tek göze sahip, konuşabilen godrobe. matoi ryuuko ile kurduğu bağ destansı ve dramatik bir hikayedir, örtemediği vücut kısımları ile ünlü bu giysi matoi isshin'in bilim dünyasına sağlam derecede sapık bir armağanıdır.
kill la kill serisinde bulunan, tamamen life fiber'dan imal edilmiş über savaş giysisi. sahibinin kanını damarlarından hüpletip bünyesinde kullanarak büyük güç eldesi sağlar. kill la kill evreninde bundan teknik olarak iki adet bulunmaktadır; senketsu ve junketsu. senketsu matoi ryuuko'nun siyah üniforması iken junketsu kiryuuin satsuki'nin ihtişamlı giysisidir, senketsu konuşma yeteneğine sahiptir ama junketsu'da bu yetenek görülemez.
britanya kralı efsanevi arthur'un sembolik kılıcı. efsaneye göre kral arthur dev bir kayaya saplanmış ve kimsenin çekip çıkaramadığı bu kılıcı çıkararak gücünü ispatlar ve kılıcın sahibi olur. bir başka bir rivayete göre gölün leydisi adlı bir figür kılıcı arthur'a kılıcının kırılması üzerine hediye etmiştir. kayaya saplanmış kılıç rivayeti daha baskın çıkmış ve popüler kültürdeki yerini korumuştur. japonlar bu efsaneye çoğu projede yer vermiştir:
fate zero ve fate stay night serilerindeki efsanevi tarihi kişiliklerden biri kral arthur ismini taşıyan saber'dır ve excalibur bir büyü etkisi altında olduğundan dolayı görünmezdir, kılıcın uzunluğunu sadece arthur bildiğinden dolayı yakın dövüşte stratejik üstünlük sahibidir.
ayrıca soul eater'da silahların insani bir formu bulnunur fakat excalibur bu seride silindir şapka-baston ikilisi kullanan bir tür varlıktır. insana benzer bir figür değildir ve karakteristik olarak diyalogları "çok sinir bozucu" şeklinde karşılanır. uzun zaman boyunca seride diğer karakterlerin sinirini bozar, bir bölümde gücünü gösterir: ihtişamlı gücü karşısında çoğu güçlü ekip çaresizdir. fakat kendisine sahip olmayı her nasılsa başaran karakterin de sinirleri çok geçmeden bozulur ve excalibur orijinal yerinde, şelanenin arkasında yeni bir sahip beklemeye döner.
castlevania serisinde excalibur çok güçlü bir silahtır fakat espritüel olarak kılıç formu kayayı da içerir, soma cruz saldırırken el mecbur kaya ile birlikte savurur kılıcı. excalibur aria of sorrow oyunundaki en güçlü ikinci silahtır.
fate zero ve fate stay night serilerindeki efsanevi tarihi kişiliklerden biri kral arthur ismini taşıyan saber'dır ve excalibur bir büyü etkisi altında olduğundan dolayı görünmezdir, kılıcın uzunluğunu sadece arthur bildiğinden dolayı yakın dövüşte stratejik üstünlük sahibidir.
ayrıca soul eater'da silahların insani bir formu bulnunur fakat excalibur bu seride silindir şapka-baston ikilisi kullanan bir tür varlıktır. insana benzer bir figür değildir ve karakteristik olarak diyalogları "çok sinir bozucu" şeklinde karşılanır. uzun zaman boyunca seride diğer karakterlerin sinirini bozar, bir bölümde gücünü gösterir: ihtişamlı gücü karşısında çoğu güçlü ekip çaresizdir. fakat kendisine sahip olmayı her nasılsa başaran karakterin de sinirleri çok geçmeden bozulur ve excalibur orijinal yerinde, şelanenin arkasında yeni bir sahip beklemeye döner.
castlevania serisinde excalibur çok güçlü bir silahtır fakat espritüel olarak kılıç formu kayayı da içerir, soma cruz saldırırken el mecbur kaya ile birlikte savurur kılıcı. excalibur aria of sorrow oyunundaki en güçlü ikinci silahtır.
fate zero serisindeki 7 hizmetkardan "archer" sınıfında olan, kibiri ile anılan, böylece "bir hizmetkar nasıl kibirli olabilir ki lan?!" sorusunu her bölüm zoraki sorduran karakter.
