recep ivedik ve hayalet dayı gibi birçok yapımın senarist kadrosunda yer almış bir senaryo yazarı olup aynı zamanda oyuncu, yazar, çizer ve karikatüristtir.
ayrıca lombak ve penguen dergisi'nde çizerlik yapmış ve hala uykusuz dergisi ile birlikte bobo dergi'de çizerlik yapmaya devam etmektedir.
bobo ve serkan altuniğne karikatürleri isimlerinde kitapları da mevcuttur.
her gün yeni bir bobo hikayesi paylaşmış olduğu instagramda da bir hayli aktiftir ve bolca paylaşım yapmaktadır.
takip etmek isteyenler için instagram adresi:
https://www.instagram.com/serkanaltunigne/
otakuturk.net/foto
> > > bobo < < <
serkan altuniğne'nin penguen dergisinde çizmeye başladığı daha sonra uykusuzda da devam ettirdiği seri olan, çok sevdiği köpeği bobo'dan esinlenerek ve onu ölümsüzleştirmek istediği için çizdiğini söylediği karikatür karakterin ve aynı isimli kitabın adıdır. nam-ı diğer bobittin...
bobo, saf, iyi niyetli, uscuk, peynir ve yımıta hastası, ortada hiçbir şey yokken ve farkında olmaksızın başını belaya sokabilen, civikleyen ve ışıldayan top hastası bir karakter.
hikayelerinde, bobo ve yakın arkadaşları; göd darçın, toraman ayımsısı, donuz, horoz ve diğer birçok karakterle birlikte başlarından geçen birbirinden komik olaylar anlatılıyor.
ayrıca kendine has bir dili ve üslubu olan, serkan altuniğne ile hayranların deyimiyle bobo dili ve edebiyatı'yla yazılan seridir.
bobo, saf, iyi niyetli, uscuk, peynir ve yımıta hastası, ortada hiçbir şey yokken ve farkında olmaksızın başını belaya sokabilen, civikleyen ve ışıldayan top hastası bir karakter.
hikayelerinde, bobo ve yakın arkadaşları; göd darçın, toraman ayımsısı, donuz, horoz ve diğer birçok karakterle birlikte başlarından geçen birbirinden komik olaylar anlatılıyor.
ayrıca kendine has bir dili ve üslubu olan, serkan altuniğne ile hayranların deyimiyle bobo dili ve edebiyatı'yla yazılan seridir.
Otaku türk'e üye olduğu günden beri daima otaku türk için çalışan, sitelerin inaktif durumda olduğu dönemde bile desteğini asla esirgemeyen, sosyal medya hesaplarımızda daima aktif olarak gördüğümüz ve eski sözlüğü bırakışım ile yeni sözlüğü açışımız arasındaki dönem de bile bizlere olan inancını ve güvenini asla kaybetmeyen çok değerli bir ottamız..
> > > nisan hakan < < <
tam adı nisan hakan özkan olan, birçok başarılı yapımın senarist kadrosunda yer almış ve öğrenci işleri isimli filmde oyunculuk da yapmış, senarist, yazar, çizer, youtuber ve çok daha fazlası...
aynı zamanda kemik dergisi, para tuzağı dergi ve hortlak dergisinde çizim yapmış ve hala uykusuz dergisinde çizim yapmaya devam eden karikatürist.
topşik isimli bir kitabı da mevcut olup youtube kanalında da hepimiz kilo alıp götü göbeği salalım diye bol bol kek, pasta ve envai çeşit tatlı yapımı videoları paylaşan kişi...
instagramda da bir hayli aktiftir ve bolca paylaşım yapmaktadır. takip etmek isteyenler için instagram adresi: https://www.instagram.com/nisanhakan/
otakuturk.net/foto
aynı zamanda kemik dergisi, para tuzağı dergi ve hortlak dergisinde çizim yapmış ve hala uykusuz dergisinde çizim yapmaya devam eden karikatürist.
