confessions

suzuki san

➤ - birinci nesil otta

  1. toplam giri 227
  2. takipçi 0
  3. puan 1336

danshi koukousei no nichijou

suzuki san
intama yı yapan anime ekibi tarafından yapılmış bir başka mükemmel ve çılgın absürd komedi.
erkek lisesinde okuyan liseli genç erkeklerin günlük yaşamlarını konu alır ki gülmekten yerlere yatarsınız. eğer bize anlatıldığı gibi ise durum hiç komik değil, eğer abartıldıysa çok süper bir anime olmuş diyebilirim.
bana göre en komik bölümü ilk bölümüdür zira edebiyaçı kız gibi mükemmel bir konu seçimi ile başlamıştır. anime baktığımız zaman yine gintama gibi diğer animelere/mangalara göndermeler yaptığını görürüz. misal elemanlar bol bol yonepiece okur ve överler.
animede her bölümün sonunda liseli kızların günlük yaşantısı bölümleri vardır ki kimi zaman konu olarak erkeklerin yaşantısını ezikler geçer. bu kısa bölümlerde ayrı güldürür.
kısacası izleyin, gülmeniz garanti.

animenin en has adamı hidenori dir. her halt bu elemanın başının altından çıkar. gerçi mangaka onu edebiyatçı kız ile cezalandırmış. ilk bölümde hidenori edebiyatçı kız ile nehir kenarında rastlaşır ve ne yapacağını bilemez. öyledir ki "beni kurtarın" diye arkadaşlarını arar. ömrü hayatımda daha rezil ve komik bir durum görmedim. umarım gerçekten böyle değillerdir. anime ilerledikçe hidenori cool bir tavır takınmaya çalışır bizim edebiyatçı kıza lakin kız hidenori den daha cevval çıkmıştır. hele son edebiyatçı kız bölümü gülmekten yerlere yatırmıştır. hidenori kızı bir erkekle yürürken görür, kız hidenori nin onları gördüğünü görür ve hidenoriye doğru koşmaya başlar. hidenori yine ne yapacağı bilmez kaçmaya başlar ve gün batımına kadar, hidenori yorulana kadar bu devam eder. işin sonunda edebiyatçı kız "o sadece arkadaşım" diyecektir oysa. saatlerce bunun için koşmuşlardır :)

armored trooper votoms

suzuki san
anime dizisi 52 bölümden oluşan 1983 yapımı bilim kurgu özellikli mecha. izlenme serisi şudur:

armored trooper votoms: tv
armored trooper votoms: the last red shoulder ova
armored trooper votoms: big battle ova
armored trooper votoms: roots of ambition ova
armored trooper votoms: pailsen files ova+movie
armored trooper votoms: shining heresy ova
armored trooper votoms: alone again ova
armored trooper votoms: phantom arc ova

tv serisinden bağımsız olanlar
armor hunter mellowlink ova
votoms case; irvine ova
armored trooperoid ova
`
armored trooper` zırhlı/zırlanmış piyade manasına gelmeketedir. votoms un açılımı ise "vertical one-man tank for offence & maneuver" yani "tek kişilik saldırı ve savunma tankı".

olay 7213 yılında geçmektedir. astragius galaksisinde insan ırkı 200 gezegene yayılmıştr ve 2 tarafa bölünmüştür. yüzyıllardır gilgames ve balarant kuvvetleri arasında savaş sürmektedir ve her iki tarafta savaşı kazanabilmek için sınırları zorlamaktadır. savaşı kazanan taraf astragaius galaksisine hakim olacaktır. chirico cuvie adındaki bir askerin bu savaş içindeki yaşadıklarını, bu savaştan sıyrılmasını ve m.a.* olan fyana ile tanışması ile birlikte ikisinin başından geçenleri anlatmaktadır.