çoğumuzun uyuduğu veya dinlemediği tarih ve edebiyat derslerinde bahsedilip geçilen "gılgamış destanı" nın ana karakteri olması beni şaşırtmıştır. (etimolojik bağlantıyı nasıl kuramamışım hayret.)
mezopotamya'nın yarı tanrı kralı olduğu mitolojide geçer. hazine düşkünüdür. kaşıkçı elması kendisine hediye edilesidir
çoğumuzun uyuduğu veya dinlemediği tarih ve edebiyat derslerinde bahsedilip geçilen "gılgamış destanı" nın ana karakteri olması beni şaşırtmıştır. (etimolojik bağlantıyı nasıl kuramamışım hayret.)
mezopotamya'nın yarı tanrı kralı olduğu mitolojide geçer. hazine düşkünüdür. kaşıkçı elması kendisine hediye edilesidir
sibernetik harikası bir buluş, hatta sibernetiğin kutsal amacı. organik bir vücudun adaptasyonları, sorunsuz işleme kabiliyeti ve üstün tepki kabiliyeti + metal vücudun verdiği dayanıklılık ve ekstra güç avantajlarını harika şekilde, yan etkisiz olarak birleştirdiğimiz takdirde var olabilecek; birey-eşya arasında sıkışıp kalmış varlıklar. ileride bunlar var olursa hukuk sistemleri, bilgisayar bilimi, sosyoloji ve biyoloji gibi çoğu bilim kategorisi baştan yazılmaya başlanır, bir süre boyunca da becerilemez.
böyle bayağı anime karakteri var ama haklarında yazmak metal gear rising revengeance oyununu tekrar açıp oynayınca aklıma geldi (ayrıca one punch man'deki genos da unutulmamalı, ama cyborg dediğin raiden'dır be abi :d).
bu cyborg'lar 12 yaşındaki küçük erkek kardeşlerimizin fantezilerini süslemekten çok sci-fi'ın üvey evlat muamelesi yaptığı bir konuydu aslında. çoğu zaman kötü adamdı bunlar, çünkü beyinleri 'bilgisayarlaştırılmış'tı ve kötü adam abuzettin abi bir tuşla bunlara "hikayenin kahramanlarını öldür" komutu verebilirdi. bu yüzden bilimkurgu erbabı dizi-film-çizgifilm sahnelerinde hep bunlara sopayı vermişlerdi geçmişte.
tabii ki o sırada iyi cyborglar vardı çünkü bilgisayarlaştırılmış beyinler neden büyük hayallerle girdiği taşra üniversitesinde bilgisayar mühendisliği okumuş, mahallemizin bilgisayarcısı ve oyun cdcisi gizli kahraman ekrem abi'nin kontrolünde olmasındı ki? ana karakteri cyborg olan filmler falan da çok vardı aslında, çünkü cyborg kahraman kötü adam karizmasını hâlâ üzerinde taşıyordu ve çok sayıda figüranı sahnede yorulmadan dövebilirdi, hem de lazerlerle, buz ışınıyla, demir yumruklarla... çok fazla özel efekt bütçesi harcanırdı ama iyi de gişe yapardı yani. yaptı da.
japonlar cyborglarla bayağı ilgilendi ama bilimkurgu kültürü olarak çok da örneğini hatırlayamıyorum. kısa bir araştırma sonucu anlatılacak çok şey bulunabileceğimden eminim, fakat ben bu entry'i vize sonrası dönem denilen gizemli ama "rahat olacak inş." dediğim döneme bırakıyorum.
can sıkıntısından irili ufaklı espriler bırakmış olabilirim, şakalar komiklikler için affola. pek komedi havası değil işte can sıkıntısı, insan öyle espriler yapmaya kasıyor.
böyle bayağı anime karakteri var ama haklarında yazmak metal gear rising revengeance oyununu tekrar açıp oynayınca aklıma geldi (ayrıca one punch man'deki genos da unutulmamalı, ama cyborg dediğin raiden'dır be abi :d).