topşik isimli bir kitabı da mevcut olup youtube kanalında da hepimiz kilo alıp götü göbeği salalım diye bol bol kek, pasta ve envai çeşit tatlı yapımı videoları paylaşan kişi...
instagramda da bir hayli aktiftir ve bolca paylaşım yapmaktadır. takip etmek isteyenler için instagram adresi: https://www.instagram.com/nisanhakan/
otakuturk.net/foto
nisan hakan'ın çizmiş olduğu, masum görünüşlü psikopat tavşan karakter ve aynı isimle yayınlanan kitabın adıdır.
karakter başlı başına özgün ve çizer harika bir iş yapmış. kitap 136 sayfa olmasına rağmen 5 bilemediniz 10 dakikada okuyacağınız bir kitap. okurken yer yer güleceğiniz, yer yer söveceğiniz, yer yerde "vay arkadaş az önce ne okudum" ben diyeceğiniz bir kitap. neyse tadı damağımda kaldı. ikinci kitap ne zaman çıkar nisanısı?
otakuturk.net/foto
karakter başlı başına özgün ve çizer harika bir iş yapmış. kitap 136 sayfa olmasına rağmen 5 bilemediniz 10 dakikada okuyacağınız bir kitap. okurken yer yer güleceğiniz, yer yer söveceğiniz, yer yerde "vay arkadaş az önce ne okudum" ben diyeceğiniz bir kitap. neyse tadı damağımda kaldı. ikinci kitap ne zaman çıkar nisanısı?
otakuturk.net/foto
> > > ray bradbury < < <
tam adı Ray Douglas Bradbury olan, 1920-2012 yılları arasında yaşamış, amerikalı yazar.
yazmış olduğu bir çok kitap ve kısa öykülerle ön plana çıkmış olsa da şiir, opera, senaryo vs. gibi bir çok farklı alanda da eserler vermiştir. fahrenheit 451, resimli adam ve mars yıllıkları en bilinen eserlerinden birkaçıdır.
otakuturk.net/foto
yazmış olduğu bir çok kitap ve kısa öykülerle ön plana çıkmış olsa da şiir, opera, senaryo vs. gibi bir çok farklı alanda da eserler vermiştir. fahrenheit 451, resimli adam ve mars yıllıkları en bilinen eserlerinden birkaçıdır.
otakuturk.net/foto
Ray Bradbury'nin yazmış olduğu, ilk kez 1953 yılında kitap olarak yayınlanan, 1966 ve 2018 yıllarında da sinema filmi olarak izlediğimiz distopik eserin adıdır.
ayrıca kitap, ithaki yayınları bilim kurgu klasikleri dizisi'nin 32. kitabıdır.
hikaye distopik bir gelecekte, kitap okumanın hatta bulundurmanın dahi yasak olduğu, insanların beyin yıkayıcı şovlar izlemek ve otoyolda araç kullanırken münkün olduğunca hızlı gitmek zorunda oldukları bir gelecekte geçmektedir. bu gelecekte itfaiyecilerin işi yangın söndürmek değil kitap yakmaktır. guy montag bir itfaiyecidir ve diğer itfaiyecilerle birlikte, birisinin kitap okuduğu ya da kitap bulundurduğu yönünde bir ihbar aldıklarında, derhal olay yerini incelemeye giderler. olay yerine gittiklerinde kitap bulurlarsa buldukları kitapları yakarlar. gerekirse kitapları buldukları yeri ve hatta kitapların sahibini dahi yakarlar. guy montag, tüm bunlara rağmen yaptığı işi asla sorgulamamıştı ve işini en iyi şekilde yerine getirmeye çalışıyordu. Ancak her şey, yaşanan bir olay sonunda, guy montag'ın kendi kendine; "kitapları bu kadar tehlikeli yapan şey ne? İnsanların uğruna canlarını feda etmeyi göze aldığı bu kitapların içinde ne yazıyor?" diye sormasıyla beraber değişir ve olaylar gelişir.
