one piece

ryukon
Eiichiro Oda tarafından yazılıp çizilen, mangası 1997'den, animesi ise 1999'dan beri devam eden, monkey d. luffy isimli bir gencin, one piece'i bulup korsanlar kralı olmak için denize açılarak korsan olmasının ardından, tayfasıyla beraber başlarından geçen birbirinden heyecanlı maceralarının anlatıldığı seridir.

severek ve büyük bir heyecan ile takip ediyoruz. umarım sonunu görmeye ömrümüz yeter :')
rasenya
mangası 1997den beri yayımlanmakta olan shounen manga serisi ve animesidir. kendine otaku diyebilen herkesin mutlaka bilmesi gereken mükemmel bir animedir ki bunca yıldır devam etmekte :)

ana karakterimiz monkey d. luffy nam-ı diğer hasır şapkalı luffy(mugiwara no luffy)dir. one piece akuma no mi (şeytan meyvesi) yemiş olan korsanımız (kesinlikle kahraman demiyorum ki luffy bunu asla istemez) hasır şapkalı luffy ve tayfası etrafında gelişen olayları konu alır. fakat böyle dediğime bakmayın diğer karakterlerin geçmişlerine ve yaşantılarına da bolca yer verilir :) bölümler ilerledikçe çizimlerin güzelleşmesi büyük bir artıysa arcların çok uzun sürmesi -olayların hızlı gelişmesini sevenler için- bir eksidir. marineford arcının one piece severler için ayrı bir yeri vardır -spoiler da bahsettim- ben asla ağlamam diyen koca adamları bile ağlatabilecek bir arctır bu .s one piecele ilgili bilinmesi gereken diğer bir şey de özellikle ileriki bölümlerde yaygınlaşan ecchi çizimlere karşılık romantizmin yerlerde sürünmesidir ki bu asla kötü bir şey değildir aksine one piece in en büyük özelliklerinden biri olan arkadaşlığın öne çıkmasını sağlar. nakamanın ne olduğunu biz one pieceten öğrendik.ne diyebilirim ki one piece hakkında yazmaya devam etsem onlarca ciltlik bir roman bile ortaya çıkartabilirim ancak izleyerek öğrenmenizi tavsiye ederim * merak edenler için;
muhteşem mugiwara no ichimi (hasırşapka tayfası)
monkey d. luffy - kaptan
roronoa zoro - kılıç ustası, yön duygusu karadaki bir balığınkine benzese de 3 kılıcı tek seferde kullanabilen sakeci adamın dibi zorodur o, birçok kişi gibi ben de onun yardımcı kaptan olduğu kanaatindeyim <3
nami - rotacı, biri para mı dedi? paranı mükemmel rotacı namiden saklasan iyi edersin yoksa bi bakarsın paracıkların uçup gitmiş, zekası ve iklim aygıtı birleşince pek bir güçlü olur ayrıca canavar üçlüyü (luffy, zoro,sanji) dize getirebilen belki de tek kişi olduğunu söyleyebiliriz :d
usopp - keskin nişancı, korkak gibi davrandığına bakma yeri geldiğinde ne kadar cesur olduğunu gösterir sana tayfanın yalancı çobanı:d
sanji - aşçı, tabağında tek bir kırıntı bile bırakmasan iyi edersin yoksa beyaz atlı prensimiz aşk aşçısı seni bi güzel tekmeler tekmelerinin ne denli kuvvetli olduğunu bilmek istemezsin <3
tony tony chopper - doktor, o ne sevimliliktir öyle<3 kendisi mavi burunlu rengeyi ile insan karışımı sözde iltifatlardan hoşlanmayan sevimli doktordur. ancak sevimliliğine aldanmayın 3 gümbürtü topundan sonra nasıl bir dehşet olduğuna bizzat şahit oldum :d
nico robin - arkeolog, gizem asalet güzellik zeka hepsi bir olmmuş nico robini oluşturmuş. soğukkanlılığını ardında sevgiye ihtiyaç duyan sıcak bir kalbi vardır aslında<3
franky - tamircii syborgun hası lazer desen onda tank desen onda kendisi tam bir savaş makinesi ama hüzünlü bir hikayeni ardından göz yaşlarına hakim olamayan supper biri aslında:)
brook - müzisyen, ölü gibi sessiz deyimini yerle bir edecek kişidir ölü kemik brook, her türlü enstrümanı çalabilen yetenek abidesi müzisyenimizin hikayesi pek bir hüzünlüdür aslında buna karşın bir kızsanız eğer size soracağı ilk soru "kilodunuzu görebilirmiyim"olacaktır. yohohohoho :d