1983 yapıma göre çok güzel bir çizim kalitesi olduğunu düşünüyorum ancak yine de söylemeden geçmeyeyim şimdiki animelerle kıyaslanmadan izlenmeli. çoğu kişinin görüntü kalitesini beğenmediğini söylemesi ve bu sebepten izlemeye bırakması bu anime serisine yapılabilecek en büyük haksızlıktır. seri başta çok saçma ve sıkıcı gibi başlar. hatta olaylar kopuk kopuktur. ancak sonradan inanılmaz sarıyor ve "iyi ki izlemeye başlamışım." dedirtiyor insana. müziğini başta beğenmemiştim zira çevirisi yoktu. ancak ilk ovada opening müziğinin çevrilmesiyle ne kadar mükemmel bir şarkı olduğunu da gördüm. anime serisi tüm özellikleriyle gözümde mükemmeldir.
henüz seriyi bitirmiş değilim ancak sona yaklaştım. anime serisinin bir ovası yok ki beğenmemiş olayım. mükemmel anime yapımı dedikleri bu olsa gerek diye düşünüyorum. seri beni inanılmaz etkiledi. soluksuz bir şekilde kendisini izletiyor.

şüphem yok ki shounen seven birisi bu animeyi sevmesin. mecha oluşu sevmeyenleri için biraz soğuk gözükmesine sebep olsa da mecha sevmeyen beni başından kaldırmamıştır.

seri anime tarihinin kilit noktasını oluşturmakta gözümde. dikkatli izlerseniz yeni nesil çoğu animenin bu animeden aşırmış olduğu şeyleri görebilirsiniz. dönemine damgasını vurmuş, hala daha hastaları olan bir anime. izleyin, izlettirin!

efenim kendimi durduramıyorum. kısacak daha yazmak isteği duydum.

opening şarkısı olan honoo no sodome tetsuro oda tarafından seslendirilmiştir. çok sakin ve insana şarkıyı yaşatan bir şekilde söylemektedir. şarkıyı yazan takahashi ryousuke amcamızı görsem "sen hep şarkı yaz." diyesim var. türkçe çeviride hatalar vardır ancak bu hali bile mükemmel.

"bulmak için aramaya devam ediyorum
hayatımın kaybolan “yıllarını”
dolaşıp durduğum şehirde bir yabancı gözükür
alevlerin, pis kokusunda boğulduğum yerde
eminim “elvada” diyerek birbirimize
kesinlikle, ayrılmış olduğumuzdan!
cehennemden çıkma tasvirleri gördüğüm an
yüreğim yitip gider
çarpıştığım savaşlardan yorgun düşmüş haldeyim
kader denen şey var ise
kararlılığım açıklığa kavuşturacak
bu gün de durmadan sorguladığım yalnız kalışımı
yarın, devam etmek için
bir sonraki gün olacak"

çeviri dediğim gibi büyük hatalar içermekte. misal veriyorum animede son iki cümleyi doğru şekilde çevirdiğimiz de " kesinlikle yarın olacak, ahh bu günden sonra" anlamına gelmekte. işte eğilen bükülen, türlü anlamlara çekilen bir dil olduğu için sıkıntılar yaşatıyor. ingilizce çevirisini okuduğunuzda kendiniz de anlarsınız ne demek istediğimi. yazdığım çevirmenin animede bize sunduğudur.

guren no yumiya dan sonra beni epey etkileyen ender şarkılardan.

kyou koi wo hajimemasu

suzuki san
uzun süredir başlığını açmayı planladığım bir eserdi. rasenya benden önce davranmış (:

animesi, mangası ve japonların çekmiş oldukları bir adet filmi vardır. shoujo dur. animesini henüz izlemedim lakin filmin çok kötü olduğunu söyleyebilirim. film mangayı hemen hemen hiç yansıtmaz hatta seyirciye yanlış bir şekilde sunar. izlediğinizde hanım kımız hibino ya çok acırsınız filmde, oysa mangasını okuduğunuz zaman o kadar da acınası olmadığını filmin yanlış aktarıldığını görüyoruz. aynı zamanda filmi kısa tutmak adına manganın çoğu kısmı kesilmiş ortaya anlaması zor bir şey çıkarmışlardır. kısaca filmini izlemeyin.

