ah evet, ben bu grup hakkında nasıl entry girmiş olamam diye düşünüyordum ki bir tane girmişim. onun da sonu acıklı bitmiş ya, ona da değineyim bari.
ingiliz rock gruplarına olan ilgim zaten ortada ancak bu gruba olan özel sevgimin kökeninde üç üyesinin de birer müzik dahisi olması yatıyor. falsetto'ları ile insanı büyüleyen matthew bellamy, her hareketli ve ağır parçada kalp ritminize kadar hükmeden dominic howard ve bana bas gitarı her enstrümandan çok sevdiren chris wolstenholme her sahne şovunda "bu adamlar stüdyo performanslarını nasıl her konsere bu kadar güzel yansıtabiliyor?" sorusunu sorduruyor. ne yazık ki istanbul'da bunu canlı olarak deneyimleyemedik. o yaz istanbul'da gerçekleşen alçak bir terör saldırısı ve belirsiz politik durumların ardından muse, istanbul konserini iptal etti ve benim gibi birçok muse hayranının da hayali bir başka bahara kaldı.
sözlükte bu kadar çok ilgi görmüş olan bir grup olması harika, gerçekten. 2014'te rastladığım absolution albümünde hysteria ve time is running out parçalarına gömüldüğüm günlerde daha yeni yeni tanıyordum kendilerini, o sırada bu sözlükte hak ettikleri ilgiyi görüyorlarmış :')
ayrıca ilk entryde bahsedilen albümlerin yanında 2015 yılında drones ve 2018 yılında simulation theory albümlerini de piyasaya sürmüşlerdir, bahsetmeden geçmeyeyim. "heavy muse is the best muse" fikrini savunan ben için en iyi iş çıkardıkları albümleri origin of symmetry olarak kalmaya devam edecek ama en çok sevdiğim albümleri yine de black holes and revelations'tır. globalizm mesajlarını iliklerinize kadar hissettiğiniz bu albümde nezdimde neredeyse her parça birer şaheserdir. dinleyin, dinlettirin.
tsunderenin sözlük anlamıdır, çoğu animeseverin aklına ilk gelen tsundere karakterdir. boyu bir lise öğrencisine göre oldukça kısa olmasına rağmen okuduğu lisenin en korkulan ismi olmasının nedeni başına buyruklukta master yapmış olmasıdır. ama kendisini ryuuji takasu ile yakıştırmak bir yana, normalde takındığı haşin kaplan mizacına kıyasla sevdiklerinin etrafında aldığı kedi halleri nedeniyle oldukça çocuksu görüyorum ve bu başlıktaki tek sevmeyeni olarak vaziyet alıyorum, come at me
shoujo izlemek için serideki karakterleri ve durumları içselleştirmek gerekiyor sadece ottam, ne var ki bunda şaşırtıcı şekilde başarılıyım.
fakat sonra bir irkilme geliyor "bu kadar duygu yüklü ilişkiyi bu durumumla nasıl içselleştirebildim" diye. :/
fakat sonra bir irkilme geliyor "bu kadar duygu yüklü ilişkiyi bu durumumla nasıl içselleştirebildim" diye. :/
son yıllarda çok popüler olan bir anime kategorisidir. öyle ki çıkan on animeden dördünün bu türe ait olduğunu söyleyebilirim.
bu tür animelerde ana karakter bir sebeple başka bir dünyaya veya bir paralel boyuta geçer ve orijinal hayatını geride bırakarak yeni ve farklı bir hayata başlar. bu tanımın gölgesinde karakterlerin sanal bir dünyaya geçiş yaptığı sword art online gibi animelerin bu türe ait olup olmadığı tartışmalı olsa da kanımca tamamen farklı bir dünyaya geçiş olmadığı için mmorpg oyunlarını konu alan animeler bu türe dahil değildir.
önemli örneklerinden birkaçı:
(bkz:tate no yuusha no nariagari)
(bkz:tensei shitara slime datta ken)
(bkz:log horizon)
(bkz:konosuba)
(bkz:digimon adventures)
(bkz:hataraku maou sama)
(bkz:re zero)
bu tür animelerde ana karakter bir sebeple başka bir dünyaya veya bir paralel boyuta geçer ve orijinal hayatını geride bırakarak yeni ve farklı bir hayata başlar. bu tanımın gölgesinde karakterlerin sanal bir dünyaya geçiş yaptığı sword art online gibi animelerin bu türe ait olup olmadığı tartışmalı olsa da kanımca tamamen farklı bir dünyaya geçiş olmadığı için mmorpg oyunlarını konu alan animeler bu türe dahil değildir.