marineford arcında iki büyük karakterin ölmesi tüm one piece severler için büyük bir acı kaynağıdır özelliklede ateş yumruk portgas d. ace (hiken no ace) in ölümü beni yıktı bir hafta boyunca depresif halimden çıkamadım hala bile aklıma geldikçe üzülüyorum. öyle kusursuz bir karakterin öyle aşağılık bir amiral olan akainu tarafından katledilmesi aman yarabbim! bir diğer büyük shirohige (beyazsakal) edward newgate in ölümü de elbette büyük bir yıkımdı manevi baba oğul ard arda bir arcta ölüyor .s daha sonrasında luffy'min çıldırmasına ne demeli? neyse bunları yazıp tekrar depresif halime dönmeyeyim.
luffy nin olduğu bir animede eğlence ve kahkaha hiç eksik olur mu? luffynin her yaptığı olay!2 yıl aradan sonra hakisini öyle ustaca kullanması ayrı bir olay, o sahneyi kaç bin defa başa sarıp izlemişimdir kim bilir!


greenmustang
4 büyük diye tabir edilen seriler arasında en iyi kurguya sahip olduğunu düşündüğüm müthiş senaryosu olan seridir. şuan için mangası bugüne kadar ki en üst seviyeye ulaşmıştır gözümde. okunması elzemdir.
toriko
belli başlı bi kaç filler dışında izlemeye başladığınızda hangi bölüm filler onu bile anlamayacağınız anime. şahsen başladığımda 550 civarı bölüm vardı nasıl biter bu diye düşünüyordum aynı anda sınava hazırlanıyordum ama nasıl bitti anlamadım.
diğer yandan aynı bölüm içinde kahkalar attırırken bir anda gözlerinizin dolmasınada sebep olabilir.
rutsama
öncelikle üç büyük, dört büyük ya da kaç büyükse işte one piece hiç birinden kötü değil. bunu nasıl anlarsanız anlayın(en iyisi ya da başka bir şey). diğer animelerle karşılaştırmak istemiyorum çünkü her animenin kendine has eksikleri, fazlaları var ama toplamda bakacak olursak one piece shounenler içinde en iyisi gibi duruyor(ortamdaki shounen serilerin tamamına yakınını izlemiş biri olarak tamamen objektifim). ha benim favorim "bleach"tir, her zamanda o kalacak ama şimdi yiğidi öldür hakkını yeme, one piece iyi anime.

işin kurgu, karakter, power, işleyiş, çizim, müzik vs. yorumlamak gerekirse;

1- kurguda genel bazı kaideleri(hayallerin peşinden gitmek gibi) olmakla birlikte çok derin işlenen bir esas hikaye var. esas hikayeyi de artık çocuklarım mı görür, torunlarım mı bilemedim. çünkü hikayede olduğu bilinen fakat amaçlarının ne olduğu bilinmeyen bir çok karakter var(vagepunk, dragon, shanks vs).

2- karakterler oldukça orijinal, diğer animelerden farklı olduğu gibi başka serilere de ilham kaynağı olmuş (bkz: fairy tail).

3- power yani güç üzerinde konuşursak epey farklı power kullanılmış ve bence serinin en güçlü yanlarından biri. şeytan meyvesi gibi über power sağlayıcılar varken masum insanları ezdirmeyecek şekilde normal insanlara da haki bahşedilmiş. yani şeytan meyvesini yedim ortamda god mod dolaşırım yok. ayrıca şeytan meyvelerindeki faklı türler(zoan, paramecia, logia) de seriyi güzelleştiren ögelerden. yine haki türleri de power dengelerinde adaleti sağlamış durumda.

4- hikayenin işlenişi çok yavaş. normalde ana mevzu one piece'si bulmak iken seriyi izlerken one piece aklınıza gelmiyor. yani bu demek oluyor ki seride ana hikayeden bahsedilmese bile izlenebilir derecede iyi bir seri. dediğim gibi seri bu hızla kaç yılda ya da yüzyılda biter bilemiyorum ama işin aslını sorarsanız bitsin de istemiyorum.

5- one piece çizimleri belki de seride en çok eleştiri alan durum. bunu seriyi izlemeden de biliyordum. şimdi seriyi izledkten sonraki yorumum şu ki ben eksik ya da kötü bir durum görmedim çizimlerde. bilhassa orijinal çizimler var. yani önüme yüz farklı seriden çizim koysanız oda sensei'in çizimini ayırt edebilirim. bu da ne kadar önemli birşey umarım anlamışsınızdır.

