confessions

rutsama

➤ - birinci nesil otta

  1. toplam giri 326
  2. takipçi 0
  3. puan 2342

ateş böceklerinin mezarı

rutsama
savaşın kötü yanlarının yada savaş karşıtlığını anlatmasını falan geçtim setsuko sen ne biçim karakterdin öyle. animelerde yada filmlerde hüzünlü yada acıklı yerlerde ağlayasım geldiği zaman tutarım kendimi ağlamamaya çalışırım. ama ateşböceklerinin mezarında gerçek anlamda ağlamıştım, tutmamıştım kendiimi. bu da itiraf olsun.

filler

rutsama
bleach karakura bilmemnesi dışında fillerları iyiydi. narutonun 135'ten sonrası full filler onlar da iyiydi. op fillerlarını da izleyecem fakat muhtemelen onları da beğeneceğim. başka herhangi bir animede filler görmedim ki filler olsa olsa shounenlerde belli eder kendini. neyse bende fillerla sıkıntı yok, sıkıntı yapanı da anlamamakla birlikte saygı duyuyorum.

bir de yine benim vardığım bir kanıya göre fillerlar da anime dünyasındaki bazı koşullandırmalar sonucu sevilmemektedir. misal biri animeye yeni başlamış filler'ın "f"sinden haberi yok fakat ona "işte bleach şu şu bölümlerini izleme, oralar filler, filler'lar da iyi değildir" derseniz, ne olur? o adam filler sevmez üstelik hiç filler izlemediği halde sevmez. bu koşullandırma kavramına ikinci güzel bir örnek "sakura"dır. özellikle şu aptal anime sayfalarında "sakuradan nefret ediyorum. sakura maldır, sakura şöyledir" denilince insan ister istemez sevmiyor karakteri. bunlar gibi bir çok örnek verebilirim, ister size inandırıcı gelmesin yada tamamen aptalca olduğunu düşünün işin aslı bu. aslında bu konuyla ilgili bir başlık açıp üzerinde durmak lazım ama pek uğraşasım gelmiyor.

bu kadar yazdım bari bir de not düşeyim.

not: ben animeye tavsiye üzerine değil de kendim başladığım için olsa gerek animede filler da izlerim. bazısını sever bazısını sevmem ki çoğu filler izleyen arkadaşta da bu böyledir. narutonun ilk filler serisinin tamamını izlemişken, shippuden'i filler yüzünden bıraktığım da doğrudur. demem o ki açın izleyin abi filler'ı, sevmediysen geçip atlarsın, beğenmeyip izlemezsin. bu tamamen senin kendi düşüncen olur. bir konu hakkında kendi fikrini öne sürmek varken başkalarının düşünceleriyle niye hareket edesin ki? neyse ben kaçtım.

ejderhalarla dans

rutsama
george r.r. martinin a song of ice and fire kitap serisinin beşinci kitabıdır. 4. kitapta konular westerosta geçerken bu kitapta konu jon snow, daenerys targeryan ve greyjoylar arasında geçmektedir. kitap sibel alaş tarafından çevrilmiştir. bugün kitabın türkiyedeki yayın evi olan epsilon tarafından yapılan açıklamaya göre kitap 5 temmuzdan itibaren satışa sunulacakmış.
serinin fanları tarafından epeydir bekleniyordu bu kitap. gerek isminin yanlış çevrilmesi(ejderhaların dansı) gerekse kitap kapak tasarımının kötü olması sebebiyle tepki alsa da bu haber bizi epey sevindirdi.

not1: kitaplara alakası olmayanlara şöyle bir açıklama yapayım. eğer "game of thrones" izliyorsanız ve serinin çok yavaş ilerlediğini düşünüyorsanız ve nelerin olacağını merak ediyorsanız; 3. kitabın 2. kısmından okumaya başlayabilirsiniz.
not2: kitaplar daha iyidir diziye göre demedi demeyin.

itiraflarım

rutsama
eser tolstoy'undur efenim. nasıl bir giriş yapsam bilemedim ama kitabın tolstoy'un kendi yaşamının bir özleştirisi olduğunu söyleyerek başlayabiliriz. tolstoy bu kitabında daha çok yeryüzündeki inanç sistemini sorgular. önceleri içerisinde bulunduğu hıristiyan kültürünün otomatikleştirdiği ibadetlerden başlar sorgulamaya, daha sonra diğer dinler ve inanç sistemleriyle devam eder. her dinin yada inancın olumlu ve olumsuz taraflarını görür, gösterir. insanların dine sorgusuz itaat etmelerini eleştirir. bu yüzden dinsiz olur bir zaman. sonra kabul edeceği bir din arar fakat bulamaz. sonra yine dinsiz olur. en son kendisinin de söylediği gibi bir şeye inanmadan da yaşanamayacağı anlar. bu yüzden inanmaya inanır, inancıyla arasına bir şey koymadan.