önemli örneklerinden birkaçı:
(bkz:tate no yuusha no nariagari)
(bkz:tensei shitara slime datta ken)
(bkz:log horizon)
(bkz:konosuba)
(bkz:digimon adventures)
(bkz:hataraku maou sama)
(bkz:re zero)
merkez binasına düzenlenen bir kundaklama sonucu birçok çalışanını kaybeden animasyon şirketidir.
kundaklama eylemi ile ilgili detaylar şu şekilde:
-kyoto eyalet polisine göre kundaklama sırasında kyoto animation binasında 74 kişi vardı
-kyoani stüdyo 1, 41 yaşındaki bir şüpheli tarafından binaya ve içerisindeki bazı kişilerin üzerine benzin döküp ateşlemek suretiyle kundaklandı. kendisi de alevler nedeniyle yaralanan şüpheli, polise suçunu itiraf etti.
-tanıklar şüphelinin kundaklama eylemi sırasında stüdyo çalışanlarına "ölün" vb. şekilde bağırdığını belirtti. bazı tanıklara göre şüpheli "onlar benim romanımı çaldı, şimdi de onları ateşe veriyorum" şeklinde bir cümle de kurdu
- raporlara göre şüpheli benzini özellikle merdivenlere de dökmek suretiyle yangını yayarak üst kattakilerin kaçmasını önlemeye çalıştı.
- yangın sırasında bazı insanlar kurtulmak için pencereden atladı. yangına yapılan müdahalenin ardından itfaiye ekipleri birçok kişinin cansız bedenlerinin çatıya çıkan merdivenlerde bulunduğunu ancak çatıya çıkan kapının da kilitli olmadığını gördü.
- 33 ölümle bu eylem, ikinci dünya savaşının ardından japonya'da gerçekleşen en büyük katliam niteliğinde.
- tanınmış kyoani çalışanlarından naoko yamada, tatsuya ishihara ve miku kadowaki'nin güvende olduğu belirtiliyor. yasuhiro takemoto'nun durumu hakkında bir bilgi yok.
- kyoani'ye ait diğer stüdyolar saldırıdan etkilenmedi ancak saldırıda ölen veya yaralanan çalışanların tüm çalışanlara oranı 1/2. geri kalanların yaşadıkları travmalar da düşünüldüğünde kyoani'nin yaşadığı felaketin boyutunun ne kadar büyük olduğu görülebilir.
kaynak: reddit.com/r/anime
gerçekten söylenecek bir şey bulamadığım bir felaket oldu. kyoani bizlere keyifle izlediğimiz birçok seriyi veren bir stüdyo ve her bir çalışanın ailelerinin yaşadığı acıyı tahmin edemiyorum bile. bir kişinin yaşadığı hayal kırıklığı ile birçok insanın hayatına kıymak istemesi çok kötü bir psikolojik duruma işaret etse de şahsım adına yargının gerekli cezayı vereceğine güveniyorum. kundaklama olayları genellikle cana değil de mala yönelik saldırılardır ancak bu olayda animasyon stüdyosunda bulunan bol miktarda kağıt ve ozalitin suçlunun beklemediği kadar hızlı yayılan ve binada yaşanan patlamalar ile hızla büyüyen bir yangını tetiklediği söylenebilir. baş sağlığı diliyorum etkilenen herkese, umarım animasyon stüdyoları ileride gerekli tedbirleri alırlar zira bazı kurgu ögelerinden olmaması gereken şekillerde etkilenen ve akli dengesi yerinde olmayan birçok insanın varlığı göz ardı edilemeyecek boyutta. kyoani ceo'su da yaptığı açıklamada bu olaydan önce tehditler aldıklarını doğrulamıştı.
bu yangının ardında götürdüğü şeylerin arasında gelecek senelerde ortaya çıkabilecek ve henüz görmediğimiz birçok animenin ve benzer içeriklerin taslakları ve severek izlediğimiz içeriklerin orijinal kopyaları da bulunuyordu şüphesiz. birçok yetenekli insanın emeklerinin karşılıkları ile yitip gitmesi büyük bir trajedi. umarım alınacak önlemlerle böyle olaylar bir daha tekrarlanmaz.
kundaklama eylemi ile ilgili detaylar şu şekilde:
-kyoto eyalet polisine göre kundaklama sırasında kyoto animation binasında 74 kişi vardı
-kyoani stüdyo 1, 41 yaşındaki bir şüpheli tarafından binaya ve içerisindeki bazı kişilerin üzerine benzin döküp ateşlemek suretiyle kundaklandı. kendisi de alevler nedeniyle yaralanan şüpheli, polise suçunu itiraf etti.
