confessions

suzuki san

➤ - birinci nesil otta

  1. toplam giri 227
  2. takipçi 0
  3. puan 1336

accel world

suzuki san
izlediğin en overrated[gbkz][/gbkz]overrated anime nedir deseler adını vereceğim tek anime. ergenlerin seri bir şekilde en yüksek puanı vermelerinden dolayı yetişkinlerin hayal kırıklıkları ile biter. anime aslında mantık olarak bakıldığında fena değildir ama öyle kötü işlenmiştir ki o hayal gücü ve bilim kurgu olayları bildiğin mantık hataları ile doludur. anime boyunca sürekli sizi meraka sürüklerler ancak merak edilen hemen hemen hiç bir soruya cevap vermezler. yani mangakası bildiğin baştan sona dökülüyor ama neden bu kadar beğenilmiş ben hala çözebilmiş değilim. sanırım aşk olayını çok sevdiler ya da hep haruyuki tipli çocuklar izliyor bu animeyi, haruyuki nin başarı duygusunu yaşadılar. bilemicem.
animedeki aşk bile saçmadır bana göre okulun en popüler ve güzel kızı olan kuroyukihime okulun şişman, korkak, tipsiz çocuğuna aşık olur. çok saçma bence. tamam gerçek hayatta eşine rastlanır mı rastlanır elbet ama çok nadir görülen bir şey bu. anime yapılarına uymadığını düşünüyorum, absürd bile bulmadım durumu.
bir de bu animenin böyle bir konu ve karakter tipleri ile kaynaklarda seinen diye geçiyor. hani izlemesem inanıcam da izleyince gayet net belli 10-15 yaş aralığı için çizilmiş adeta. bildiğin pokemon dan bir farkı yok. yetişkinlere izlemesi için kesinlikle tavsiye etmiyorum. boş zaman animesi bile değil.
bir de animeyi izlediğimde hoşuma gitmeyen diğer unsur izleyenleri rpg oyunlarına itiyor oluşu. misal veriyorum haruyuki tipindeki bir çocuk bu animeyi izledikten sonra gerçek dünyaya aynı şekilde sırtını dönüp sanal dünyada bir arayışa başlar. bir insanın başına gelebilecek kötü şey bu. sanal hayattaki başarı bir başarı değildir ki. gerçek hayatta yaşayamadığı başarıları sanalda tatmaya çalışmak korkunç bir şeydir. çocuklara bu mesajı veriyor "gerçekte başarısız olabilirsiniz ama sanal var, orada başarılı olabilirsiniz" korkunç bir mesaj bu. hiç mi hiç sevmedim.

animede sevdiğim tek şey haruyuki nin tipi ve kişiliği olmuştur. çünkü ilk bölümde "hayır, bu çocuk animenin baş karakteri olamaz" dedirtmesi bence güzel. bize beklenilmeyen bir ana karakter tipi ve kişiliği sunuyor mangaka. bunu çok orjinal buldum işte. lakin mangaka bu durumu bile batırmış, haruyuki den bizi tiksindirmiştir.

tavsiye etmeyeceğim bir anime. ama hastası olanlar olduğu da bir gerçektir.

black cat

suzuki san
kedi severlerin eğer shounen izlemeyi de seviyorlarsa ayıla bayıla izleyeceği anime. japonca adı burakku kyattoolan anime/manga.
train heartnett adında black cat lakaplı bir suikastçi vardır. chronos adı verilen dünyayı kendine göre bir düzende yöneten içerisinde bir suikastçi birliği olan gruba üyedir. bu grupta numarası 13tür. bu iki uğursuz kabul edilen sembolün bir araya gelmesi ile traint heartnett için mükemmel bir replik yapmışlar. suikast düzenlediği kişiye sana uğursuzluk getirmeye geldim diyerekten beni benden almıştır. henüz çocuk yaşta olmasına rağmen duygusuz bir katildir. bir gün saya adında ödül avcısı bir kızla tanışır ve hayata bakış açısı değişir. shounen erkeği olarak gözümde mükemmele yakındır.
çok eğlenceli bir shounendir. savaş, güldürü, dram hepsi yerli yerindedir. izleyeni kedilere boğar ki kedi hastası bende "kyaaa" sendromu yaratmıştır. sonuna doğru konuyu biraz saçmalatmış olsalarda gözümde değeri düşmemiştir. ayrıca train in sadece bir adet silah ile yaptığı dövüşlere hayran kalmamak mümkün değildir.
anime boyu train e sürekli olarak black cat derler ancak kendisini tanıtırken kuro neko olarak tanıtmıştır bir bölümde.