mangaya gelirsek alışıldık shoujo. hatta şunu diyebilirim ki romantizm seviyorsanız içinde boğulacaksınız. shoujo türü içerisinde kendisi ayıran tek özellik smut yanının bulunması. çok rastlamıyoruz shoujo larda smut etiketine.
manganın çizimleri iyidir, okunması rahattır. 99 ciltten oluşuyor ve bir günde rahatlıkla bitirebilirsiniz. hibino okulda çirkin diye adlandırılan saç örgülerine takıntılı, inek bir kız iken kyouta ise kadınlar kendisine "seni seviyorum" diyene kadar onlarla oynayan ve bu cümleyi duyduktan sonra arkasını dönüp giden okulun popüler çocuğudur. kyouta nın çocukluğundan gelen bir travmadır aslında kadınlara güvenmemesi. manga lise, üniversite ve iş hayatlarına kadar devam eder. hikaye boyunca olaylar hibino ile kyouta nın ilişkileri üzerinden yürür. kyouta ve hibino sürekli olarak yanlış anlaşılmalar silsilesine tutulur ve mutlu sonla biter manga. içerisindeki bu yanlış anlaşılma olayları bir süre sonra yeşilçam a bağlasa da okunmayacak şekilde değildir manga yine de. sonunu özellikle çok sevdim. okuyucusuna istediğini veren bir manga. bitirdikten sonra neden bitti bile demiyor insan.

manganın karakterlerinden hibino biraz salak bir kızdır gözümde. zira kyouta kendisine ara ara hayvan gibi davransada her defasından duvardan seken top modundan "kutsal aşk" psikolojisi ile kyouta ya döner. bu benim sevmediğim bir mantıktır. zira hibino gözü kapalı bir şekilde kyouta ya güvenir. şimdi örnek verip spoiler yapmayayım.
kyouta ise çok ilginç bir hal alır mangada. hibino ya bir kere güven duyduktan sonra asla dediği hiç bir şeyden şüphe etmez gibi görünür ama arada bir "acaba" ya düşer. çok yakışıklığı olduğu için yüksek bir egosu vardır. aynı zamanda hiç çalışmadan okul birincisi olması da egosunu besleyen başka bir olgudur. bu çocuğunda hibino dan çok farklı yoktur. başına hibino yüzünden gelmeyen kalmaz ama yine "kutsal aşk" psikolojisi ile hibino ya döner.

mangayı okuduğumda aklıma kaichou wa maid sama geldi. boşlamış hiç çalışmayan erkek ile inek modundaki kız olayı aynı. biraz diğer eserlerden aşırılmış hissi uyandırmıyor değil. daha adı aklıma gelmeyen bir çok mangadan benzer sahneleri gördüm.

bu mangayı çok övemem zira ben çoook romantik biri değilim. ancak şunu söyleyebilirim ki okurken oldukça eğlendim. çerezlik, eğlencelik, kafa dağıtmalık ve kalitesi de kötü olmayan bir manga.

komşum totoro

suzuki san
hayao miyazaki nin studio ghibli den çıkardığı bir başka mükemmel anime filmi. türkçesi ile komşum totoro.
öyle mükemmeldir ki konusu, çizimleri, müziği, renk uyumu hepsi yerli yerindedir. detay çizimleri hayran bırakır. zaten bu adamın adının geçtiği ve kötü olan bir anime görmedim.
konusu hayal gücüne dayalıdır. totoro adında bir orman ruhu/perisi ve iki kız kardeşin başından geçen bir olayı anlatır. karakterlerin tepkileri o kadar gerçekçidir ki yaşıyor gibi olursunuz.
anime izlerken inanılmaz derecede mutluluk verir. her moralim bozulduğunda izlerim.
her ne kadar çocuklar içinmiş gibi görülse de her yaşa hitap ettiğini düşünüyorum. yani bu her animecinin yapabileceği bir şey değil. her yaşa hitap etmek büyük yetenek gerektirir ki zaten marka olmuş bir adamın eserinden bahsediyorum.
kaç yaşında olduğuna bakılmaksızın her çocuğa izletilmeli diye düşünüyorum. bir kere izlediler mi "bana totoro aç, bana toz tavşancığı aç" diye paçalarınıza yapışıyorlar ki çocuk dediğinin dikkat süresi belli anime film izlemek istiyor. yani yanında walt disney, pixar halt yemiştir.