6- one piece'deki diğer eleştiri konusu. serinin eksiklerinden belki de tek eksiği müzik eksikliği. bakın müzikler kötü demiyorum müzik eksikliği diyorum. naruto ya da bleach ya da en kötü ft'de bile hemen hemen her karaktere ya da sahneye bir fon yapılırken, one piece'e sadece belli başlı şarkıların çalması bence eksikliktir. op ve end için ise belli bir yorumum yok.
axsyv
anime görünümlü evren. sanırım şöyle açıklayabilirim. bissürü kapı düşünün, hepsi aynı, üstlerinde isimler yazıyor; death note, naruto, one piece falan bişeyler. death note kapısına giriyorsun, labirent bir oda. kaichou wa maid sama kapısına giriyorsun, usui takumi ve feromonlarının olduğu bir oda. one piece'in kapısını açıyorsun, azıcık bir koridor var ve duvarlarında birkaç garip şekil, anlamıyorsun. sonra birden bir açıklığa çıkıyorsun, tüm ayrıntıları düşünülmüş bir paralel evren. ilerledikçe başta anlamsız gelen şeyler anlamlanıyor, bağlantıları keşfediyorsun, anlamadığın bir sürü şey daha ortaya çıkıyor. evrende bir tozsun diyorlar ya, cidden, toz gibi kalıyorsun.

belki bir çizgi üzerinde gidiyorlar ama hikaye kesinlikle bir çizgiye sığmıyor. ne olduğunu bilmediğin ama varlığını hissettiğin şeylerle dolu one piece. gerçek bir evren.
s a y
acaba daha ne kadar devam edicek diye merakladiran anime.
sifirdan basladigimda ne kadar da guzeldi oysa : ). yeni bolum bekleme derdi yok ardi ardina yapistiriyordum ama simdi manga gunceldeyim ve beklemek tam bi iskence. genel yorumlar uzerine en az 200 300 bolum daha devam eder diyolar. devam etmesin demiyoruz ama su luffy i artik hayrina da olsa bi korsanlar krali yaparsiniz be artik. 20 yilin ve milyonlarca insanin hatrina : ).
rassvet
marineford ve post-war arclardan sonra verdiğim ara sırasında kafamda 3 büyüklerin diğer ikisiyle bir karşılaştırma yaptığımda, konusunun ve evreninin epey sağlam olduğunu fark ettim. sıralama olarak ise one piece, bleach ve naruto olarak gider. hatta bleach neyse de, one piece'in yanında naruto gerçekten de çok daha sıradan ve sınırlı bir olay örgüsüne sahipmiş gibi gözüktü gözüme...

izleme hızımı düşürerek, fishman island arca kadar geldim. time-skip sonrası p.uplar harika görünüyor. özellikle de zoro ve luffy epey geliştirmişler kendilerini. demeden de geçemeyeceğim, sanji'ye üzülüyorum yaa :/
suzuki san
sadece animesi hakkında yorum yapacağım. mangasının çizimlerini beğensem de takip etmediğim için bir şey diyemeyeceğim.