k project

suzuki san
lkemdeki anime sever erkeklerin nedense hep shounen olduğunu sandıkları aslında shoujo olan animedir. izlerken lütfen dikkatli bakın çok çok yakışıklı erkek karakterler vardır. animede kadın karakterlerden çok erkek karakterler izleriz hatta shiro ile kuroh arasında shounen ai tadında bir ilişki vardır. kadın izleyicilerin beklediği tadda davranır karakterler. hatta bu animenin shoujo, seinen ve yaoi mangaları, shounen-ai light novels i vardır. şu an sadece shounen-ai olarak devam etmekte. hatta meraklısına yaoi ve shounen-ai manga, light novels ları çeviren bir siteden örnekler sunabilirim, açıp http://september.strawberrywine.org/archives/category/k-project

animeye gelirsek izlediğim çok kaliteli animeler sırasında ilk 10 a girer. müziği, çizimi, konusu, renk tonlamaları neredeyse mükemmeldir. anime soru işaretleri ile bitmiştir ki 2. sezonu gelmezse neden izledim ki diyeceğimdir. başta biraz yavaş bir temposu vardır sonradan hızlanır. çok fazla karizmaktik karakter vardır bu animede hangi birine kyaaaa! diyeceğini şaşırır insan. olay döngüsü karmaşık anlatılmıştır bu sebepten dikkatli izlenmelidir. biraz da hüzünlendirir.
içerisinde bir adet çok sevimli bir shiro bulundurur ki eve alıp besleyesiniz gelir.

karneval

suzuki san
güzel animedir lakin mangasını okumayacaksanız izlemeyin derim. yarım kalmış bir sonla bitirdiklerinde "şimdi mangayı mı okuyacağım?" diyorsunuz. izlerken shoujo ya benzese de aslında josei dir. ikinci sezonu umarım gelir dediğim animelerden zira mangayı okumadım.

konusuna gelirsek nai adındaki bir çocuğumuzu gareki adında bir hırsız soymak amaçlı girdiği bir evden kurtarır. esir nai kurtulduktan sonra anılarındaki tek kişi olan karoku yu aramaya girişir. bu esnada circus adındaki devlet örgütü ile karşılaşırlar. olaylar nai nin etrafında böylece gelişir.

rengarenk, cıvıl cıvıl bir animedir. bu tip görüntüleri çok sevdiğim için izlerken oldukça içim açıldı diyebilirim.

anime boyunca esas bir olay vardır ve çözülmesini beklersiniz. her defasında bir sonraki bölüme atarlar çözümü ama 13. bölümde bile bir çözüm yoktur. anime bu yüzden yarımdır. benim gözümde bu yapılan mangadan takip edin çakallığıdır. böyle yaptıklarında sevmiyorum. seyirciye bir saygısızlık olarak görüyorum.

ha bu arada mangayı okuyacaksanız izleyin diyip durdum ama takipçiler isyanda. manga uzun bir süredir çıkmıyor. bilginize.