-tanıklar şüphelinin kundaklama eylemi sırasında stüdyo çalışanlarına "ölün" vb. şekilde bağırdığını belirtti. bazı tanıklara göre şüpheli "onlar benim romanımı çaldı, şimdi de onları ateşe veriyorum" şeklinde bir cümle de kurdu
- raporlara göre şüpheli benzini özellikle merdivenlere de dökmek suretiyle yangını yayarak üst kattakilerin kaçmasını önlemeye çalıştı.
- yangın sırasında bazı insanlar kurtulmak için pencereden atladı. yangına yapılan müdahalenin ardından itfaiye ekipleri birçok kişinin cansız bedenlerinin çatıya çıkan merdivenlerde bulunduğunu ancak çatıya çıkan kapının da kilitli olmadığını gördü.
- 33 ölümle bu eylem, ikinci dünya savaşının ardından japonya'da gerçekleşen en büyük katliam niteliğinde.
- tanınmış kyoani çalışanlarından naoko yamada, tatsuya ishihara ve miku kadowaki'nin güvende olduğu belirtiliyor. yasuhiro takemoto'nun durumu hakkında bir bilgi yok.
- kyoani'ye ait diğer stüdyolar saldırıdan etkilenmedi ancak saldırıda ölen veya yaralanan çalışanların tüm çalışanlara oranı 1/2. geri kalanların yaşadıkları travmalar da düşünüldüğünde kyoani'nin yaşadığı felaketin boyutunun ne kadar büyük olduğu görülebilir.
kaynak: reddit.com/r/anime
gerçekten söylenecek bir şey bulamadığım bir felaket oldu. kyoani bizlere keyifle izlediğimiz birçok seriyi veren bir stüdyo ve her bir çalışanın ailelerinin yaşadığı acıyı tahmin edemiyorum bile. bir kişinin yaşadığı hayal kırıklığı ile birçok insanın hayatına kıymak istemesi çok kötü bir psikolojik duruma işaret etse de şahsım adına yargının gerekli cezayı vereceğine güveniyorum. kundaklama olayları genellikle cana değil de mala yönelik saldırılardır ancak bu olayda animasyon stüdyosunda bulunan bol miktarda kağıt ve ozalitin suçlunun beklemediği kadar hızlı yayılan ve binada yaşanan patlamalar ile hızla büyüyen bir yangını tetiklediği söylenebilir. baş sağlığı diliyorum etkilenen herkese, umarım animasyon stüdyoları ileride gerekli tedbirleri alırlar zira bazı kurgu ögelerinden olmaması gereken şekillerde etkilenen ve akli dengesi yerinde olmayan birçok insanın varlığı göz ardı edilemeyecek boyutta. kyoani ceo'su da yaptığı açıklamada bu olaydan önce tehditler aldıklarını doğrulamıştı.
bu yangının ardında götürdüğü şeylerin arasında gelecek senelerde ortaya çıkabilecek ve henüz görmediğimiz birçok animenin ve benzer içeriklerin taslakları ve severek izlediğimiz içeriklerin orijinal kopyaları da bulunuyordu şüphesiz. birçok yetenekli insanın emeklerinin karşılıkları ile yitip gitmesi büyük bir trajedi. umarım alınacak önlemlerle böyle olaylar bir daha tekrarlanmaz.
saiki kusuo no psi nan animesindeki favorim olan karakter. bir liseli olmasına rağmen sekizinci sınıf sendromunu en derin yaşayanlardan biri olan shun, sağ elini gizli güçler taşıdığına inandığı için sargılar içerisinde taşımakta ve dark reunion adlı gizli bir örgütün kendisinin peşinde olduğuna inanmaktadır. sakata gintoki'ye benzeyen kıvırcık ve gümüş rengi saçları vardır ve okul üniformasında yırtıklar bulunur. belalı bir tip gibi görünmek için. fakat ana kuzusudur kendisi, dersleri hep pekiyi falandır.
ngilizce'de koca anlamına gelen husband kelimesinin japonca okunuşu olup anime kültüründe sevilen erkek karakterler için "ben bunu eş olarak alırdım" babında kullanılan terimdir. bir kişinin birden çok husbando'su olabilir zira zamanla birçok anime erkek kişisine birden gönül kaptırmak oldukça doğaldır. anime, karizmasından geçilmeyen delikanlılar cennetidir ne de olsa.
ukte doldurduğum için örnek vermeye hazır hissetmedim kendimi* örnekler gelir birazdan.
ayrıca (bkz:waifu)
ukte doldurduğum için örnek vermeye hazır hissetmedim kendimi* örnekler gelir birazdan.