fahrenheit 451, sürükleyici ve bir oturuşta bitirilebilecek bir kitap olmasının yanında gerek okurken gerekse de bittikten sonra, okuyucunun kendi kendine, "acaba", "böyle bir şey olabilir mi?", "sonumuz böyle olmasın" gibi sorular sordurtacak ve insanı birçok şeyi düşünmeye itecek bir kitap ve bu kitabı okuduktan sonra kitapların ne kadar değerli olduğunu düşünürseniz düşünün, kitapların değerini daha da çok anlıyorsunuz.
otakuturk.net/foto
ayrıca kitap, ithaki yayınları bilim kurgu klasikleri dizisi'nin 32. kitabıdır.
hikaye distopik bir gelecekte, kitap okumanın hatta bulundurmanın dahi yasak olduğu, insanların beyin yıkayıcı şovlar izlemek ve otoyolda araç kullanırken münkün olduğunca hızlı gitmek zorunda oldukları bir gelecekte geçmektedir. bu gelecekte itfaiyecilerin işi yangın söndürmek değil kitap yakmaktır. guy montag bir itfaiyecidir ve diğer itfaiyecilerle birlikte, birisinin kitap okuduğu ya da kitap bulundurduğu yönünde bir ihbar aldıklarında, derhal olay yerini incelemeye giderler. olay yerine gittiklerinde kitap bulurlarsa buldukları kitapları yakarlar. gerekirse kitapları buldukları yeri ve hatta kitapların sahibini dahi yakarlar. guy montag, tüm bunlara rağmen yaptığı işi asla sorgulamamıştı ve işini en iyi şekilde yerine getirmeye çalışıyordu. Ancak her şey, yaşanan bir olay sonunda, guy montag'ın kendi kendine; "kitapları bu kadar tehlikeli yapan şey ne? İnsanların uğruna canlarını feda etmeyi göze aldığı bu kitapların içinde ne yazıyor?" diye sormasıyla beraber değişir ve olaylar gelişir.
fahrenheit 451, sürükleyici ve bir oturuşta bitirilebilecek bir kitap olmasının yanında gerek okurken gerekse de bittikten sonra, okuyucunun kendi kendine, "acaba", "böyle bir şey olabilir mi?", "sonumuz böyle olmasın" gibi sorular sordurtacak ve insanı birçok şeyi düşünmeye itecek bir kitap ve bu kitabı okuduktan sonra kitapların ne kadar değerli olduğunu düşünürseniz düşünün, kitapların değerini daha da çok anlıyorsunuz.
otakuturk.net/foto
Güzel ülkemizin bir çok şehrini, ilçe ilçe, köy köy gezmiş biri olarak yazıyorum. Maalesef kitap okumuyoruz. Kitap okumayı bir tarafa bırakın, kamu kurum ve kuruluşlarında evrak imzalarken, evrakları bile okumuyoruz. Şuraya, şuraya ve şuraya imza atıyoruz bitiyor. Resmen yazılı belge görmeye dayanamıyoruz. Bir ortamda konu kitaplara gelince masadaki kişilerin en az yarısı susuyor veya konu değiştiriliyor. Tabi ki herkes kitap okumak zorunda değil fakat çevreme bakıyorum ailem dışında kitap okuyan ancak 3-5 tanıdığım var. Öyle bir hale gelmiş ki ülke "kitaba para veren insan salaktır" diyenler var. Sosyal medya da olmasa, kitap okuyan insanlar bir bir yok oluyor diye düşünecek duruma geldim.
Bu konu hakkında twitter hesabımızdan yaptığım anket benzeri çalışmada da maalesef beklediğim sonucu alamadım. Anime, manga ve çizgi roman deyince akan sular dururken, herkes fikrini düşüncesini ortaya koyarken, kitap deyince önce derin bir sessizlik oluştu daha sonraysa tepki veren yalnızca ufak bir azınlık oldu.