watamote

suzuki san
fanboy lar için yapıldığını düşündüğüm anime. otaku bir liseli loser kızın günlük hayatını anlatıyor. güzel mi? evet güzeldi. anime fanboy lar için yapılmışta olsa inanılmaz derecede gerçekçi bir kere. kuroki sürekli olarak "bu sadece animelerde olur" diyor mesela. bizim sık sık söylediğimiz gibi. standart fanboy ların beklediği anime kızlarından çok farklı. bir kere bakımısız, kötü giyinen, iki kelam edip kalp çalamayan, bir erkeklekle konuşmaya çalıştığında "hebele hübele" diye kalan bir kız. bir de sürekli küfür eder ki kagura yı aşmış durumda gözümde. etrafındaki 1-2 arkadaşı vardır onlara bile kendi yapamadığı şeyleri yaptıkları için küfür eder. sürekli depesyon modundadır, asosyaldir ve kendisini manga, anime, oyunlara vermiştir. içerisinde ecchi unsurlar da var.
ha liseli bir kız asosyal olursa böyle mi olur? hayır, animeyi izlediğimde ilk aklıma gelen kendim oldum. lisede aynı bu kız gibi idim. sürekli kendi içime kapanmış, karamsar ve arkadaşız. ama bu kuroki nin sürekli bi cinselliğe falan ilgisi vardır ki asosyal bir liseli kızın düşüneceği en son şeylerden biridir aslında bu. yani bazı açılardan da abartılı işlenmiş bir animedir diyebilirim.
bir de çok süper bir opening şarkısı vardır. kin, nefret kusar. dinledikten sonra insan bi rahatlamış hissediyor

ao no exorcist

suzuki san
örneklerine bakıldığında içlerinde en güzel şeytanlı animedir. bir kere rengarenk. başta insanın içini bu rengarenk oluşu açıyor ve izleme isteği uyandırıyor. içerisinde savaş, arkadaşlık , aşk ve didaktiklik olayını kesinlikle dengeli bir şekilde yapmışlar ki shounen dediğin bence böyle olmalı. yani (bkz:d. gray man) ile karşılaştırmamak mümkün değil. d gray man deki o kasvet, sürekli siyah fon yağmuru ve bundan dolayı anlaşılamayan dövüş sahneleri. yani bu animede öyle bir sıkıntı yok. konu çok rahat ilerliyor, dövüş sahneleri net keyif verici. biraz liseli grubuna hitap ediyor. zaten standart bir shounen dediğim gibi düşman var, shounen kızı var, erkeği var oldukça sevdim.
aynı zamanda animenin bir tane de filmi vardır. anime kadar da güzeldir.

mirai nikki

suzuki san
death note tan sonra izlediğim en psikopat animedir. kendisi bir adet yandere olan yuno gasai bulundurur ki evlerden ırak. anime kesinlikle izlenesidir. ama anime izlenesidir ovası değil. içerisinde çok fazla vahşet içeren sahne bulundurur. olaylar hızlı gelişir, inanılmaz akıcıdır başından kalkamazsınız. başları biraz saçma ve sıkıcı gelebilir ama sonuçta burada bir bilim kurgu animesinden bahsediyoruz. o kadarına katlanmanıza değecek. animede tahminleriniz bir anlam içermiyor kesinlikle sizi ters köşe yapıyor. bilim kurgu olmasından dolayı inanılmaz mantık hatası doludur. bunu da yapmamış olun ya dedirtir ama anime güzel, izlemeye devam ediyor insan.
animede yuno ile yukki arasında geçen romantik hikaye anlatılır. aslında çok masum duruyor değil mi? öyle değil kan, şiddet, dehşet, vahşet severler kesinlikle izlemeli tüm beklentinizi karşılayacak. anime gelmiş geçmiş en ezik erkek baş karaktere sahiptir. hatta izlediğim tüm animeleri düşündüğümde hepsinde yukki adlı karakterler ezik ve mal karakterlerdi. zannımca mangakalar aralarında anlaşmış olmalılar. başka açıklama bulamıyorum.
animenin sonu oldukça etkilemiştir, beklenmedik bir son vermiştir.
kötülediğim ova ya gelirsem. bu tarz mükemmel bir heyecan yaratan animelerin ovaları genel olarak çok tırt olur ya bu da onlardan biridir. asıl son bu ova da yapılmıştır ki "neden izledim?" diye insanı hüzüne sürükler. animede psikopat bir yuno göremediğimiz gibi ezik bir yukki de yoktur. bildiğin shoujo ya bağlamış ve saçmalamıştır. bölümler boyu kan şiddet saçan animenin "hayat çok güzel" tadında bitirilmesi saçmalığı ilk kez yaşadığım bir durum oldu. kısaca ovasını izlemeyin derim. bırakın animenin yarattığı heyecan kalsın. zaten devamı da yapılmayacakmış.