ayrıca (bkz:waifu)
acekawa ile yüreğimiz ağzımızda izlediğimiz, zaman zaman heyecanlı, zaman zaman büyüleyici bir atmosfere sahip bir animeydi. hestia'nın bell-kun'a olan yılışıklığı diğer izleyicilerin aksine beni irrite etmiş olsa da karakterleri genel anlamıyla beğenmiştim. ikinci sezonu ise 2019 yaz sezonunda nihayet gelmiştir
saiki kusuo'nun belalı hayatını konu alan ve gintama'nın ardından komedi türünde aradığını bulamayanlara önerdiğim şahane bir anime serisi. iki sezon uzunluğunda ve şahsım adına başından sonuna bir komedi şaheseri olarak tanımlıyorum.
ortalama bir insana psişik güçler şahane bir şey olarak gelebilir ancak saiki için bu güçler bir lanetten başka bir şey değil. bu sebeple kusuo, yaşamı içerisinde sağlam bir ilkeye bağlı olarak yaşıyor: olabildiğince normal ve ortalama bir hayat yaşamak ve asla göze batmamak. bu konuda inanılmaz psişik güçlerinin yardımıyla (ve aynı zamanda bu güçlerin kontrol edilmesi zor doğasına rağmen) başarılı olsa da kendisini lise hayatında pek de normal olmayan günler bekliyor.
ana karakterler:
saiki kusuo
nendou riki
kaidou shun
hairo kineshi
kuboyasu aren
yan karakterler:
saiki kuniharu
saiki kumi
saiki kuusuke
saiki kurumi
teruhashi kokomi
yumehara chiyo
mera chisato
ortalama bir insana psişik güçler şahane bir şey olarak gelebilir ancak saiki için bu güçler bir lanetten başka bir şey değil. bu sebeple kusuo, yaşamı içerisinde sağlam bir ilkeye bağlı olarak yaşıyor: olabildiğince normal ve ortalama bir hayat yaşamak ve asla göze batmamak. bu konuda inanılmaz psişik güçlerinin yardımıyla (ve aynı zamanda bu güçlerin kontrol edilmesi zor doğasına rağmen) başarılı olsa da kendisini lise hayatında pek de normal olmayan günler bekliyor.
ana karakterler:
saiki kusuo
nendou riki
kaidou shun
hairo kineshi
kuboyasu aren
yan karakterler:
saiki kuniharu
saiki kumi
saiki kuusuke
saiki kurumi
teruhashi kokomi
yumehara chiyo
mera chisato
kaliforniya'daki kâr amacı gütmeyen kuruluşlar aracılığıyla yürütülen ve her yılın temmuz ayında san diego fuar merkezi'nde düzenlenen dev bir toplantıdır. düzenlenme amacı toplum içerisinde çizgiroman ve benzeri popüler sanat dalları ile ilgili farkındalık ve takdir oluşturmaktır. bunun için beş gün süren toplantı süresi boyunca sunumlar, kongreler, sergiler, müze sergileri ve kamuya açık etkinlikler düzenlenir. tam bir cosplay cennetidir zira çizgiroman severler ve anime severlerin bulunabileceği en büyük etkinlik olarak ün salmıştır.
etkinliğin 2019 ayağı 18-22 temmuz tarihleri arasında düzenlenmektedir.
resmi internet sitesi: https://www.comic-con.org/
etkinliğin 2019 ayağı 18-22 temmuz tarihleri arasında düzenlenmektedir.
resmi internet sitesi: https://www.comic-con.org/
tate no yuusha no nariagari... "kalkan kahramanının yükselişi" ismiyle anabileceğimiz bu hikâye, izlenilesi, okunulası bir seri bence.
animesi çıkmadan önce mangasına gömülüp çok sevdiğim ama 2019 kışına damgasını vuran anime adaptasyonuna henüz zaman ayıramadığım bir light noveldır. en başarılı isekai serilerinden bir tanesidir zira diğer isekailere nazaran temel bir farklılık içerir: ana karakterimiz naofumi iwatani, karşı tarafa* çağırıldığında sevinçle ve hürmetle karşılansa da bu muamelenin arkasında temiz niyetler yoktur. naofumi, ihanetin dik alası ile karşı karşıya kalacak ve köle tacirinden kurtardığı yarı insan* * raphtalia ile isekai ahalisine hürmet nedir, neden nankörlük yapılmamalıdır, kul hakkı neden yenilemelidir bir güzel gösterecektir. helal olsundur. bol exp kassındır.
