ashthemagnificent

müziğiyle beni içine çekmiş, karakterleriyle sabitlemiş, kurguyu bağlayamamasıyla kaybetmiştir. her şeye rağmen önerdiğime göre iyi olan yanları fazla iyi

bu animeyi bütün sezonlarıyla izledim, inanın sebebini ben de bilmiyorum. absürd şeylerün uç noktası gibi ki ilgimi bile çekmez ama kendisini izletiyo. bütün şanssızlıkları bir karakterde toplayın ve bütün doğaüstü şeyleri ekleyip blenderdan geçirin, işte bu animeyi elde edersiniz. bu ilginç deneyimi paylaştığım için çok mutluyum, kaçtım ben.

ikinci sezonu es geçtiğim bir başka anime, ne gerek var parça pinçik çıkarmaya tek sezon yapın bi tamamlayıvereyim animeleri, kınıyorum

konusu güzel, ana karakter tam adam oldu dedim sezon bitti sinirlendim kanekiye küsüm, söyleyin beni aramasın

kafası karışık bir mangakanın iyi bir başlangıç yapıp sonra kutup yıldızını kaybetmesi yoluyla ay ben çok yanlış geldim hissi verdiği anime. şahsen ilk sezonunu izleyen ben gayet keyif aldım, aksaklıkları çok gözüme batmadı. çok sevenler ve çok nefret edenler var, nefretin sebebi overrated bir anime olarak görülmesi olabilir ama oyunu olan her anime otomatik olarak overrated olur zaten benim gözümde. çünkü normalde sahip olacağı üne bir de oyununkini ekler falan.

kiritoyu severdim ama hani sizden bişey talep etmeyip gürültü çıkarmayan ve gördüğünüzde selamlaştığınız komşu gibi, yani başkası olsa da olur. çizimlerini de sevmiştim.

sonuç olarak beklentisiz başlarsanız yahut bu çok sevilmiş kesin ben de severim illüzyonuna tabii olursanız çok da şikayet etmezsiniz.

lisede kullandığımız piknik masalarına allen 1 ve allen 2 deme sebebimiz, beden eğitiminde yüzümdeki allen makyajını saklamaya çalışmam ama fail olmam ve hocanın beni bir tarikata mensup sanması anısının çekirdeğinde yer alan anime.

tamamlamadım çünkü finali fake, öylesine yapılmış bir final ve içimden gelmedi. mangaka hasta diye bırakmış duyumu almıştım ama tekrar başladı da. manga bittikten sonra fma gibi derli toplu bir remake yaparlar umudu taşıyorum hadi hayırlısı

ben tene benzeyen bir kurgusu var desem taşlanır mıyım bilmiyorum ama ana karakter gücünü uzaydan gelip kendisini seçen yüzükten alıyor. yeşil bir dc karakteri... evet yeşil. laf sokmayı seven bir tavrı var ve başrolünde aşkım*fangirl var kaçın* ryan reynolds tarafından beyaz perdede boy göstermiştir. film tutmamış, sevilmemiştir ama üzülme ryan yine olsan yine izlerim

hemen ufak dedikodu: scarlett johansson ile de birliktelik yaşamış olan ryan bu filmdeki başrol kadın oyuncu blake lively ile evlenmiştir ve annemin "bu adam hep taş kadınları götürüyo, ne buluyolar ki bunda" yorumuna maruz kalmıştır. yanılmıyorsam 2010 yılının sexiest mani seçilen ryanı savunma cümlem de "kesin çok komik adamdır, kadınlar kendisini güldürenleri severmiş ya" olmuştur.

evet bir süper kahraman başlığını da onu oynayan oyuncu hakkında fikirlerimi yazarak filler bölümvari şekilde doldurdum. bana ne olm önce siz yazın o zaman

@1 konuyu okuyup tam eleştirel bir yazı yazacaktım ki gerekeni özetlemiş olduğunu gördüm ottam.
özellikle ergenliğin başlarında olan kızlara hitap eden bu tür shoujolarda sübyancılığın, tecavüzün -çok sevdiği için yaptı--- abusive ilişkilerin normalleştirilmesi o yavrucakları çok kötü etkiliyor bence. başlarına gelirse kendisini fazla abarttığına inandırmaya çalışabilirler. sonuç olarak bir noktada denetimden geçmesi gerektiğini düşünüyorum kurguların.

christopher ve deri ceketiyle tanıdım dw dizisini. (bkz: fantastic) rose da o sırada girdi hayatıma. cool cool ilerlerken rejenerasyon zamanı geldi çattı. tedirgindim ama david 10 numara doktormuş meğer *hahaa tmm komik değil ama olsundu gülün* converse ine kurban diyerek sevgimi belli etmek istiyorum, adamın çocukluk hayali doctor olmak, oluyo,dizide kendi kızını canlandıran ve eski doctorlardan birinın kızıyla da evlenip doctorception yapıyo (bkz: allonsy) neyse rose, sonra doktor*tıbbi olan* martha ve tabii ki favori companionım donna... *ay çok seviyorum seni *

onun gitme vakti geldiğinde çok üzgündüm ve önyargı dolu. matt'in işi kolay değildi ama tahminimden çok kolay oldu beni kazanışı (bkz:adamın fesi var rıza baba) geronimo

david zamanından tanıdığımız river duygusal açıdan değer kazandıkça sonunu bildiğimiz için daha da üzüldüm, iyi ki amy ve rory vardı da gülebildim. onları kim possible ve rona benzeten bir tek ben olamam.