black bullet

suzuki san
seinen değilde shounen gözüyle izlediğim seri. bana pek seinen havası vermedi doğrusu. ama oldukça sevdiğimi söylemeden geçmeyeceğim.
konusu açısında biraz dağınık. yani insan kafasında tam oturtamasa da çokta mantıksız gelmiyor. izlerken saçma bile bulmadım. sonuçta dünya dışından gelebilecek herşey olabilir.

animede en çok enju dikkatimi çekti. doğrusu bir çocuğa yüklenen görev ve beklentiler gerçekten inanılmaz derecede. ve görevlerini yerine getirmezse başına gelecekler. her ne kadar baş karakterimiz rentaro tarafından elden geldiğinde "normal" tabiri ile yetiştirilmeye çalışılsıda yaşadıkları ve dna yapısı buna karşı ne yazık ki. ben biraz üzücü bir anime olarak gördüm bu sebepten.

animedeki diğer karakterimiz esas erkeğimiz rentaro daki kahraman olma isteğini, herkesi kurtarma isteğini hiç anlamadım, hiç anlamayacağım. herkesi kurtarmayı isteyebilirsin ancak elinden gelen neyse onu yaparsın. gereğinden fazla beklentisi olunan bir baş karakter yaratılmış. bu karakterimizi ne yazık ki çaresizliğe sürüklüyor.

izlerken etkilendiğim bir diğer karakter tina. çocuk herşeyi çözmüş. ben bir silahım, duygularımın olmasını isterim ama olamaz. ben çocuk olmak isterim ama olamam bakışları, tavırları izlerken inanılmaz üzüyor. çok kısa gözükmüş olsa da beni derinden etkilemiş bir karakter.

müzikler tanıdık, görüntüsü standart. lakin belirtmeden geçemeyeceğim bir şey var ki izleyeli aylar olmasına rağmen hala daha burakku kyatto animesini andırmakta bana.

kısaca seinen olarak beklentinizi yüksek tutmazsanız özellikle liseli erkeklerin çok beğeneceğini düşündüğüm bir anime. 20-25 yaş üstüne biraz yavan gelebilir ama izlenmesine engel değil.

tokyo ghoul

suzuki san
opening'ini dinlerken kafaya silahı dayayıp çekebilirim. öyle muhteşem, öyle depresif, öyle etkileyici bir opening. uğraşsam sözlerini ezberleyemezdim milyon kere dinleyince dile pelesenk oluyor. aynı şekilde opening görüntüleri de sözler kadar etkileyicidir.

ilk iki sezonun yorumunu birlikte yapacağım. ayrı ayrı yazmaya üşendim. anime bana göre ne abartıldığı kadar güzel ne de belli bir kısmın iddia ettiği gibi overrated bir animedir. ortalama bir kalitesi var ve yer yer epey kalite gösteriyor.
ilk sezon güzelken ikinci sezon tam bir hayal kırıklığıdır.

kaneki nin ghoul hali epey bir karizmatiktir. siyah tırnaklar, beyaz saç, kırmızı gözler yakıyor ve yıkıyor. maskeyi ben pek sevemedim.

görüntüleri güzeldir.

juuzo nun "subarashiii" diyişi benim gözümde efsanedir. uzun süredir böyle psikopat tipli bir karakter görmemiştim. cosplay leride genelde güzel yapılıyor.