bu cyborg'lar 12 yaşındaki küçük erkek kardeşlerimizin fantezilerini süslemekten çok sci-fi'ın üvey evlat muamelesi yaptığı bir konuydu aslında. çoğu zaman kötü adamdı bunlar, çünkü beyinleri 'bilgisayarlaştırılmış'tı ve kötü adam abuzettin abi bir tuşla bunlara "hikayenin kahramanlarını öldür" komutu verebilirdi. bu yüzden bilimkurgu erbabı dizi-film-çizgifilm sahnelerinde hep bunlara sopayı vermişlerdi geçmişte.
tabii ki o sırada iyi cyborglar vardı çünkü bilgisayarlaştırılmış beyinler neden büyük hayallerle girdiği taşra üniversitesinde bilgisayar mühendisliği okumuş, mahallemizin bilgisayarcısı ve oyun cdcisi gizli kahraman ekrem abi'nin kontrolünde olmasındı ki? ana karakteri cyborg olan filmler falan da çok vardı aslında, çünkü cyborg kahraman kötü adam karizmasını hâlâ üzerinde taşıyordu ve çok sayıda figüranı sahnede yorulmadan dövebilirdi, hem de lazerlerle, buz ışınıyla, demir yumruklarla... çok fazla özel efekt bütçesi harcanırdı ama iyi de gişe yapardı yani. yaptı da.
japonlar cyborglarla bayağı ilgilendi ama bilimkurgu kültürü olarak çok da örneğini hatırlayamıyorum. kısa bir araştırma sonucu anlatılacak çok şey bulunabileceğimden eminim, fakat ben bu entry'i vize sonrası dönem denilen gizemli ama "rahat olacak inş." dediğim döneme bırakıyorum.
can sıkıntısından irili ufaklı espriler bırakmış olabilirim, şakalar komiklikler için affola. pek komedi havası değil işte can sıkıntısı, insan öyle espriler yapmaya kasıyor.
one punch man'deki sarışın havalı cyborg. s-class süperkahramandır. aşırı güçlüdür fakat saitama'nın gücü karşısında ağzı açık kalmış ve onun çırağı olmuştur
harika ritim oyunu. öğrenci olduğum için benden para istediği anlarda kendisinden soğuyuveriyorum ama harika parçaları ve hüzünlere gark edebilen bir hikayesi var
castlevania serisinde oynadığımız birkaç ana karakterden biri. beyaz saçları ve beyaz elbisesi, ağır karizma yetenekleri ile güzel karakterdir ama ana karakter olmasından mütevellit herkes ile anlaşır, soğuk değildir yani.
gizemli yönü kendisini kendi yapan özelliğidir sadece; dracula'nın reankarnasyonudur fakat evil değildir, gücünü iyiye kullanır. sofistike yeteneği ise "power of dominance" yani canavarlar üzerinndeki hakimiyetidir; yendiği her ne tür yaratık varsa ruhlarını alır ve kendi gücü olarak kullanabilir (ör:zombi indirdi, ruhunu aldı, yanında zombi savaşçı çağırabilir. ör2:golem indirdi, ruhunu aldı, str stat'ını yükseltmek için bunu kullanabilir. ör3:azrail'i indirdi, ruhunu aldı, azrail'in kendi düşmanlarını orak yağmuruna tutmasını sağlayabilir.)
bir diğer yeteneği ise her bir silahı ustalıkla kullanbilmesidir. normal bir bıçak ya da savaş baltası olsun, muramasa olsun, hatta excalibur olsun, olmadı pozitron tüfeği olsun eline aldığı andan itibaren etkili bir şekilde kullanabilme yeteneği oyunda en işe yarar faktördür.
yani sağlam adamdır ve insanların kâbuslarına giren türden yaratıkları pataklamak kendisinin günlük işidir.