hani sabah erkenden kalkıp "lastik çocuk" izleyen nesil var ya işte onlardanım bende. o zamanlar deli divane izlediğim bu shounen i büyüyünce izlemekte epey zorlandım. sık sık başlayıp bırakmışımdır. bu yaz azmedip ağustos başından kasım ortasına kadar hepsini izleyerek bitirdim. meraklısına diyebilirim ki izlemediğin için bir şey kaybetmiyorsun. hatta izlersen en az 50 anime serisi kaybedeceksin, izlememen daha bile iyi. benim açımdan baktığımızda shounen ve seinen sever bir yazar olarak oldukça sıkıcı idi. özellikle ilk bölümler ki yaklaşık 200 bölüm gibi bir sayıyı kapsamakta ortaokul çocuklarına hitap ettiğini düşünüyorum. animede kısır bir döngü var ki bunu whitebeard war saga serisinde kırıp izleyici için çekici bir hale getiriyor. özellikle arabasta arc ı vs benim için adeta sıkıntıdan patlama durumu oluşturdu. kimi zaman öyle sıkıldım ki animeden tuttum bir hafta manga okudum, ara verdim.
şunu da belirtmeden geçmeyeyim başladığı zamandan bu zamana kadar takip etsem belki bunları yazmayacaktım. zira anime/manga adeta takipçileri ile büyüdü gelişti. özellikle bunu belirgin olarak sabaody takım adasında nakama nın ikinci kez buluşmasında görüyoruz. anime shounen den seinen e kaymıştır. robin ve nami nin görmediğimiz yeri kalmadığı gibi gemideki erkeklerin sapıklık derecesi tavan yapmıştır. işte bu eiichiro odanın çakallığından öte bir şey değildir. takipçiler artık büyüdüğü için shounen den seinen e biraz kaymıştır. beğendiğimi söyleyemeyeceğim.
animeyi izlerken bazen sinirlendiğim noktalar oldu. misal oda sensei tutmuş shounen kurallarını yıkmıştır. bu ego dışında bir şey değil gözümde. birinci benim, yıllardır başta olan benim istediğim kuralı yıkarım egosu anlam veremediğim bir şeydir. kuralların yıkılmasına karşı değilim, lakin her şeyin bir sınırı vardır. misal bölümler boyu baş karakter gibi gözüme soktuğu ace i öldürmesi benim gözümde saçmalık dışında bir şey değildir. zaten shounenlerde olan bir şeyde değildir. buna benzer vereceğim aklımda olan bir kaç örnek daha var ama uzatmak istemiyorum.
çizimlerine gelirsek animede standart çizimler mevcuttur pek bir şey beklemeyin derim. ancak kadın çizimlerine gıcık olmuş durumdayım. bir kadının yüzünün yarısı alın değildir. yüzün yarısı alın, geriye kalan kaş, ağız, burun, göz sığdırıyor bu adam. kesinlikle estetik ya da güzel değil. aynı şekilde luffy nin dövüş sahneleri hariç geriye kalanlar "oldu, bitti" halinde gösteriliyor. bana o detayı göster. bana tut brook nasıl kesti göster ama yok brook un kılıç stili böyle. uhh buna çok kızıyorum. işte bu sebepten gintoki nin dövüş sahnelerine bayılıyorum, detay veriyor adamlar.
ha benim bu adamı taktir ettiğim hiç bir nokta yok mu? elbet var. misal bulduğu konu gerçekten hayranlık uyandırıcı. hayali bir dünya yaratması yetmemiş gibi bunu sonsuz konular geliştirebileceği şekilde tasarlamış. ister karada yolculuk yaptırır, ister denizde. ister deniz altında. işin içine hayal gücü girdiğinde önünde sonsuz seçenek yığılıyor. ama bunda bile baydı beni. adamlar denize açılıyor 3-4 bölüm ya denizde ya değil sonra bir adaya demirleyip en az 100 bölüm orda. 50 bölüm yap şunu da bizi bayma be adam. bana sorsanız 50 bölüm bile fazla. animelerin çoğunlukla 10-12-24 bölümden ibaret olduğunu düşünürsek ne demek istediğim daha rahat anlaşılacaktır.
filmlerine gelirsek hepsinin zaman kaybı olduğunu düşünsem de son 3 filmi beğendiğimi söyleyebilirim. bir de filmlerin anime ile bir bağlantısı yok. izlemeniz ya da izlememeniz bir şey değiştirmiyor. ben özellikle 3d2y filminde takılmıştım bu açıdan izledikten sonra bir manası olmadığını anlamadım. seriyi beğenmişseniz animeyi yakaladıktan sonra baştan sona filmeleri izlemeniz biraz nostalji yaratıp sizi mutlu edecektir.
animenin karakterlerine gelirsek gerçekten über ötesi insanlardır. eğlencelidirler, duygusaldırlar, dostturlar, birbirlerine gözleri kapalı güvenirler, o kadar farklıdırlar ki birbirlerinden o saçma karmaşa hoşunuza gider. özellikle sanji hastası olduğumu söylemeden geçemeyeceğim. yolda görsem nosebleed yaşayabilirim :d sürekli takım elbise giymesi, karizmatik bir şekilde içtiği sigarası, bozmadığı beyfendiliği, ahçı olduğu için dövüşlerde elleri yerine ayaklarını kullanması bayıldığım özellikleri. chopper diğer sevdiğim karakter. pamuk şeker sevmesine hastayımdır nedense.

animeyi izlediğime pişman değilim ama biraz zaman kaybı olarak gördüğümü söyleyebilirim. kült animeler içerisinde izlenmese de olur dediklerimden. lakin 600 küsür bölüm izledikten sonra izlemeye devam edeceğim de bir gerçek. müzikleri gerçekten güzeldir ve dinleyen çoğu kişinin beğeneceğine de inanıyorum. ha bir de bu animede spoiler okumanın bir önemi yok diye düşünüyorum. izlerken daha farklı bir duygu yaşıyor insan.