ilk sezon 1000 den 7 çıkar efsanesi ile bitmiştir. kaneki nin "hepinizin öpücem" tripleri ile bitmiştir ki ikinci sezona büyük beklenti oluşmuştur. 2. sezona geçerken düşündüğüm "ahanda kaneki geliyor son duanızı edin" iken kaneki triplerden triplere girmiş. ben herkesi koruyacağım ayağına hepsine sırtını dönmüştür. yanında olmak istediğin insanlarla başbaşa değilsen uzaktan korumanın ne manası var? işte anime boyunca bunu anlayamıyor kaneki. anteikuyu korumakmak adına güya çekip gidiyor ama oysa gitmesini isteyen olmadığı gibi kalması için gözünün içine bakan insanlar var. yaptıkları ikinci sezonda bencillik dışında bir şey değildir.
ikinci sezonda kaneki ye bir huzur bir huşu gelmiştir ki yaşadıkları düşünüldüğünde çok çok komik kalıyor. öldürebilirim ama öldürmem tavrını sevdim sadece.
ikinci sezon sonu gibi biraz donuktur. bol bol kahve içme sahnesi izleriz ki saçmalamanın ötesine geçmemiştir. çoğu insanın bu durumdan şikayet ettiğini görürsünüz.
hide nin ikinci sezonda ölüşü hala benim için çıldırtıcı bir durumdur. sen posta dağıtırken hangi ara teşikatta saha elemanı oldun? hayır anlamadığım buna sebep gösterdiği şeyde yalnızlığı. çok yalnız hissediyordum bende bu yolu çizdim. milyonlarca seçeneğin var neden en yakın arkadaşını öldüreceğin bir seçeneğe yöneldin be adam! bu adam öldü diye intahara giden kaneki ayrı mal. arkasından touka geliyor farkında, yine de teşkilatın orta yerine doğru ölüme yürüyor. nedir bu pesimistliğin? nedir bu herkesi kurtarmaya çalışman? bırak millet kendisini kurtarır ya.
kısaca ikinci sezonun sonuna epey gıcık olmuş durumdayım.

sword art online

suzuki san
sao dünyasında oyun bitene kadar yetişkin grubu için izlenebilir bir halde iken sao dünyasının son bulması ile ilkokul çocuğu seviyesine düşmüş olan anime. sao bittikten sonra izlenmemesi tavsiye olunur bu sebepten.
asuna gibi erkeklere kök söktüren kızımız, diz kırıp erkeğini beklemiştir. shounen anime demeye insanın dili varmıyor. bir de opening i ile spoilerin allahını vermiştir.
mmorpg tür animedir.

d. gray man

suzuki san
ilk 50 bölümünü 8 günde kafama silah dayamışlar gibi izlediğim şeytanlı anime. sevmedim. böyle şeytanlı animedir falan bayılırdım izledikten sonra soğudum. bu animede asıl olaylar 50. bölümden sonra başlar. geriye kalan bölümleri 2 günde bitirmiş olsam da yine de beğenmedim. bence liseliler için yapılmış. yani düşündüğümde liseli olsam çok beğenirdim gibi geliyor. içerisinde ağır derecede arkadaşlık, dostuk, ihanet etmeme, birlik olma unsurları geçmekte ki aşırı didaktik bir şekilde geçiyor olması canımı sıkmıştır en çok. yoksa shounenlerin bu tür mesajlar verdiği bilenen bir şey. bir de içerisindeki siyah fon yağmurunu hiç mi hiç sevmedim. dövüş sahneleri zaten net değil siyah fon yüzünden hepten anlaşılamaz oluyor.
anime kafanızı soru işaretleri ile dolduruyor ama hiç birine cevap vermiyor. bu bence animelerde yapılan hatalardan biri. bir de çok sağlam bir konu bulmuşken bir anda bitirmişler. devam edicek deniyordu sonra yalan oldu.
ha benim beğenmemen bir anlam ifade etmiyor tabi ki kült olmuş bir anime / mangadır. çoğunluk beğendiyse bi numarası var demektir. sadece yetişkinlere önermiyorum.

doctor who

suzuki san
çok sevdiğim bilim kurgu dizisi. ilk izlemeye başladığınızda çok saçma gelecektir. çok eski olmasından dolayı nereden başladığınızın pek önemi yok. doktorları bu sebepten sürekli değişir. özellikle son doktor yakışıklılık açısından hepsini solda sıfır bırakır