trivial bir bilgi de vereyim; soma ismi dominance faktörünü açıklar şekilde "hükmeden" anlamına gelir. "cruz" ise tamamen bir kelime oyunu, castlevania gibi vampir avcısı karakterlerle dolu oyunlarda önemli bir faktör olan "cross" yani haç kelimesinin değiştirilmiş bir hâlidir. adamın soyadı da anti-dracula, ama kendisi dracula ruhu taşıyor işte n'aparsın.
gizemli yönü kendisini kendi yapan özelliğidir sadece; dracula'nın reankarnasyonudur fakat evil değildir, gücünü iyiye kullanır. sofistike yeteneği ise "power of dominance" yani canavarlar üzerinndeki hakimiyetidir; yendiği her ne tür yaratık varsa ruhlarını alır ve kendi gücü olarak kullanabilir (ör:zombi indirdi, ruhunu aldı, yanında zombi savaşçı çağırabilir. ör2:golem indirdi, ruhunu aldı, str stat'ını yükseltmek için bunu kullanabilir. ör3:azrail'i indirdi, ruhunu aldı, azrail'in kendi düşmanlarını orak yağmuruna tutmasını sağlayabilir.)
bir diğer yeteneği ise her bir silahı ustalıkla kullanbilmesidir. normal bir bıçak ya da savaş baltası olsun, muramasa olsun, hatta excalibur olsun, olmadı pozitron tüfeği olsun eline aldığı andan itibaren etkili bir şekilde kullanabilme yeteneği oyunda en işe yarar faktördür.
yani sağlam adamdır ve insanların kâbuslarına giren türden yaratıkları pataklamak kendisinin günlük işidir.
trivial bir bilgi de vereyim; soma ismi dominance faktörünü açıklar şekilde "hükmeden" anlamına gelir. "cruz" ise tamamen bir kelime oyunu, castlevania gibi vampir avcısı karakterlerle dolu oyunlarda önemli bir faktör olan "cross" yani haç kelimesinin değiştirilmiş bir hâlidir. adamın soyadı da anti-dracula, ama kendisi dracula ruhu taşıyor işte n'aparsın.
battle for middle earth 2'de iesengard, mordor veya goblin ırkını seçip oyunda yüzük ele geçirildiğinde ortaya çıkan, kodummu oturtan, meteor yağdırabilen karakter. onu çıkartabilen elbette kazanabilirdi, karşısında son ittifak'ı andıran heybetli bir elf-men-dwarwes ordusu yoksa tabii
bir başka kore menşeili webtoon. üç adet ana karakterin geldiği yerler anlatılır ve turnuva başladığında bu 3 eleman "team metropolitan"ı oluştururlar. ana karakter olan jin mo ri op'dir ama bir o kadar da kalın kafadır; bir nevi tekvando yapan naruto'dur. han dae wi ise ödülü alması gerektiğini düşündüğüm kareteci delikanlıdır, cool karakter olarak yer alır. jun mi ra ise "ay ışığı kılıç tekniği"nin taşıyıcısı bir hanım evladımızdır, amacı güçlü bir erkekle evlenip bu aile yadigarı dövüş sanatını emin ellere vererek ailesini kurtarmaktır.
komedi yönü güzeldir, farklı bir chibi çizim tarzı ile çizilir karakterler komedi sahnelerinde. dövüş sahneleri ve turnuvanın gidişatını sürükleyici sayıyorum şahsen. zaten işlerin derinleşip turnuvanın önüne geçerek bildiğin bir mortal kombat şeklini alacağını anlar her okuyan, spoiler değil de eşyanın tabiatı gereği olacak şey diye salık vereyim hikayeyi tamamen özetlemiş olurum.
not:jin mo ri'nin dedesi der ki: "doğayı koruyalım."
komedi yönü güzeldir, farklı bir chibi çizim tarzı ile çizilir karakterler komedi sahnelerinde. dövüş sahneleri ve turnuvanın gidişatını sürükleyici sayıyorum şahsen. zaten işlerin derinleşip turnuvanın önüne geçerek bildiğin bir mortal kombat şeklini alacağını anlar her okuyan, spoiler değil de eşyanın tabiatı gereği olacak şey diye salık vereyim hikayeyi tamamen özetlemiş olurum.