Kitap okuyan insan sayısı zaten azınlıktayken kitap okumanın önüne bir engelde maalesef kütüphanelerimizin işgali. Kütüphaneler günümüzde kitap okumaktan ve araştırma yapmaktan ziyade ders çalışmak için kullanılan alanlara dönüşmüş durumdalar, hatta bazı illerimizde kütüphaneler bildiğin dershaneye dönüşmüş. İlk kapanlar tarafından sandalyeler ve masalar parsellenmiş, her masa ile sandalyenin sahibi belli ve o masa ile sandalyenin o kişiye ait olduğu herkes tarafından kabullenilmiş. Masalara birçok farklı konularda çeşitli kitaplar yığılmış. İçeride parfüm, ter ve o**ruk kokusu birbirine karışmış ve en önemlisi içeridekilerin yarıdan çoğu ya sohbet ediyor ya da telefonla oynuyorlar. Yani birçok kişinin hakkını gasp ediyorlar ve çoğunun gözünde kitapların zerre değeri yok ayrıca kütüphanelere verilmesi gereken değeri vermiyorlar (Gerçekten ders çalışanlara ve gerekli özeni gösterenlere Allah sabır ve zihin açıklığı versin).
Kütüphanelerdeki kitaplar resmen okunmaktan ziyade değnekçilik için kullanılıyor. Raflar bomboş, kitaplar masaların üzerinde ama hiçbiri okunmuyor. Kitapların tek görevi "Burası dolu" demek. Kütüphane görevlileri bile artık pes etmişler. Ben bu kitabı bulamadım deyince "başka bir kitap bak ya da bütlerden sonra gel diyorlar." Bu cevap öğrenciler henüz vizelerdeyse yandınız demek oluyor. Aradığınız kitabın orada bir yerlerde olduğunu biliyorsunuz ama ulaşamıyorsunuz. Yani kitap okuma isteğinizin içine ediyorlar.
Gelelim sonuca ülkede kitap okuyanların ve/veya okumak isteyenlerin önünde birçok engel var. Basım ve yayım maliyetleri, vergiler, ulaştırma, yasaklamalar, engellemeler vs. konularına hiç girmiyorum. Herkes kitap okumak zorunda değil elbet ama kitap okumayı sevdirecek uygulamaları, teşvik ve desteklemeleri de pek görmüyorum. Ancak ülkemizde gençlere örnek olması gereken bir çok kişiyi ve lise, üniversite çağındaki gençlerimizin çoğunun durumunu görüyorum da sonumuz Fahrenheit 451 kitabındaki gibi olmasın diyorum.
Bu konu hakkında twitter hesabımızdan yaptığım anket benzeri çalışmada da maalesef beklediğim sonucu alamadım. Anime, manga ve çizgi roman deyince akan sular dururken, herkes fikrini düşüncesini ortaya koyarken, kitap deyince önce derin bir sessizlik oluştu daha sonraysa tepki veren yalnızca ufak bir azınlık oldu.
Kitap okuyan insan sayısı zaten azınlıktayken kitap okumanın önüne bir engelde maalesef kütüphanelerimizin işgali. Kütüphaneler günümüzde kitap okumaktan ve araştırma yapmaktan ziyade ders çalışmak için kullanılan alanlara dönüşmüş durumdalar, hatta bazı illerimizde kütüphaneler bildiğin dershaneye dönüşmüş. İlk kapanlar tarafından sandalyeler ve masalar parsellenmiş, her masa ile sandalyenin sahibi belli ve o masa ile sandalyenin o kişiye ait olduğu herkes tarafından kabullenilmiş. Masalara birçok farklı konularda çeşitli kitaplar yığılmış. İçeride parfüm, ter ve o**ruk kokusu birbirine karışmış ve en önemlisi içeridekilerin yarıdan çoğu ya sohbet ediyor ya da telefonla oynuyorlar. Yani birçok kişinin hakkını gasp ediyorlar ve çoğunun gözünde kitapların zerre değeri yok ayrıca kütüphanelere verilmesi gereken değeri vermiyorlar (Gerçekten ders çalışanlara ve gerekli özeni gösterenlere Allah sabır ve zihin açıklığı versin).