another

suzuki san
2012 yılında yapılmış benim için ağır korku animesidir. konusu kesinlikle korkutucu ve ilgi çekici. izlerken aklıma halka filmi geldi. izlediğim son korku filmi halka olmuştur zira o kadar etkilendim ki korku filmi hastası olan ben bir daha korku türü izlemedim.* bu animeyi görünce "ehehe bu anime ki bundan korkulmaz " diyerekten izlemeye başladım. zaten 12 bölüm olmasından mütevellit işten dönünce gece yarısı 2 gibi bitirdim. ama bak işte olay burda başlıyor. ben öyle korktum ki anime bittikten sonra günde 12 saat çalıştığım bir dönem olmasına rağmen o gece uyuyamadım ve hiç uyumadan sabah 8 de işe gittim. öyle etkilemiştir beni.
ölüm sahneleri ciddi manada korkutucu ve gerçekçidir. herkesin unutamadağı şemsiye sahnesi belli bir süre şemsiye korkusu bile yaratır. animede lanet olayı güzeldir ve lanet misaki mei adlı kızımızın etrafında geçer. sevdiğim anime kızlarından. gizemli, çok konuşmayan ama ağzını açınca hep gerekli sözcükler dökülen bir kız.
anime hep bir merakla devam ediyor. hatta tipik japon korku örneklerinden, ani ölümler, hayaletler, büyüler ve tahmin edilemez olaylar. tek sıkıntısı siyah fon yağmuru olmuştur benim gözümde. olay içinde lanet, karamsarlık ve gizem olduğu için kaçınılmaz bir fon ama.
animede hemen hemen tüm karakterler çok garip davranır. ilk izlerken sıkıcı gelebilir bu ama "lanet" ile bağlantılı olduğundan aslında mangakanın mantıklı bir karar vererek çizdiğini anlarsınız.
korku severler kesinlikle izlemeli. gerçi kimisi beğenmemiş "vasat" demiş ama ilginç bir konusu olmasından dolayı bile izlenir.

elfen lied

suzuki san
lilium adlı opening şarkısı görüntüler ile birleştiği zaman intihara sürükleyecek etki yapar. şahsen klasik müzik ve kilise müziğinin birleştirilerek yapıldığı bu şarkıdan inanılmaz derecede etkilensem de moralimi bozduğu için dinlemiyorum.
ağır dramdır ama vahşet dolu bir dramdır. inanılmaz moral bozar, bir yerden sonra artık bir boşluk hissi ile izlersiniz. zira içerisinde duygusal ironi barındırmaktadır. ne hissedeceğinizi şaşırırsınız. 18 yaş altı izlememlidir inanılmaz derecede kan, şiddet, dehşet ve vahşet unsurları var.
felsefiktir. çizimleri de oldukça güzeldir. nyuu / lucy karakterine zaten bayılmaktayım. boynunda fiyongu ile katliam yaparken oldukça sevimli falan gözükür. bu da başka bir ironisidir. izlediğim ve beni etkilemiş olan en iyi bilim kurgu animelerindendir.
animelerden psikolojiniz etkileniyorsa izlememenizi tavsiye ederim zira yaklaşık bi 15 gün moralim bozulmuş, boşluk hissi yaşayarak geçirdim. kısaca anime görüntüsüdür, konusudur, müziğidir bir araya gelince çok afedersiniz insanın ağzına sıçıyor. izlenmesi gereken bir anime, ama yaratacağı etkiyi de bilin.
bir de ecchi görüntüsü ağır değildir. gelip geçici, dikkat çekmez.

haruki murakami

suzuki san
en son renksiz tsukuru tazaki nin hac yıllarını okudum. güncel roman, best seller falan nadiren okurum. bu da onlardan birisi. kitap henüz bitmedi ama oldukça beğendim. biraz güncel olma kaygısı ile yazılmış hissi uyandırmıyor değil. yine de okuduğum ilk eseri olduğu için net bir yorum yapamam. yazarın iyi bir kültürel birikimi olduğu çok belli. eserine bunları çok önemsiz şeyler gibi yansıtıyor ancak bunlar hep bilgi birikimi.

bu kitapta beni inanılmaz etkileyen bir kısım oldu. murakamı nin kitap karakterlerinden haida yı anlatırken bahsettiği bir paragraf beni hayranlık içerisinde bıraktı. zira bahsettiği haida benim vücut bulmuş erkek halim gibi bir şey. ben buradan çıkarımla yazarın inanılmaz gerçekçi karakterler yarattığını düşündüm açıkçası. paragrafı gerçekçiliği anlatabilmek için aşağıya yazıyorum.

