dövüş, romantizm, komedi, didaktik unsurlar yerli yerindedir. yer yer felsefiktir. bu tarz shounen leri oldukça severek izliyorum.
japonca adı "shijou saikyou no deshi ken'ichi" dir. animeye baktığımızda eski tarz keskin hatların dolu olduğu çizimler mevcut. eski tarz çizimleri sevmeyen biri olarak bayılaraktan izledim. hani konusu o kadar sağlamdır ki çizimleri görmezden gelirsiniz.
konu kısaca sürekli arkadaşları tarafından eziklenen, tartaklanan bir çocuğun kendini savunmayı öğrenmek için anormal bir eğitim veren dojo ya gitmesi ile başlar. komedi unsuru ağır basan bir animedir ki gülmekten yerlere yatırır.
ovaları da vardır. lakin ova ile animedeki çizimler farklıdır. misal karakterlerin saç rengi göz rengi falan değiştirilmiş. ilginç geldi. hiç böyle bir değişim görmemiştim. ayrıca çizimleri de biraz yumuşamıştır.
mangası son hız devam ediyor.

dengeki daisy

suzuki san
hastası olduğum animesi olmayan shoujo manga. animesi çıkacak vs deniyordu ama bir türlü çıkamadı gitti. bunun mangasını okurken bu kadar beğendiysem animesinde çıldırma yaşayabilirim.
aslında karalamadefteri gayetten güzel anlatmış konusunu. bu mangayı biraz kaichou wa maid sama ya benzetiyorum. özellikle usui nin çizimi ile kurosaki nin çizimi birbirine çok benzer.
shoujo olması sebebi ile romantik bir hikaye beklersiniz ama genel olarak komediye dönüktür ve içerisinde bilgisayarlar, hacker lık vs konuları anlatılır. az biraz bi dramı vardır.

içerisinde bağımlısı olabileceğiniz replikler vardır. animenin esas kızı teru sürekli olarak go bald kurosaki diye bağırır. aynı şekilde kurosaki hanım kızımız teru ile sürekli olarak a cup diye dalga geçer ki bizdeki a cup ile japonlardaki a cup arasında epey fark vardır :)


manga bitmiş olsa da henüz yabancı siteler çevirip güncelleme yapmış değil. manganın türkçe çevirisi de mevcuttur ama ben çok beğenmedim, ingilizcesini okursanız daha iyi olur diye düşünüyorum.

böyle moral veren, güldüren bir manga. özellikle kafa dağıtmak için tavsiye olunur.

110 ban wa uketsukemasen

suzuki san
okuduğum bir manga ama hatırlamıyorum 3 yıldız vermişim :d maalesef 400 ü aşkın okuduğum yaoi türünden hatırlamadıklarım oluyor. sensei nin çizimlerini severim lakin her mangası kaliteli değildir.

ben sensei nin pek çok eserini okumuşumdur ancak tek hatırladığım koishite daddy ve love kids zaten hali hazırda bunlar spin-off. bir de bu ikiliye love limit eklenecekmiş/eklenmiş.

edit: gördüm ki sensei ze nin fan book unu yapmış. önünde diz çöküp tövbe edebilirim. bir ara başlığını açacağım bu manganın ama kalbim kaldırmıyor.

saezuru tori wa habatakanai

suzuki san
okumaya başladığımda hiç mi hiç sevmediğim, çok tutuldu diye tekrar tekrar okuma denemeleri yaptığım ama yine beni çekmemiş mangadır. taaa ki bu seneye kadar. bende ten count etkisi yaratmıştır. konusu ilerlediği için daha sonradan züper bir hal almış seridir. baştan belirtmek gerekir ki ağır yaoi olduğu yetmez gibi bir de ağır mazoşist bir baş karakteri vardır. başlarda tiksindirici gelebilir ama şimdi deliler gibi takipteyim kendisini. ağır yaoi diye okumamazlık etmeyin ben gibi.
kısaca bir yakuza ailesinin hikayesi desek kafada az buçuk olay örgüsü oluşur. zaten geriye kalan detayları rasenya yazmış.