Kütüphanelerdeki kitaplar resmen okunmaktan ziyade değnekçilik için kullanılıyor. Raflar bomboş, kitaplar masaların üzerinde ama hiçbiri okunmuyor. Kitapların tek görevi "Burası dolu" demek. Kütüphane görevlileri bile artık pes etmişler. Ben bu kitabı bulamadım deyince "başka bir kitap bak ya da bütlerden sonra gel diyorlar." Bu cevap öğrenciler henüz vizelerdeyse yandınız demek oluyor. Aradığınız kitabın orada bir yerlerde olduğunu biliyorsunuz ama ulaşamıyorsunuz. Yani kitap okuma isteğinizin içine ediyorlar.
Gelelim sonuca ülkede kitap okuyanların ve/veya okumak isteyenlerin önünde birçok engel var. Basım ve yayım maliyetleri, vergiler, ulaştırma, yasaklamalar, engellemeler vs. konularına hiç girmiyorum. Herkes kitap okumak zorunda değil elbet ama kitap okumayı sevdirecek uygulamaları, teşvik ve desteklemeleri de pek görmüyorum. Ancak ülkemizde gençlere örnek olması gereken bir çok kişiyi ve lise, üniversite çağındaki gençlerimizin çoğunun durumunu görüyorum da sonumuz Fahrenheit 451 kitabındaki gibi olmasın diyorum.
oyununu oynamadığım ama animesini zamanında severek ve güncel izlediğim seridir. izlemeyenler varsa tavsiye ederim. tereddütsüz başlayabilirler.
Kohei Horikoshi tarafından çizilen, mangası 2014 yılından beri devam eden ve animesinin ilk sezonu 2016 yılında yayınlanmış olan shounen seridir.
konusu: Neredeyse yaşayan tüm insanların özel güçleri (özgünlük)'nin olduğu, özgünlüğü olan insanların da bir çoğunun kahraman olarak çalıştığı bir dünyada midoriya izuku'u, özgünlüğü olmayan sıradan bir insandır. hiçbir gücü olmamasına rağmen gelecekte güçlerinin uyanacağına ve özgünlük sahibi olacağına inanarak, çok küçük yaşlardan beri büyük bir hayranlık duyduğu, en güçlü kahraman olan all might kadar güçlü bir kahraman olmayı hayal etmektedir. Ancak hiçbir şey umduğu gibi gitmez ve yapılan onlarca muayeneden sonra midoriya'nın asla özgünlük sahibi olamayacağı ortaya çıkar. Bunun üzerine midoriya'nın dünyası başına yıkılır ama yine de kahraman olma hayalinden vazgeçmez.
Birgün şehrin ortasında aniden bir canavar ortaya çıkar ve ortalığı yıkıp dökmeye başlar. Herkes yardım çığlıkları atmasına rağmen, kimse canavara müdahale etmemektedir. İnsanlar, ya kaçışmakta ya da korku dolu gözlerle olan biteni izlemektedirler. Bu şartlar altında midoriya dayanamaz ve hiçbir gücü olmamasına rağmen canavara saldırır. Tam kaybedip öleceğini düşündüğü an da all might çıkagelir ve günü kurtarır. bu olayın ardından all might, sıradan bir insan olmasına rağmen korkusuzca canavara saldıran midoriya'dan etkilenir. Midoriya'ya pes etmemesini ve hiçbir gücü olmamasına rağmen yine de kahraman olabileceğini söyler. Böylece macera başlar...