portgas d. ace

suzuki san
öldürüldüğü için sinirlerimi zıplatmış olan über karakter. one piece i yıllar boyu izle bırak yapan biri olarak azmedip bu yıl 500e kadar geldim ve her zamanki gibi oda denen herifin çizdiği manganın animesini beğenmedim. çocuklukta izlediğim hissi yaşatmıyor bana. bu animede tek beğendiğim sıkılmadan izlediğim arc impel down idi. ilk kez lan oda iyi bişiy yapmışsın derken pat diye ace i öldürdü. shounen de sevilen karakter ölmez! shounen bilgisinden şüphe ederim ben böyle yapan bir mangakanın. sen tutup bir death note etkisi mi yaratmak istedin bilmem. kısa bir seri de sevilen karakter ölebilir ama ancak böyle uzun bir seride bu kadar eğlenceli ve cool bir adam öldürülmez. öldürme de demiyorum, hobi olarak yine öldürsün ama bu kadar canice öldürmesin ya da ölmedi tada yapsın bir 200-300 bölüm sonra. animeyi adamın öleceğini bilerek izledim ona rağmen sinir bastı. gece yatmadan izledim, rüyama girdi ace ölmemiş yaşıyor falan. eiichiro oda seni kınıyorum ve sana laflar hazırladım.

ace i impel down serisine kadar zerre tınlamayan ben ölümü ile yasa büründüm adeta. çilinin bir tanesi bile bende kıymete bindi.

"senin cesur ruhun her zaman bizimle olacak." /:

damien rice

suzuki san
i remember şarkısı ömrü hayatımda dinlediğim en ilginç şarkılardan biridir. şarkı sakin,aşk dolu başlarken yavaş yavaş size hissetirmeden hızlanır ve sonunda ruhunuz sanki bir kasırgaya tutulmuşta sürekleniyor gibi büyük bir pişmanlıkla sizi ortada bırakıverir. sakince söylemeye başladığınız şarkıyı bağıra çağıra bitirmek bünyeye zevk verdiği gibi büyük bir karmaşa da yaratır. şarkıda lisa hannigan adındaki hanım kızımızında payı büyüktür. bu da linkidir:

oasis

suzuki san
şu an amcalar topluluğu olsalar da zamanında iyi esmislerdir. efsane gruplardandir. en çok the importance of being idle şarkılarını severim ki klibi de izlenmeli

mary and max

suzuki san
izledikten sonra pek bir sevdiğim animasyon. ancak şunu söylemeli ki acıklıdır. izlerken içiniz burulur, moraliniz bozulur. animasyoncular bunu izleyicisine daha iyi hissettirebilmek için siyah, beyaz, gri tonlarını kullanmışlardır. konusu değişiktir. kesinlikle izlenmesi gereken bir animasyon olduğunu düşünüyorum.

ayrıca çikolataya bakış açınız değişebilir. max bu konuda oldukça ilginç bir tepki sunarak gösteriyor bize bunu.