özellikle yashiro gibi karizma akan bir adamı okumamak elimde değil, adam feleğin çarkını geçmemiş çarkın kendisi olmuş adeta. yaşam felsefesi falan acayip şekil. ha keza doumeki inanılmaz cool bir adamdır. çokta yakışıklıdır. kişiliği ayrı bir hayran bırakır. serinin çıkan son mangalarında kendisini daha bir açığa vurmuş "uvv beybi" dedirtmiştir.

serinin bana göre tek sıkıcı yanı bazen shounen-ai özelliği bile göstermeyen bölümler çıkarmasıdır. buna karşı değilim ama bu seride bir dolu yakuza elemanı var ve kadro kalabalıklaştıkça hem hatırlaması zorlaşıyor hem konu aşırı dağılıyor.

bu manga kendi neslinde diğer mangalardan ayrılıyor bir de bence. eskiye dönük bir konu yapısı var. hatta artık soft yaoi ler daha baskın bir haldeyken piyasanın ortasına düştü. ha keza karamsarlık barındıran bir dram oluşu da kendi neslinden ayırmakta. uzun süredir okuduğum en ilginç yaoi mangalardan kendisi. türkçesi de mevcut bildiğim kadarı ile.

görünen tabloya bakarsak bende rasenya ile aynı fikirdeyim. mutlu bir son beklemiyorum. bence biz o aşkı okuyacağız ama mutlu bir son olmayacak. işte ben o zaman sinirlenip "keşke okumasaydım." diyeceğim.

cadis etrama di raizel

suzuki san
hani okuyanlar bilir bu adamın "diz çök" dediği sahne var ya, heh ben işte maskulen ruhlu tsundere karakterli halimle içimdeki fujoshiyi çıkarıp zevkten diz çökerim cadis etrama di raizel bu lafı söylediğinde. kendisi için evde bir yıllık ramen stoklayabilirim, çay yapmayı bilmeyen ben çay seremonisini bile öğrenebilirim. adamın ismi bile karizmatik söylerken asillik akıyor. asilzadelerin en biriciği. tüm mahlukat raizel in emri altında. düşmanın kim ya da ne olduğu önemli değil. tüm deneylerden sağ çıkıp muhteşem bir yıkım gücüne de sahip olsa bir noblesse olmadığı için raizel ne zaman "diz çök" derse o zaman olay bitmiştir. ama bizim biriciğimiz raizel imiz çok mütevazidir. gerekmedikçe kimseye "diz çök" demez. sanırım şimdiye kadar 2-3 kere ya gördüm ya görmedim. yerim dediğim başka bir karekter. en karizmatik erkekler listemdeki ilk 5 e girer.

black lagoon

suzuki san
+18 olan , hollywood çakması gibi duran mükemmel bir seinendir. japon daha ne yapabilir diye düşünen bana gerekli cevabı vermiştir. ütopik ama gerçeğe bir o kadar yakın bir yer yaratmış, içine bi dünya garip insanı yerleştirmiş. çizimler güzel, dövüş sahneleri falan inanılmaz gerçekçi. konu böyle dandik gibi gelebilir belki size ama arkadaşım bu bizim bilmediğimiz bir dünya. evet vaktinde the godfather da izledik falan da bu başka bir şey. içindeki vahşet, kan görüntüleri, konunun işlenişi tamamen çok etkileyici. bir bölüm bitince diğerini izliyeyim diye bilgisayar başından kalkmıyorsunuz. misal yine beklenmeyen karakterler var. erkek ezik, kadın vahşi falan. içindeki argo başını almış gidiyor, ben revy nin küfürler sözlüğü falan olduğunu düşünüyorum. erkeklerden çok küfür eden kadın gördüm ilk kez bir animede. karakterleri karizmatik olduğu kadar bi o kadar eziktirler.
müzikleri çok beğenilmiş ama ben beğenmedim.

animede hastası olmama rağmen az gösterilmiş bir karakter vardır ki kendisi eda. bence revy den kat kat psikopattır, iyi dövüşür, iyi küfreder, iyi çalar. kadın rahibe ama karakteri belli. en çok bu tezatlığını sevdim.