kişisel yorum: boku no hero academia gerek dünya da gerekse ülkemizde neredeyse tüm anime severler tarafından sevilerek ve büyük bir heyecanla izlenen bir seridir. Bu severek izleyen gruba ben de dahilim. özellikle ana karakterin aşama aşama gelişimine tanık olmamıız seriye bakış açımızı etkilemekte ve bizi seriye biraz daha bağlamaktadır. sözün özü seriye başlamak isteyen birisi tereddütsüz başlayabilir.
konusu: Neredeyse yaşayan tüm insanların özel güçleri (özgünlük)'nin olduğu, özgünlüğü olan insanların da bir çoğunun kahraman olarak çalıştığı bir dünyada midoriya izuku'u, özgünlüğü olmayan sıradan bir insandır. hiçbir gücü olmamasına rağmen gelecekte güçlerinin uyanacağına ve özgünlük sahibi olacağına inanarak, çok küçük yaşlardan beri büyük bir hayranlık duyduğu, en güçlü kahraman olan all might kadar güçlü bir kahraman olmayı hayal etmektedir. Ancak hiçbir şey umduğu gibi gitmez ve yapılan onlarca muayeneden sonra midoriya'nın asla özgünlük sahibi olamayacağı ortaya çıkar. Bunun üzerine midoriya'nın dünyası başına yıkılır ama yine de kahraman olma hayalinden vazgeçmez.
Birgün şehrin ortasında aniden bir canavar ortaya çıkar ve ortalığı yıkıp dökmeye başlar. Herkes yardım çığlıkları atmasına rağmen, kimse canavara müdahale etmemektedir. İnsanlar, ya kaçışmakta ya da korku dolu gözlerle olan biteni izlemektedirler. Bu şartlar altında midoriya dayanamaz ve hiçbir gücü olmamasına rağmen canavara saldırır. Tam kaybedip öleceğini düşündüğü an da all might çıkagelir ve günü kurtarır. bu olayın ardından all might, sıradan bir insan olmasına rağmen korkusuzca canavara saldıran midoriya'dan etkilenir. Midoriya'ya pes etmemesini ve hiçbir gücü olmamasına rağmen yine de kahraman olabileceğini söyler. Böylece macera başlar...
kişisel yorum: boku no hero academia gerek dünya da gerekse ülkemizde neredeyse tüm anime severler tarafından sevilerek ve büyük bir heyecanla izlenen bir seridir. Bu severek izleyen gruba ben de dahilim. özellikle ana karakterin aşama aşama gelişimine tanık olmamıız seriye bakış açımızı etkilemekte ve bizi seriye biraz daha bağlamaktadır. sözün özü seriye başlamak isteyen birisi tereddütsüz başlayabilir.
> > > uykusuz < < <
> > > uykusuz < < <
2007 yılında penguen dergisinden ayrılan çizerlerin kurmuş olduğu, ilk sayısı 5 eylül 2007 yılında çıkan haftalık karikatür ve mizah dergisidir.
edit: son sayımız attıkları bu tweet ile birlikte 801. sayı ile dergiyi sonlandırdıklarını duyurmuşlardır.
Derginin ilk 650 sayısını kapsayan 50 cilti basılmıştır.
edit: geçtiğimiz aylarda yayınlanan 62. cilt ile birlikte sonlanmıştır.
edit: son sayımız attıkları bu tweet ile birlikte 801. sayı ile dergiyi sonlandırdıklarını duyurmuşlardır.
Derginin ilk 650 sayısını kapsayan 50 cilti basılmıştır.
edit: geçtiğimiz aylarda yayınlanan 62. cilt ile birlikte sonlanmıştır.
sosyal medyada gördüğüm paylaşımlarla birlikte, düzenli olarak sorduğum soru
şu ana kadar hiç olmadı. ancak uzun süre ara verip daha sonra kaldığım yerden devam ettiğim birçok seri mevcut.
"Doğruluk ile çözülemeyecek sorun olmadığı gibi para ile de çözülemeyecek sorun yoktur."
kaiki deishuu - monogatari serisi
kaiki deishuu - monogatari serisi