ana karakterleri:
naofumi iwatani
raphtalia
filo
yan karakterler:
amaki ren
kawasumi itsuki
kitamura motoyasu
malty melomarc
melty melomarc
mirelia melomarc
aultcray melromarc xxxii
glass
elhart
berocas
animesi çıkmadan önce mangasına gömülüp çok sevdiğim ama 2019 kışına damgasını vuran anime adaptasyonuna henüz zaman ayıramadığım bir light noveldır. en başarılı isekai serilerinden bir tanesidir zira diğer isekailere nazaran temel bir farklılık içerir: ana karakterimiz naofumi iwatani, karşı tarafa* çağırıldığında sevinçle ve hürmetle karşılansa da bu muamelenin arkasında temiz niyetler yoktur. naofumi, ihanetin dik alası ile karşı karşıya kalacak ve köle tacirinden kurtardığı yarı insan* * raphtalia ile isekai ahalisine hürmet nedir, neden nankörlük yapılmamalıdır, kul hakkı neden yenilemelidir bir güzel gösterecektir. helal olsundur. bol exp kassındır.
ana karakterleri:
naofumi iwatani
raphtalia
filo
yan karakterler:
amaki ren
kawasumi itsuki
kitamura motoyasu
malty melomarc
melty melomarc
mirelia melomarc
aultcray melromarc xxxii
glass
elhart
berocas
şöyle gördüğüm anda aklıma "şanslı" kelimesini getiren nick. entrylerinde kendinden böyle bahsederdi, şükretmesini bilen insan görmeye alışık olmayan bizler hayranlıkla okurduk.
üslüplu eli yüzü düzgün paragraflar da bizim gibi zaman sıkıntısı yaşayan (!) öğrencilerin anlamayacağı şeyler :/
üslüplu eli yüzü düzgün paragraflar da bizim gibi zaman sıkıntısı yaşayan (!) öğrencilerin anlamayacağı şeyler :/
eninde sonunda gerekli şeyler ve diğer yayınevleri de birer işletme olmasından kaynaklanan bir durum. kararlarında birinci olarak ele alacakları unsur ise maddi getiri. bu kaçınılmaz bir durum, her ne kadar etik vs. açısından hoş bir şey olmasa da ilk olarak getirecekleri serinin popülaritesine bakacaklardır. maalesef ki işler özveriye değil çıkara dayanıyor öncelikli olarak.
tabii, diğer ülkelerde olduğu gibi anime alt kültürüne ilgili kişiler olarak bir arada bulunuruz ve sesimiz fazla çıkar; o zaman osamu tezuka ve diğer önemli isimlerin de hak ettikleri ilgiyi görmesi mümkün olur.
sonuç olarak bir şahsa yöneltilmiş nefret sebebiyle vuku bulan bir durum olduğunu asla düşünmüyorum bunun. anime alt kültürü ve mangalar üzerinden gelir sağlayan birinin mangaların babasından nefret etmesi mümkün değil
tabii, diğer ülkelerde olduğu gibi anime alt kültürüne ilgili kişiler olarak bir arada bulunuruz ve sesimiz fazla çıkar; o zaman osamu tezuka ve diğer önemli isimlerin de hak ettikleri ilgiyi görmesi mümkün olur.
sonuç olarak bir şahsa yöneltilmiş nefret sebebiyle vuku bulan bir durum olduğunu asla düşünmüyorum bunun. anime alt kültürü ve mangalar üzerinden gelir sağlayan birinin mangaların babasından nefret etmesi mümkün değil
ilkokul zamanlarında denk gelince izlerdim nedense. mojojojo'nun olduğu bölümler daha eğlenceliydi benim için, o karakterle olaylar daha bir komik olurdu.
hem ince hem de kalım sesle konuşabilen şeytan hakkında bir yorumum yok. o sahiden korkunçtu. serideki tek gerçek kötü karakter oydu hatta. sırf kötülüğün aşkına kötüydü o.
kızların arasında buttercup'ın undertated kaldığını düşünürdüm hep. onun da kendine özel yeteneği varmış.
o bölümü izledikten sonra ben de huzura kavuştum, herkes derin bir nefes almıştır herhalde :)
yalnız ilkokulda gerekli gereksiz ne izlediysem saniyesi saniyesine hafızamda kalmış. bir yarım açı formülü sorsan hatırlayamam ha.
hem ince hem de kalım sesle konuşabilen şeytan hakkında bir yorumum yok. o sahiden korkunçtu. serideki tek gerçek kötü karakter oydu hatta. sırf kötülüğün aşkına kötüydü o.
kızların arasında buttercup'ın undertated kaldığını düşünürdüm hep. onun da kendine özel yeteneği varmış.
o bölümü izledikten sonra ben de huzura kavuştum, herkes derin bir nefes almıştır herhalde :)
yalnız ilkokulda gerekli gereksiz ne izlediysem saniyesi saniyesine hafızamda kalmış. bir yarım açı formülü sorsan hatırlayamam ha.