"kitap okumayı her şeyden çok seviyordu, ama tıpkı tsukuru gibi pek fazla roman okumuyordu. onun hoşuna gidenler, felsefe kitapları ve klasiklerdi. bunun dışında tiyatro oyunları okumayı da seviyor, yunan trajedileri ve shakespeare'i tutkuyla okuyordu."

bul beni haida*

free

suzuki san
fangirl ler için yapılmış anime. bir kadın izleyici olarak hiç mi hiç beğenmedim. erkekler beğenmiş midir bilemem ama bunu izleyecek erkek kişinin ağır anime izleyicisi olması gerekiyor. spor animesi adı altında habire hanım kızlarımızın " uvaaa! şu üçgen vucutlara bak!" laflarını duyduk animede. yani kimse kalkıp erkeklerde izler ne var ya demesin. verilen mesajın gittiği topluluk belli. normalde animelerde karizmatik ve kaslı erkekleri beğensem de bilmem nedendir bu animedekini başarılı bulmadım. konusunu ve işlenişini de çok sevmedim.
hanım kızlarımız için yaoi mangası da çıkarılmıştır. seri devam etmekte.

gintama

suzuki san
goril tarafından çizilen manga. goril olarak tanımaktayız zira animede bol bol goril olarak çizer kendisini. gelmiş geçmiş en absürd shounen animedir. gülmekten yerlere yattım izlerken. shounen animede olması gereken ne kadar kült kural varsa hepsini ezip geçer. örneğin animede kadın karakterler erkeklerden güçlüdür ya da gintoki çilekli süte ve tatlıya bayılır gibi. shinsengumi ezik doludur. shounen animelerde kesinlikle görmediğimiz şeylerdir bunlar. biz hiç rurouni kenshin de böyle bir edo dönemi, shinsengumi, hitokiri görmedik. hepsi çok karizmatik adamlardı.edo dönemi çok karizmatik bir dönemdi.
bu animeyi izlemeden önce epey bi anime izlemiş olmalısınız. zira diğer animelerle bol bol dalga geçtiği için esprileri anlamazsınız. büyük sıkıntı.

animede tüm karakterleri çok severim ama hijikata gözümde ayrıdır. adam lanetli bir kılıcı ele geçiricek iradeye sahiptir. gerçi kılıcı ele geçirene kadar sailormoon izlecek derecede otakuya bağladığını görüyoruz ama inanılmaz karizmatik bir karakterdi. adam yüzünden mayonez hastası oldum.
animede bol bol kondo ve hasegawa yı çıplak görüyoruz. en güldüğüm sahnelerdendir. hatta hijikata nın kondo ya bir bölümde "çıplak görünmeyi bu kadar mı seviyorsun ha?" demişliği bile vardır.

anime hakkında o kadar yazılacak şey var ki, bitmez.
son filmi de oldukça etkilemiştir. anime film tabirinin karşısına yazılır. beklentileri kesinlikle karşıladı.

sakata gintoki

suzuki san
mide bulandırıcı iğrenç bir heriftir. sürekli burun karıştırır, sürekli içip kusar, sürekli sağa sola tükürür. ama hastasıyım :)
gelmiş geçmiş en loser shounen erkeğidir. tipinde bi kere meymenet yok. ölü balık gözleri, kıvırcık beyaz saçları, tipsiz oluşu.
para kazanmak için gay host club da çalışır, tahta kılıçla geziyorum ayağı yapar ama kılıcı amanto gezegenine keskin ve kırılmaz olarak sipariş eder üstüne bir de bu kılıçtan bankai bekler, çilekli süt içer, parfe yer parfe keyfi bölündü diye milleti kılıcı ile biçer, habire kendisine kintoki diye seslenilir çok takmaz, kintokileri çok kıymetlidir animede sık sık düşürür xd tembeldir, umursamazdır, sürekli el kadar kagura ile yemek savaşı yapacak kadar alçalır. kimi zaman kimle yatıp kalktığını bile bilemez. çocuğu olduğunu sandığı bölüm var yav x)
öyle muadilleri gibi mazlumun bekçisi zalimin korkusu moduda yok adamda.

ama bu adamın dövüş sahnelerinin kalitesini hiç bir animede göremezsiniz. one piece, bleach falan halt yemiştir.