natsume yuujinchou

suzuki san
bir kere çok çok çok güzel bir anime idi benim için. kaynaklarda shoujo olarak geçmekteki bence hiç alakası yoktu. türkçesi ile natsume nin arkadaşlık kitabı gibi bir anlamı oluyor.
anime akla biraz mushishi yi getirse de kesinlikle birbirlerinden uzak yapılara sahipler. misal bu anime de yaşanmış geçmişe dönük bir dram vardır ama esas çocuğumuz natsume artık çok mutludur. kendisi ile barışık bir karakter izleriz. gin gibi kendisini dağa tepeye vurmuş olan değildir.
konusuna gelirsek psikolojik, felsefik ve sosyolojiktir. hatta sosyolojik kısmı daha ağır basar çünkü natsume adındaki çocuğumuz youkai denilen canlılar görmektedir. hem insanlarla hem youkai lerle olan ilişkisi anlatılır. bu canlılar kendilerini gören insanları fark ettikleri zaman kötü bir karaktere sahiplerse o insanı yemeye çalışırlar. natsume bu yaratıkları görme yetisine sahip olduğu gibi onları cezbeden bir ruh gücüne de sahip olduğu için çoğunlukla av durumundadır. natsume küçükken yetim kalmıştır. çocukluğundan beri insanlar tarafından sevilmemiş ve "yalancı" olarak görülmüştür çünkü diğer insanlar youkai leri göremedikleri için natsume nin yaşadıklarını anlayamamış ve onu dışlamışlardır. natsume nin çocukluğu bir akrabasından diğer akranasının evine gitmekle geçmiştir. bir gün kendisi gibi youkai leri gören büyükannesinin ona bıraktığı "arkadaşlık defterini" bulur. aynı zamanda defteri isten bir youkai ortaya çıkar. nyanko sensei* diğer adı ile madara isimli güçlü bir youkai dir ve gerçek formu yerine bir kedi formu ile gezer. natsume ile bir anlaşma yapar. eğer natsume ölürse defter ona kalacaktır ancak ölmemesi için natsume yi de koruyacaktır. olaylar bu şekilde başlar.
animenin en komik ve ilgi çekici karakteri bence nyanko sensei dir. gözümde tam bir madao dur. sürekli tembellik yapar, yer içer, sarhoş olup natsume ye sarar, hiç bir işe yaramaz kısacası. bence hali aslında içler acısıdır. lakin natsume ile olan ilişkisi inanılmaz güzeldir.
natsume adlı karakterimizin çok fazla arkadaşı yoktur ama tamamen arkadaşsız da değildir. örneğin youkai leri göremese de hissedebilen tanuma adında bir arkadaşı vardır. animede ikisi arasında ilişki kimi zaman shounen ai ye bağlanıp beni sinirlendirmiş olsa da gerekli sınırı da aşmamışlardır.
inanılmaz huzur veren, kafa dinlemelik bir anime. görüntüleri güzeldir. animenin şarkıları da çok güzeldir. özellikle long shot party nin ano hi time machine şarkısına beni hasta etmişlerdir. şarkıyı deli divane dinlemekteyim hala daha.
mangası hala devam etmekte meraklısına. bende 4 sezon animeden sonra manga bir heyecan yaratmadı. 5.sezonu beklemedeyim. izleyin, izlettirin.

caste heaven

suzuki san
benim sevemediğim yaoi manga. haa çok popülerdir o ayrı. belki başka bir zamanda başka bir şehirde tekrar okumaya başlarsam sevebilirim. zira sonradan sevdiğim çok manga vardır bu şekilde.

ogawa chise iyi mangakadır. çizimleri biraz dağınık gözüksede konuları sağlam olur. diğer eserlerini tavsiye ederim oldukça güzeldir. ben bir tek nedense bu eserini sevemedim. oysa en ünlü eseridir.

bu arada rasenya ya katılmamak içten değil. bende yaoi mangalarda her daim tek eşliliğe önem veririm. işin içine 3. kişi girmişse o mangayı kapar yenilerine yelken açarım. hentai okur gibi oluyor zira.

hayao miyazaki

suzuki san
babam, dedem, dayım, amcam, kuzenim, abim vs olsaydı dediğim benim için animenin babası olan üstad. izlemediğim tek eseri küçük deniz kızı ponyo dur. onu da izlersem tüm eserlerini bitirmiş olacağım ve bu beni üzecek. 100 kere belki de komşum totoro yu izlemişimdir. belki 20 kere küçük cadı kiki yi* izlemişimdir. bu adamın yaşadığı hayal dünyasının içinde olmayı çok isterdim. çok ciddi ve sert bir karakteri olduğu söylenir lakin o hikayeleri o çizimleri hala çocuk ruhu olmayan biri yapamaz. the cat returns hayatımda izlediğim en güzel kedili animedir. zaten böyle bir hikayeyi miyazaki dışında kimse yapamazdı.
bir gün japonya ya gidersem kendisini göremesem bile studio ghibli yi tavaf edip ülkeye döneceğim.
nasıl öveceğimi şaşırdığım üstün insan.