2010'lu yılların başlarında üzerine dev harfler yazılmış .jpeg formatındaki basit resimler olarak ortaya çıkan bir kavramdı. ancak geçen dokuz buçuk yıl içerisinde rage comics ile devam ettiği yolda belirli kısa videolar, televizyon serilerinden sahneler, bazı şarkı klipleri ve youtube üzerinde ortaya çıkan amatör videolar gibi birçok medya formatından alınan kesitlerin her biri "meme" olarak anılmaya, internette çeşitli ifadelere ve paylaşımlara tepki olarak kullanılmaya ve hatta tek başlarına dikkat çeken konular olmaya başladı. artık internette insanlar arasında belirli düşünceleri ve anlık duyguları ifade eden ve kısa sürede yayılarak milyonlarca insana aktarılabilen her düşünce "meme" [miim] olarak tanımlanıyor.
#149908880 paylaş şikayet et
komedi türü mangaların vazgeçilmez formülüdür zira mangakalar adına ufak espriler patlatmak için dört panellik kurgu gayet de ideal bir alandır.
komedi türü mangaların vazgeçilmez formülüdür zira mangakalar adına ufak espriler patlatmak için dört panellik kurgu gayet de ideal bir alandır.
üni bitirmeye yakın tekrar izlerken daha çok iki yönüne takıldım bunun:
1. aşırı değişik ama kendini çok tekrar eden animasyon tarzı
2. şahane ama kendini çok tekrar eden soundtrack'i.
ilk olarak bu anime, bakemonogatari kadar olmasın, çok ama çok değişik bir animasyon anlayışına sahip. daha önce de belirttiğim gibi, "tatlış" ve "şekerli" bir anime olan nisekoi, karakterlerinin aşk çokgeninde yaşadıkları en önemli anlarını ekranı kaplayan yüz ifadelerinin ardından arkaplanı yok ederek öne çıkarıyor. bembeyaz, parıl parıl parıldayan bir ekrana bakıyorsunuz çoğunlukla ve halihazırda yavaş ve akıcılıktan uzak olan animasyon durma noktasına geliyor. daha çok konuya ve seiyuuların performansına kendini kaptıran ben için bu bir sorun değil ama 2019 yılında veya daha sonra bu seriye başlayabilecek bedbahtları bekleyen sıkıcı durumun ta kendisi bu. bu animasyon tarzı, komedi sahnelerine güzel bir hava getirse de bir süre sonra komedi sahneleri ve önemli sahneler arasında görsellik açısından bir ayrım kalmayıveriyor.
soundtrack ise mızıka ve akustik gitar gibi enstrümanların romantizm temasını ne kadar da güzel bir şekilde işlediğini gösterir nitelikte. öyle güzel kompozisyonlar geliyor ki kulağa... yufka yüreğiniz yoksa bile o bölüm bitene kadar nur topu gibi bir yufka yüreğiniz oluyor. ichijou raku ile kirisaki chitoge ekrana geliyor "ne tatlılaar" diye tepki verirken buluyorsunuz kendinizi. kosaki onodera'nın utangaç bir anı komedi unsuru oluyor, gülmeden ve tatlı bulmadan edemiyorsunuz falan ve sonra aynı şeyler tekrar oluyor, aynı nağmeler yine duyuluyor. sonra yine aynı melodi. sahnenin türünü şak diye giren melodiden anlıyorsunuz. o güzelim summer winds, sezonun sonunda sitcom jingle'ına dönüyor. sonra senaryo da aynı tekrarlardan nasibini alıyor ve serinin şeker seviyesi insanı bayıverebiliyor bir yerde. iflah olmaz bir romantizm türü izleyicisi olarak söylüyorum, öyle dikkate alın*
eğer izleyecekseniz bunu, bir iki haftaya sığdırmayın tüm sezonu. birkaç bölüm gidebilirsiniz en fazla o süre zarfında diye düşünüyorum. bunu beğenenlerdenseniz gotoubun no hanayome de ilginizi çekebilir bir de.