mushishi zoku shou

suzuki san
mushishi animesinin 2. sezonudur. 22 bölümdür izleyicisini sevindirir. bu sezon diğerini aratmaz, insanı izlerken daha bir hayran bırakır.
bu animeyi izlerken her daim ne hissedeceğimi şaşırıyorum. bir hiçliğin içinde, büyük bir huzurla geziyorum etrafta. animeyi hazırlayan ekibe, mangakaya hayranım. ilk sezondaki gibi içerisindeki felsefik, sosyolojik, psikolojik unsurlar aynı şekilde devam etmektedir. aynı tattadır.

bu sezonda ilkine nazaran daha kabuğunu kırmış bir ginko izletilir bize. ha keza bu animenin geneline de yansımıştır. bu sezonda ilk kez komedi unsurlarının işlendiğini, ginko nu gülümsediğini falan görürüz ki toplum tarafından adeta aforoz edilmiş bu adamı gülümserken görmek benim için paha biçilemez bir şeydir. ilk sezondaki kasvetin biraz dağılmış olması izleyici bence biraz daha animeye çekmiştir.
bu sezonda yeni yeni mushi çeşitleri görürüz ve oldukça ilgi çekici, merak edilesidirler. yine adamımız ginko gezerken çeşit çeşit mushilerden etkilenen insanlarla tanışır ve onları tedavi eder. ancak bu sezonda kimi zaman ginko dan şunu duyarız "bu tedavi edilemez.". bu olay bence güzeldi. her olayı çözmesi bir yerde sıkacaktı.
yine bize ginko nun geçmiş yaşantısına dönük bir kaç bölüm sunarlar sonlara doğru ki moral bozmuyor değil. bu kadar hor görülmüş, dışlanmış, eziyet edilmiş bir çocuktan büyüyünce ginko gibi biri çıksın mümkün değil ama animede hayran hayran izliyoruz işte. adam gözümde karizmanın vücut bulmuş hali. hastasıyım.

görüntüler ilk serideki gibi. şarkısı* yine müthiş ancak bu seferki anime ile uyumlu değil.

çoluğuma çocuğuma bırakacağım anime. izleyin, izlettirin!

kaichou wa maid sama

suzuki san
içerisinde bir adet feromon gezegeninden gelen pis sapık uzaylı bulunduran anime. gelmiş geçmiş izlediğim en iyi shoujo animedir. bir kere içerisinde misaki gibi bir ağır tsundere bulundurmaktadır ki en sevdiğim kız tipi. ha keza usui nin tipindeki umursamaz ama her gerekli durumda ortaya çıkan erkek tipine de hastayım. misaki tarafından bol bol tartaklanır dünya zindan edilir ama yine de deli aşıktır. bana kendimi hatırlatıyor bu kız. sevmemem mümkün değil :d
evet evet usui ye hastayız. fangirl ya da bir otaku görmesem de kendimi hastasıyım. her ne kadar mangadaki çizim kalitesi animedekini tutmasa da usui mangada da az biraz çekicidir.
tipik shoujo değildir ama romantik komedidir ve içerisinde öpüşme sahnesi çilesi çektirmezler. çile çekilen anime için: (bkz: kimi ni todoke)
içerisinde maalesef fill bölüm vardır. şaka gibi gelmişti ilk izlediğimde.
mangasına gelirsek bitti ama animeden sonra okumaya başlayınca görüyorsunuz ki biraz eski türk filmine bağlıyor. bu biraz göze hoş gelmese de okuma hevesiniz devam ediyor.çizimleri de gayetten güzeldir. bitti ama bitmedi diyebilirim. mangaka nın yazdığı notu okuduysanız bir kaç bölüm daha yayınlanacak ki 85.5 yayınlandı bile. en son yayınlayacağı bölümün tüm sayfalarını renkli çizeceğini iddia etti hatta, merakla bekliyorum zira tüm sayfaları renkli bir manga hiç okumadım.
ayrıca animede sizi çok etkilememiş bir bölüm mangada etkileyebilir. şahsen animede pek ilgimi çekmemiş olsada mangada aşağıdaki çizime öldüm bittim diyebilirim.
7 /