not:jin mo ri'nin dedesi der ki: "doğayı koruyalım."
jp. "elinden geleni yap!"
date a live'den bir ruh. gücü paralel evrendeki kopyalarını kontrol etmek. uzay-zamanı bükebiliyor, bu da kendisinin teknik olarak ölümsüz olmasu demek. galiba biseksüel. ayrıyetten rahatsız edici bir konuşması var (üzgünüm seiyuu san ama seni neye zorlamışlar bilemedim :( ) ama hal hareketler, paralel evrendeki kopyasını sırf ürettiği bir düşünceden dolayı öldürüşü harikaydı.
ayrıca 2015 yılında katıldığım etkinlikte gördüğüm cosplayi muhteşem olmuş karakterdi. fotoyu çekerken fark etmemişim ama kendi șakağına dayadığı boncuklu silahın aynısını kardeşim dün bakkaldan 4₺ye falan almıştı galiba. cosplay bu işte, neyden ne olacağını bilmek gerekiyor
ayrıca 2015 yılında katıldığım etkinlikte gördüğüm cosplayi muhteşem olmuş karakterdi. fotoyu çekerken fark etmemişim ama kendi șakağına dayadığı boncuklu silahın aynısını kardeşim dün bakkaldan 4₺ye falan almıştı galiba. cosplay bu işte, neyden ne olacağını bilmek gerekiyor
saygı duyduğum bi aşk içinde görevlerini yapan adam gibi assasin. yeşil saçı ve esprileri hoştu be.
kesilmez ipleri ile yaptığı işler çok iyiydi. tabii her şeyi kesen makası olan arkadaşı ile hiç kapışmadı, çünkü paradoks yaratmak istemedi garibim. sonra herkes dedi ki ne kadar da düşünceli bir assasin...
kesilmez ipleri ile yaptığı işler çok iyiydi. tabii her şeyi kesen makası olan arkadaşı ile hiç kapışmadı, çünkü paradoks yaratmak istemedi garibim. sonra herkes dedi ki ne kadar da düşünceli bir assasin...
çoğu insanımızın olduğu ve beklediği karakter tipi. tuhaf di mi?
bleach popülerlik anketlerinde en umulmadık isimleri dahi sollayıp yukarılarda gezdiğini tahmin ettiğim karakter. kişilik olarak da bi havalı böyle. (araştırma sonucu: en yüksek 7. sırayı görmüş 3. ankette. 4. anket ki en son yapılanı galiba, 28. sırada kendine yer bulmuş.)
tabii sağlam obje etti bazı çevreler ama bence obje edilecek bi karakterden çok havalı bi senseidir, bana da bir ara bankai açtırmalıdır. riski göze alırım yani işin içinde yoruichi varsa.
(herkes alır.)
tabii sağlam obje etti bazı çevreler ama bence obje edilecek bi karakterden çok havalı bi senseidir, bana da bir ara bankai açtırmalıdır. riski göze alırım yani işin içinde yoruichi varsa.
(herkes alır.)
efsanevi bilimkurgu film serisi
"kesin batıracaklar güzelim animeyi, izlemesek mi ne" düşüncesini çokça uyandıran şey. über bir performans beklenmez yani millet tarafından. kanımca profesyonel cosplay showlar olarak çok iyi iş görür, bu yüzden de izlenmesi gerekir
mühendislik harikasıdır ama batması için tek gerekli olay gerçekleşince en şaşalı felaket olarak tarihe kazınmıştır
benim aklıma daha çok dethklok'un solistini getiren über ninja kötü adam. bence soul eater'ın medusa'sı ile iyi gider böyle yılan yılan. entrika üzerine entrika izleriz.
stein hakase diye çağırılan tekerlekli sandalye pilotu ve kishin araştırmacısı. çevresidekilerin vücutlarını irdelemeyi, araştırma yapmayı sever. psikopat kelimesine anlam olarak sözlüklerde yer alabilir. stein kelimesine yakışır şekilde kafasında sürekli ayarladığı bir vida taşır. kendi vücudunda, hatta oturduğu binada bile dikişler vardır.