1. aşırı değişik ama kendini çok tekrar eden animasyon tarzı
2. şahane ama kendini çok tekrar eden soundtrack'i.
ilk olarak bu anime, bakemonogatari kadar olmasın, çok ama çok değişik bir animasyon anlayışına sahip. daha önce de belirttiğim gibi, "tatlış" ve "şekerli" bir anime olan nisekoi, karakterlerinin aşk çokgeninde yaşadıkları en önemli anlarını ekranı kaplayan yüz ifadelerinin ardından arkaplanı yok ederek öne çıkarıyor. bembeyaz, parıl parıl parıldayan bir ekrana bakıyorsunuz çoğunlukla ve halihazırda yavaş ve akıcılıktan uzak olan animasyon durma noktasına geliyor. daha çok konuya ve seiyuuların performansına kendini kaptıran ben için bu bir sorun değil ama 2019 yılında veya daha sonra bu seriye başlayabilecek bedbahtları bekleyen sıkıcı durumun ta kendisi bu. bu animasyon tarzı, komedi sahnelerine güzel bir hava getirse de bir süre sonra komedi sahneleri ve önemli sahneler arasında görsellik açısından bir ayrım kalmayıveriyor.
soundtrack ise mızıka ve akustik gitar gibi enstrümanların romantizm temasını ne kadar da güzel bir şekilde işlediğini gösterir nitelikte. öyle güzel kompozisyonlar geliyor ki kulağa... yufka yüreğiniz yoksa bile o bölüm bitene kadar nur topu gibi bir yufka yüreğiniz oluyor. ichijou raku ile kirisaki chitoge ekrana geliyor "ne tatlılaar" diye tepki verirken buluyorsunuz kendinizi. kosaki onodera'nın utangaç bir anı komedi unsuru oluyor, gülmeden ve tatlı bulmadan edemiyorsunuz falan ve sonra aynı şeyler tekrar oluyor, aynı nağmeler yine duyuluyor. sonra yine aynı melodi. sahnenin türünü şak diye giren melodiden anlıyorsunuz. o güzelim summer winds, sezonun sonunda sitcom jingle'ına dönüyor. sonra senaryo da aynı tekrarlardan nasibini alıyor ve serinin şeker seviyesi insanı bayıverebiliyor bir yerde. iflah olmaz bir romantizm türü izleyicisi olarak söylüyorum, öyle dikkate alın*
eğer izleyecekseniz bunu, bir iki haftaya sığdırmayın tüm sezonu. birkaç bölüm gidebilirsiniz en fazla o süre zarfında diye düşünüyorum. bunu beğenenlerdenseniz gotoubun no hanayome de ilginizi çekebilir bir de.
ilk olarak trigun izlerken vash the stampede'in ağzından duyduğum fakat gintama'da da rastlayınca hayat felsefem edindiğim anlayış
en beğendiğim yanı çizerinin karakterlere olay örgüsüne çok doğal reaksiyonlar verdirmeyi seçmesi oldu. öyle ki, esas oğlanımız paul ve bir-iki yan karakter haricinde herkes olaya "az önce ben ne yaşadım" ya da "bu neyin kafası allasen" tarzı tepkiler veriyor ve sizin hissettiğiniz duyguları hisseden karakterlerin müthiş (yeterince övemeyeceğim bu kısmı. şahane yüz ifadeleri var) reaksiyonları her chapter'ın sonunda insanı kopartıyor. cehennemden gelen zavallı dük, karşıdaki binanın patronu ve niceleri yani paul'ün keyfe keder davranışlarından etkilenen herkes tüm samimiyetinizi hak ediyorlar.
yan karakterlerinin manyak hareketlerine tepki göstererek samimiyetimizi kazanmaya çalışan ana karakterlerle dolu mangalardan sonra ilaç gibi geldi kendisi, rasenya ve twitter'da ısrarla önermeye devam eden hesaplara teşekkürü bir borç bilirim. gerçekten komedi anlamında yeni bir tona sahip bir web comic bu, mahrum kalmak istemezsiniz.
yan karakterlerinin manyak hareketlerine tepki göstererek samimiyetimizi kazanmaya çalışan ana karakterlerle dolu mangalardan sonra ilaç gibi geldi kendisi, rasenya ve twitter'da ısrarla önermeye devam eden hesaplara teşekkürü bir borç bilirim. gerçekten komedi anlamında yeni bir tona sahip bir web comic bu, mahrum kalmak istemezsiniz.
facebook dalgasının etkisi altında kalmış bir platformlardandır bu site. sitenin asıl amacı herkes tarafından mikroblog olarak kullanılabilecek bir sosyal ağ oluşturmaktı. fakat yaşını almış akrabalarının facebook üzerinde hesap açarak caps lock'u taciz ederek yazdıkları yorumlarla kendi gönderilerini istila etmesinin ardından facebook'tan koşarak kaçan genç kullanıcı grubu twitter'a sığındı. ekonomik olarak aktif olan bu kullanıcı kitlesinin peşini bırakmayan şirketler de twitter üzerine taşıdılar operasyonlarını. bu sebeple twitter da ülkemizde ve dünyada kurumsallaşan ve gittikçe facebook'laşan bir sosyal ağ olmaya başladı.