hanamaru youchien

suzuki san
2010 yapımı 12 bölümlük komedi türünde olan seinen anime. diğer adı ile hanamaru kindergarden.
anime anzu adındaki okul öncesi öğrencisinin öğretmeni naozumi ye aşık olması ile başlar. oldukça komiktir aslında ancak şöyle bir durum var ki animeyi izlerken rahatsız olabilirsiniz. zira okul öncesine giden bir kız çocuğuna yaptırdıkları, düşündürdükleri yaşına oldukça aykırıdır ve rahatsız edicidir. aynı şekilde bu çocuğun öğretmeni olan naozumi her tavrını çocukları olumsuz etkilememek adına gerçekleştirse de seinen den bahsediyoruz burada ve ister istemez cinsellik işin içine giriyor ve bir çocuk ile yetişkini düşününce oldukça rahatsız edici buluyor insan. her ne kadar bu olayı naozumi yi okulun başka bir öğretmeni olan yamamoto aşık edip onun üzerine çevirmeye çalışmış olsalar da çocuklar üzerinden bir ecchi sergilemeleri inanılmaz kötü bir durum. özellikle izleyecek olan ergenler üzerinde olumsuz etki yaratacağına inanmaktayım ki türk anime sitelerinde etiket olarak sadece komedi koymuşlar.
görüntüleri bildiğimiz anime görüntüleri. müziklerini beğenmedim.
izlemeden önce iyice düşünmenizi tavsiye ederim. objektif baktığınızda anime aslında güzeldir ancak, pedofili olayı içerisinde kesinlikle mevcut ve tasvip edilemez bir şekilde. rahatsız olacaksınız hiç izlemeyin derim.

gakuen heaven

suzuki san
oyunu, animesi, romanı, mangası olan 2006 yapımı 13 bölümlük anime. tür olarak shounen ai olarak geçse de benim gözümde öyle bir shounen-ai değildir. el ele tutuşulduğunu görmeyi geçtim animede sevgili olan bile yoktur. bir de romance diye geçer ki cidden öyledir ve bayar. animeyi izleyeli oldukça uzun bir süre geçtiği için toparlayıp yazmaya çalışacağım elimden geldiği kadar.
konusu keita adlı çok şanslı çocuğumuzun özel bir okulu kazanması ile başlar ve okul yaşamı ile ilgili yaşadıkları anlatılır. okulda yakışıklı bir kaç çocuk vardır ve çoğu keita nın peşine düşer. hep bir üzücü olay vardır, her seferinde romantiğe bağlar. kazuki adında bir sınıf arkadaşı vardır , sürekli keita yı korur kollar ve aralarında bir duygusallık mevcuttur. kazuki aslında bizim gördüğümüz ve düşündüğümüz gibi biri değildir, animenin ilerleyen bölümlerinde izleyenleri şaşırtır.

animenin çizimleri eski tarz olduğu için hiç mi hiç sevmedim. yüksek kalitede de izleseniz görüntünün güzelleşeceğini sanmam. müziklerini de pek beğenmedim. anime bana göre oldukça sıkıcıdır zira shounen-ai olan bir yanı da olmadığı için olağan olayların anlatıldığı anime izleyende bir heyecan yaratmaz, izleme şevki uyandırmaz. bir de animedeki erkekler bishounen olarak çizilmiş olmalarına rağmen oldukça iticiler.

beğenmedim, özellikle shounen-ai izleyenlerin hayal kırıklığına uğrayacağına inanıyorum.

noda megumi

suzuki san
pis , pasaklı, beceriksizin tekidir. kız demeye şahit gerekir zira kadınsal güdüleri bavullarını toplayıp hunharca kendisini terk etmiş gibi görünür. güzel bile giyinemez. tek becerisi piyano çalmaktır. bir de chiaki ye yapışmak. en azından animede öyle gösterdiler.

chiaki shinichi

suzuki san
öldürmek istemediğim nadir soğuk karakterlerden. nasıl bir ayar tutturmuşlar bilemiyorum ama bu adamı izlerken gıcık olduğunuz kadar da seviyorsunuz. etrafına karşı hep soğuk ve umursamaz bir tavrı vardır. kendisi sürekli orkestra şefliğine yönelik çalışmalar yapar. yani her lazım olduğunda ortaya çıkan bir shoujo ve shounen erkeği değildir. nodame ye aşık mıdır değil midir seri boyunca çözmek mümkün olmaz.