hannibal

suzuki san
efsane sonla bitmiş olan dizi. izlediğim en mükemmel sonlardan birine sahip. ilk sezonu biraz sıkıcıdır ikinci sezon heyecanlanırken üçüncü sezonda bir durgunluk oluşur.
lakin will gibi aşırı empatik, biraz psikopat karakterleden etkileniyorsanız dikkat edin derim. hannibal dan zerre etkilenmeyen bünye will e gelince ayarları bozdu.*

en etkileyici sahne hannibal ın elemana kendini yedirdiği sahnedir. bir de will ile hannibal ın birbirine aşık olduğuna hala inanamıyorum. birbirleri ile görünmez bir bağ olduğu aşikardı ama bunun aşk olmasını beklemiyordum. bu sebepten will in ona iyi davranma sebebini hiç çözemedim. gerçekten benim için efsane bitti. aşıklar olarak intihar ettiler çünkü bu dünyada konumları gereği bir arada olmaları mümkün değildi. uvaaa diyorum. zira yaoi mangalar gibi bitti :)

sayanora zetsubou sensei

suzuki san
beğenmediğim anime. komedi olduğu için başlamıştım ama içindeki komedisi bana oldukça yavan geldi. genelde japon komedilerini çok beğensem de bu seferki animede nedense böyle sevecek, gülecek bir espri bulamadım. zaten o kadar sıkıldım ki izlerken ilk sezon dışındaki sezonları izlemedim.

anime içerisinde tıpkı diğer komedilerde gördüğümüz gibi güncel animelere gönderme falan vardır ama bir gintama etkisi beklemeyin derim. içerisinde ecchi unsurlar var ki bana göre seinen e daha yakın bir anime.

zetsubou senseinin durum ne olursa olsun içinden karamsar bir durum çıkarması oldukça güzel bir fikir olsa da animenin bize yansıtış şekli öyle aman aman güzel değil. insan izlerken konuya hayran kalsa da anime olmamış. daha iyisi yapılabilirmiş, harcanmış bir seri.

animenin görüntüleri aman aman çok iyi değil, müziklerini olduça beğendim.

ha ben animeyi hiç sevmedim ama çok seveni var. zevk meselesi, beğenebilirsiniz.

zetsuen no tempest

suzuki san
bildiğin shakespeare in ekmeğini yiyen animedir, çünkü konusu hamlet ve fırtına eserlerinden aşırma gibidir. esinlenme dediğin böyle olmaz bence. animeyi izlemeden önce kesinlikle shakespeare den fırtına ve hamlet i okumuş / izlemiş olmalısınız. zira animede çeviriler o kadar kötü ki o keyfi kesinlikle vermiyor. bu eserleri daha önce okumamış biri etkilenebilir ama bir hamlet aşığı olan ben "hayııır!" diyerekten izledim. bu kadar sanattan ve duygudan yoksun çevrilmiş bir hamlet görmemiştim.
içerisinde shakespeare olmasından dolayı biraz felsefiktir. ama izlenesi bir animedir. konusu inanılmaz sürüklüyor. oldukça heyecanlı ve ters köşe yapma konusunda başarılı. oldukça dram içerir. ben sonunu beğenmedim sadece.
animedeki karakterler normal anime karakterinden farklıdır. bu da oldukça ilginç bir hale getirmiştir animeyi.

free eternal summer

suzuki san
ilk sezona nazaran daha kalitelidir. zira bu sezonda bir spor animesi tadı vardır. ilk sezondaki gibi fangirller için yapılan salak saçma kas gösterileri yoktur. aynı şekilde elemanlar aralarındaki sorunları da çözdükleri için bir turnuva havası yaşatırlar bize. elemanlar bir yandan turnuvalara hazırlanırken bir yandan kendi gelecek kaygılarına düşüyorlar. sorunlarını nasıl çözdüklerini görüyoruz ki bu animeyi liseli tarzına yaklaştırıyor. ben yine de çok severek izledim diyemem.
ending görüntüleri etkileyici. izlerken oldukça hoşuma gitti. müzikleri güzeldi lakin aşırı cıvıl cıvıl oluşu beni biraz baydı.

çok çevirmeni var ancak ne yazık ki kaliteli bir çevirisini bulmak sorun. dikkat edin derim.
3 /