herkes komedyen orada işte artık, ne diyeyim. şirketler bile resmi hesaplarından birbirlerine mention atarak bu komedyenlik ortama ayak uydurayım derken ben de amacımdan şaşıyorum çoğu zaman. hashtaglerle yeni takipçi kazanmaya oynadığım bile oluyor.**
fakat resmi hesapların ve ünlülerin mikroblog'u olmaya devam etmesi nedeniyle cazibesini kaybetmiyor işte. mavi tikli bir hesap ile etkileşime geçmek şahane bir his. televizyona çıkmış köylü gibi bir sevinç geliyor işte :') tabii twitter'ın ülkemizde herkesin birbirine mentionlarla atarlandığı bir yer olduğu gerçeği değişmiyor. değişmeyecek de. ülkemizde en çok sevdiğimiz ve günlük olarak yapmaya devam ettiğimiz aktivite, birbirimizle dalaşmak çünkü. bana bakmayın, bu sitede benim de bolca yaptığım bir şeydi bu.
bir animeci olarak burayı kullanma mevzusuna değinmek istiyorum bir de. twitter, discord'un kazandığı animeci kitlesi için en cazip sosyal ağ olmaya devam ediyor. japonya'da da çok popüler bir ağ olması, twitter'ı sevdiğiniz stüdyolardan haberlere ve mangakaların anlık duyurularına ulaşmak için birinci el kaynak konumuna getiriyor. euphemy'nin değindiği konuya dönersek, japonların twitter'ı gerçekten de bir mikroblog olarak kullanabiliyor olması, bu ağı çekici kılan esas unsur bence. keşke japonca'ya yeteri kadar hakim olsam da, twitter'da fanboyluk işini tüm şanıyla yürütebilsem :')
@dc_boyblue hesabı üzerinden ulaşabilirsiniz bana bu site üzerinde. yakın zamanda açtım fakat üzerinde durmayı düşünüyorum. yeri geldiğinde ingilizce, yeri geldiğinde türkçe olarak anime ve oyun hakkında düşüncelerimi yazacağım bir yer olur. kişisel hesabımda yapamadığım şeyler bunlar doğrusunu söylemek gerekirse. takipçileriniz tüm yönleriniz ile ilgilenmek istemeyebiliyor.
herkes komedyen orada işte artık, ne diyeyim. şirketler bile resmi hesaplarından birbirlerine mention atarak bu komedyenlik ortama ayak uydurayım derken ben de amacımdan şaşıyorum çoğu zaman. hashtaglerle yeni takipçi kazanmaya oynadığım bile oluyor.**
fakat resmi hesapların ve ünlülerin mikroblog'u olmaya devam etmesi nedeniyle cazibesini kaybetmiyor işte. mavi tikli bir hesap ile etkileşime geçmek şahane bir his. televizyona çıkmış köylü gibi bir sevinç geliyor işte :') tabii twitter'ın ülkemizde herkesin birbirine mentionlarla atarlandığı bir yer olduğu gerçeği değişmiyor. değişmeyecek de. ülkemizde en çok sevdiğimiz ve günlük olarak yapmaya devam ettiğimiz aktivite, birbirimizle dalaşmak çünkü. bana bakmayın, bu sitede benim de bolca yaptığım bir şeydi bu.
bir animeci olarak burayı kullanma mevzusuna değinmek istiyorum bir de. twitter, discord'un kazandığı animeci kitlesi için en cazip sosyal ağ olmaya devam ediyor. japonya'da da çok popüler bir ağ olması, twitter'ı sevdiğiniz stüdyolardan haberlere ve mangakaların anlık duyurularına ulaşmak için birinci el kaynak konumuna getiriyor. euphemy'nin değindiği konuya dönersek, japonların twitter'ı gerçekten de bir mikroblog olarak kullanabiliyor olması, bu ağı çekici kılan esas unsur bence. keşke japonca'ya yeteri kadar hakim olsam da, twitter'da fanboyluk işini tüm şanıyla yürütebilsem :')
@dc_boyblue hesabı üzerinden ulaşabilirsiniz bana bu site üzerinde. yakın zamanda açtım fakat üzerinde durmayı düşünüyorum. yeri geldiğinde ingilizce, yeri geldiğinde türkçe olarak anime ve oyun hakkında düşüncelerimi yazacağım bir yer olur. kişisel hesabımda yapamadığım şeyler bunlar doğrusunu söylemek gerekirse. takipçileriniz tüm yönleriniz ile ilgilenmek istemeyebiliyor.