hellsing

suzuki san
sir integra hellsing in buyurgan bir şekilde "aluuuucard!" demesine hasta olduğum kadar, alucard ın aynı itaat tonu ile " yes, master!" demesine hasta olduğum animedir. zannımca lisede iken izlemiştim. gelmiş geçmiş en güzel animelerden biridir. bir kere vampirli olup saçmalatılmayan, kült haline gelmiş animedir. öyle güzeldir ki bir ara ovasıdır vs tekrardan izlemeyi düşünüyorum. yalnız fazlaca alman özentisidir bu biraz bayabilir.
takip etmeyenler bilmez ama ovası biz severlerine biraz işkence etmiştir. 10 adet yaklaşık 45 dk dan oluşan ovası vardır ve her yıl ya da 1,5-2 yılda bir bu ovaları çıkarırlardı. 5. ovadan sonra çile gibi bir hal almıştı. yani yeni izleyenler çok şanslısınız. zira bu kadar uzun bir süre geçince insan ne olmuştu unutuyor.
muhteşem bir konusu, muhteşem bir konu işlenişi vardır. çizimleri siyah fon dolu olmasına rağmen çok güzeldir ve dövüş sahneleri çok hayran bırakır. ağzımız açık alucard ın sıfır seviyesine inmesini dört gözle beklememizin sebebi işte hep bu dövüş sahnelerinin güzelliğidir. anime baştan sona çok güzeldir. gotik ve şaşalı çizimler bayıldığım şeylerdir ve ben gibi seviyorsanız bu görüntülere doyacaksınız.
animede diğer bayıldığım şey ise maskülen bir karkter olan integra dır. bu tip kadınlara bayılıyorum. görüp gördüğüm maskülen kadınların kralıdır neredeyse. elinden gelse bir çırpıda öldürülebileceği bir yaratığa, alucard a sürekli emreder, aşağılar. elinde hep bir püro vardır ve erkek tarzı takım elbiseler giyer, erkek gibi davranır. bir de alucard ile bizim çözemediğimiz duygusal bir ilişki vardır. yanlış bilmiyorsam da hentai mangaları var alucard ve integra nın. bence gereksiz bir şey yapmışlar.
ayrıca şarkıları da çok güzeldir. bir 10 yıldır falan mp3 çalarımda dinler dururum.

mangasına gelirsek mangasındaki çizimlerden çok bi kalite beklemeyin ama konu malum çizimi kim umursar. mangasının türkçesi mevcuttur. hatta istanbulda gon adındaki manga/karikatür serileri satan istiklal daki bir ara sokakta bulunan dükkandan alabilirsiniz. şahsen konuyu bilsem de ciltlerini satın aldım zira manga satan dükkanların gelişmesini daha farklı mangalar getirmesini istiyorum. ben gibi çok manga okuduysanız içine girdikten sonra okumadığınız bir manga bulamamak biraz üzebilir. bir ara bu dükkan shonen jump satıyordu.

studio ghibli

suzuki san
kapatılması haberini okuduğumda inanasım gelmediği ustanın yeni şımarıklığıdır diye düşündüğüm olay. sadece ufak reklamları falan yapacaklarmış anime film yapımını bırakmışlar. hayao miyazaki nin anime çizmeyi bırakmasını bir derece yaşına verip anlarım ancak tüm ekibin buna razı olması çözemediğim durum. hali hazırda deliler gibi yermiş olsam da miyazaki nin oğlu da studio ghibli den anime filmler çıkarmakta idi. isao takahata zaten ayrı bir kulvarı olan çizer. kendisi yine çizimleri ile gözlerimden şelale aktırabilir. vazgeçmek nedir ya? canımızı sıkıyorlar bu tür haberlerle. studio ghibli tarzında animasyon filmler çıkaran başka bir ekipte yok. kısaca fikirleri değişmezse bir devir kapandı diyebiliriz. eminim japonya daki diğer anime çizim stüdyoları bu habere çok sevinmiştir.