sonra güzel günler sona erdi ve clara geldi. hiç sevemedim onu, direnmeye çalıştım ama olmadı, sonunda ara verdim. matt yerine peter geldiğinde acaba dedim ama hayır, clara gitmiyordu... şimdi peter benim onun güzel oyunculuğunu izlememi bekliyor,ben de claranın gitmesini):

en unutulmaz, şahsına münhasır ve daha sonra kendi dizisi bile olan karakteri de unutmamak lazım: captain jack hartness *kesin yine soyadını yanlış yazdım /:*

diğer adıyla face of boe

dizinin genel yorumu: beyin yakan kurgusu ve baktığında güldüğün için espriye gerek duymayan setiyle doctor who bir efsanedir. izlemeye başladıktan kısa bir süre sonra sen daha fark edemeden bir bakarsın ki whovian olmuşsun.

bu arada bugün youtube da fan yapımı bir video gördüm, sherlock ve doctor ortak bölümdü. buradan bbc'ye seslenmek istiyorum: hadi koçum, yapabilirsin!!

david tennant fangirlü olarak yeri göğü inletebilirim sanıyorum. sempatikliğin vücut bulmuş halidir kendisi. iskoçla mı evlensem yeaa dedirtip yok onlar etek giyiyora *evet böyle de saçmalarım * bağlatır. onu görünce bir neşe dolarsınız falan. aksanın olayım be adam..

ha dw için müthiş bir casttır, 4ever 10th doc ama bence tadında bıraktı, bir süre sonra aktör değil karakter olursunuz yoksa

mesela benim için daniel radcliffe her zaman harrydir, hugh laurie de dr house

ailecek iki üç kez izledik sorunlu muyuz neyiz? bir de esprilerini falan çeviriyoruz evde... annem bana döndü ve seni üzüntü yönetiyor bence dedi, hani o kadar üzgünüm ki yürüyemiyorummmm diyo ya falan diye hareketleriyle tasvir etti... hayır diyerek karşı çıktım, bence beni tiksinti yönetiyor dedim. hak verdi. oturup şunu kim yönetiyor, bende bu baskın diye ciddi bir diyalog kurduk ne desem bilemiyorum

ay başlığı görünce kendi amcamı görmüş gibi sevindim, pazar kahvaltılarının vazgeçilmez seyirliklerinden birinde yer alırdı ve bizimle birlikte çay içerdi ama onunki yeşildi sanıyorum

hoşlanmadığım herhangi bir şey karşısında içimden söylediğim söz öbeği,ama içimden çünkü insanlara her şeyi öldürmek istediğim bilgisini vermek yalnızca dezavantajıma olur

oynadığı filmlerde kendisini bir türlü fark edemediğim için hafiften bi uyuz olduğum aktör. tam bir karakter oyuncusu çünkü aah bu şu adam diyemiyorum, oynadığı rol olan adam oluyor direkt ve muhteşem bir aksan kapasitesi var çıldırırsınız.

batman'deki bana karakteriyle kendi arasında bağ olduğuna çok zor inanmıştım, evet.
inception, mad max, 44.çocuk, legend, diriliş gibi filmlerde hep döktürmüştür. itiraf ediyorum filmlerini genel olarak istemsizce izliyorum yani bi filmi izliyorum mesela, arkadan annemin sesi geliyor "aa tom hardy de varmış"

sinir olduğum yetenekli, çoluk çocuk sahibi oyuncu. boyu da çok uzun değildir.

yanılmıyorsam james cameron ın yönettiği, baş karakteri jessica alba nın oynadığı, daha az baş karakterleri michael weatherly*öyle bişey * ve diziyi izleme sebebim olan jensen acklesın canlandırdığı iki sezonluk dizi.

ortaokulda istediğim her şeyi barındıran bilim kurgumsu yapım. işte insanları alıyolar denek yapıyolar falandı diye hatırlıyorum. eski bir şey ama izlerken her bölümüne ve her ayrıntısına aşık olmuştum.

vikiden inciler: dark angel, amerikan bilim-kurgu türündeki televizyon dizisidir. 2000-2002 yılları arasında fox adlı kanalda yayınlanan dizinin yaratıcıları james cameron ve charles h. eglee'dir. dizide max guevera adlı genetik özellikleri değiştirilmiş bir askerin yaşadıkları anlatılırken bu karakteri jessica alba canlandırmıştır.

bence çizgiromanı, filmi,animesi, neyi varsa her şeyi çıkmalı. ağır fan olurum. aklıma geldiği iyi oldu yazın yine izleyim.