tolstoy'un yaşam ve dinler üzerine yazdığı bu roman düşünce yapımı epey değiştirmiştir. eğer klasik esernokuyacağım deyip faklı bir deneyim yaşamak isteyenler okuyabilirler kitabı.

not: şu son 10 yılda tolstoy'un müslüman olduğu üzerine bir sürü söylem ve komplo var. kitabı okuduktan sonra bu konu üzerine bilgi sahibi olabileceğinize eminim.

erobos

rutsama
ursula poznanski'nin eseridir. kitabı, kitapçı ve sahaf gezintilerim sırasında tesadüfen bulduğum doğrudur. arka kapaktaki yazıları okudum ve aldım. kitabın konusu günümüzde epey popüler olan bilgisayar oyunları. kısaca şöyle anlatayım en iyisi; bir okul ve bir oyun düşünün. oyunun gizliden gizliye okul içinde dağıldığını düşünün. oyunda kazandığınızda ya da kaybettiğinizde oluşan durumun gerçek hayatınızı da etkilediğini ve gerçek hayatta sizden bir şeyler yapmanızı istediğinizi düşünün. ve bütün bunların hepsinin bir gm tarafından değil de oyunun ta kendisi tarafından yapıldığı gerçeğiyle yüzleşin.

evet pek anlaşılmaz bir tanım yapsam da kitabın konusu bu. tamamen yapay zeka bir oyun var ve siz bu oyunu oynamadan duramıyorsunuz. kitabın konusu tam olarak anlamak isteyenlere "sword art online" diyorum. benzer yanları var ayrıca kitap gamer insanlara daha çok hitap ediyor. rpg oynamış arkadaşlara özellikle önerilir, kitap tam bizlik.

puslu kıtalar atlası

rutsama
ihsan oktay anar'ın ilk ve en bilinen kitabıdır. bilinen dediğimden kasıt herkes duymuştur ama okuyan sayısı o kadar da çok değildir. puslu kitalar atlasını okuyalı 2 yıl oldu ve o günden sonra biri benden kitap tavsiyesi istese verdiğim ilk yanıt hep bu kitabın ismi olmuştur. eserde gerek üslup olsun gerekse konu, insanı sıkmayacak cinstendir ama bu kitabın kolay okunacağının garantisi da değildir. çünkü anlatımda zamanın osmanlısının saraylı ve mahalli ağzı kullanılır ki bu da anlayamadığımız bir sürü kelime olmasına neden olmaktadır ama merak etmeyin kitabın büyüsünden olsa gerek çok fazla takılmıyorsunuz kelimelere.

puslu kıtalar atlası ve ihsan hocanın yazdığı diğer kitapların tarzı bana hep dark fantasy gelmiştir. bunun nedeni ise gerçek ile olağanüstülüklerin iç içe girmiş olmasıdır. fakat bu olağanüstülük okuyucunun gözüne çok fazla sokulmadığı ve yine gerçekçi temellere oturtulduğu için benim gözümde bu kategoridedir. bu türe yabancı edebiyattan örnek ise "a song of ice and fire(buz ve ateşin şarkısı bilinen ismiyle taht oyunları)"dır. ayrıca çağdaş türk edebiyatında bu türde puslu kıtalar atlası kadar iyi bir eser yoktur. hatta yazarın diğer eserlerini görmezden gelirsek türk edebiyatındaki bu türde yazılmış en iyi kitaptır denilebilir(gerisini siz hesaplayın artık).

not: kitabı, kitap okuma alışkanlığı olmayan arkadaşlarımdan tutun da kitap okumada master degree yapanlara kadar birçoklarına tavsiye etmişimdir. daha olumsuz tepki aldığım bir insan evladı olmadı. bunu da şöyle ufaktan iliştireyim.

soul society

rutsama
bleach evreninde cennet yerine geçen yer büyük ihtimalle. cehennem, araf, kralın sarayı gibi mekanlar verilirken cennetin olaya katılmaması akıllara ss'in cennet olduğunu getiriyor.

yeraltından notlar

rutsama
kitabı okuyalı uzun zaman oldu. bir tek o mektupçu abinin çok ezik olduğunu hatırlıyorum. la koca adam ufacık kıza yazıyor o da ayrı konu zaten (bkz: pedofil pislik). şaka la kızın yaşı küçük değildi de abinin yaşı epey vardı. bir de kızı fişfikliyen bir kadın vardı sanırım onu da sevmezdim. klasik okumayı seviyorsanız güzel kitaptır, kolayca okunur.

privaron espada

rutsama
bleach evrenindeki espadalıktan düşmüş arancarların oluşturduğu grup. birini ichigo, birini ishida birini de chad almıştır. chad'ın brazo izquerdo del diablosu görülmeye değerdir.