howl's moving castle

suzuki san
3 kutsal miyazaki filmlerdinden biridir benim için. çizimlerin hepsi elle yapılmıştır, inanılmaz detay doludur yine. bir görsel şölen izlersiniz. miyazaki eseri olmasından dolayı gerçek hayata yakın, felsefik ama içi bir o kadar hayal gücüne dayalı doğaüstü olaylarla doludur. müzikleri de çok güzeldir. özellikle hayal gücünün gelişmesi için çocuklara izletilmesinde fayda var diye düşündüğüm miyazaki eserlerinden biridir. miyazaki anlatılmaz yaşanır diyeyim, öyle hayranım ki eserlerine ne yazacağımı şaşırıyorum.

the melancholy of haruhi suzumiya

suzuki san
bilim kurgu ve hayal gücü açısından oldukça beğendiğim bir anime idi. animede şu fikri çok sevdim özellikle "dünyanın bir kişinin etrafında dönmesi". animeyi herkesin beğeniceğini sanmıyorum çünkü anime içerisinde bir "tanrıcılık" oynanıyor. bu herkesin sevip izleyeceği izlenimi vermiyor bana. türüne gelirsem shounen ve seinen ortaya karışık bir biçimde bize sunulmakta. zaten mangası da bu türlerden çıkmakta.
animenin konusunu az buçuk yazarsam uzay, uzaylılar, zaman, zamanda yolculuğu içeriyor ki ben bu sebepten izlemeye başladım zira bu konuları çok seviyorum. ancak övüldüğü kadar kaliteli olduğunu iddia edemem.
izlerken çok çok eğlendim diyemem ama anime kendisine bir şekilde çekiyor. suzumiya zaten başlı başına izlemem için yeterli bir karakter. tsundereoluşu beni benden almıştır. ve dünya bu tsundere hatunun etrafında dönüyor. dünyanın başına gelebilecek en kötü şey :d
animedeki diğer karakterler tamamen hayal gücüne dayanmaktadır ki sadece kyon buna dahil değildir. animedeki insan olan tek canlı kyon dur. geriye kalan tam bir komedidir.
anime boyunca bize robot olarak gösterilen nagato, kouzimi denilen çocuktan daha insanidir benim gözümde. bunu ironi diye mi yapmışlardır bilemiyorum ama ben beğendim aslında. nagato animedeki favori karakterim. robot oluşu, donukluğu, soğukluğu inanılmaz hoşuma gitti.
animenin müziklerini pek beğenmedim. görüntüleri alıştığımız anime görüntüleri.

bir de devamında 25 bölümlük chibi versiyonu ve 1 adet filmi vardır. filmi kesinlikle izlenmelidir. animeden çok daha güzeldir.

suzumiya haruhi no shoushitsu

suzuki san
animesinden daha çok beğendiğim nadir filmlerden. bir film nasıl animesini geçebilir bazen anlam veremiyorum. hani animesini elbet geçebilir işte ne bileyim bir one piece te falan görebileceğimiz şeyler bunlar ama benim demek istediğim kalitesi açısından filmin animeyi geçmesini anlamıyorum. işte bu filmde aynı bahsettiğim tadda. animeyi bitirdikten sonra o 2 saat 41 dakikayı görünce "vakit kaybı olacak" diye düşünmüştüm lakin kesinlikle öyle bir durum olmadı. başına oturdum ve büyük bir heyecanla izledim. konu yine özünde aynı olaylar suzumiya ya bağlı olarak kyon un etrafında gelişiyor ancak bir farkla bu sefer zamandaki değişimin suçlusu suzumiya değil ve kyon un başına en korktuğu zaman değişimi geliyor. filmde hayal gücü ve zaman olayı daha ağır işleniyor bu sebepten. ayrıca filmde bize animede aslında çok normal gösterilen ve hiç bir özelliği yokmuş gibi yansıtılan kyon un aslında çok da etkisiz eleman olmadığını izletiyorlar.
ayrıca bu filmde kyon un suzumiya nın hayatında ne kadar önem arz ettiğini görüyoruz.
kısacası izleyin, filmi görünce pişman olmayacaksınız.

animesi için: (bkz:the melancholy of haruhi suzumiya )
6 /