utanç editi: bahsettiğim yapımdan kar melek başlığı altında söz edildiğini bilmiyordum, bu başlığı silsem mi ki sorusunu modlara falan yöneltip ortamdan ayrılıyorum

pokemonun baş rolü
ashley, ashlee, ashton gibi çeşitli isimlerin kısaltılmış hali
supernatural adlı dizide dahi bir bilgisayar hackerının adı
ingilizcede kül anlamına gelir
türkçe'de ise tek anlamı vardır: ben

iş bu entry canım istedikçe editlenebilir

dünyadaki insanlarla kartpostallaşmanı sağlayan muhteşem oluşum. 20-30 tane kartpostalım oldu ve hepsi farklı insanlardan, farklı ülkelerden. danışmaya gidip adımı görünce çok seviniyorum, beni görünce tanıyorlar artık. ayrıca sanılanın aksine yurt dışına kartpostal yollamak çok uygun. yanılmıyorsam 2.80. tek sıkıntı güzel bir kartpostal bulmak çok zor):

favorimin sherlock dizisindeki hali olduğu ingiliz dedektif. benedict gereken havayı daha iyi yansıtıyor bence. robert da muhteşem ama onunki-tahmin edebileceğiniz üzere- daha amerikan.
yine de dizi ve filmin büyük bir hayranı olarak -taşlamayın ama- kitaplarından çok hoşnut değilim. hatta agatha christie ve poirot serisini tercih edebilirim. yine de sir doyle iyi bir yazar ve kitaplar pek çok polisiyeden iyi.

house'un kendisinden esinlenildiğini bilmeyen kalmamıştır sanıyorum.

izleyin, izlettirin ve deyin ki "isteyen okuyadabilir"

girl crush tanımının karşılığı

avengers serisindeki black widow rolüyle "ama ben solo film istiyorum, black widow orijinini göreliiğğmm" dedirten hatun

lucy adlı hoş bir filmde de oynamışlığı vardır.

prestijin şu an olduğu kadar muhteşem bir film olmasında da rolü olan güzel kadın.

yanılmıyorsam şu an fr bir gazeteci ile evli. ghost in the shell filminde de oynamıştır

severek izliyoruz, başarıları daim olsun.

çok değişmeyen yüz ifadesi sebebiyle kendisine en başta sinir olmuştum. er ryan'ı kurtarmak, marslı, interstellar gibi filmlerde de hep kurtarılması gereken karakterdir kendisi, kimse de demiyor ki yumurta kırmadan omlet yapamazsın. bana bişey olsa yumurta der geçiştirir bu insanlar, çok kırılıyorum.

her neyse ben affleck ile beraber yazdığı good will hunting senaryosuyla genç yaşında oscar almıştır.
dicaprio ile beraber oynadığı departed adlı muhteşem filmde-film asya sinemasından uyarlama- kendisini her an boğazlamamı istetmiştir *zavallı dicaprio ühühühü *
jason bourne serisiyle dur olm bu adam çok cool yoksa iş var mı bunda dedirtmiştir
marslı ile film boyunca yüzünüzde aptal bir tebessümün yer etmesine neden olmuştur.
als ice bucket challenge yaparken aynı anda iki farklı proje için farkındalık oluşturmuş ve yok artık ideal erkek mi olamaz değil mi sorgusunu yaşatmıştır

jimmy kimmel adlı amerikan talk show sunucusu komedyenle yaşadığı nefret ilişkisiyle *yaklaşık 37 video var* acayip güldürerek kendisine hayran bırakmıştır.

kurduğu water.org sitesinin ve kampanyasının reklamını yaparken ben affleck le yan yana durması sebebiyle kısa boylu biri olduğunu keşfettirmiştir *en azından bana *

yeni jason bourne filmi haberiyle fanlarının kalp atışlarını hızlandırmıştır.

filmlerini izlemeseniz bile -ki bence izleyin- kimmel ile olan münakaşalarına kesinlikle ama kesinlikle bakın. ben affleck ile olan bromance i de karılarının bile alay etmelerine neden olmaktadır.

azıcık araştırmayla matt damon ın ne kadar da muhteşem bir insan olduğunu görmek çok kolay. komik, ilgili, alçak gönüllü, yetenekli... çok yakışıklı diyemiyorum çnk bana hitap etmiyo ama allah sahibine bağışlasın diyerek bitiriyorum bu yazıyı.

imza:her zamanki fangirlünüz

anime boyunca doğaüstülük var, yok ya yokmuş fakemiş,yok ya evt kötü ruh falan var lanet, yoksa yok mu olm dedirterek beni sinir krizlerine sokmuştur. bu kararsızlık benim kendi kafa karışıklığımdan da kaynaklanabilir ama nedense arkaplandak hikayeyi yetersiz buldum. lanetin başlangıcı vs. yine de çeşitli ölüm sahneleriyle çıktığı yıla izini vuran çerezlik animedir. göz bandıyla kolaylıkla cosplayi yapılabilir *yapılamadı *