sefiller

rutsama
iyi kitaptır'ın üzerinde bir kitaptır. normalde klasiklerde belli bir ritim vardır o bozulmaz aynı şekilde devam eder lakin sefiller çok ayrı bir kitaptı. okuyun okutun arkadaşlar. notre dame'ın kamburu da çok iyidir onu da ekleyeyim.

dostoyevski

rutsama
karamazov kardeşler, suç ve ceza, insancıklar ve yeraltından notlar efsanedir. adam kitaplarını para kazanmak için yazmıştır ama kazandığı paranın da hakkını vermiştir. iyi adamdır iyi okumak lazım.

jugram hascwald

rutsama
stern ritterler içindeki en cool, sessiz, sakin, muhtemelen en güçlü ve saman altından su yürüten karakterdir. beyaz saçlı olduğunu düşünmekle beraber ukitake reyize de benzetiyorum kendisini. "b" harfine sahip olması ne kadar güçlü olduğunun kanıtıdır. ayrıca ichigo bankai modda iken zangetsuya tek atıp kılıcı ikiye ayırmıştır. ilerleyen zamanlarda adından epey söz ettirecek o yüzden şimdiden (bkz:reserved)

stern ritter

rutsama
bleach evrenindeki quincylerden oluşan ve aşırı güçlü elemanların bulunduğu, anlamı ise yıldız haçı şövalyeleri olan gruptur. mangada yapılan açıklamalarla birlikte güç sıralaması alfabedeki harflere göre yapılmıştır. buna göre bach "a" harfini, haschwald ise "b" harfini taşımaktadır. stern ritterler "z" harfine kadar sıralanmıştır ve "z" harfi bir kıza aittir. ayrıca manganın son bölümünde ishida uryuu'ya da "a" harfi verilmiş ve bach, uryuu'yu kendi halefi ilan etmiştir.

içinde bir sürü psikopat eleman bulundurmakla beraber, epey cool takılan abilerimizde vardır. fakat ben en büyük sürprizi kadın şövalyelerden bekliyorum. içlerinden birinin garip fantezilerinin olduğunu da öğrendik. gelecek bölümlerde diğer stern ritterleri de görmeyi dört gözle bekliyorum.

tutunamayanlar

rutsama
oğuz atay'ın en iyi ve en tanınmış eseridir. oğuz atay bu kitapta türk edebiyatı aşmış başka bir seviyeye getirmiştir(örnek vermek gerekirse edebiyatımız "kon" iken "mugetsu" atar seviyeye gelmiştir). şahsi kanaatimce türkçe yazılmış en iyi eserdir ki bu sadece benim görüşümde değildir, kitabı okuyan çoğu insan böyle düşünür. kitap o derece muhteşemdir ki etkilerini okurken, okuduktan sonra, okuduktan yıllar sonra ve yine şahsi kanaatimce ölürken bile kolay kolay atlatayamacağımız türdendir. türk edebiyatına burun kıvıran insanların bu kitabı okumasını özellikle isterim ki kendilerinden utansınlar.

kitabın konusuna geçeyim. kitap selim ışık'ın intiharını öğrenen arkadaşı turgut'un selimin ardında bıraktıklarını ve geçmişini araştırmasıyla başlar. selimin tanıdıklarının gözünden selimin ve kendi hayatını sorgulayan turgutun hikayesi anlatılır kitapta. çoğu kez kimin konuştuğu kimin düşüncelerinin anlatıldığı anlaşılmaz kitapta fakat bunu çok da umursamazsınız. kitapta geçen "tutunamayan" kavramının anlamını öğrenince içinizde "ben de bir tutunamayanım" düşüncesi oluşacak.

kitap biraz ağırdır, bu yüzden bu kitabı az-çok kitap okuyan arkadaşlara tavsiye ediyorum. çünkü arkadaşlarımın çoğu kitabı okuyamadı gerçi onlarda kitap bilinci oluşmamıştı. ama illaki okumalıyım konusunu sevdim diyenler hiç tereddüt etmeden okusun. hayatınız bir kitapla değişir mi ya da bu kitapla değişir mi bilmiyorum ama düşünce biçiminiz çok değişecek, bundan eminim.

"her güne bir kitap"'ın ikinci gününde size tutunamayanları sunuyorum.

yumichika ayasegawa

rutsama
aaaaannn. bankaisi yok adamın eğer şu açılan güllü şeyi diyorsanız o yumichikanın gerçek shikai hali. şu top gibi olan villianla savaştığında açıklıyordu bunu hatta teşekkür falan da ediyordu skikaimin gerçek halini göstermediğin için diyordu. açıklamada şöyle "biz 11 takım olarak saf güçle savaşırız fakat benim zampakutoumun büyülü gücü var ve bu güçle savaşırsam beni takımım kabul etmez" demişti. ayrıca kılıcının esas haliyle dövüşmediği için zampakutousuyla arası bozuktur.
15 /